Annemin Gözyaşları

Allah’ın Rahmeti üzerine olsun canım Annem… “Bistra’nın Kardelenleri” adlı kitabımda detaylı anlattığım, Türkiye’ye göç ettiğimiz an ve sonrasında Anavatan Türkiye’de , Sıla’da  bıraktığı Annesi, Kızı , Ablası ve Erkek Kardeşi İçin son nefesine kadar ağlayarak genç yaşında beni öksüz bırakan Çileli Annemin yaşamından küçük bir alıntıyı sizinle paylaşmak istedim.

T.C Üsküp Başkonsolosluğu. 3 Ekim 1960… Sayın: Atipi Şevket(Babam).
Türkiye’ye göç etmek için yapmış olduğunuz Göç Vize  talebiniz kabul edilmiş olup , Pasaportunuz ile birlikte en yakın zamanda Başkonsolosluğumuza gelip alabilirsiniz. Bu mektuptan tüm aile bireylerine ayrı ayrı gönderilmiştir. “Eh… Bu işte tamamdır.  Valizlerimizi hazırlayabiliriz ” diyerek iki gün sonra hep birlikte Üsküp’e gittiler. Doğruca T.C Üsküp Başkonsolosluğuna vardılar.  Kapıda ki görevliye kendilerine gönderilen mektupları gösterdiler ve içeriye alındılar.
Konsolosluk görevlisi; “Üç saat sonra buraya gelip Vizelerinizi alabilirsiniz ” dedi. Üç saat sonra tekrar gelip Göç Vizelerini aldılar. Başkonsolosluk bahçesinde bulunan Türk Bayrağına bakıp sevinç içinde; “Şükürler olsun ki bizde Türkiye Cumhuriyetinin Vatandaşları sayılırız.” dediler.

Ekim ayının sonuna kadar ülkeyi terk etmek zorundaydılar. Sevinç ile köyleri Jirovnisa’ya döndüler. Günler günleri kovalıyordu. Köyden ayrılmak vakti yaklaştı. Ailenin tüm fertleri toplanmışlardı. Anneannem;
“Sizler şimdi gidin. Biz henüz tam anlamıyla hazırlanamadık. Biz bir ay sonra geliriz. ” dedi… Bir ay nedir ki? Göz açıp kapayana  kadar geçer dediler. Toplantı bitti herkes dağıldı.  Annem ve Babam da odalarına çekildiler. Annem ağlamaya başladı. “Neden ağlıyorsun mori?”

“Bre adam. İçimde tuhaf bir his var. Ya anamlar Türkiye’ye göç etmekten vaz geçerlerse?.”  Zira Dayımın eşi Göç etmek istemiyordu. Babam:
“Düşündüğün şeye bak. Aklını hayra yor. Annen ve Kardeşin de Türkiye’ye göç edecekler. Bu saatten sonra vazgeçmek olmaz! Hadi yat uyu. Hayra yor Hayır olsun.” Oysa Annem sanki kaderin kendisine oynayacağı oyunu hissetmiş gibi tedirgindi. Annem göç ile Anadan, Kardeşlerden ve Kızından ebediyete kadar ayrılacağını nereden bilecekti ki. Görün bakın ki, kader ona nasıl bir oyun oynayacaktı… Günler süren hazırlıklar tamamlandı. Göç günü gelip çatmıştı.

Köylüler ve akrabalar ile birer birer helalleşiyorlardı. Yıllarca aynı köyde birlikte yaşamışlardı.  Bu topraklarda doğmuş, sevdalanmış ve evlenmişlerdi. Ataları 500 yıldan fazla bir süre önce İslam Dini ile şereflenmişler. Babaları, Dedeleri, Çocukları, Kardeşleri bu köyün Mezarlığında yatıyorlardı. Doğup büyüdüğün Vatan bildiğin bu toprakları bırakıp, hiç tanımadığın bilmediğin bir Ülkeye göç etmek. Elbette kolay değildi!…
Fakat gidilecek ülke Ayyıldız’ı Bayrağın dalgalandığı ” Türkiye Cumhuriyeti ” idi. Vee… Ayrılık zamanı!  Tarih: 25 Ekim 1960.  Jirovnisa (Źirovnica) köyünün “ANÇE” Mevkii… “Ançe ” denilen bu yerde Debre’den gelecek olan Üsküp Otobüsü beklenirken Annem ve bizlerin veda zamanı gelmişti.  Annem sırayla Teyzem ve Dayım ile vedalaştı. Anneanneme sarıldı. Et tırnaktan ayrılıyordu. Annem annesine öyle bir sarıldı ki, yarım saatte zor ayrıldılar… Sıra Ablama gelmişti…

Ablam Adviye ‘ye öyle bir sarıldı ki Feryatlar Bistra Dağında yankılanıyordu. Akan gözyaşları Radika Nehri’ne karışıyordu. Annem belki de hissetmişti yüreğinin nbr yerinden bu ayrılığın ebedi olacağını. Üsküp Otobüsü geldi. Babam güçlükle Annemi sevdiklerinden ayırıp Otobüse  bindirebildi. Kapılar kapandı ve korna sesiyle Otobüs hareket etti. Sallanan eller ve gözden kaybolan memleket… Gostivar , Tetovo (Kalkandelen) ve Skopje ( Üsküp )…

Saat 17.00 Üsküp Tren Garından İstanbul – Sirkeci ‘ye hareket…

29 Ekim 1960 sabahı Türkiye….

31 Ekim günü Manisa Tren İstasyonu…

1968 yılından sonra Biz gittik. Anneannem, Ablam, Teyzem ve Dayım defalarca gittik geldik…
Ancak; Köyünden ayrıldığı andan Manisa’da 55 yaşında öldüğü 26 Haziran 1986 yılına kadar Sılaya hasreti ve gözyaşları hiç dinmedi Annemin… Hikâyenin kahramanlarını merak ettiyseniz söyleyeyim.  Benim haricimde Annem, Babam Türkiye’de, Anneannem, Ablam, Teyzem ve Dayım Makedonya’da Jirovnisa Köyünde öldüler…
Rabbim hiç kimseyi Annem gibi sevdiklerinden ayırmasın…

Allah’ın Rahmeti Üzerlerine olsun…

 

Read Previous

Makedonya’nın Yeni Dış Politikası

Read Next

ABD, Sırbistan Genelkurmay Başkanı Dikovic’e vize vermedi

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *