Arnavutluk’ta faaliyet gösteren ALSAR Vakfı’nın ortak organizasyonuyla Korça şehrinde 18 Nisan Perşembe günü “Osmanlı İmparatorluğu’nun iki önde gelen Arnavut şahsiyeti İljaz Bey Mirahori ve Koçi Bey” temasıyla sempozyum düzenlendi.
Kültürel faaliyet yürüten ALSAR Vakfı, söz konusu sempozyumu, İstanbul Üniversitesi, Korça “Fan S. Noli” Üniversitesi, Logos-A Yayınevi ve Korça Vakıflar Derneği iş birliğiyle düzenledi.
Alsar Vakfı Başkanı Mehdi Gurra, sempozyumun düzenlenmesideki katkılarından dolayı Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı’na (TİKA) teşekkürlerini iletti.
Sempozyuma Türkiye’den İstanbul Üniversitesi’nden iki konuşmacı, belediye temsilcileri, Korça başpiskopozluğu temsilcileri, Maliqi Belediyesi Başkanı Sn. Gëzim Topçiu, araştırmacılar ve öğretim görevlileri, tanınmış Mutevelinj ailesinin temsilcileri, imamlar, öğrenciler, vatandaşlar ve çok sayıda davetli katıldı.
Sempozyumu, Türkiye Cumhuriyeti’nin Arnavutluk’taki Büyükelçiliği Maarif Ataşesi Metin Bulut selamladı. Sempozyumda ayrıca, Korça İlçe Meclisi Başkanıcav Erjon Necipi selamlama konuşması gerçekleştirdi.
Açılış konuşmasını ALSAR Vakfı Başkanı Mehdi Gurra başlattı, önce kendi adına ve organizatörler adına katılımcıları selamladı ve şöyle devam etti:
“Popüler kültür, internet, filtrelenmemiş bilgi çağında, değerlerin altüst olduğu ve toplumu ayakta tutan direklerin yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya olduğu bir dönemde, ulusal hafızaya yönelik tehdit asılsız bir hayal değil, gerçektir. Buna birilerinin tepki vermesi gerekiyor.
Temeller zayıflayıp, geçmişin parlak örnekleriyle, çok boyutlu ve etkili şahsiyetlerin imparatorluk sınırlarında yer aldığı, bütün bir mirası barındıran yapının çöküşünün habercisi olurken, yetersiz beslenen bir gencin zihninde tamamen spor ya da müzik idolleriyle yer değiştiriyor, bu konuda toplumun söz sahibi olması gereken bir kesimi var.
Solmuş görüntülerin aydınlatılması, sis içindeki isimlerin, değerli harcanmış enerjilerin bıraktığı eserlerin ve bu eserlerin gün ışığına çıkarılması, kitlesel faaliyette bulunan insanların yeniden ortaya çıkması isteğe bağlı bir uygulama değildir. Bu faaliyeti bir görev olarak, gerçek değerler açısından asil bir aktivizm olarak görmek gerekir.
Bu tür girişimler, tematik kapsamı genişletecek ve analitik açıdan tamamlayacak işbirlikleriyle birlikte yapılmadığı takdirde bazen yeterli olmayabilir. Kendi kendine yetmek, iyi niyete rağmen fayda sağlamamasının yanı sıra bütüne de zarar verecektir.
Korça bugün güzelliği, düzeni, temizliği ve yemekleriyle hafta sonlarını tatile davet eden bir şehir olarak kamuoyunun dikkatini çekiyor. Ancak bu, onun geçmişine, şehre hayat veren ve adını bu kentle özdeşleştiren insanlara dair hiçbir şey söylemiyor.
Osmanlı İmparatorluğunun hükümetinin yönetiminde bu kadar çok Arnavut’un olması, ve dahi Korça kökenli iki simgesel isimleri hatırlamamız lazım gelir. İljaz Bey Mirahori ve Koçi Bey, asırlık Osmanlı imparatorluğunun öncüleri arasındaydı.’’
Bu sempozyum bu iki kişiye, onların katkılarına ve bu şehrin tarihindeki yerlerine ithaf edilmiştir. ALSAR Vakfı, İstanbul Üniversitesi, Fan S. Noli Üniversitesi, Logos-A Yayınevi ve Korça’daki Vakıflar Derneği ile birlikte düzenliyoruz.
Bu sempozyum ALSAR vakfı için kültür ve ulusal mirasın korunması alanında sürekli özveri gösteren, devlet dışı bir kuruluş olarak bir sonraki kültürel girişimimizdir. Yayınlar, konferanslar ve sempozyumlar aracılığıyla zengin geçmişimizi sürekli yaşatmayı ve daha önce yayınlanmamış belgelerden yola çıkarak yeni verileri topluma kazandırmayı hedefliyoruz.
Sempozyumun Korça’da düzenlenmesi elbette önemli çünkü bize doğru yerde, doğru insanlarla konuşma fırsatı veriyor. Bunu başka bir yerde geliştirmek biraz anlamsız olurdu.
İki kişiliğin, İljaz Bey Mirahori ve Koçi Bey’in ele alınışı, bugün sizlere sunulan sunumcuları ve esasen sempozyumun tamamına hizmet edecek konuların detaylandırılmasını gündeme getirmiştir. Onların figürü üzerinden Korça’yı ve gelişimini görüyoruz.
İlcaz Bey Mirahori’nin kendi dönemindeki önemi ve takdirinin bir göstergesi de İstanbul’da onun adını taşıyan bir camiidir. Sultan II. Beyazıt döneminden itibaren geçen yıl başlatılan restorasyona son olarak kavuştu.
Yedikule’deki bir cadde de aynı adı taşıyor. Şehrin 1453’te feth edilmesinde ve askeri kanattaki faaliyetleri nedeni ile, ismi kalıcı hale gelerek halen yaşıyor.
