“Balkanlar Türk insanı için hep önemli olmaya devam edecektir”

TİKA Eski Başkanı, Türkiye’nin Moritanya nezdindeki eski büyükelçisi, İslam İşbirliği Teşkilatı İslam Ülkeleri İstatistik Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar ve Eğitim Merkezi (SESRIC) Genel Direktörü Büyükelçi Musa KULAKLIKAYA ile TİKA’nın Balkanlardaki etkisini ve SESRIC’I konuştuk.

 

TİKA Başkanlığınız döneminde Balkanları birçok kez ziyaret ettiniz. Balkanlar sizin için ne ifade ediyor?

Öncelikle böyle bir fırsat verdiğiniz için teşekkür ediyorum. Coğrafyaları önemli kılan elbette öncelikle orada yaşayan insanlardır. O insanların sizin için taşıdığı anlam kadar, o insanların bıraktığı izler kadar, kısacası kurduğu medeniyet kadar topraklar, coğrafyalar değer kazanır. Balkanlar coğrafi olarak bir toprak parçası olmanın ötesinde bizler için, tarihte, hafızalarımızda, gönüllerimizde iz bırakan son derece önemsediğimiz bir coğrafya. Osmanlı’nın Balkanlar’da hakimiyet kurmaya başladığı dönemden itibaren buralara taşıdığı medeniyet anlayışı ve daha sonra tarihin cilvesi olarak ordan ayrıldıktan sonra geride bıraktığı ecdad yadigârı nesiller, tarihi eserler, insanlığa hizmet için ortaya koyduğu medeniyet anlayışı bugün hala burada yaşayan insanların dillerinde ve hafızalarındadır. Öte yandan Türkiye kendisi de aslında Balkan ülkesi olması hasebiyle balkanlar bizler için geçmişteki öneminin ötesinde günümüz dünyasında da yeni anlamlar yüklenmiş bir coğrafya. Özellikle Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra bir tarafta balkanlarda yaşayan insanlarla geçici ayrılığın yeniden birlikteliğe; bu sefer bizler için tarihteki anlamının ötesinde, farklı işbirliklerin geliştirildiği ekonomik, kültürel, sosyal ilişkilerin geliştirildiği bir dönem başlamıştır. Yeni bağımsızlığını kazanan ülkelerle Türkiye Cumhuriyeti kalkınma alanında, demokrasi alanında, insan hakları alanında kendi kazandığı tecrübeleri Balkan ülkeleriyle paylaşmaya başlamıştır. Karadeniz Ekonomik İşbirliği içerisinde yer alan ülkelerinin bir kısmının Balkan ülkesi olması bu işbirliğinin bir örneğidir. Bugün bir kısmı soydaşımız, bir kısmı akrabalarımız olan insanların yaşadığı bu coğrafya bizim için, Türk insanı için hep önemli olmaya devam edecektir.

 

Başkanlığınız döneminde TİKA Balkanlarda önemli işlere imza attı. TİKA’nin gerçekleştirdiği projelerin felsefesini anlatır mısınız, en çok etkilendiğiniz projelerden bahseder misiniz?

Her proje kendi içerisinde ayrı bir anlam taşıyor. Her projenin bir hikayesi var, insanlarda bıraktığı bir iz var, bizde bıraktığı bir iz var; ama en önemlisi TİKA niye Balkanlarda bu projeleri uyguluyor? Öncelikle Türk dış politikasının da prensibi olan insanların barış içerisinde yaşamasına hizmet edecek bir anlayışla biz projelerimizi geliştirdik. Bir yandan Türkler, akrabalarımız birlikte yaşadıkları diğer etnik ve dini aidiyeti olan toplumlarla barış içinde yaşasınlar, içinde yaşadıkları ülkelerde kültürel olarak, etnik ve dini kimlik olarak, ekonomik olarak güçlü olsunlar, özgüvenleri artsın ve içinde yaşadıkları topluma bu özgüven sayesinde daha iyi entegre olsunlar ve katkı sağlasınlar. Yaptığımız çalışmalardaki en önemli felsefi temel buydu. Diğer yandan o ülkelerin vatandaşı olduklarını unutmadan o ülkelerin hizmetinde olmaları da bizim için önemli. Biz yeni bir Osmanlıcılık başlatmak için bu projeleri uygulamadık. Ama daha çok hem ülkemizle gönül bağı olan insanların gönül bağının devam etmesi daha da güçlenmesi hem de kendi yaşadıkları topluma daha iyi entegre olmaları için uyguladık. Ama bunu yaparken de özgüvenlerini artıracak, ekonomik olarak, kültürel olarak daha güçlü hissedecekleri bir ortamın oluşmasına gayret ettik. Biz projelerimizle toplumda bir kutuplaşma yerine toplumda daha bir bütünleşmeyi, toplumun farklı kesimleri arasında dayanışmayı, birbirini daha çok sevmelerini amaçladık. O yüzden projelerimizin çoğunda o ülkede yaşayan bütün etnik grupların yararlanma prensibini kendimize ilke edindik. Bunun en güzel örneğini Doğu Makedonya’da uyguladığımız arıcılık projesinde görmek mümkün. Bu yönüyle de bu proje  Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) tarafından ödül almıştır. Projenin çok mütevazi bir bütçesi olmasına rağmen belli bir bölgede yaşayan bütün etnik grupların yararlanacağı bir proje olarak uygulanması onların da dikkatini çekmiştir. Diğer yandan bölgede faaliyet gösteren yerli ve Türkiye’den gelen buralarda faaliyet gösteren firmalar için yetişmiş insan kaynağı sağlamak, Türkiye ile bu ülkeler arasında ekonomik ve ticari işbirliklerini gelişmesine katkı sağlamak başka önemli bir hedef olmuştur.

IBR_4595

Balkan milletlerinin yüzünü Türkiye’ye dönmelerinin en önemli sebebi TİKA, bu çerçevede Türkiye’nin Balkan politikasını nasıl yorumlarsınız?

Balkan ülkelerinin daha çok kalkınmaları, biribirleriyle işbirliği yapmaları ve bölgenin müreffeh ve barış içinde bir bölge olması için gayret içinde olmak Türkiye’nin Balkan politikasının esasını teşkil ediyor. Yine yurtta sulh cihanda sulh ilkesi gereği buralarda barışın, huzurun, kalkınmanın gerçekleşmesi Türkiye için de son derece önemlidir. Niye önemli?  Çünkü bu ülkeler Türkiye’nin komşuları, bu ülkelerde yaşanan herhangi bir ekonomik, sosyal kriz Türkiye’yi doğrudan etkiliyor. Tıpkı bugün komşusu olan Suriye’deki krizin ilk etkilediği ülkenin Türkiye olması gibi.  1980’li yıllarda Bulgaristan’da soydaşlarımızın yaşadığı sıkıntıda sığınacakları ilk yer Türkiye oldu.Tükiye elbette kardeşlerine kucak açacak, ve açtı da ama bundan daha önemlisi Bulgaristan hükümeti ile geliştirdiği ilişkilerle o gün yaşanan sorunların tekrar yaşanmamasının garantisini oluşturmaya çalıştı. Balkan politikamızın temelinde iyi komşuluk ilişkilerinin devam ettirilmesi, soydaş ve akraba topluluklarımızın huzur ve barış içerisinde yaşaması. O ülkelerde ortaya çıkacak herhangi bir krizde bu ülkelerin sürekli yanlarında yer alma ilkemiz bizim Balkan politikamızın temelini teşkil ediyor.

 

Moritanya Büyükelçiliği’nden sonra İslam İşbirliği Teşkilatı’na bağlı İslam Ülkeleri  İstatistik, Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar  ve Eğitim Merkezi (SESRIC) Genel Direktörlüğü görevini üstlenmektesiniz. Bu kurumun çalışmaları hakkında bilgi verir misiniz?

Bu kurum sizin de ifade ettiğiniz gibi İslam İşbirliği Teşkilatı’na bağlı bir kuruluş. Bu kuruluş İslam İşbirliği Teşkilatı’nın İslam ülkeleri arasındaki ekonomik ve sosyal alanlarda işbirliğini geliştirmek amacıyla çalışmalar yapıyor. Bu çalışmaların başında istatistik toplama ve bu veriler ışığında araştırma faaliyetleri var. Bu araştırmalarımızda biz İslam ülkeleri arasında ekomonik, sosyal alanlarda İslam ülkelerinin durumunu, bu alanlarda yaşanan gelişmeleri diğer ülkelerle mukayese ederek değerlendiriyor ve bu alanlarda işbirliklerinin nasıl geliştirilebileceğine yönelik çalışmalar yapıyoruz. Özellikle ekonomik ve sosyal alanda ve dönemsel olarak ne tür gelişmeler olmuş ne tür sorunlarla karşılaşılıyor ve bu sorunların giderilmesi için İslam ülkeleri nasıl tedbirler alabilirler ve bu tedbirleri işbirliği içerisinde nasıl uyguyalabilirler buna yönelik araştırmalar yapıyoruz. Örnek vermek gerekirse İslam ülkelerindeki fakirlik problemi; bir başka konu İslam ülkelerindeki sağlık sorunlarının neler olduğu ve bunların nasıl giderileceği konusunda hazırladığımız raporlar var. İslam ülkelerindeki aile, çocuklar ve gençlerin sorunları, yaşlıların özürlü grupların sorunları ilgili İslam ülkelerinin bir fotoğrafını çekiyoruz. Ne tür sıkıntılar var, toplumun ne kadarı bu gruplardan oluşuyor ve bunlardan bütün ülkelerde ortak olabilecek sorunları tespit edip bunları karar vericilerin dikkatine getirip o konularda kararlar alınmasını sağlayarak bu kararlar çerçevesinde ortaya çıkan sorunları işbirliği anlayışı içerisinde nasıl giderebiliriz diye çalışmalar yapıyoruz. Bununla bağlantılı olarak da bu alanlardaki uzmanlara ihtiyaç duyabilecekleri tecrübe paylaşımı ve eğitim programı geliştirerek bir anlamda bir işbirliği platforumu görevi yürütüyoruz. Herhangi bir ülkenin hangi bir konuda eğitime ihtiyacı varsa bunları tespit edip bu eğitim ihtiyacını karşılayabileceğimiz ülkelerle temasa geçiyoruz. Çünkü İslam ülkeleri homojen değil, kimisi göreceli olarak daha gelişmiş kimisi daha az gelişmiş. Dolayısıyla kalkınma literatüründe “güney güney işbirliği” dediğimiz anlayışla bu ülke grubunun kendi içinde işbirliğini sağlayacak eğitim ve işbirliğini geliştirecek konferanslar, çalıştaylar vb etkinlikleri içeren programlar düzenliyoruz.

_UCN4613.jpg_n

 

Son olarak Time Balkan aracılığıyla Balkanlarda yaşayan vatandaşlara ne söylemek istersiniz?

Ben, tekrar bana bu fırsatı verdiğiniz için size teşekkür ediyorum. Bütün Balkanlar’da yaşayan gönüldaşlarımıza, soydaşlarımıza, akrabalarımıza sizin vasıtanızla selam ve muhabbetlerimi iletmek istiyorum. Barış içerisinde, huzur ve güven içerisinde bir gelecek ve mutlu yarınlar temenni ediyorum. Kendi kimliklerinden kendi değerlerinden kopmadan moderin değerlerle bunları birleştirecek ve içinde yaşadıkları toplumun bir parçası olduklarını unutmadan Türkiyedeki kardeşlerinin kendilerinin yanında her zaman olacaklarını unutmadan, o toplumun gelişmesine katkı sağlamayı ilke edinecekleri iyi bir gelecek ve güzel yarınlar diliyorum.

 

Seyyid Emin / TimeBalkan

Read Previous

Veles – Üsküp Otoyolunda Kaza

Read Next

Dün Üsküp’te 18 Kaza Meydana Geldi

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *