Askeri harcamalarında musluğu sonuna kadar açan Atina, farklı alanlarda önemli satın alımlar yapıyor. Türkiye’nin bu süreci çok yakından takip ettiğine değinen uzmanlara göre, özellikle son dönemdeki taleplerle 40 milyar euroyu bulabilecek harcamalar Yunanistan ekonomisinin belini bir kez daha bükebilir.
Son dönemlerde neredeyse her haftaya Yunanistan’ın yeni bir askeri harcamasıyla başlıyoruz… Kimi zaman uçaklar kimi zaman füzeler kimi zaman da deniz platformlarıyla ilgili olan bu süreçlerde en dikkat çekici meselelerden biri Atina’nın tüm bunları ‘parasını bastırıp’ alması.
En büyük gelir kalemleri gemi taşımacılığı ve turizm olan ülkenin milyarlarca dolarlık askeri alım yapması haliyle yakın geçmişi hatırlatıyor. Daha önce de Türkiye ile silahlanma yarışına giren ve hem bu alanda hem diğer temel konularda bütçesinden çok yüksek harcamalara imza atan Yunanistan’ın AB ve IMF desteğiyle iflasın eşiğinden döndüğü günler çok da uzakta değil.
Ancak bugün geldiğimiz noktada Atina bir kez daha özellikle askeri harcamalarda el yükseltti. Son derece modern ve bir o kadar da pahalı sistemleri satın almak için kolları sıvadı. Savunma Sanayii Araştırmacısı Kubilay Yıldırım ile Yunanistan’ın askeri harcamalarının muhtemel etkilerini ve tüm bunların Ankara’dan nasıl göründüğünü konuştuk…
[Yunan Hükümeti’nin son dönemlerdeki askeri harcamaları dikkat çekici.]
90’larda da ABD ve Fransa’nın etkisi vardı
Yıldırım önce kısa bir hatırlatma yapıyor ve aslında Yunanistan’ın 1990’larda sistematik ve akıllıca yürüttüğü bir silahlanma politikası olduğundan bahsediyor. Bu noktada özellikle ABD ve Fransa gibi iki ayrı kaynaktan temin edilen savaş uçakları öne çıkıyor. “Bunlar hem politik risk dağıtımı imkanı veriyor hem de birbirinden oldukça farklı fiziksel özelliklere ve kabiliyetlere sahip uçakların teminini mümkün kılıyordu” diyor.
Farklı bir örnek daha veriyor Yıldırım… Amerikan Hava Kuvvetleri’nin envanterinden çıkma ve çok uzun menzilli taktik bombardıman uçakları olan A-7’lerin teminini anımsatıyor. Söz konusu uçakların menzilinin Girit’ten Ankara’ya uzanabilmesini o dönem için ‘dikkat çekici’ olarak niteliyor.
[2008’deki mali kriz Yunanistan’da protestoları beraberinde getirmiş ve halk sokaklara dökülmüştü. Foto: Reuters]
2008 krizi dönüm noktası oldu
Yunanistan’ın 2000’lerle birlikte bu aklı kaybetmeye başladığını anlatıyor Yıldırım ve en önemli kırılma noktalarından birinin 2008 mali krizi olduğunu hatırlatıyor.
Burada bir parantez açalım ve o dönem Yunanistan’ın uluslararası kuruluşlar tarafından ‘borcunu ödeyemeyecek durumda’ şeklinde rapor edildiği notunu düşelim. Yunanistan’daki ekonomik yangının Euro Bölgesi’nde büyük bir mali kriz yaratacağı gerekçesiyle AB ve IMF, Yunanistan için 2010 ila 2015 yılları arasında 260 milyar Euro tutarında bir kurtarma paketiyle ülkeyi iflastan kurtarmıştı.
O dönemi anlatırken, “Yunanlar, mevcut uçak ve gemi filosunu bakımsızlığın yanı sıra aşırı kullanımıyla yordu. Taktik uçak filosu ile donanması hem teknolojik olarak geri kaldı hem de oldukça yıprandı” diyor Yıldırım.
[Son anlaşmalarla birlikte Yunanistan içim ‘ABD’nin yeni sıçrama tahtası’ ifadesi de kullanılmaya başlandı.]
Yunanistan’ın son alımları nasıl okunmalı?
Bu soruyu “Özellikle Doğu Akdeniz’deki gerilimler sonrası Yunanistan yakaladığı politik destek ve dış finansman yardımı ile yine oldukça akıllı, 90’lardaki felsefeyi hatırlatan bir silahlanma politikasına döndü” cümlesiyle yanıtlamaya başlıyor Kubilay Yıldırım ve devam ediyor:
“Burada bir sac ayağını görebiliyoruz… İlk ayak; Türkiye ile yaşanabilecek ani, oldukça tempolu hava/deniz çatışmasında birkaç noktada çok yüksek vurucu güce sahip olmak. İkinci ayak; özellikle hava kuvvetlerinin Doğu Akdeniz ve Kıbrıs üzerinde varlık gösterebileceği, operasyon icra edebileceği menzile ulaşmak, bunu deniz platformları ile desteklemek. Üçüncü ayak ise envanterini dinçleştirip kullanılabilir platform sayısını, pilot ve bakımcı becerisini artırmak…
Bahsettiğimiz bu üçlü yapıda Atina’nın ana hedefi; Türkiye ile olası bir çatışma durumunda kısa sürede etki üretebilmek. Daha net bir ifadeyle; batılı büyük güçler araya girene kadarki süreçte Türkiye üzerinde mümkün olduğunca hasar bırakmak.
Bir ‘oldu bitti’ye maruz kalmamak onlar için öncelikli konu. Hatta bunu terse çevirip gerekirse bir ‘oldu bitti’ tesis edebilecek güce kavuşmak istiyorlar. Bunun için de kısıtlı sayıda da olsa yüksek performanslı platformlar ve bunlara ait özel silah sistemleri temini yoluna gittiler.”
[Filosuna ABD’den alacağı tanker uçağı da eklemek isteyen Atina’nın bir gözü Doğu Akdeniz’de olacak.]
Sadece Ege’de değil Akdeniz’de de etki üretmek istiyorlar
Yunanistan’ın son dönemlerdeki alımlarında akılda kalanları sayarsak, Fransa’dan aldıkları ikinci el Rafale uçaklar, menzili 150 kilometreyi aşan Meteor hava-hava füzeler, Scalp NG seyir füzeleri, F-16 filolarının en üst paketlerle modernize edilmesi, ABD’den gelecek havada yakıt ikmal uçakları ilk sıralarda gelir.
Kubilay Yıldırım da bunlara işaret ediyor ancak KC-135 tipi havada yakıt ikmal uçakları için ayrı bir parantez açıyor. Yunan Hava Kuvvetleri’nin bu alımla özellikle Doğu Akdeniz üzerinde çok uzun süre varlık gösterebilecek ve Ege üzerinde uzun devriye uçuşları yapabilecek kabiliyete ulaşacağının altını çiziyor.
Yunanistan’ın böylece uzun yıllardır eksikliğini hissettiği bir kabiliyete kavuşacağından bahsedip, “Bu noktada Amerikan Hava Kuvvetleri, Yunan Hava Kuvvetleri’ne havada yakıt ikmal eğitimi vermekten çekinmeyecektir. Hali hazırda Yunan Hava Kuvvetleri aday pilotları İsrail ile ortak kurulan bir eğitim merkezinde uçuş ve temel hava muharebe eğitimi alıyor. Rafale alımı ile Fransız Hava Kuvvetleri ile de karşılıklı yoğun eğitimler icra ediliyor” bilgisini paylaşıyor.
Yıldırım ayrıca, her ne kadar kısa vadede teslim edilemeyecek gibi görünse de F-35’ler için de parantez açarak, böylesine üstün özelliklere sahip bir uçağın envantere katılmasını caydırıcılık açısından dikkate değer buluyor.
[Meteor füzeleri Yunanistan’ın özellikle Türkiye’ye karşı en önemli kozlarından biri.]
Yunan ekonomisi tüm bunları kaldırabilecek mi?
Bazen olmayan parayı harcamak çok kolay gelir. Kimi ekonomistlere göre Yunan Hükümeti de benzer bir süreç yaşıyor. Kubilay Yıldırım’a yukarıda bahsettiği sistem ve platformların Yunanistan ekonomisine muhtemel etkisini soruyoruz:
“Yunan hava ve deniz kuvvetlerinin bugüne kadar ki alımları hem akıllıca hem de maliyet etkin olmakla birlikte, yakın zamanda Yunan makamlarının sinyalini verdiği ilave projeler Yunan ekonomisinin belini kırabilecek cinsten.
Bugünlerde konuşulan F-35 alımı, ilave 6 Rafale uçağı, bir türlü ilerleyemeyen Mirage-2000 modernizasyonu, devam eden F-16 modernizasyonu, FDI fırkateyn tedarik projesi ve buna ilaveten arayışı içinde oldukları eski deniz platformlarının modernizasyonları çok büyük bir bütçe anlamına geliyor.
Bunlarla birlikte Yunan Savunma Bakanı Nikos Dendias’ın gündeme getirdiği, yeni nesil Constellation sınıfı Amerikan fırkateynlerinin Yunanistan’da ve Yunan isteklerine göre üretilmesi ise artık gerçekçi bir planı değil, bir temenniyi gösteriyor. Zira tüm konuşulanların mühimmat ve destek sistem maliyetleri ile Yunanistan’a 40 milyar dolara mal olması mümkün. Yunan ekonomisini sallayacak büyüklükte bir maliyetten bahsediyoruz.”
[Atina’nın adımlarını yakından takip eden Türkiye, ABD’den yeni F-16’lar ve son derece gelişmiş füzeler talep etti. ]
Tüm bu gelişmeler Ankara için ne anlama geliyor?
Atina’nın silahlanma hamlelerinin en yakından takip edildiği yerin Ankara olduğunu söylemek yanlış olmaz. Kubilay Yıldırım ile işin Türkiye boyutuna da kısaca değiniyoruz… Yunanistan’ın hiçbir hukuki karşılığı olmayan tezlerine özellikle batılı başkentlerde taraftar aradığı, bunun için başta ABD olmak üzere çeşitli düşünce kuruluşlarında insan devşirdiği, bilhassa Amerikan Kongresi üyeleri ile detayını bilmediğimiz ilişkiler geliştirme konusunda çaba ve para harcadığını anımsatıyor.
[Yunan medyasına göre Türk Donanması son yıllardaki adımların ardından çok güçlü bir seviyeye ulaştı.]
Yıldırım, Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı kimi ambargoların oluşturacağı zafiyetin Yunanistan’ın dikkatinden kaçmayacağı uyarısında bulunup sözlerini şöyle tamamlıyor:
“Yunanistan birkaç yıl içinde, kendi envanterini güncellemiş olmanın ve arkasında hissettiği politik rüzgarın da etkisiyle örneğin Ege’de 12 mil karasuyu/hava sahası ilanı gibi bir emrivaki planlıyor olabilir.
Türkiye’nin her türlü yerli sistemi olgunluk seviyesine ulaştırıp, yeterli adetlerde üretip, bazıları oldukça yenilikçi olan bu sistemlere uygun harekat konseptleri de geliştirebildiği zaman Yunanistan bu geçici üstünlüğünü kaybedecek.
Taşıma suyla elbette değirmen dönmez ancak Türk sanayisinin de caydırıcılığa katkısı için bir süre gerekiyor. Bu sebeple önümüzdeki 3-4 sene oldukça kritik. Bu gelişmelerin Ankara’nın da radarında olduğunu yorumlamak mümkün. Zira ABD’den istenen yeni F-16 Blok 70 uçaklar, modernizasyon kitleri ve Cumhuriyet tarihinin belki de en geniş askeri sipariş talep listesi Atina’nın emrivaki yapma hevesinin önüne geçebilecek kadar kapsamlı.”
trthaber