Değişmeyen sadece değişmeyenin bizati kendisidir, felsefi deyimi sözkonusu Makedonya olduğunda son beş yıl öncesine kadar anlam ifade ediyor idi. Fakat son yıllarda tüm Balkanlarda olduğu gibi Makedonyada’da değişim rüzgârları tüm hızıyla devam etmektedir. Aslında hızlı ve kontrollü kaos değişimi, küresel oyun kurucuların tasarladığı bir fenomendir. Dünya geneline baktığımızda yaşadığımız yüzyıl hızlı ve kısa değişimlerin yaşandığı bir yüzyıldır. Yapılan değişimler reform veya revolüsyon mantığı ile yapılmamaktadır.
Bu değişimler sadece küresel sermayenin ve bazı fanatik Batı ideolojilerin kendi çıkarları doğrultusunda veya diğer bir tabir ile “ Medeniyetlerin çatışması için” yapılan değişimlerdir. Konumuza dönecek olursak, Makedonya uzun bir süredir Siyasi krizlerin yaşandığı bir ülke haline gelmişti veya getirilmişti. İktidar ve Muhalefet arasında gerçekleşen ve muhalefetin “siyasi bombalar” olarak da belirlediği dinleme krizinden ve Makedonya Meclisi’nin basılması sonucunda Makedonya Meclis Başkanını ve akabinde Hükümetin kurulması ile Makedonya’da siyasi istikrarsızlık büyük manada istikrara doğru gitmeye başladı. Yeni kurulan Hükümetin, Makedon, Arnavut ve Türk siyasi teşekkülerinden oluşan bir ittifakla yola devam ettiğine tanık olmaktayız. Yeni hükümetin getirdiği yeniliklerin arasında benim de dikkatinizi çekmek istediğimi konular Dış Politikamızla alakalıdır.
Makedonya kuruluşundan itibaren Balkanların merkezine yerleştirilmiş ve Balkanların patlamaya hazır halde duran fitilini elinde tutan bir ülke olmuştur. Makedonya Yugoslavya’dan aldığı bağımsızlığından sonra halletmesi gereken fakat halledemediği temel siyasi ve diplomatik konulara gebe kalmıştır. Bunlar ise: Makedonya’nın “isim” meselesi olarak nitelendirilen Yunanista’nın Makedonya Cumhuriyeti olarak değil de FYROM ismini kullanımında ısrarcı olması; Makedon Ortodoks Kilisesi’nin kabul meselesi; Makedonya’nın Sırbistan, Bulgaristan ve Yunanista’nın sürekli avuçları içinde olması piskolojik bunalımı meseleleridir. Bu üç ana mesele yeni dönemde dış ilişkilerimizi meşgul edecektir. Yeni dönem için Makedonya Hükümeti hızlı bir başlangıç yapmaya çalışıyor, şöyle ki Başbakan Zaev Makedonya’nın Avrupa Birliğine giden yolun halledilmesi için üç koldan hareket etmeye başlayacak. Öncelik veya sonrası diplomasisi güdülmeyecektir. Aynı anda NATO ve AB politikalarını yetişitirmek için üç Balkan ülkesiyle (Bulgaristan, Yunanistan ve Türkiye Cumhuriyeti) iyi geçinmek ve bir Balkan ülkesiyle (Sırbistan) denge politikaları güdmeye çalışacak. AB ve NATO kapılarını aralamak için Başbakan Zaev Bulgaristan’dan başladı, Bulgarların AB Dönem Başkanlığında Makedonya’nın AB’ye kabülü için dışarıdan lobileri istenecek içerde ise AB istediği reformlara her ne pahasına olursa olsun uygulamaya sokmaya çalışacaktır ki bu sayede AB üyelik için Bulgar lobiciliği ile senkronize hareket edecektir. Bu sayede hem AB istekleri gerçekleşecek hem de Reform paketi tamamlanacak ve umudu o ki AB tam üyelik kapısı aralanacaktır. Kaldı ki Makedon Ortodoks Kilisesi’nin ANA kilise olarak Bulgar Kilisesi olması tavizi gelecektir. Bu da Bulgarları sevindirecek bir taviz olabilir.
Diğer taraftan Yunanlarla ise isim meselesini en geç bu yılın ilk yarısında nihayete ulaştırma çabasını güdecektir. Yunanlarla yapılacak pazarlık somut adımlarla olmalı, aksi tagdirde Yunanlar geri çekilecekler. Bu somut adımlar büyük ihtimal isim konusunda yapılacak olan “Referendum” sayesinde bir adım ileri gidilecek ve Yunan desteği ve cesareti ile NATO kapılarını aralamaya çalışacaktır. İsim konusunda Yunanlıların isteği ve Makedonya’nın makul derecede kabul edebileceği bir “isim eklemesi” ile iki taraflı isim değiştirme yerine “eklem” sayesinde somut bir çözüme gidilecektir, bir de Yunan yatırımlarına da hız verebilir. Diğer taraftan Türkiye’nin bilhassa NATO desteğine çok ihitiyacı olacaktır bunu Başbakan Zaev ancak ve ancak FETÖ Makedonya yapılanmasına ağır darbe indirmesi gerektiğinin farkındadır. Bir de Tükiye’nin de sayesinde, Bulgarların İstanbul Rum Patrikhanesinden yürüttükleri “Makedon Kilisesinin Meselesi” için Rum Patrikhanesi onayı ve desteğiyle konusuna verilecek destekle halledilebilir. Denge yürütmesi gerek ülke ise Sırbistandır, yaptığı ve yapacağı ziyaretlerle Başbakan Zaev Sırplara yeni Balkan politikalarında ve Kosova konusunda ortak hareket sahaları bulma sözü verebilir? Yakın zamanda Başbakanın Rusya ile de bir yakınlaşma ve desteği gözükmemektedir, ABD faktörü buna pek sıcak bakmayabilir. Bahsedilen konuları yoluna koyabilir veya halledebilir ise Başbakan Zaev Makedon Siyasetinin önemli lideri konumuna geçebilecektir. Zaman göstercek tabi ki.