Hangi dil, din, renkten olursa olsun, insan hakkı değişmez. Aynıdır. İnsan Hakları, insanlık özelliklerini taşıyan her insanın, her an bayramıdır. Her insanın onurudur. Temel hakkı da yaşamaktır.
Günümüzde insanlara kıyanların, buna neden olanların, insanlıktan söz etme hakkı olamaz.
Bugün, 8 milyar insanın gözleri önünde küresel açlıktan milyonlarca çocuk yaşayamıyor.
Birleşmiş Milletlerin yayınladığı son rakamlara göre, dünyada her gün 25 bin çocuk, ölüyor.
Bu nedenle Nazım Hikmet şiirinde “çocuklara kıymayın efendiler…” diyerek, biz büyüklerin dikkatini çekiyor.
Ne yazık dünyanın farklı yerlerinde – Avrupa, Afrika ve Asya kıtalarındaki silahlı çatışmalarda sayıları yüzbinleri bulan insan ölüyor. Bugüne kadar Ukrayna savaşında her iki tarafta 200 bine yakın ölü var.
Gazze’de 50 bine yakın Filistinli katledildi, Sudan’da binlerce insan öldü… On’larca yıl yaşanan işkence ve ölüm olaylarının ardından Esad Rejiminin çökmesiyle özgürlüğe kavuşan Suriye’de bugünlerde insan hakları şenliği var.
İnsan hakları tek tek sayılamaz. Çoktur, her an ve her yerde, her insanda, söz konusudur.
Adalet ise, insan haklarının temelidir.
Tarihte insan hakları hakkında ilk erken eser MÖ 1760 yılında Babil’de Kral Hammurabi, ‘Krallıkta adaletin hüküm sürmesini ve halkın iyiliğini teşvik etmeyi’ vaat eden ‘Hammurabi Kanunu’dur.
Daha kapsamlı en önemli eserlerden biri de Hz.Muhammed’in Veda Konuşması’dır.
https://www.vedahutbesi.gen.tr/veda-hutbesi-onemi.html
Günümüzde ise en geçerli evrensel eser, BM İnsan Hakları Sözleşmesi’dir.
Öyle ki insan haklarını savunmak, her insanın borcudur. Savunmadığımız bir insan hakkının, yarın altında ezileceğimiz bir haksızlık olarak karşımıza çıkacağını, unutmamamız gerekir.
Saygılar.