Yakın tarih uzmanı Yorgos Margaritis, ABD’nin EastMed’den desteğini çekmesine ilişkin, “Projenin gerçekleştirilmesi, ekonomik, siyasi ve belki de askeri yükümlülükler doğurabilirdi. EastMed mevcut durumda ABD için aşırı bir yüktü.” dedi.
Yunan uzmanlar, ABD’nin Doğu Akdeniz Boru Hattı (EastMed) projesinden desteğini çekmesine ilişkin, Washington’un Türkiye’nin tepkilerini göz önünde bulundurarak politikalarını gözden geçirdiğini, Doğu Akdeniz’de Ankara ile Atina arasında kurulacak yapıcı diyalog ve etkin iş birliğinin, Ege’nin iki yakasındaki halkların yararına olacağını bildirdi.
Doğu Akdeniz’den çıkarılacak gazın Kıbrıs üzerinden Yunanistan’a, oradan da İtalya’ya ulaştırılmasını hedefleyen EastMed projesine ilişkin anlaşma, Atina’da Ocak 2020’de düzenlenen bir törenle Yunanistan, İsrail ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) arasında imzalanmış, özellikle Yunanistan ve GKRY’de büyük heyecan yaratmıştı.
Avrupa’nın doğal gaz temininde Rusya’ya bağımlı kalmayacağı bir alternatif çözüm olarak değerlendirilen projenin, Yunanistan’ı Avrupa’nın enerji güvenliği için önemli bir faktör haline getireceği beklentisi oluşmuştu.
Atina’da heyecandan hayal kırıklığına
Washington, imzadan iki yıl sonra projeden desteğini çekti. Yunan basınının hükümet kaynaklarına dayandırdığı haberlerde, ABD’nin, EastMed’e ilişkin çekincelerini gayriresmi bir yazı ile (non paper) Yunanistan, İsrail ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ne (GKRY) ilettiği bildirildi.
ABD’nin dile getirdiği çekinceler arasında projenin ekonomik açıdan sürdürülebilir olmaması ve çevresel hassasiyetlere uzak olması gösterildi. ABD’nin, projenin bölgede Türkiye ile gerginliğe neden olduğunu vurgulaması da Atina için büyük bir hayal kırıklığı yarattı. Her ne kadar, ABD’nin bölgede planlanan elektrik temelli, çevre hassasiyeti yüksek diğer projeleri desteklemeye devam edeceğine işaret edilse de projenin geleceğine ilişkin ciddi soru işaretleri oluştu.
Ankara’nın imzaların atıldığı tarihteki “Doğu Akdeniz’de en uzun kıyı şeridine sahip olan Türkiye’yi ve Kıbrıs Adası’nın doğal kaynakları üzerinde eşit haklara sahip olan Kıbrıs Türklerini yok sayan hiçbir proje başarılı olamayacaktır.” şeklindeki öngörüsü tekrar gündeme geldi.
Yunan uzmanlar, bu kararın perde arkası ve yeni süreçteki beklentilere ilişkin AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.
ABD’nin değişen dış politikası
Yakın tarih uzmanı Yorgos Margaritis, ABD’nin yeni genel siyasetinin, sorunlu bölgelerden uzaklaşarak gücünü Çin ve Rusya karşısında Batı Pasifik’e yoğunlaştırması temelinde belirlendiğini söyledi.
Washington’ın, EastMed’ten uzaklaşmasının da bu çerçevede okunabileceğini kaydeden Margaritis, “Projenin gerçekleştirilmesi, ekonomik, siyasi ve belki de askeri yükümlülükler doğurabilirdi. EastMed ile meşgul olmak, mevcut durumda ABD için aşırı bir yüktü.” dedi.
Mavi Vatan doktrini
Margaritis, ABD varlık gösterse de göstermese de Doğu Akdeniz’deki sorunların var olmaya devam ettiğini belirterek “Türkiye’nin Mavi Vatan’ı hayata geçirme niyeti, bölge devletleri için boğucu bir durum oluşturuyor. İsrail Batı’dan kopuyor. (Güney) Kıbrıs, ‘güçlü bir devletin koruması altındaki küçük devlet’ (protectorate) tehdidi ile karşı karşıya kalıyor. Yunanistan, Türkiye tehdidinin yükünü hissettiği Ege’de sınırlandırılıyor. Rusya, Suriye, Lübnan ve Mısır’ın da stratejik öneme sahip Doğu Akdeniz’de Türk kontrolünü kabul etmesi zor.” ifadelerini kullandı.
“Ekonomik açıdan karsız bir proje”
Uluslararası İlişkiler Uzmanı Dimitris Kaçonis, ABD’nin projeden desteğini çekme kararının arkasında hem ekonomik hem de jeostratejik nedenler olduğunun altını çizdi.
Projenin ekonomik açıdan karsız olduğunun en başından beri birçok kişi tarafından söylendiğini hatırlatan Kaçonis, doğal gaz ve petrol alanında faaliyet gösteren birçok şirketin etkinliklerini yeşil enerji gibi farklı alanlara kaydırmaya başladığına dikkati çekti.
Kaçonis, jeostratejik açıdan, Türkiye’nin projeden duyduğu rahatsızlığın önemli bir faktör olduğunu belirterek, “ABD, Türkiye’nin EastMed’e tepkilerini görerek bu tepkileri göz önünde bulundurmak istiyor. Dolayısıyla bölgedeki politikalarını genel olarak yeniden şekillendiriyor.” diye konuştu.
ABD’nin hem Türkiye’yi hem de Yunanistan’ı NATO içerisinde görmek istediğine vurgu yapan Kaçonis, “Proje gerçekleşse bile bundan asıl kazançlı çıkacak olan çok uluslu çıkar grupları olacaktır. Bölge halkları ya çok az faydasını görecektir ya da hiç görmeyecektir. Bölgedeki barışı tehdit edecek gerilimlere yol açma ihtimali de söz konusu.” dedi.
“İş birliği ve diyalog yolu bulunmalı”
Eski Büyükelçi ve Yunanistan Dışişleri Bakanlığı Danışmanı Panayotis Ioakimidis, projenin muhtemelen gerçekleşmeyeceğini öngördüğünü dile getirerek nihai karar için Avrupa Birliği (AB) Komisyonu tarafından yapılacak, projenin sürdürülebilirliğine ilişkin değerlendirmenin de mutlaka beklenmesi gerektiğini vurguladı.
Komşu iki ülke olan Yunanistan ve Türkiye’nin içerisinde bulundukları coğrafyadan “kopamayacaklarını” söyleyen Iokimidis, “Biri diğerinin hemen yanında olduğu için uluslararası hukuk ve iyi komşuluk ilişkileri temelinde iş birliği ve diyalog yoluna gitmenin yolunu bulmalılar.” değerlendirmesini yaptı.
Iokimidis, Türkiye’nin Deniz Hukuku Sözleşmesini imzalaması ve “casus belli”den vazgeçmesinin, Yunanistan’ın ise Türkiye’nin AB’ye yakınlaşmasını desteklemesinin çözüm yolunda önemli adımlar olabileceğini savundu.
AA