Star gazetesi yazarı Sibel Eraslan, Uluslararası Saraybosna Üniversitesi’nde (IUS) düzenlenen “Türkiye Jeopolitiği ve Gelecek Siyaseti” başlıklı söyleşi programında Türkiye, Avrupa ve dünyanın karşı karşıya olduğu yeni tehditler ışığında siyasetin yeni argümanlarla nasıl geliştirilebileceği sorusuna cevap aradı.
Bosna Hersek’in kendileri için özel bir ülke olduğunu ve Türkiye’de Aliya İzetbegoviç’in kitaplarını okuyarak büyüdüklerini vurgulayan Eraslan, konuşmasına Bosna Hersek’in ilk cumhurbaşkanı Aliya İzetbegoviç’in “Bir köprüyü inşa etmek zordur ama o nehrin üzerine o köprüyü inşa etme fikri ondan daha az değerli değildir” şeklinde özetlenebilecek sözüyle başladı.
“Her şey fikirle başlar, fikir tohumları eylem ve iradeye dönüşür, bu eylemler sonucu kurumlar oluşmaya başlar” diyen Eraslan, Türk ve Boşnak girişimciler tarafından 2004 yılında Bosna Hersek’te kurulan Uluslararası Saraybosna Üniversitesi’nin de böyle bir fikir ve idealizmden meydana gelmiş bir kurum olduğuna işaret etti.
Fransız düşünür ve yazar Roger Garaudy’nin bir ucu Hazar, diğer ucu Mısır’a uzanan ve “Bereketli Hilal” olarak tanımlanan bölgenin Anadolu’yu da kapsadığını ve Türkiye’nin tarih boyunca medeniyet krizlerinin yaşandığı bir bölgede bulunduğunu ifade eden Eraslan, peygamberler tarihinin geçtiği, en büyük medeniyetlerin yaşadığı, en temel icraatler ve buluşların yapıldığı bu bölgenin büyük bir jeopolitik öneme sahip olduğuna dikkat çekti.
20. asrın ağır savaşlar, derin insani kayıplar ve 2. dünya savaşının ardından Soğuk Savaş ile geçtiğini ifade eden Eraslan, dünyanın 1979’da İran Devrimi, aynı yıl Sovyetler Birliği’nin Afganistan’ı işgali, 1985’te “Glasnost” politikası ile büyük şoklar yaşadığını ifade etti.
Soğuk Savaş dönemindeki Doğu-Batı çatışmasının Sovyetler Birliği’nin demir perde olmaktan çıkmasıyla bu defa Batı-İslam çatışması olarak kurgulandığını ifade eden Eraslan, bunun Körfez krizi ile 1990’da başladığını, 11 Eylül’de İkiz Kuleler faciasıyla Şer Ekseni tarifi yapıldığını ve İslam ülkelerinin Amerikan medyası eliyle barbarlar olarak tanımladığını kaydetti.
İlerleyen dönemde savaş tehditlerinin değiştiğini ve ülkelerin artık hibrit savaş metodlarına başvurmaya başladığını kaydeden yazar, hem terör örgütlerinin, hem ekonominin savaş araçları olarak kullanıldığına dikkat çekti.
Vekalet savaşları ile Blackwater, DAEŞ gibi grup ve örgütlerin vekil olarak kullanıldıklarını ve bu bağlamda Türkiye’nin sınırlarına silah yığan Yunanistan’ın da vekil ülke olduğunu vurgulayan Eraslan, Rusya’ya karşı Ukrayna ve Çin’e karşı Tayvan’ın da benzer şekilde kullanılan vekil ülkeler olduğunu kaydetti.
Panelde göç ve göçmenlere ilişkin mesele, dünyanın kapanıp yalnızlaştığı salgın dönemi, dijitalleşme gibi dönemlerde yaşanan gelişmeleri mercek altına alan yazar, yeni dönemde Türkiye’nin Ukrayna ve Rusya arasındaki ara buluculuk girişimleri, tahıl koridoru inisiyatifi ve dünya genelinde en fazla insani yardım sağlayan ülke olarak öne çıkışını Türkiye’nin çağımızın krizlerine yönelik “geleceğin siyaseti” ve “geleceğin krizlerine çözüm girişimleri” olarak gösterdi.
Kaynak: Balkan News