AYM eski Başkanı Murat, ülkedeki olası anayasa değişikliklerini değerlendirdi – 6

Kuzey Makedonya Anayasa Mahkemesi eski Başkanı Salih Murat, ülkenin AB üyelik müzakereleri için şart olan anayasa değişikliklerini yazdığı analiz ile tüm boyutlarıyla değerlendirdi. Beşinci bölümünü dün yayınladığımız analizin altıncı kısmını ilginize sunuyoruz.

TİMEBALKAN

Anayasamızın değişmesi gereken diğer maddeler

Diğer değişmesi gereken maddeler arasında anayasamızın 48. maddesi yer almaktadır. Mevcut 48. maddenin içeriğine baktığımızda, mevzuları sıkıştırılmış, kullanıldığı dil yoruma açık bir madde. Bu başlıkta olması gereken hükümler eksik olarak görünmekte, bu bağlamda bu madde konusu ve içeriği itibaren daha geniş tutulmalıydı. Bu madde toplulukların benliği, kimliği, tarihi, eğitimi, kültürü ve geleceğiyle ilgilenmekte ve bu hak ve değerleri anayasal güvence altına almaktadır. Avrupa Bölgesel ve Azınlık Dilleri Şartı- sözleşmesinin amaçlar bölümünde, 7. maddede bölümler, 8. maddenin içeriliği, 11. maddenin ve 12. maddenin içeriliklerinde dar tutulan mevcut Anayasamızın 48. maddesinin bu doğrultuda değişmesine gidilmeli.

Bu madde genel olarak, Makedonyada tüm topluluk üyelerinin kendilerini özgürce ifade etme, konuşma, kimliklerini ve topluluklarının özelliklerini geliştirme ve bunları topluluklarının sembollerini kullanma hakkına sahip olması garantilerini içermektedir. Cumhuriyetimizde, tüm toplulukların etnik, kültürel, dilsel ve dini kimliklerinin korunması, çok net ve çok anlamlı bir şekilde garanti altına alınmalı, Avrupa standartlarında ve üstün garantili bir şekilde ele alınmadır.

Diğer yandan bu maddede toplulukların mensupları, kendi kimliklerini geliştirmek, korumak ve kendini ifade etmek amacıyla, akademik ve diğer dernekler gibi kültür, sanat, eğitim kurumları kurma hakkına sahip olmaları içermektedir.

“Topluluk üyeleri kendi dillerinde zorunlu eğitim görme hakkına sahip olmalı”

Topluluk üyeleri, ilk[1] ve orta[2] öğretimde kendi dillerinde zorunlu eğitim görme hakkına sahiptirler. Bu amaca yönelik kurulacak sınıf, şubeleri veya ayrı okullar için gerekli normal sayı sınırı, sıradan eğitim kurumları için belirlenenden daha düşük olmalı. Anayasada böyle bir hüküm olduğunda, Türklerin Makedonya’da yaşadıkları tüm yerleşim birimlerinde ilkokulu ana dilinde okumalarına garanti yol açılacaktır. Örnek olarak, bugün ilkokulda bir sınıfın açılması için en az 20-30 öğrenci istenirken, diğer yandan liselerde 25-34 öğrenci sayısı istenilmektedir. Bu ilke anayasada yer aldığında, ilkokulda 20 kişiden, orta okulda ise 25 kişiden daha az çoğunlukta olmayan topluluk için sınıf açılabilme imkânı olacaktır. Yine geçen yıl Gostivar lisesinde puanlardan dolayı lise sınıflarının açılmasında taban puandan dolayı açılmadığını gördük. Çoğunlukta olmayan topluluklar için, daha düşük taban puanı olduğunda bu engeller de kalkmış olacak. Bundan hareketle, ancak pozitif ayrımcılık uygulandığında anayasamızın 48. maddesi işlevsel bir duruma gelebilir.

Kişi isimlerini, kendi dillerinde yazıldığı asıl şekliyle kayıt ettirme, kişisel belgelerin kendi dillerinde verilmesi, ilgili bölgenin çok etnikli ve çok dilli yapısını yansıttığı ve duyarlı oldukları yerel isimler, cadde isimleri ve diğer topografya göstergelerine yazılması hakkına sahip olunmalıdır. Maalesef bugün bu maddede var olan hakların kullanımında büyük engeller görünmekte. Tüm kişisel belgeler anadilimizde yazıldığında, ancak o zaman kendilerini özgürce ifade etme, konuşma, kimliklerini ve topluluklarının özelliklerini geliştirme hakkına sahip olurlar.

Anayasa bu ve diğer hakların korunmasını Cumhuriyet düzeyine çıkartmakta ve şöyle ifade etmektedir; Cumhuriyet, tüm toplulukların etnik, kültürel, dilsel ve dinsel kimliğinin korunmasını garanti eder. Topluluk mensupları, kanunla belirlenmiş bir şekilde, ilk ve orta öğretimde kendi dillerinde eğitim hakkına sahiptir. Ancak pratikte hiç kimse bu garantinin uygulanmasını ve Türklerin ilk ve orta öğretimdeki durumlarının iyileştirilmesini umursamıyor.

Yıllardan beri Cumhuriyetin tüm toplulukların tarihi ve sanatsal zenginliklerinin korunması, tanıtılması ve zenginleştirilmesini garanti etmesi, Türklerin dahil, hakkının uygulamasında güçlükler çekiyoruz. Ülkemizin ortak zenginliğini temsil eden Türk kültür mirasına karşı yetkili makamların kayıtsızlığını hissediyoruz.

Toplulukların anayasal konumu ve Türk toplumu üyelerinin hakları özel olarak değerlendirildiğinde, haklardan mahrumiyetin en büyük kaynağının mevcut Anayasa olduğu ortaya çıkmaktadır. Mevcut anayasa ile bazı hükümlere olan siyasi yaklaşım, belirsizlikler ve eksik tanımlamalar nedeniyle, daha küçük toplulukların vatandaşları ve aralarında çoğunlukla Türk toplumunun üyeleri haklarından mahrum bırakılmaktadır.

Yukarıdakiler gibi bu maddede anayasal hükümlerin bir kısmı fiktiftir, uygulamada görülmemekte, yani uygulamada çok büyük eksiklikler mevcuttur.

Eşit ve hakça temsil ilkesinin uygulanmasında, toplulukların dillerinin yerel düzeyde uygulanmasında, anadilde eğitimde, Türk toplumunun kültürünün uygulanmasında, diğer toplulukların tarihi mirasının korunmasında, özellikle Türklerin, devletin herhangi bir denetim ve bağlayıcı mekanizmaları yoktur. Onların Tarihi eserleri insaf veya insafsızlığa bırakılmıştır.

Hukuki işlemlerde anayasal normlar açık, net, uygulanabilir ve objektif olmalıdır. Devletin toplulukların haklarını uygulama yükümlülüğü vardır. Ancak ne yazık ki, ülkede ve uluslararası kuruluşlar tarafından çok yıllık hazırlanan toplulukların haklarına ilişkin raporların analizleri büyük bir kurguyu ortaya çıkarmakta ve gerçek durumla bağdaşmamaktadır, bunlar yüzeysel, belirleyici gerçeklerden yoksun ve zorunlu tavsiyeler içermemektedir.

Devlet Anayasada, bağlayıcı nitelikte imperatif kontrol mekanizmalarını belirtmelidir. Mahkemeler nezdinde sadece söz konusu hakların korunması hakkının bırakılması mümkün değildir, bu yükün sadece vatandaşa ait olmaması gerekir. Devlet, güvence altına alınan hakların, özellikle toplulukların haklarının uygulanmasını ve uygulama kapsamını denetlemelidir.

Onun için başta 48 maddede ve yazımda diğer maddelerde var olan haklar için devlet zorunlu komiteler veya ajanslar kurulmalı, bunlar anayasada öngörülmeli ve yetkileri kanunla düzenlenmelidir. Bunlar: Eşit ve Hakça Temsil İlkesini İzleme Komitesi, Dillerin Kullanımını İzleme Komitesi/Ajansı, Anadillerin Eğitim İzleme Komitesi, Toplulukların Kültürlerini Koruma Komitesi, Tarihsel Anıtların ve Toplulukların Kültürel Mirasını Koruma Komitesi. Komiteler, belirtilen hakların uygulanması ve gerçekleştirilmesinden, mevcut durumun izlenmesinden, denetiminden ve sorunların çözümü için hukuki olanakların kullanılmasından sorumlu olmalıdır. Belirtilen hakların uygulanmaması ve ihlali nedeniyle kurum ve sorumlulara karşı yasal önlemler almalı, hükümete ve diğer üst devlet kurumlarına zorunlu periyodik ve yıllık raporlar hazırlamalıdır. Bahsedilen eksikliklerin ve sorunların üstesinden gelmenin tek yolu budur.

Bu maddede hak ve hürriyetlerin korunması ve uygulanması toplulukların asimilasyonunu önleyecek ana maddelerden biridir. Bu hakların kullanılması ve uygulanmasının denetimini resmi bir devlet kurumuna devredilmelidir. Bu kurumun yatırımları olmalı. Nasıl diller kanununda dillerin kullanımı kontrol ajansı öngörülmüş ise böyle geniş yetkileri ve yatırımları olan bir kurum kurulmalıdır.

“Yaklaşık 5-6 bin Türk çocuğu başka dillerde eğitim görmek zorunda bırakılmıştır”

Bu doğrultuda Makedon olmayan toplulukların çok sayıda sorunları var. Bu sorunlar günden güne birikmektedir. Türklerin durumu bu doğrultuda istenilmeyen durumdadır. Durumu bir örnek ile açıklamak istiyorum: Makedonya’da ilkokul çağında yaklaşık 14-15 bin Türk çocuğu var. Bunlardan Anayasanın garanti ettiği ilkokul ve ortaokul hakkını yalnız ve yalnız 8-9 bin çocuk kullanarak eğitimlerini Türkçe almaktadırlar. Yaklaşık 5-6 bin Türk çocuğu başka dillerde eğitim görmek zorunda bırakılmıştır.

Var sayalım eğer bu çocuklar ana dillerinde ilkokul öğrenimini görseler, o zaman otomatikman 500 üzerinde yeni Türk öğretmenine ihtiyaç duyulacaktır. Bununla 10’a yakın yeni ortaokul açılması gerekecek. Orada da bir sürü lise hocası ve daha başka Türk bürokratına ihtiyaç duyulacaktır. Bununla da üniversitelerde olan malum durumumuzda ve oranımızda iyileşme beklenebilir.

Ortalama olarak bu haksızlıktan ve olumsuz tablodan dolayı 1.000’e yakın Türk’ün eğitim alanında çalışma hakkı ellerinden alınmıştır ve bu madde uygulamaya girdiğinde kamuda genel sayıda temsil oranımız artacaktır. Bu durum diğer dallarda, başta kültür ve sanat olmak üzere aynı gösterilebilir.

 Anayasamızda bir diğer değişmeye maruz kalması gereken madde ise 62’inci maddedir

Anayasamızın 62. maddesi meclisin vekil sayısıyla ilgili hükümler içermektedir. Meclis 120 ila 140 milletvekilinden oluşmaktadır. Milletvekilleri genel, derhal ve erken seçimlerde gizli oyla seçilir. Bu madde vekillerin seçimiyle ilgili madde sayılmaktadır. Bu madde anayasanın 20. maddesiyle bir bütündür. Her iki maddeyi beraber okumamız gerekir.  Oy hakları eşit, genel ve dolaysızdır ve serbest seçimlerde gizli oyla yapılır. Bundan hareketle 18 yaşındaki her vatandaş, oy kullanma hakkına sahiptir ve bununla beraber Oy hakları eşittir.

Burada eşit oy anlamı eşit değerde ve ağırlıkta olmasını kastetmektedir. Maalesef bugün Makedonya seçim yasasının [3] 4. maddesinin, Anayasanın 8. 9. ve 20. maddesiyle çelişkili olduğu açıkça görülmektedir. Bu maddeyle hukukun üstünlüğü ve siyasi çoğulculuk ilkesi zedelenmektedir. Burada bir dayatma var. Anayasa her türlü dayatmayı reddetmektedir. Yine bu madde, anayasanın eşitlik ilkesine ters düşmektedir. Anayasa her türlü ayrımcılığı reddeder.  Anayasa ve kanunlar nezdinde vatandaşlar eşittirler.

“Bu seçim modeliyle Makedonya açıkça ayrımcılık yapılmaktadır”

Seçim yasasının 4. maddesinde öngörülen 6 seçim birimi dağılımı bu eşitlik ilkesini zedelemektedir. Oyların kullanımının ağırlığında ve değerlendirilmesinde eşitlik ilkesi çiğnenmekte.  Bu seçim modeli ile, Makedonya Türklerine oyların ağırlık ve değer kalitesizliğinden dolayı açıkça ayrımcılık yapılmaktadır. Çoğulcu demokrasi zarar görmekte. 6 seçim birimi modelinin, hiçbir reel toplumsal tarihsel ve parktık dayanağı olmadığından dolayı dayatılmakta. Büyük topluluklar tarafından sayısal olarak daha az olan topluluklara karşı siyasi baskı uygulanmaktadır. 

Bu sorundan hareketle, Makedonya anayasasının 62. maddesine bu hakkı eşit tutacak ve oyların ağırlık ve değer bakımından eşit olacağı ve tutulacağı bir fıkra getirilmesi gerekir.  Makedonya devletinde tek nispi temsil ya da oransal tek seçim modeli geçerlidir. Ancak ve ancak tek seçim modeli anayasada yer almasıyla eşitlik ilkesi, oyların ağırlığı ve değeri eşit olabilir.  Bununla vekillerin dağılımı oyların ağırlığına ve değerine göre eşit dağıtılmış olacaktır.

Bir diğer model olarak bazı devletlerde[4] kullanılan garantili vekil modeline geçiş yapılabilir. Meclisin, açık liste usulüyle gizli oylamayla seçilmiş yüz yirmi (120) üyesi öngörülebilir.

Meclis sandalyeleri, tüm parti, koalisyon, yurttaş hareketi ve bağımsız adaylar arasında, meclis seçimlerinde kazandıkları geçerli oy sayısına göre paylaştırılır. Bu paylaşım çerçevesinde yüz yirmi (120) sandalyeden, on (10) tanesi Makedonya’da çoğunluk olmayan toplulukları temsil için, aşağıda gösterildiği şekilde, güvenceye bağlanabilir:

Meclis seçimlerinde diğer toplulukları temsil ettiklerini beyan eden parti, koalisyon, yurttaş hareket ve bağımsız adayların, aşağıda belirtilen en az sandalye sayılarına sahip olmaları güvenceye bağlanması Anayasanın ruhuna uygun olabileceği düşüncesini taşımaktayım. Her topluluk için güvenceye bağlanan sayıdan az sandalye kazanılmışsa, Rom topluluğu iki (2) sandalye; Ulah topluluğu (1) sandalye; Boşnak topluluğu (1) sandalye, Sırp topluluğu bir (1) sandalye ve Türk topluluğu dört (4) sandalye güvenceye bağlanmış olabilir. Garantili vekillerin dağılımı hakça ve orantılı temsili[5] uygulayarak toplulukların sayılarına göre dağılım yapılmalı. Bu modelle de oyların eşitlilik ilkesi zedelenmemiş olur. Zorunlu, dayatmalı, tutarsız ve dengesiz koleksiyonların önü kapanmış olur.

Aynı hassasiyetten dolayı Anayasanın 78. Maddesinin değişmesi gerekir  

Topluluklar Hak ve Çıkarları Komisyonu, Meclis’in daimî komisyonudur. Bu komisyon Meclis’te Makedon topluluğu için ayrılmış ve güvenceye bağlanmış üye sayısının üçte biri (1/3), çoğunlukta olmayan Arnavut topluğu için ayrılmış ve güvenceye bağlanmış sandalye sayısının üçte biri (1/3) ve çoğunluk olmayan diğer toplulukları temsil eden üye sayısının üçte birinden (1/3) oluşması gerekir. Ancak böyle bir dağılımla bu komisyon işlevselliğinde başarılı olur.

Çoğunluk olmayan diğer topluklar için ayrılmış ve güvenceye bağlanmış sandalye sayısının üçte birinin (1/3) dağılımı şöyle: Rom topluluğu bir (1) sandalye; Ulah topluluğu (1) sandalye; Boşnak topluluğu (1) sandalye, Sırp topluluğu bir (1) Sandalye ve Türk topluluğu üç (3) sandalye güvenceye bağlanması gerekir. Burada aynı hakça ve orantılı temsil ilkesine dikkat edilmesi gerekir.[6]

Bu komisyonun yetki ve görevlerinin çoğalması gerekir. Meclis Başkanlığı üyelerinden herhangi birinin talebiyle, her yasa önergesi Topluluklar Hak ve Çıkarları Komisyonuna teslim edilmesi gerekir. Yine komisyon, kendi girişimiyle Meclis’teki yetki sınırları çerçevesinde, topluluk çıkarlarını dile getirmek için gerekli olduğunu düşündüğü yasa ve teklif önerebilir. Komisyon üyeleri bireysel düşünceler sunabilirler.

En sonunda Anayasanın 115 maddesinde değişim yapılması gerek

Bu madde de yerel idareleri daha doğrusu belediyelerin konumunu içeren bir maddedir. Mevcut madde çok kısıtlı, merkezci sistemi savunan, sayısal olarak daha az olan toplulukların yerel idaresine, fikrine yön vermesini engellemektedir. Anayasanın değişik maddeleri zedelenmektedir. Onun için bu maddenin de değişmesi zorunlu olmalı.

Belediye Başkan Yardımcılığı makamına çoğunluk olmayan nüfus adaylarından en fazla oyu alan getirilmeli

Topluluk mensuplarının çoğunlukta olmadığı, ancak nüfusun en az yüzde onunu (%10) oluşturdukları belediyelerde, belediye meclisi topluluklar başkan yardımcılığı makamı, ilgili topluluktan bir temsilciye ayrılması zorunlu olarak öngörülmeli. Başkan yardımcılığı makamına, belediye meclisi seçimlerinde ‘çoğunluk olmayan nüfus adaylarından en fazla oyu alan getirilecektir’ ibaresi de bu maddeye eklenmelidir.

Toplulukların başkan yardımcısı özel yetki ve görevlerle doldurulmalı. Topluluklar arası diyaloğu teşvik edecek ve belediye meclisi oturumlarında ve çalışmalarında görüşülmek üzere, çoğunluk olmayan topluluğun sıkıntı ve çıkarlarının iletildiği resmi temas noktası görevi yapması gerekmektedir. Başkan yardımcısı, belediye meclisinin aldığı kararlar ve çıkarttığı emirlerin, topluluk mensuplarının Anayasayla güvenceye bağlanmış olan haklarına tecavüz edilip edilmediğini ve onların söz konusu karar ve emirlerle ilgili şikâyetlerini görüşmekle yükümlüdür. Başkan yardımcısı, alınan kararların tekrar gözden geçirilmesi için, söz konusu meseleleri, belediye meclisine havale eder. Bu metotla merkezci politikalara son verilir ve yerel politikaların önemi arttırılmaktadır. Avrupa konseyi yıllarca Makedonya’nın merkezci politikalarına rezervle yaklaşmaktadır. Bugünkü merkezci yönetimden dolayı Makedonya çoğulcu demokrasi yolunda ve tabanda reva görülmediği devletler arasında yer almaktadır.

Belediye Meclisi kendi karar ve hükmünü gözden geçirmemeye karar verir veya başkan yardımcısı gözden geçirmeden sonra anayasal haklara tecavüzün devam ettiği değerlendirmesini yaparsa, ilgili mesele başkan yardımcısı tarafından Anayasa Mahkemesine iletilir. Mahkeme, davayı ele alıp almayacağına karar verebilir.

Devamı gelecek…

BİRİNCİ BÖLÜM:

İKİNCİ BÖLÜM:

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM:

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM:

BEŞİNCİ BÖLÜM:

Kaynakça:


[1] İlkokul kanunun (KMC Resmî Gazetesi no. 161/2019 ve 229/2020) madde 7 ve 53

[2] Ortaokul kanunun ( KMC Resmi Gazetesi no. 44/1995…. ve en son 229/2020)  madde 4 ve 28

[3] Makedonya Seçim yasası (Resmî gazete 40/2006 31.03.2006 yıl) ИЗБОРЕН ЗАКОНИК (sobranie.mk)

[4] Hırvatistan Meclisi Seçim Kanunun ( NN no.116/99 …. Son 98/19 )

[5]  Son sayımlarda orantı bakımında toplulukların orantıları: Rom 49.104 (2.34%) Ulah 9.208 (0.44%) Boşnak-18.163 (0.87%) Sırp-24.759 (1.18%) ve Türk-83.443 (3.98%) oranındadırlar. 2021 Nüfus Sayımları neticeleri

[6] Son sayımlarda orantı bakımında toplulukların orantıları: Rom 49.104 (2.34%) Ulah 9.208 (0.44%) Boşnak-18.163 (0.87%) Sırp-24.759 (1.18%) ve Türk-83.443 (3.98%) oranındadırlar. 2021 Nüfus Sayımları neticeleri

Read Previous

Köprü Dergisi’nin 21. yıldönümü vesilesiyle program düzenlenecek

Read Next

Türkiye Mezunları Forumu’nda K. Makedonya ve Kosova ödül aldı