Ahmet Derviş, “Türkiye-Makedonya İlişkileri 1990-2015” Konulu Teziyle Mezun Oldu

Radoviş Kocaali doğumlu Ahmet Derviş, 2013 yılında kaydolduğu Kocaeli Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Bilim Dalından “Türkiye-Makedonya İlişkileri 1990-2015” konulu tezini savunarak mezun oldu. Ahmet Derviş gerçekleştirdiğimiz sohbette samimi açıklamalar yaparak eğitim hayatını, Türkiye’de öğrenci olmayı ve tez yazım sürecini anlattı.

Seyyid Emin / İstanbul

18 Şubat 1989 yılında Makedonya’nın Radoviş belediyesine bağlı Kocaali köyünde dünyaya gelen Ahmet Derviş, ilkokulunu köyünde, ortaokulunu Radoviş Krste Petkov Misirkov okulunda, liseyi ise Radoviş Kosta Susinov Devlet Lisesi’nde okur. Lisans eğitimi için 2007’de Türkiye’ye gider. Türkçe ve İngilizce hazırlık gördükten sonra 2009’da İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler bölümünde lisans eğitimi alır. 2013’te İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler bölümünden mezun olduktan sonra aynı yıl Kocaeli Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Bilim dalında yüksek lisansa başlar. 27 Ocak 2016 tarihinde de Kocaeli Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Bilim dalından “Türkiye-Makedonya İlişkileri 1990-2015” konulu tezini savunarak mezun olur.

“Okumayı çok seviyordum ve hala da çok seviyorum” diyen Derviş çocukluğunda babasıyla yaşadığı hatırasını şöyle anlatıyor: “Radoviş’e ortaokula kayıt yaptırmaya giderken babamın bana “Okuma, seni sığırtmaç yapayım” dediğini çok iyi hatırlıyorum. Babam bunu ciddi mi şaka olarak mı söyledi bilmiyorum. Ama ben “Hayır sığırtmaç olmayacağım, okuyacağım” dedim”. Ahmet Derviş, ortaokulda Türk dili haricinde bütün derslerini Makedonca gördüğünü ve bunun kendisi için çok zor olduğunu belirtiyor ve ekliyor: “Buna çözüm bulmam gerekiyordu aksi takdirde derslerimde başarısız olacaktım. Çözüm olarak da Makedonca derslerini ezberlemeye başladım ve böylece Makedoncayı da öğrenmiş oldum”.

2

“Sınıf arkadaşlarım benden daha çok sevindiler, Makedon öğrencilerin bilmediğini arkadaşları bilmişti”

Türkiye’ye gelene kadar eğitim hayatında hep en başarılı öğrenci olduğunu ifade eden Derviş, bu kez lisede yaşadığı bir anısını anlatıyor: “Hiç unutmuyorum; lisede bir gün biyoloji laboratuvarındayız. O gün hocamız dersi Makedon ve Türk öğrencilerle birlikte yapmaya karar vermişti. Ders akışı esnasında hocamız ‘Taşı toprağa dönüştüren nedir?’ diye sordu. Birileri rüzgâr birileri yağmur diyordu. Fakat hocamız ‘Yanlış cevap’ diyordu. Ben de bitkilerin taşı toprağa dönüştürdüğünü abimden öğrenmiştim. Onu orda söyleyince hocamızın bana dönerek “Bravo” demesi o kadar hoşuma gitti ki anlatamam (bu örneği övünmek için değil örnek diye söylüyorum). Öte yandan sınıf arkadaşlarım benden daha çok sevindiler. Makedon öğrencilerin bilmediği soruyu arkadaşları bilmişti”. Türkiye’de bunu başaramamasını ise Makedonya’da doğru düzgün eğitim görmemesine bağlıyor.

Türkiye’de öğrenci olmanın hem zor hem de kolay olduğunu söyleyen Derviş, İstanbul’a bir köy çocuğu olarak geldiğini İstanbul gibi büyük bir şehre büyük bir metropole uyum sağlamanın o kadar kolay olmadığını kaydediyor. 120 haneli küçücük bir köyden 15 milyonluk bir şehre geldiğini dile getiriyor ve sözlerine şöyle devam ediyor: “Adeta bir karınca gibi kalıyorsun. Burada tek başına ayakta kalmayı öğrenmiş oluyorsun. Ben Türkiye’de öğrencilik hayatımda çok şey öğrendim. Yeni yeni arkadaşlar edindim. Afrika, Orta Asya, Kafkasya, Orta Doğu’dan çok güzel arkadaşlarım oldu ve bu arkadaşlıklarımız hala devam ediyor”.

