Türkçe’nin Kosova’da yaşatılması ve gelecek nesillere aktarılması için önemli rol üstlenen Türkçem dergisi 244. sayıya ulaştı. Türkçem Genel Yayın Yönetmeni Zeynel Beksaç’ın 244. sayıyı anlattığı yazısını sizlerle paylaşıyoruz.
Merhaba. Söylenince, öyle bir duyguya kapılırız ki onu kelimelerle anlatmak adeta imkansızdır. Vücudumuzun her yerinin diken diken olduğu, gözlerimizin yaşla dolduğu, adeta bin yıllık tarihimizin şanıyla gönlümüzü okşadığı bağımsızlığın sembolü İstiklal Marşı tam bir asır önce dönemin Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Bey’in, Birinci Meclis’teki kürsüde okuduğu “Korkma sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak” dizesinin ardından salonda bir alkış tufanı kopmuştu. Ve böylece İstiklal Marşı kabül edilmişti.
Soğuk kış günlerinde giyecek bir paltosu yoktu. Bir arkadaşı “O ödül parasından kendine bir palto alırsın” demesine rağmen, ödül parasını almayı reddeder.
Milli marşın para karşılığında yazılamayacağını söyler ve parayı Darül Mesai’ye bağışlar. İstiklal Marşı’nın kabulünün üzerinden yüz yıl geçti. Mehmet Akif’in, o günlerden miras kalan bir tek dileği vardı.
“Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın.”Bizler buralarda, Balkanda, büyük çınarın uzantısı olarak Büyük şairin Milli Mücadele ruhu ve maneviyat senteziyle kazandırdığı o ölümsüz dizeleri içinde barındıran İstiklal Marşı’nın 100. Yılı nedeniyle
Türkçem dergisi olarak bu önemli tarihe not düşmek istedik.
Çünkü Mehmet Akif Ersoy, Türkçe’nin gönderde bayrak gibi sallanan şairidir. İstiklal Marşı, bin yılın destanıdır. Beşir Ayvazoğlu’na göre “Âkif, kelimenin tam anlamıyla bir ahlâk adamıdır.” İlber Ortaylı da “Âkif kadar meselelere yüreğinin ateşi ile yaklaşan bir başka şair yoktur,” demektedir.
Biz de bu yüzden ‘Korkma’dık! Dost kalemler sayesinde ağırlıklı olarak İstiklal Marşı ve Mehmet Akif içerikli bir sayımızla karşınızdayız…
Daha nice başarılarda, yengilerde, zaferlerde gururla İstiklal Marşı’nın söylenmesi dilekleriyle…
Rumeli’de Türkçe’yle içiçe olup yeni bir sayıda daha buluşana dek, sağlıcakla kalın, dost kalın.