İmparatorluğun kalbindeki uzun kariyerinin sonunda memleketine dönen İljaz Bey Mirahori, bugünkü şehrin çekirdeğine kentsel bir form kazandırdı. Burada Mutevelinj ailesinin bulunması, onun bıraktığı mirasın kanıtıdır.
Daha sonra Osmanlı tarihinde önemli bir şahsiyet olan Koçi Bey ortaya çıkacaktı. 17. yüzyılda reformist bağlılığıyla öne çıkacak, öyle ki “Türk Montesquieu’su” olarak anılacaktı.
Koçi Bey, devletin liderlik politikasına ilişkin iki padişah IV.Murat ve İbrahim’e mektuplar yazdı. Antlaşmalarda veya raporlarda Osmanlı idari yapısını cesur ve net bir şekilde analiz etmiş ve tespit edilen sorunlara çözüm önerilerinde bulunmuştur.
Devlet sistemini ve yapısını teşhis eden Koçi Bey, rüşvet ve adam kayırmayı, yetkililerin beceriksizliğini ve kişisel çıkarları başarısızlık noktaları arasına dahil etti. Osmanlı Devleti’nin siyasi-idari yapısının reformasyonuna girişen tek kişi, devletin ancak işin ehil kişiye verilmesiyle mükemmelleşeceğini, genel çıkarların kişisel çıkarların üstünde olması gerektiğini, devletin ve halkın karşılıklı kontrolü önemliydi, merkezileşme sadece adaletsizliği getirmekle kalmıyor, aynı zamanda bunu sürekli hale kılıyordu.
Koçi Bey, padişaha atalar döneminin ilke ve uygulamalarına dönmesini, haksız yapılan işlerin gözden geçirilmesini ve ademi merkeziyetçiliğe geri dönülmesini tavsiye etti.
Koçi Bey’in büyük ismine ve Osmanlı devletinin başarısına olan önemli katkısına rağmen, onun tarihi rolü hala yeterince anlatılmıyor.
Yaklaşık yirmi yıllık bir ömre sahip olan ve insani, eğitimsel ve kültürel olmak üzere üç katlı bir misyona sahip olan ALSAR Vakfı, bu şehirde üç alanda faaliyetler geliştirmiştir.
İnsani projelerimiz aracılığıyla ihtiyaç sahiplerine yardım edildi. Çocuklar ve gençler, bağışlanan okul malzemelerinden, Türkiyede orta ve yükseköğretim kurumlarına gönderilmesine kadar birçok eğitim projesinden yararlandı.
“Fan S. Noli” Üniversitesi öğrencilerine yönelik burslarımızla genç neslin oditoryumlarda mümkün olduğunca iyi hazırlanmalarına ve gelecekte topluma mümkün olduğunca iyi hizmet etmelerine destek olduk.
Yayınlarımız üniversite ve şehir kütüphanesini tematik ve niceliksel olarak zenginleştirdi.
Yeni yayınladığımız Korçalı yazar Ali Galipit’in “Arnavutluk ve Arnavutların Tarihi” adlı eserini ekledik. Ayrıca bu yayın Osmanlıca (eski-türkçe), Türkçe(yeni-türkçe), İngilizce ve Arnavutça olmak üzere dört dillidir.
Bu nedenle sempozyum, öncekilerle aynı başarıyı yakalaması ümidiyle, etkinliğimizin Korça’daki bir başka etkinliği olarak karşımıza çıkıyor.
Tek yapmam gereken sempozyumun tutanaklarını ilan etmek ve faydalı bir sempozyum temenni etmemdir.”
Sempozyumun ilk oturumunda Prof. Dr. Ali Jasharin’in yönetimi ile 4 konuşma gerçekleşti. Prof. Dr. Petrika Lera, “İljas bey Mirahori’ye Kadar Korça Medeniyetleri”, Dr. Fatih Tığlı, “İljaz Bey Mirahor’un hayatı ve hayır işleri”, Prof. Dr. Adnan Ismaili, “Koçi Bey Risalesi Işığında Osmanlı Yönetiminde Yaşanan Kriz” ve Prof. Dr. Pëllumb Xhufi “1767’de Voskopoja’nın yakılması: nedenleri ve failleri.”
Prof. Dr. Pëllumb Xhufi rehberliğinde ikinci oturum gerçekleşti, bu oturumda 7 konuşma gerçekleşti. Prof. Dr. Ali Jashari “Hafiz Ali Korça, İlyaz Bey Mirahiriden 4 asır sonra” konuşmasının ardından, “Osmanlı’nın ilk teorik reformcularından Koçi bey Korçari; hayatı ve eserleri”, prof. Dr. Fikret Sarıcaoğlu tarafından yayınlandı. Dr. Alban Kreka, “Korça Kütüphanesi Albanoloji Fonu’nda İljas bey Mirahori”, Prof. Dr. Zyhdi Dervishi, “Koçi Bey’in devlet yapılarının işleyişine ilişkin siyasi görüşünün güncel profilleri”, araştırmacı Petrit Zeneli, “Korça bölgesindeki vakıf kurumunun kuruluşu ve tarihi ve coğrafi gelişimi”, araştırmacı Erions Pambuku, “Vakıf vilayetinin tarihi toponimli” ve araştırmacı Jetona Mytevelijudan “Müteveli ailesi, Korça, aile değerleri ve dinamikleri”.
Sempozyum katılımcılarına Hafız Ali Korça’nın eserlerinden oluşan koleksiyon bağışlanarak 250 adet edisyon seti dağıtıldı.
Sempozyumun seyri yerel ve sermaye görsel medyası tarafından çeşitli bilgilendirme araçlarıyla takip edildi.