Kosova’nın Belirsiz Geleceği

Türkiye’de FETÖ’ye mensup asker elbisesi giymiş teröristler tarafından 15 Temmuz’u 16 Temmuz’a bağlayan gece TBMM bombalanmıştı. Bu olaydan 20 gün sonra Kosova Meclisi de kimliği belirsiz iki kişi tarafından tanksavar ile bombalandı. Saldırıyı üstlenen Rugovalılar (Rugovasit) örgütü Kosova ve Karadağ arasında yapılması öngörülen ve Kosova’nın toprak kaybedeceği sınır anlaşmasını işaret ederek yaptığı açıklamada:“Bizler Rugova vatandaşları, topraklarımızı korumayı her talep edildiğinde kan dökmeyi bilmişizdir” dedi.

Emin Emin / İNSAMER

Kosova ile Karadağ arasında yapılması planlanan sınır anlaşması, ülkede muhalefet milletvekillerinin tümü ve koalisyon partilerinin bazı milletvekilleri tarafından desteklenmektedir. Karadağ ile sınır belirleme ve Sırbistan ile yapılması öngörülen anlaşmaları protesto etmek amaçlı Kendin Karar Al (Vetëvendosje) ve Kosova’nın Geleceği İttifakı (Aleanca Kosova e Re) partileri, Şubat 2016’da Kosova’da cumhurbaşkanı seçimlerinin yapıldığı meclis oturumuna da gaz bombası atmıştı.

Böylesi şiddet gösterilerine sebep olan bu sınır anlaşması ve Sırbistan ile yapılan anlaşma, son iki yıldır Kosova gündemini bir hayli meşgul etmektedir. Karadağ ile yapılması öngörülen ve hükümet tarafından kabul edilip 4 Ağustos günü Kosova Meclisi’nin onayına sunulan anlaşma detayları, her iki ülkenin de bağımsızlıklarını kazandıktan sonra ilk defa 2011 yılında Kosova’nın başkenti Priştine’de adalet bakanlarının yaptıkları toplantıda gündeme gelmişti. Ancak söz konusu sınır sorunu, Yugoslavya Cumhuriyeti’nin dağılmasından bu yana var olan bir durumdu. 2012 yılında her iki ülkede de sınırların belirlenmesi adına komisyonlar kurulmuş ve aynı yılın kasım ayında Karadağ’ın Podgorica şehrinde bu konuyla ilgili ilk toplantılar yapılmıştı.

Gerçekleştirilen toplantılar neticesinde Kosova ve Karadağ arasındaki sınır çizgisinin 1974 Yugoslavya Anayasası’na göre yapılması kararı alınmıştır. Alınan bu karar, Kosova’nın şu an elinde olan 12.000 hektar toprağın Karadağ’a verileceği anlamına gelmektedir. Protestoların asıl sebebini de bu toprak kaybı konusu oluşturmaktadır. Anlaşma karşıtları savaşılarak kazanılan toprakların masada kaybedilmesinin kabul edilemez olduğunu belirtmektedir. Toprak kaybına sebep olmasına rağmen Kosova hükümetinin anlaşmayı yapmaya bu denli istekli olmasının en büyük nedeni ise, Avrupa Birliği (AB) ülkelerine vizesiz seyahatin önünü açmaktır. Zira bu konu önündeki tek engel olarak iki ülke arasındaki sınır anlaşmazlığı gösterilmektedir. Aslında patlama öncesinde AB, 12 Temmuz’da Kosova’ya vizesiz seyahat muafiyeti konusunda bir oylama yapacaktı. Ancak oylamadan bir hafta önce Avrupa Parlamentosu Raportörü Tanya Fayon söz konusu oylamanın Kosova ve Karadağ arasındaki sınır belirleme anlaşmasında bir ilerleme olmamasından dolayı 5 Eylül tarihine ertelendiğini açıkladı.

Meclis oylamasına gönderilen ikinci karar ise, Sırbistan ile yapılması öngörülen ve Kosova’da Sırp Belediyeler Birliği’nin kurulması ile ilgili anlaşma. Bu anlaşma ile Kosova’da yaşayan Sırp azınlıklara büyük imtiyazlar verilmektedir. Şöyle ki, yapılan anlaşmayla birlikte ülke nüfusunun %5’ini oluşturan Sırpların, yüz ölçümü bakımından Kosova’nın %30’unu yönetmesi öngörülmektedir. Bu anlaşma ayrıca, kurulacak olan belediye birliğinin sınırları içerisinde kalan doğal maden kaynaklarının ve turistik mekânların da yetkisini birliğe bırakmaktadır.

Kosova ve Sırbistan arasında AB’nin arabuluculuğunda yapılması öngörülen bu anlaşma için en büyük eleştiri Kosova’nın “Bosnalaştırılmak” istendiği şeklindedir. Bosna-Hersek’in içerisinde Sırp Cumhuriyeti’nin Boşnak devletinin rahat karar almasına izin vermemesi örneğinde olduğu gibi, Kosova’da da Sırp Belediyeler Birliği ile benzer bir durumun ortaya çıkacağı endişesi bulunmaktadır. Bu görüşü savunan çok sayıda siyasi analist, Sırbistan’ın Bosna-Hersek ve Kosova’da bu politikayı bilinçli bir şekilde uyguladığını öne sürmektedir. Bu politika neticesinde Sırbistan’ın amacının iki ülke siyasetini felç edip bu ülkelerin kendi kendilerini yönetmekten aciz olduklarını göstermek ve bunun sonucunda da Balkanlar’ın sınırlarının kendi çıkarları doğrultusunda yeniden belirlenmesini sağlamaktır.

Kosova’nın Avrupa’ya vizesiz seyahat etmek uğruna kendi toprakları ve egemenliklerinden vazgeçip geçmeyeceği bir süre daha gündemi meşgul edecek gibi görünmektedir.

Not: Bu yazı İnsani ve Sosyal Araştırmal Merkezi’nden alınmıştır

Read Previous

Bakan Spasov: “Su altında kalan evlerin yüzde 50’si temizlendi”

Read Next

TMBH: “Soros ve sözde Türk milletvekili destekli haber portalına karşı hukuki işlem başlatıldı”

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *