Çamerya katliamının üzerinden 77 yıl geçmesine rağmen, Çameryalı Arnavutlar, katliamı kanamaya devam eden bir yara olarak nitelendiriyor ve haklarını aramaya devam ediyor.
Arnavutluk Meclisi, 1994’te, 27 Haziran tarihinin “Yunan Şovenistler tarafından Çamerya Arnavutlarına Karşı Soykırım Günü” olarak anılmasını öngören yasayı onayladı.
“Çamerya Haftası” olarak adlandırılan hafta boyunca ülkede yürüyüşler, sergiler ve anma etkinlikleri düzenleniyor. Bu etkinlikler kapsamında Çameryalı Arnavutların çektiği acılara dikkati çekmek ve bu toplumun kültürünün, yeni nesillere aktarılması hedefleniyor.
Aslen Çameryalı olan yazar, müzeolog ve Çamerya kültürel miras araştırmacısı Enver Kuşi, AA muhabirine yaptığı açıklamada Çameryalılara işlenen katliamların görgü tanıklarının anlattıkları aracılığıyla nasıl belgelendiğini anlattı.
Yaşananları 77 yıldır kanamaya devam eden bir yara olarak nitelendiren Kuşi, “Çamerya’da olanlarla ilgili yüzlerce hikaye ile büyüdüm. Her şey, gelenek, büyük aile ve çok kültüre sahip Çamerya’nın en önemli şehirlerinden olan Paramithia’da başladı. Görüştüğümüz görgü tanıkları gözleriyle o büyük korkuya şahit olmuşlar. (Katliam) 27 Haziran 1944’ün sabahında Zervist çetelerinin (Yunan General Napoleon Zervas’ın kuvvetleri) bu şehre haince bir baskın yapmasıyla başladı.” diye konuştu.
Kuşi, katliamlara, Çameryalı Arnavutların topraklarından sürülüp Arnavutluk’taki mülteci kamplarına yerleştirilmelerine ilişkin belge ve fotoğrafları toplayıp koruduğunu söyledi.
Görgü tanıklarının anlattıklarıyla oluşturulan ve katledilen yüzlerce kişinin yer aldığı liste hakkında detaylar veren Kuşi, 13 yaşındaki bir çocuğun ölüm nedeni hakkında “fırında canlı bir şekilde yakılmış” yazdığını aktardı.
“Anne ve babama doğdukları topraklardan birer taş ve zeytin dalı hediye getirdim”
Ebeveynlerinin Çamerya’nın Filat şehrinin bir köyünde doğduğunu ve soykırım dalgasının ardında her şeyini bırakarak göç ettiklerini kaydeden Kuşi, birkaç kez ziyaret ettiği Çamerya ile ilgili bir anısını göz yaşlarıyla anlattı:
“Köye gittim ve kafamda köyün tüm coğrafyası vardı. Ayaklarım şaşırtıcı bir şekilde içgüdüsel olarak büyük dedemin, dedemin, babamın ve annemin doğduğu evin önüne götürdü. Onlara hiçbir hediye götürmedim. Sadece birer taş ve zeytin dalı aldım, poşete koyup Arnavutluk’a geldim. Babam taşa ve zeytin dalına dokunduğunda çocuk gibi ağlamaya başladı. Vefat ettiğinde mezarının başına bu taşı koydum. Aynısını annem için de yaptım.”
Yunanlı yazar ve Profesör Yorgo Margariti’nin “İstenmeyen Yurttaşlar” adlı kitabında Paramithia’da yapılan katliamda şehrin “kasaphaneye” dönüştüğünü yazdığını aktaran Kuşi, şehrin sokaklarına katledilmiş kadın, kız, yaşlı ve her yer yaştan kafası kesilmiş, karınları yarılmış insanlar görülebileceğini söyledi.
“Çamerya Arnavutlarının talepleri doğru”
Çamerya Hasan Tahsin Vakfının yöneticisi ve Çamerya meselesi uzmanı Alket Veliu da Çamerya Arnavutlarının 77 yıl önce kaybettikleri haklarının geri alınması mücadelesini sürdürdüklerini söyledi.
Arnavutluk’un Çamerya meselesindeki çabalarına değinen Veliu, bu çabaların son 30 yılda inişleri ve çıkışları olduğunu belirtti.
Bugünlerde Çamerya Arnavutları meselesini “unutmaya yönelik” tamamen farklı bir eğilim bulunduğunu savunan Veliu, “Çamerya Arnavutlarının talepleri basit ve doğru. Basit diyorum çünkü kendi topraklarına dönüş talep ediliyor.” ifadelerini kullandı.
Eski AB Komisyonu Genişleme Müzakerelerinden Sorumlu Üyesi Johannes Hahn’ın konuyla ilgili Arnavutluk ve Yunanistan arasındaki görüşmelerde Çamerya meselesinin ele alınmasının önemine değindiğini anımsatan Veliu, Arnavut devletinin komşu Yunanistan ile ilişkilerinde Avrupa ajandasını takip etmesinin yeterli olacağını söyledi.
Arnavut kamuoyunun dikkatine farklı gerçekler, yazılı belgeler ve soykırımın kurbanlarının hikayelerini getirdiklerini dile getiren Veliu, “Şüphesiz ki biz bugün davamızı savunma mücadelesi içerisinde ve bu davayı unutulmaya itmek isteyenlerin karşısındayız. Ancak herkese hatırlatmak isterim ki biz ayaktayız, yaşıyoruz, Çamerya davasına savaş açacak herkesin karşısında olacağız. Eğer son bir Çameryalı da kalsa bu dava için savaşacaktır.” dedi.
Çamerya bölgesinde neler yaşandı?
Arnavutluk’un güneyinden başlayan Çamerya bölgesi, halen Yunanistan toprakları içerisinde kalan Yanya’dan Preveze’ye kadarki bölgeyi kapsıyor.
Yanya vilayetine bağlı bu bölgede yaşayan Arnavutlar, 1913 yılına kadar Osmanlı vatandaşıydı.
Çamerya bölgesi, Balkan Savaşı sonunda 1913’te yapılan Londra Konferansı’nda etnik ve azınlık bir bölge olarak Yunanistan’a teslim edildi. 1910 yılında yapılan nüfus sayımında bölgede 83 bin Arnavut yaşıyordu.
Yunan General Napoleon Zervas komutasındaki kuvvetler, İkinci Dünya Savaşı sırasında, Çamerya Arnavutlarına yönelik katliam gerçekleştirdi.
Haziran 1944’ten Mart 1945’e kadar süren etnik temizlik harekatı sırasında 2 bin 900 erkek, 214 kadın ve 96 çocuk öldürüldü, 745 kadına tecavüz edildi, 68 köyden 5 bin 800 ev yakıldı. Ayrıca 2 binin üzerinde vatandaş da kötü yaşam şartları ve göçlerden dolayı hayatını kaybetti.
Yunan generalin başlattığı etnik temizlik nedeniyle 35 bin civarında Arnavut, Çamerya bölgesinden Arnavutluk’a kaçmak zorunda kaldı.
Çameryalı Arnavutlar, 1944’te yaşananların soykırım olarak tanınmasını, Yunanistan sınırında kalan vatan topraklarını ziyaret etmek ve mülkiyet haklarının teslim edilmesini istiyor.
AA