Balkan Savaşı sırasında Yunanistan’da esir düştükten sonra orada çan yapımını öğrenen ‘Çancı Hafız’ın, 3. kuşak torunları, dede ve babalarından öğrendikleri çancılık mesleğini geliştirerek bir zamanlar dedelerinin esir düştüğü Yunanistan’a şimdi çan ihraç ediyor. Soyadı Kanunu ile birlikte ‘Çancı’ soyadını da alan aile, Türk çanlarını Avrupa‘ya yetiştirmek için gece-gündüz çalışıyor.
Manisa‘nın Demirci ilçesinde yaşayan Çancı Ailesi, Balkan Savaşlarından bu yana dededen toruna gelen çancılık mesleğini sürdürüyor. Soyadlarını mesleklerinden alan ailenin ürettiği çanlar, kendilerine has sesleri nedeniyle diğer ülkelerden oldukça talep görüyor. Dedeleri Çancı Hafız’ın 1900’lü yılların başında Yunanistan’da esir düşmesinin ardından orada mesleği öğrenip Manisa’nın Demirci ilçesine gelerek burada oğullarına öğretmesiyle birlikte başlayan çancılık serüveninde, Çancı ailesi dedelerinden öğrendikleri mesleği geliştirdi. Çancı ailesi, kendilerine has sesleri ve özellikleriyle öne çıkan çanları dedelerinin esir düşerek mesleği öğrendiği Yunanistan’a satıyor. Üretilen çanların yüzde 60’ı Yunanistan’a ihraç edilirken Makedonya, Bulgaristan, Yeni Zellanda gibi ülkelerden de her geçen gün talepler artmaya başladı. Kilometrelerce öteden duyulan çanlar, Çancı ailesinin hünerli ellerinden çıkarak dünyaya yayılıyor.
Dedesi Çancı Hafız’dan bu yana 3. kuşak olarak mesleği sürdürdüğünü belirten Nevzat Çancı, “1910 yılında bu çanı ilk bulan dedemiz Çancı Hafız. Ben 3. kuşağım. 4. kuşakta evlatlarım ve ağabeyimin oğullarıyla beraber devam etmekteyiz. Uzun bir aşamadan geçiyor çancılık. Bu çanların bizlere has bazı özellikleri, sesleri ve işçiliklerini yaparak devam ediyoruz. Hem iç piyasaya satıyoruz hem de dış piyasaya çanlarımızı ihraç ediyoruz. Türkiye genelinde de var ama çanlarımızın yüzde 60’ını Yunanistan’a ihraç ediyoruz. Bizlere has işçiliği var. Diğer çanlar bu kadar olamıyor. Dededen aldığımız tecrübeyle çanlarımızı yapmaya devam ediyoruz” diye konuştu.
Ailenin sadece çancılık mesleğiyle ilgilendiğini belirten Nevzat Çancı, “Ailemiz sadece çancılıkla ilgileniyor. Başka da bir iş yapmıyoruz. Çorbamızı çancılıktan kaynatıyoruz. Bu çanın sesini vermek önemli. Aynı çan 5 kilometreden de duyulur, 10 kilometreden de duyulur. Ama bunun işçiliğini yapmazsan çoban anlar” dedi.
“Biz bu çanları Yunanistan’a veriyoruz. Onlar da bu çanları Avrupa’da diğer ülkelere satıyorlar”
Yunanistan’ın, Çancı ailesinden aldığı çanları Avrupa ülkelerine Yunanistan yapımı olarak sattığını belirten Nevzat Çancı, “Yunanlılar bunu iki amaçlı kullanıyor. Hem turistik amaçlı hem de kendi hayvanlarına takıyor. Hristiyanlarda çanlara talep biraz daha fazla. Biz bu çanları Yunanistan’a veriyoruz. Onlar da bu çanları Avrupa’da diğer ülkelere satıyorlar. Bunları biz Türk olarak yapıyoruz ama onlar bunu ‘Yunanistan yapımı’ diyerek diğer ülkelere satıyorlar” ifadelerini kullandı.
Yunanistan’dan sonra 3 ülke daha sıraya girdi
Yunanistan’ın haricinde Makedonya, Bulgaristan, Yeni Zelanda gibi ülkelerden de talep olduğunu belirten Nevzat Çancı, “Bizler Yunanistan’dan hariç Makedonya, Bulgaristan, Yeni Zellanda’dan talep oluyor. Ancak biz mevcut aldığımız siparişlere göre çan yaptığımız için yetiştiremiyoruz. Ama zaman veriyoruz zamanla da yapmaya çalışıyoruz” dedi.
Soyadları gibi mesleklerinin de çancı olduğunu belirten ailenin 4. kuşak üyesi Fatih Çancı, mesleğe başlama serüvenini anlattı. Fatih Çancı, “Ailecek çan mesleğini sürdürüyoruz. Zaten soy ismimiz de ‘Çancı’ mesleğimiz de çancı. Eski bir aileyiz. Dededen toruna bu mesleği yapıyoruz. Ben 4. kuşaktanım. Türkiye’ye bu çanı ilk getiren benim dedem. Dedem 1900’lü yılların başında askerlik yaparken Yunanistan’da esir düşüyor. Esir düştüğü kişi çan ustası. O dönemlerde makine yok demirleri kızdırarak kalıba vura vura o şekli veriyorlardı. Şimdi bizim işimiz daha basit iki düğmeyle o işlemi yapıyoruz. Dedem ustasına ‘Biz bunları birer birer yapıyoruz. Biz bu işi hızlandırabiliriz. Birbirine perçinleyelim. 5’şer 6’şar kızdırıp daha seri üretelim’ demiş. Yunanlı ustada da dedemin daha da ustalaşacağını anlayınca ‘Sana bu işi yaptırmayacağım’ diyerek yanından göndermiş. Oradan ayrıldıktan sonra buraya Demirci’nin Ören Köyüne geliyor. Burada çan mesleğine başlıyor. Burada da oğullarına öğretiyor. Bize kadar uzanıyor” dedi.
Sadece çiftçilikte değil turistik olarak da değerlendiriliyor
4 ülkeye ihracat yaptıklarını belirten Fatih Çancı, “4 ülkeye ihracat yapıyoruz. Yunanistan’a yapıyoruz. Makedonya’ya yapmaya başladık. Yeni Zelanda’ya yapmaya başladık. Yunanistan ve Yeni Zelanda’dan bu çan konusunda kültürel olarak çok talep var. Çanı da seviyorlar. Yeni Zelanda’ya geçtiğimiz günlerde 100 bin çan gönderdik. Yunanistan’da sadece hayvanlara takmıyorlar. Bizim en büyük çanlarımız var. Türkiye’de büyükbaş hayvana takılır. Ama Yunanistan’da bizim büyük çanlarımızdan 15 tanesini bellerine takarak festivallerde dans ediyorlar. Böyle bir kültürleri de var. Turistik açıdan da değeri var” ifadelerini kullandı.
Çancı ailesi, kurdukları aile şirketiyle mesleklerini oğullarına da öğretip geliştirmeye devam ediyor.
İHA