“Ben Osmanlı torunuyum”

Türkiye’ye geldiği ilk dönemde, Türkiyeli arkadaşlarının Makedonyalı olduğunu öğrendiklerinde “O zaman sen Makedon’sun” tepkilerine çok şaşırdığını ve kendisine tuhaf geldiğini söyleyen Derviş, “Ben de bu soruya çok kızıyordum. Çünkü Makedonya’da özellikle Müslümanlar arasında Makedon’sun dediğinizde sen Hıristiyan olmuş oluyorsun. Ben de buna karşılık ben ‘Osmanlı Torunuyum’ yanıtını veriyordum” diyor. Bununla birlikte Türkiye insanının uluslararası öğrencilere yabancı gözüyle değil misafir gibi baktıklarını, nazik bir şekilde ağırladıklarını bu yüzden Türk insanına teşekkürü borç bildiğini sözlerine ekliyor.

Tez süreci çok büyük bir deneyim olmuş Ahmet Derviş için. Tezini büyük bir zevkle yazmış. Ama bunun yanı sıra bir de hayal kırıklığına uğramış. Her işin başlangıcı zordur. Derviş de tezi yazmaya başladığında zorlanmış fakat yazımda ilerledikçe tezi yazmak daha kolay bir hale gelmiş.

3

Makedonya ile Türkiye arasındaki ilişkileri inceleyen ve açıklayan akademik çalışmaların hem Makedonya’da hem de Türkiye’de yetersiz olmasından yola çıkarak bu konuyu kapsamlı olarak ele aldığını ifade eden Radovişli Derviş, tezini yazarken kaynak olarak Türkçe, Makedonca ve İngilizce yazılı kitap, makale ve gazetelerden faydalandığını, bunun yanında kurumsal web sayfalardan bilgi ve veriler topladığını söylüyor. Yazılı kaynakların dışında sahada da çalışma yapmış. Makedonya’da faaliyet gösteren Türk siyasi parti liderleri ve diğer önde gelen şahıslarla röportajlar yapmış. Aynı zamanda Makedonya’dan Türkiye’ye göç eden önemli şahsiyetlerle de mülakatlar yapmaya özen göstermiş.

Bütün bunları keyifle yaparken bir de hayal kırıklığı yaşamış Derviş. Bu hayal kırıklığını şöyle anlatıyor: “Hayal kırıklığımın sebebi Makedonya’da adını duyurmuş kişilerden kaynaklanıyor. Çünkü tezim için (adlarını vermek istemiyorum) Makedonya’nın önde gelen kişileriyle bizzat referanslı olarak yüz yüze görüştüm. Bana ses kaydı yöntemini kabul edemeyeceklerini çünkü bu şekilde bana pek sağlıklı bilgi veremeyeceklerini söylediler. Fakat maillerini verip sorularımı maille göndermemi istediler. Ben de o şekilde yaptım. Tezimi verip mezun olmama rağmen cevaplar gelmedi.” En nihayetinde bilimsel bir çalışma yaptığını, bu tarz bir çalışmada taraf tutamayacağını ve bu çalışmada hiç kimsenin uşaklığını yapmadığını belirten Derviş, Doğu Makedonya Türkleri arasında sayılı kişilerden biri yüksek lisans yapıyor ve siz ona yardımcı olmuyorsunuz, gerçekten bu beni çok üzdü” dedi.

Olumsuzluklara rağmen kendisine yardımcı olanlar da olmuş. Bu konu hakkında “Özellikle tez danışmanım Doç. Dr. Caner Sancaktar, Yıldırım Ağanoğlu, Devlet Bakanı Furkan Çako ve milletvekili Enes İbrahim’e sorularımı cevaplandırdıkları için teşekkür etmek istiyorum” diyor.

Osmanlı İmparatorluğu’nda barış ve huzur içinde yaşayan insanların, Balkan savaşlarından günümüze kadar yani bir asır boyunca bir araya gelemediğini hatırlatan Derviş, iki ülke arasında son birkaç yıldır dostluk ilişkilerinin pekiştiğini, dost ülke olmalarını sağlayan etkenlerin ise ortak tarih, ortak güvenlik sorunu, ortak ekonomik çıkar ve ortak sosyo-kültürel değerlerin olduğunun altını çiziyor.

Gençlere de tavsiyelerde bulunan Ahmet Derviş, “Gençliğin kıymetini iyi bilsinler çünkü zamanın nasıl akıp gittiğinin farkına varamıyorsunuz” şeklinde konuşurken, gençlerin kendilerine hedef belirlemelerini istedi. Hedefi olmayan genci ‘savaşa giden nalsız at’a benzeten Derviş, “Hedefin sadece senlik olmayacak. Hedefinin içinde muhakkak İslam da olacak. Başarılı bir Müslüman mühendis, tarihçi, sosyolog vs. gibi mesleklerde en başarılısı olmak zorunda olduğunun bilincinde olacaksın” diyerek sözlerini tamamladı.

Read Previous

Özel Cumhuriyet Başsavcılığı, Üsküp Ceza Mahkemesi’nin Kararına İtiraz Etti

Read Next

Üsküp’te Ekmeğin Fiyatı Ucuzlayacak

6 Comments

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *