AYM eski Başkanı Murat, ülkedeki olası anayasa değişikliklerini değerlendirdi – 3

Kuzey Makedonya Anayasa Mahkemesi eski Başkanı Salih Murat, ülkenin AB üyelik müzakereleri için şart olan anayasa değişikliklerini yazdığı analiz ile tüm boyutlarıyla değerlendirdi. İkinci bölümünü dün yayınladığımız analizin üçüncü kısmını ilginize sunuyoruz.

TİMEBALKAN

Anayasamızın değişimi ve değişim için istenilen şartlar

Söz gelmişken konunun aydınlatılması için, kısa olarak Makedonya Anayasasına[1] göre, Anayasa değişikliği yöntemini ele almak isterim. Her bir anayasada, anayasaya verilen önem gereği, hükümlerinin değiştirilme usulleri büyük önem arz etmektedir. Diğer kanunlardan farklı olarak anayasaların değişim teklifi usulünün özelleştirilmesi, meclis oylamalarında nitelikli çoğunluk aranması, çoklu görüşme ve kararlar, özel görüşme süreleri, kabul şartları ve diğer yöntemleri sayılabilir. Bu konuda Venedik Komisyonunun değişik devletlere vermiş oldukları tavsiyeleri ve içtihatlar bulunmaktadır. Anayasamızın değişimini ve değişim şartlarını mevcut Anayasa öngörmektedir[2].

Anayasamızın değişimi beş temel başlıkta daha doğrusu süreçte ele alınmaktadır. Birinci süreç, anayasa değişimleriyle ilgili sunulan değişim teklifi[3], ikinci süreç, anayasa değişimiyle ilgili değiştirme kararı[4], üçüncü süreç taslak metnin hazırlanması ve aleni görüşmeye açılması[5], dördüncü süreç, önerilen değişim taslak kararının getirilmesi[6] ve son beşinci süreç değiştirgelerin kararı ve Kuzey Makedonya Meclis tarafından değişimlerin onaylanması[7]. Anayasa değişikliği talebi sunma yetkisine Kuzey Makedonya Cumhurbaşkanı, Kuzey Makedonya Hükümeti, en az 30 vekil ve 150.000 vatandaş sahiptir. Anayasa değişikliğiyle ilgili değişiklik kararı sunulan değişiklik teklifine tüm vekil sayısının nitelikli çoğunluğu istenilmekte.

“Bazı değişiklikler için çoğunlukta olmayan halkların vekillerinin oy çoğunluğu istenilmekte”

Değişiklik kararı ve Kuzey Makedonya Meclis tarafından değişikliklerin onaylanması için vekillerin nitelikli çoğunluğu istenilmektedir. Bu arada çoğunlukta olmayan halkları ilgilendiren değişmesi öngörülen maddelerin ve başlangıç metnin değişimi için Badenter prensibi istenilmektedir. Amandman XVII[8]. Anayasamızın başta başlangıç kısmı olmak üzere, 7, 8, 9, 19, 48, 56, 69, 77, 78, 86, 104 ve 109 maddelerin olası değişikliklerinde zorunlu olarak nitelikli çoğunluk dışında çoğunlukta olmayan halkların vekillerinin oy çoğunluğu istenilmektedir.

Değiştirgelerin zamanlamasına gelince, Kuzey Makedonya anayasa değiştirgelerin zamanlamasının anayasa hukukunda istenilen zamanlamada olmadığımızı söylemek isterim. Uzun zamandır Makedonya meclisine göz attığımızda yıllarca hangi asgari sayıyla çalıştığını görebiliriz. Siyasi kuvvetlerin meclis çatısı altında yapıcı diyaloglar ve iş birliği içinde olduğu zaman değişimlerden söz edilebilir. Bu tutumu Venedik Komisyonu değişik devletlerin anayasa değişim süreçlerinde altını çizerek vurgulamaktadır.

