Kuzey Makedonya Anayasa Mahkemesi eski Başkanı Salih Murat, ülkenin AB üyelik müzakereleri için şart olan anayasa değişikliklerini yazdığı analiz ile tüm boyutlarıyla değerlendirdi. Üçüncü bölümünü dün yayınladığımız analizin dördüncü kısmını ilginize sunuyoruz.
TİMEBALKAN
Yazımın sonunda bilinçli olarak madde 7, madde 48, madde 62, madde 78 daha doğrusu amandman XII ve madde 115’i ele almayı uygun gördüm. Bu maddelerin değişikliği her ne kadar Makedonya’nın hukuki üstünlüğüne ve demokrasisine katkı sağlayacaksa bir o kadar da çoğunlukta olmayan toplulukları ve bilhassa TÜRKLERİ çok yakından ilgilendiren maddeler arasında yer almaktadır. Bu maddelerde dillerin kullanımı ve resmiyeti, milli kimliklerin korunması, ana dilde eğitim, kültürel varlıkların korunması ve gelişimi, vekil sayısı, mecliste ve komisyonlardaki temsil ve en sonunda yerel idarelerde yetki ve bu değerlerin korunmasını içermekte. Bugünkü anayasamızda ki çerçeve bu değerleri korur iken dar kalıplı, eşit olmayan yaklaşımlar ve işlevsel olmayan bir çerçeve içermektedir. Bu çerçevenin çok anlamlı, işlevsel ve zorunlu denetim ve yatırımlar içeren garanti hükümler doğrultusunda olması gerekmektedir.
– Kullanımda ve resmiyete dillerin kullanılma hakkı
Hatırlanacağı üzere 2001 yılında, Ohri Çerçeve anlaşmasıyla ve yapılan Anayasa değiştirgeleri ile, V-ci amandmanla mevcut Anayasa’nın 7 maddesi değiştirilmiştir. Yapılan değiştirgeden sonra 7. Maddenin genel içeriliği şu şekildedir:
“Tüm Makedonya genelinde Makedonca ve onun Kiril alfabesi resmi dildir.
Ahalinin en az % 20’sinin konuştuğu herhangi bir başka dil ve alfabesi de resmi dil olarak sayılmaktadır.
Farklı topluluklardan olan vatandaşların, kimlik belgeleri Makedonca ile birlikte kendi ana dillerinde olma imkânı da mevcuttur. Kişilerin kimlik kartları, pasaportları ve tüm kişisel belgeleri o kişinin mensubu olduğu dilde ve onun alfabesiyle yazılmaktadır.
Devlette herhangi bir topluluğun en az 20 %’sinin konuştuğu dil ile merkez idarenin yerel ofisine o dilde yazı yazabilir. Merkezi yönetimin yerel ofise cevabı ise, kişinin ana dilinde ve Makedonca olarak vermesi gerekmektedir.
Belediyelerde resmi dil olarak Makedonca ile birlikte halkın en az 20 %’sinin konuştuğu dil ve yazı, belediyede resmi dil olarak kabul edilir. Bu orantıdan, daha doğrusu % 20’den daha az, bir belediyede konuşulan topluluğun dili, Yerel İdarelerin-Belediyelerin demokratik işlemle alacakları karar doğrultusunda o dillerin de aleni organlarda kullanılışını kararlaştırabilme yetkisi vermektedir. Yani o diller de resmiyet statüsünü kazanabilir”.
İki konseptle yaklaşmamız gerekir. Biri merkezi çapta dillerin kullanımı bir diğeri ise yerel bazda dillerin kullanımı. Her iki konseptte uluslararası hukukun kazanımlarını vurgulamamız gerekir.
– Merkezi Çapta Türkçenin anayasal konumu
Mutlaka ve mutlaka uluslararası sözleşmelerde merkezi çapta en asgari çok dilliliği atfeden hükümleri dille getirmemiz gerekir. Bu yazımda değişik devletlerden örnekler zikrederek haklılık payımızı dille getirmeye gayret edeceğim.
Avusturya’da[1] Karintiya, Burgenland ve Stkamu bölgelerinde kamu ve yargı kurumlarında Slovence, Hırvatça dilleri Almancayla beraber resmi dil olarak öngörmektedir.
Moldova[2] devleti, toprakları içinde konuşulan Rusçayı ve diğer dilleri tanımakta ve bu dillerin korunmasını, gelişmesini ve kullanımını öngörmektedir. 383 kanuna göre çoğunlukta olmayan toplulukların dillerinde eğitim hakkı ve düzenleyici yasaların, resmi iletişimin ve ulusal öneme sahip diğer bilgilerin yayınlanması öngörülmektedir. Yine Moldova resmî kurumlarının, geleneksel ve doğru yer adlarını Rus dillinde yazılması öngörmekte. Mahkemelerde (Hukuk ve Asliye mahkemelerde) tarafların çoğunluğu başka topluluğa ait iseler o dilin kullanımı sağlanmakta.
Çek[3] Cumhuriyeti Anayasasının 25. maddesinde azınlıklar Ana dillerinde eğitim, ana dillerinde her türlü bilgi alma ve kamu kurumlarında anadillerini kullanma hakkına sahiptirler. İdare mahkemelerinde ve Anayasa Mahkemesi’nde[4] Slovak dillinin kullanılmasına izin verilmekte.
Hırvatistan Cumhuriyeti bölgesel ve azınlıklar dillerinin kullanımın öngörmekte. Hırvatistan’da ayrıca Ulusal Azınlıkların Haklarına İlişkin Anayasa Kanunu[5] mevcuttur. Ayrıdan azınlık dilleri kullanma kanunun ve Azınlık dillerinde eğitim kanunu mevcuttur. Yerel idarelerde ve İllerde azınlıkların oranları 1/3 oranındaysa, temsil makamlarında, kamu kurumlarında, idare ve yargı organlarında tüm çalışmalarda kullanımını öngörülmekte. Sokak isimleri, merkezler, şehirler, trafik işaretleri ve diğer resmi yazışmalar zorunlu olarak azınlıkların dillerinde yazılması zorunluluğu vardır. Yerel idarelerde ve ilde kullanımda olan azınlık dillinde Anayasa mahkemesine o dilde başvuru yapılabilir[6].
Slovakya [7]Cumhuriyeti Anayasası remi diller dışında “diğer dillerin” topluluklar Kamu makamları ile resmi iletişimde dillerini kullanma hakkı öngörmekte. Ayrıca azınlık dilleri ve alfabeyi kullanma kanunuyla[8] bu hakları detaylı bir şekilde ele almaktalar. Slovakya’da 9 azınlık dilli kamu kurumlarında ve yerel idarelerinde azınlıklar 15 % oranındaysalar azınlıkta olan dil resmi olarak kullanımdadır.
Lüksemburg’a gelince idare ve yargı organlarının tümünde Fransızca, Almanca ve Lüksemburgça kullanma hakkı tanınmakta.
İsveç devletinde ayrıdan azınlık dilleri kullanma kanunu mevcuttur. Bazı bölgelerde geleneksel olarak yaşayan Sami, Finlandalı ve Menkieli topluluk mensupları, idare ve yargı kurumlarında ana dillerini kullanma hakkına sahiplerdirler.
İsveç’te her zaman azınlık daha doğrusu topluluklar dilini, parlamentonun tüm kurumlarında, ombudsman, Adalet bakanlığı, sosyal sigortalar ajansı, İsveç vergi dairelerinde eşitlik kurumunda ve İsveç işçi bulma kamu kurumunun tamamında kullanma hakkına sahiptirler.
Meksika devletinde ayrı azınlık dilleri yasası mevcuttur. Meksika’da 68 yerel halkın dilleri resmi dil olarak kullanılmaktadır. Yerel halkların dilleri tüm kamu kurum kuruluşlarında ve usullerde İspanya diliyle eşittir. Tüm Meksika vatandaşları her türlü iletişimi sözlü ve yazılı bir şeklide istediği dilde yapma hakkına sahiptir. Tüm idare ve hukuk mahkemelerinde ana dillerinde başvuru yapabilirler.
Bosna Hersek azınlıklar haklarını koruyan ayrı bir kanuna sahiptir[9]. Resmi dillerin kullanımı öngörülmektedir.
Kosova[10] Cumhuriyeti’nde hem Anayasada hem ayrı kanunla dillerin kullanımı öngörmekte. Kosova’da Arnavutça ve Sırpça resmi diller sayılmaktadır. Yerel idarelerde Türkçe, Boşnakça ve Romence resim dil olarak kullanılabilir. Merkez yönetimde başta Hükümet üyeleri ve parlamentoda tüm farklı milletvekillerin üye ve temsilcileri ana dillerini kullanma hakkına sahiptirler. Tüm belgelerin ana dillerinde tercüme edilmesi zorunluluğu vardır. Bu kurumlara başvuruları ana dillerinde yapma hakkına sahiptirler. Kosova parlamentosunda getirilen tüm kanunları resmi dillerde ve Türkçe ve Boşnakça resmî gazetede yayınlanmaktadır. Ombudsmana tüm başvurular topluluklar dilinde yapılabilir ve bu dilde cevap alma hakkına sahiplerdiler. İdare ve hukuk mahkemelerinde topluluklar dillerin kullanımı hakkı kanunun 16.2 maddesinde öngörülmektedir.
Polonya[11] devletinde milli, bölgesel ve azınlıklar dilleri kanununda bu dillerin kullanımı yer almaktadır. Azınlık dillerinde kişisel belgelerin içeriliği, resmi kişisel evrakların verilmesi, özel ve kamu alanında azınlık dillerin kullanımı, ana dillerinde haber alma hakkı gibi haklara sahipler. Polonya’da yerel idarelerde 20 % azınlık oranının istenilmektedir.
Bu ve buna benzer örneklerden hareketle, Kuzey Makedonya’da Türkçenin geleneksel diller konumunu, daha geniş bölgesel dil konumu, daha önce elde edilmiş haklarımız, anayasanın eşitlik ilkesine ve her türlü ayrımcılığı yasaklayan ilkesini göz önünde bulundurursak mutlaka ve mutlaka Makedonya genelinde Türkçe dilinin kullanımında en az şu haklarımızın yer alması kaçınılmazdır:
- Tüm kişisel belgeler ve evraklar Türkçe dillinde verilmeli.
- Türk soydaşları tüm Merkezi İdare Kurum ve Kuruluşlarına resmi başvuruları ve cevap alma haklarını, Türkçe dillinde yapma hakkına sahip olmalıdırlar.
- Merkezi yönetimde başta Hükümet üyeleri ve parlamentoda tüm çoğunlukta olmayan milletvekillerin üye ve temsilcileri, ana dillerini kullanma hakkına sahip olmalı. Tüm belgelerin ana dillerinde tercüme edilmesi zorunluluğu olmalı. Bu kurumlara başvuruları ana dillerinde yapma hakkına sahip olmalar gerekir.
- Parlamentoda getirilen tüm kanunları resmi dillerde yanı sıra Türkçe olarak Resmî gazetede yayınlanma hakkına sahip olunmalı.
- Tüm idare, hukuk, asliye, Temyiz, Danıştay ve Yargıtay mahkemeleri ile tüm Savcılıklarda başvuru dilekçeleri, Türkçe dillinde yapma hakkına sahip olunmalı.
- Anayasa Mahkemesine Türkçe başvuru hakkına sahip olunmalı.
- Kuzey Makedonya Resmi Bayramlarında Türk bayrağının tüm Makedonya’da kullanma hakkına sahip olunması.
- Tüm Makedonya’da sokak, bilgilendirme ve diğer kurum isimlerinin diğer dillerde olduğu gibi Türkçe yazılması
Bu haklarımızın çoğunu 1967-1991 yılına kadar Türk soydaşları kullanma hakkına sahipmişler.
Devamı Gelecek…
BİRİNCİ BÖLÜM:
İKİNCİ BÖLÜM:
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM:
Kaynakça:
[1] Avusturya, 1955 Viyana sözleşmesi madde 7 fıkra 3
[2] Moldavya Anayasasının 13 maddesini 2 fıkrası
[3] Çek Cumhuriyeti anayasası madde 25
[4] Anayasa Mahkemesi Kanunun, no.182/1993 madde 33 ve diğer yargı kanunları öngörmekte
[5] Hırvatistan Ulusal Azınlıkların Haklarına İlişkin Anayasa Kanunu resmî gazete no. 155/2002
[6] Hırvatistan azınlık dilleri ve alfabenin kullanma kanunun, madde 18, Resmî Gazete no.51/2000
[7] Slovakya Anayasa madde 6, madde 32.2.b
[8] Slovakya Azınlık dilleri ve alfabenin kullanma kanunun, Resmî gazete no.184/1999
[9] Zakon o zastiti prava pripadnika nacionalnih manjina ( PS BIH br. 24/03-1 April 2003)
[10] Kosova Diller kulanım kanunun, no. 02/L-37, Resmî gazete no. 10/01
[11] Polonya milli, bölgesel ve azınlıklar dilleri kanunu, 06.01.2005