Ramazan ayına, özellikle oruç tutabilenlerin sevinci, büyük.
İlk Sahur heyecanı, iftar sevinci, iftar sofraları, iftar çadırları, bu Ramazan, Corona-virüsü salgını nedeniyle kavuşamadığımız teravih namazı, sonrası eş dost ile çay muhabbeti, bir ömür.
Fakat, her şeyin sınavı olduğu gibi, Ramazan’da orucun şartlarına uymak bir sınavdır. Bundandır ki, Ramazan’da oruçla birlikte, bir öz sorumluluk uygulaması başlar.
Dil, göz, el ve düşüncede yanlış yapmamak, sana ait olmayan hiç bir şeye seninmiş gibi, yaklaşmamak.
En güzel tarafı da paylaşmak, yardımlaşmaktır. En yakışanı ise, görünmek için değil, yapıp da görünmemek için, Allah rızası için ihtiyaç sahiplerine el uzatabilmektir.
Sorumluluğumuz ne Ramazanla başlar, ne de bitimiyle sona ermez.
Sorumluluğumuz, her an, her gündür.
Ailemizin, komşumuzun, mahallemizin durumundan, hükümetin, ülkenin karşılaştığı her türlü zorluktan, ekonomik, kültürel, ahlâkî olsun, çocuğumuzun zayıf notunda, biz hepimiz sorumluyuz.
Tabi ki bu satırları yazan ben de, okuyucu olarak sen de zorunlusun.
Bize sorulduğu zaman, örnek seçimlerde, doğru seçim yapabilmek, büyük bir sorumluluktur.
Sormadan yapılanlar “tepeden inme” gibi durumlar tamam da, sorulup yanlış yapmak, yapılmasına göz yummak, özürlenemez.
Yanlışın sesi uzaktan gelse de, sıra gelince bizim de kapımızı çalar.
Küçük çıkarlar peşinde, doğrudan kaçmanın faturası, genel de kabarık olur.
Bu yüzden emanet ettiğimiz devlet idaresi için, idarecilerin de idare edilenlerin-halkın da hesap sorma sorumluluğu, unutulmamalıdır.
Çünkü, hayatımızda her şeyin bir süresi vardır. Süre bitmeden yapılmalıdır.
“Covid19” hikayesini (bana göre) doğru okumak, anlamak, tanımak ve tanıtmak da sorumluluktur.
Bize zararı dokunmayan bir yanlışın süresi de biter, bu sefer doğrular devreye girer ve hesap ister.
İşte bu yüzden, doğruların bizden hesap sormasını beklemeden, yanlışları önlemek çok önemli.