“Anayasanın hangi maddelerinde değişime gidilecek sorusu net değil”

Anayasanın hangi maddelerinde değişime gidilecek sorusu netlik kazanmış değildir. Hangi maddelerde değişime gidilir ise mutlaka kriter ve ölçüler, Makedonya’nın realitesini, halkların konumlarını, tarafsız, dayatmalardan uzak, şeffaf, uluslararası normlara, uluslararası mahkemelerin kararlarına ve bilim dünyasının tutumlarını göz önünde bulundurarak çok üstün bir hukuki dille yapılması gerekir. Burada açık bir şekilde Venedik komisyonunun Anayasaların getirildiği ve değişiklik sürecinde vermiş oldukları tavsiye ve tutumları bizler için çok önem arz eder. İkinci olarak Birleşmiş milletler yurttaşlık ve siyasal haklar sözleşmesi[9], Avrupa Konseyi insan hakları ve temel özgürlüklerin korunması sözleşmesi[10], Avrupa Bölgesel ve Azınlık Dilleri Şartı-sözleşmesi [11], Ulusal Azınlıkların Korunmasına İlişkin Çerçeve Sözleşme[12] ve diğer uluslararası sözleşmelere riayet edilmesi gerekir. En sonunda asırlarca elde edilen haklar göz önünde bulundurulması ve bu kazanımlara zedelememeleri gerekir.

“Değiştirgelerde Türklerin haklarına yönelik hiçbir taviz verilmemesi gerekir”

Maalesef ister 1991 yılında getirilen anayasayla ister 2001 yılında anayasamıza yapılan çok kapsamlı değişmelerle yukarıdaki zikrettiğimiz değerlere, uluslararası normlara ve elde edilen haklara yeterince özen gösterilmemiştir. 1974[13] yılında tek partili sistemlerde getirilen anayasada, temsil hakkı ve Türkçenin kullanımı, 1991 getirilen Anayasada ve 2001 yılında yapılan değişikliklerle daha antidemokratik, daha dışlayıcı ve uluslararası hukuk normlarına karşı olarak dayatılmıştır. Onun için yapılacak değiştirgelerde başta anayasamızın başlangıç kısmından var olan kurucu unsur ve millet varlığımızın zedelenmemesine, dillerin kullanımı ve resmiyeti, hakça ve orantılı temsil, ana dilde eğitime, kişisel ve toplumsal milli haklarımızı içeren anayasal maddelerde asla hiçbir taviz verilmemesi gerekir.

1974 Makedonya Sosyalist Cumhuriyeti anayasası dile gelmişken hatırlatmada fayda var ki, bu anayasaya göre Makedonya devleti Makedonya’da yaşayan Makedon halkının ve Arnavut ve Türk halklarının devletidir. Anayasanın giriş metninde bu hükümler yer almakta. Anayasanın birinci maddesinde “Makedonya Sosyalist Cumhuriyeti Makedon halkının milli devleti ve devleti içindeki yaşayan Arnavut ve Türk halkların, halkın ve devletin egemenliğine dayalı ve işçi sınıfının özyönetimi ve tüm çalışan insanlar ve sosyalist özyönetim emekçilerin ve vatandaşların demokratik topluluğun, Makedon halkının ve eşit olarak Arnavut ve Türk halkların devletidir”. Maalesef bugün 50 yıl sonra Türkler Makedonya’da 1974 anayasasıyla elde etikleri hakların az bir kısmını elde etmiş bulunmaktalar.

Kuzey Makedonya’da anayasal süreç iki etaptan geçmektedir. Birinci etap 1991-2001 yılına kadar, diğer etap ise 2001 yılından bu yana kadar ki süreç.

İlk etap anayasal süreç baskıcı, tek taraflı, halklar arası uzlaşmanın olmaması, Makedon siyasi tarafından dayatılan milliyetçilik ve ortak yaşamı afirme edecek vizyonun anlayışının olmaması[14], realiteden uzak, gerçeklerde ve pratikte uzun vadeli yaşamayan bir anayasa, arka arkaya sorun ve antidemokratik süreçler yaratan bir anayasa rollünü taşımaktadır.

Bu anayasayla daha önce elde edilen haklara büyük saldırı var. Uzun zaman önce Arnavutların ve Türklerin elde ettikleri kurucu unsur hakları statüsü, hakça temsil hakları, ana dillerinin kullanımı ve diğer hakları tek yönlü ve dayatmayla ellerinden alındığı[15]görülmektedir. Getirilen anayasa tek bir millete üstünlük sağlayan anayasal, milliyetçiliği savunan, yalnız ve yalnız onun değerlerini koruyan bir anayasa niteliğini taşımaktadır[16]

“1991 yılında getirilen anayasada vatanperverlik ruhu eksik”

1991 yılında getirilen anayasada vatanperverlik ruhu[17] eksiktir. Tek taraflı vatanperverlik dayatılmıştır. Bu anayasanın vatanperverlik ruhu en az halkın 1/3 sorgulanmıştır. Bu anayasada birleştirici ruh yerine ayrıştırıcı ruh hâkim kılınmıştır. Birleştirici çağrı yerinde bir milletin dayatma çağrısı vurgulanmakta. 

Kanaatimce başta anayasamızın başlangıç kısmı, madde 7, madde 40, madde 48, anayasanın ikinci bölümünün 4. noktasının tamamlanması, madde 60, madde 78 daha doğrusu amandman XII, madde 110 fıkra 1, babı 3, madde 110 fıkra 2 yeni babı 8, madde 110, fıkra 3 yeni babı 9, madde 113, madde 104 daha doğrusu amandman XXVIII ve madde 115 değişikliklere uğraması gerekir.

Diğer yandan yıllarca anayasamızın mevcut maddelerinde var olan boşluk, anlamsızlık, yanlış ve anlamsız kullanılan dil, anayasamızı işlevsel yönden büyük sıkıntıya sokmaktadır. Bugüne kadar kanaatimce anayasamızın başta giriş kısmında ki farklı okumalar, 73, 75, 89, 125 ve 126 maddeleri yeniden küçük eklemelerle ve net anlaşımıyla düzenlenmesi gerekmektedir.

Zaman darlığımızdan dolayı değişmesi gereken bazı maddeleri ele alacağım. Bu maddeler Makedonya’yı ve bilhassa Türk soydaşları derinden ilgilendiren maddeler olarak önümüze çıkmaktadır. Makedonya Türk soydaşlarının bireysel, toplumsal hakları, hakça ve orantılı temsil, ana dilinin kullanımı ve resmiyeti, aile, evlilik ve çocuklar, milli semboller, anadilde eğitim, kültürel varlıkların korunması, yerel idareler ve diğer konulara aydınlatmaya yer vereceğim.

Anayasa’da Türkleri ilgilendiren maddelerle ilgili yorumlar

Anayasamızın başta başlangıç kısmının kurucu unsurlar kısmı, madde 8, fıkra 1, bab 2 daha doğrusu amandman VI, madde 40 ve amandman XVIII daha doğrusu madde 131 fıkra 4 değiştirilmemesi gerekir.

-Yukarıda anayasamızın Başlangıç metniyle ilgili tutumumu dile getirmiştim. Burada metnin düzeltilmesine, farklı üstünlüklerin olmamasına ve şeffaf bir şekilde kavramların yazılması çalışmaları yapılmaktadır.

            -Anayasamızın 8. maddesinde yer alan hakça ve orantılı temsil ilkesinin asla ve asla değiştirilmemesi gerekmektedir. Bu temel ilkeyi daha zorunlu ve kullanılır hale getirilmeli. Bu ilkenin yerine getirilip getirilmediğini kontrol eden sorumlu kurum olmalı. Bunun yükümlüğünü zorunlu yüklenmeli ve bu değeri anayasal bir değer olarak kontrol etmelidir.

            –Madde 40. değişiminin yapılmaması gerekir. Bu maddenin içeriliğine bakıldığında evlilik, aile ve çocukların hak, görev ve hürriyetleriyle ilgili hükümler yer almakta. Bu madde olası değişime uğrar ise o zaman açık bir şekilde evliliğin tanımının yenide yazılması gerekir.

-Evlilik yalnızca bir kadın ve yalnızca bir erkek arasındaki bir yaşam birliğidir.

-Kayıtlı birlikte yaşama veya başka herhangi bir kayıtlı yaşam ortaklığı biçimi, yalnızca bir kadın ve yalnızca bir erkek arasındaki bir yaşam birliğidir.

Bu maddeyle, evlilik, aile, çocuklar, yetim çocuklar ve yaşlılar tamamıyla anayasal koruma altına alınmaktadırlar. Maalesef yılarca bu maddenin tam tersine yönelik değişikliklerin yapılmasına ısrarlar sürüyor. İnanç, örf ve adetlerimize ters olarak evliliğin, birlikteliğin, ailenin ve çocuk haklarının tanımı yapılması istenilmektedir. Bu madde bizim kırmızı çizgimiz olmalı. Bu maddenin farklı bir şekilde değiştirilmesi mevcut anayasanın ruhuna ve 8, 9, 19 ve 48 maddelerine ters düşecektir.

Son olarak asla değiştirilmemesi gereken bir temel prensip var. Badenter Prensibi. Çoğunlukta olmayan halkları ilgilendiren değişmesi öngörülen maddelerin ve başlangıç metnin değişimi için Amandman XVII Anayasamızın başta başlangıç kısmı olmak üzere, 7, 8, 9, 19, 48, 56, 69, 77, 78, 86, 104 ve 109 maddelerin olası değişimlerinde zorunlu olarak nitelikli çoğunluk dışında çoğunlukta olmayan halkaların vekillerinin oy çoğunluğu istenilmektedir. Bu prensip değiştirilmemeli.

Kanaatimce şu maddelerde genel olarak değişimlerin yapılması gerekmektedir:

-Uzun zamandır anayasanın 60. maddesinin değişimiyle ilgili girişimler olmuştu. Bu madde merkez bankasının konumu, yetkisi ve görevlerini içermektedir. Bu maddeye mukayese olarak baktığımızda bölgede ve daha geniş coğrafyada merkez bankaların anayasal konumunda olması gerekir. Bu değişim bu çerçevede ve kapsamda olmalı.

-Anayasanın ikinci bölümünün 4. noktasının tamamlanması gerekmektedir. Ek bir maddeyle devlet denetim kurumu daha doğrusu Sayıştay’ın bir versiyonunun anayasaya ilave edilmesi gerekmektedir. Bu maddede kamu harcamaların denetimiyle ilgili tanım ve hükümler yer almalı.

-Bir diğer değişmesi gereken madde ise 104. madde daha doğrusu amandman XVIII. Bu maddede hâkimler kurulunun, konumu, üye sayısı ve hakça temsil, yetkisi, süresi, seçim usulü ve diğer konuları içermekte. Bu maddede en önemli konu hakça ve orantılı temsil ilkesidir. Bir de mevcut 15 üye içerisinde Adalet bakanının ve Yargıtay başkanının konumları ve üyelikleri tartışılmakta. Venedik komisyonun değişik devletlere göndermiş olduğu tavsiyeler içerisinde bu konudaki tavrı çok net ve yerindedir. Adalet bakanının ve Yargıtay başkanının üyelikleri hukukun üstünlüğüne, bağımsızlık ilkesini zedelemekte, yargının siyasallaşmasına vesile olmakta. Bu kurumun ağırlıklı olarak yargıçlardan ve daha az bir sayı ise ilim camiasından, avukatlardan ve diğer hukuk kurumlarından üyelerden oluşması şart olması gerekmektedir.

Maalesef bu maddede ve kurumda hakça ve orantılı temsil ilkesine yeterince riayet edilmemektedir. Bugün bu kurumda 15 üyeden biri Türk değil. Hakça temsil bu maddede açık bir şekilde vurgulanmalı. Bu kurumun seçtiği toplam yargıç sayısı 550 bunların içinde Türk yargıcın sayısı ise 5’i geçmiyor. Bu kurumun hukukun üstünlüğü ve hakça ve orantılı temsil ilkesini benimsemesinde yıllarca büyük zorluk çektiğini açık bir şekilde görünmektedir. Onun için bu maddeye yapılacak ilave Anayasanın 8 maddesinde zorunlu hakça temsil ilkesine vurgu yapılmalı.

Madde 110 fıkra 1, babı 3, madde 110 fıkra 2 yeni babı 8, madde 110, fıkra 3 yeni babı 9, madde 113 maddelerinde ki değişim anayasa mahkemesi ve bireysel başvuruyla ilgili içerikler yer almaktadır.

Bireysel başvurunun anayasada öngörülmesi ve tartışması uzun zamandır kamuoyunda sürmektedir. Tartışmalar daha çok bireysel başvurunun kapsamıyla ilgilidir. Bilim camiasında iki görüş hakım olarak görünmekte. Bireysel başvuru hakkında tüm anayasada mevcut hakların kapsam içinde olmaması. Bir diğer görüş olarak ise bireysel başvuru içeriliğinde anayasada yer alan tüm hakların bireysel başvuru kapsam içinde olması savunulmakta. Kişisel olarak anayasada yer alan tüm insan haklarla ilgili maddeleri bireysel başvuru kapsamının içinde olmasının taraftarıyım. Anayasa koyucu genel prensibi kabul etmesi gerekir. İnsan haklarının çiğnendiği tüm kararlarla ve işlemlerle ilgili, bireysel başvuru hakkı tanınmalı. Diğer yandan bireysel başvuru hakkına tüm özel ve tüzel kişilerin sahip olmaları gerektiği düşüncesini taşımaktayım.

Bireysel başvuru hakkıyla Makedonya’da hukukun üstünlüğü, insan hak ve özgürlüklerinde büyük ilerleme sağlanacağının, demokrasi ve kuvvetler ayrılımı prensibi işlevsel olarak daha ileri noktada olacağını düşüncesini taşımaktayım.

Yine bu bölümde teklifler arasında anayasa mahkemesi kanununun getirilmesi, anayasa mahkemesinin işlevsel, bütçesel ve kamusal bağımsızlığını açıkça vurgulanmalı. Tüm bu teklifler uzun zamandır anayasa mahkemesinde ve anaysa yargı camiasında tartışılmakta. Venedik komisyonunun birkaç defa anayasa mahkemesin işlevsel ve yetkileri çerçevesinde değişik önerileri olmuştur. Mutlaka anayasa mahkemesi kanunun getirilmesi ibaresi anayasada yer almalı.

Devamı gelecek…

Birinci Bölüm:

İkinci Bölüm:

Kaynakça:

[1] Kuzey Makedonya Anayasası, madde 68, fıkra 1, 1-ci babı

[2] Kuzey Makedonya Anayasası, madde 129

[3] Kuzey Makedonya Anayasası, madde 130

[4] Kuzey Makedonya Anayasası, madde 131, fıkra 1

[5] Kuzey Makedonya Anayasası, madde 131, fıkra 2

[6] Kuzey Makedonya Anayasası, madde 131, fıkra 3

[7] Kuzey Makedonya Anayasası, madde 131, fıkra 4

[8] Kuzey Makedonya Cumhuriyeti Resmî Gazetesi No.91/01

[9] https://www.ihd.org.tr/sasve-medenhaklar-uluslararasi-slees/ BM Genel Kurulu’nun 16 Aralık 1966 tarihli ve 2200 A (XXI) sayılı kararıyla kabul edilmiş, 23 Mart 1976 tarihinde yürürlüğe girmiştir.

[10]https://www.echr.coe.int › convention_tur Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi

[11] https://www.coe.int/en/web/european-charter-regional-or-minority-languages/text-of-the-charter, sözleşme 05.11.1992 tarihinde imzaya açılmış ve 1 Mart 1998 tarihinde yürürlüğe girmiştir.

[12] https://www.ihd.org.tr/ulusal-azinliklarin-korunmasina-k-rve-slee/ 1 Şubat 1995 tarihinde Strasburg’da kabul edilmiştir.

[13] Makedonya Sosyalist Cumhuriyeti Anayasası (25.02.1974 tarihli Resmî gazete no.7. madde 1 ve 177, 178, 179, 180, 181 ve 182 maddeleri).

[14] Интервју на Љубчо Георгиевски ,,Утрински Весник,, Бевме многу наивни бр.3668 од 29.08.2011 г.

[15] Интервју на Стојан Андов, Првиот претседател на собрание на РМ, Утрински весник под назив Македонија доцна го фати чекорот број, 3656 од 29.08.2011 година.

[16] Jeton Шасивари уставниот развој на РМ и меѓуетнички (не) рамноправност, политичка мисла, 20 години од донесувањето на Уставот на Република Македонија, 2011 IDSCS

[17] Денис Прешова, Македонски уставен (не) патриотизам, 2011

Read Previous

Kosova Başbakanı Kurti Davos’ta Lajçak ile görüştü

Read Next

Vucic: Sırbistan’ın dış politikasını AB ile uyumlu hale getirmeyi hedefleyen AP kararı ikiyüzlüdür