Kosovalı Türk gazeteci, yazar ve şair Aziz Serbest’in merhum tiyatro sanatçısı Zekir Sipahi ile ilgili kaleme aldığı “Zekir Sipahi ile sona eren Prizren Türk Tiyatrosu” başlıklı yazısını ilginize sunuyoruz.
Aziz Serbest
Prizren’in yüzyıllar öncesinden gelerek, günümüze uzanan bir Türk kültür ocağı olmasının sonuçlarından birisi de, sanatın her türünde yetiştirdiği çok başarılı insanlara sahip olmasıdır. Geçenlerde kaybettiğimiz, Prizrenli rejisör ve oyuncu Zekir Sipahi’yle ilgili ortak anılarımız ve sahnelediği oyunlardaki başarıları üzerinde yazacaklarımızdan önce, O’nun, Makedonya ve Kosova’ daki kültür, sanat ortamına ilişkin görüşlerini aktarmak istiyorum. Agim Rifat Yeşeren’le yaptığı ve 09.06.1990 yılında, Tan Gazetesi’nde yayınlanan söyleşide şöyle diyordu:
– Sanatsal bir ortam yaratmak peşindeyiz
“…Türk halkının toplam nüfusu yüzbinin üzerinde, küçük bir şehire sığdırabilirsiniz bu halkı. Ama gelenek midir, nedir, kırk kadar şairi var, öykü, roman, tiyatro yazarları var.Müzisyenler, şarkıcılar, ressamlar, tiyatrocular var. Kabarık sayıda sanatçısı var. Bende onlardan biriyim işte. Hep beraber bir sanatsal ortam yaratmak peşindeyiz…”
Böyle diyordu Zekir Sipahi ve bu düşünceleri, içinde bulunduğu gerçeği ifade ediyordu. Doğduğu ve yetiştiği Prizren’de yaşatılan, daha 1930’lu yıllarda Dr.Durmuş Selina’nın, “Büyük Kapı Kızı” oyunundan başlayarak, çoğunu yazarak, yönettiği çok sayıda tiyatro oyunları vardı.Ardından Aziz Buş’la devam eden tiyatro geleneğini önemseyerek, kendisinin de bu gelenekten geldiğinin bilinci içindeydi..Nitekim, kendi kuşağının tümünü etkileyecek bir deneyim de yaşamıştı..Lise yıllarında yazdığı, yönettiği ve oynadığı “Teneffüs Profesör” tiplemesiyle, kuşağını etkilemiş, kendi döneminde çevresine tiyatroyu sevdirmiş, aynı zamanda sevilmişti. Ancak, sonraları bu deneyimi için,” bunu ısrarla devam ettirmeseydim, kendimi tiyatrocu olarak yetiştirmeseydim, içimde olan sanatsal enerji tiyatrocu olmama yetmezdi” diyecekti.
Prizren’den çıkarak, 1969 yılında Üsküp Halklar Tiyatrosu kadrosuna profesyonel oyuncu olarak geçen, Üsküp’te de başarıdan başarıya koşan Zekir Sipahi’nin açtığı yoldan yürüyen Prizren Türk tiyatrosunun yeni kuşağının, 1970-78 yılları da, yeni. tiyatro deneyimleriyle dolu dolu geçecektir. Prizren’de, Agim Rifat Yeşeren’in yazdığı ve sahneye koyduğu çok sayıda kısa oyun, Kosova kentlerinde, sahnelerde, radyoda, televizyonda Türk halkının büyük beğenisini toplamıştı.Bu birikim, aynı zamanda Prizren Türk tiyatrosunun 1978 yılı sonunda, neredeyse 40-50 kişiye ulaşmış her yaştan deneyimli bir kadroya da ulaşmasını sağlamıştır.
Kosova’ nın yetiştirdiği oyun yazarımız Hasan Mercan’ın Şükrü Ramo’nun aynı adlı eserinden sahneye uyarladığı ve rejisörlüğünü Üsküp Türk tiyatrosundan Cemail Maksut’un yaptığı Değirmende adlı oyunla 1978 yılında bir araya gelen Prizrenli tiyatrocular için, daha sonra gelen,1979 yılı bir dönüm noktasıdır.
O yıl, Zekir Sipahi, tiyatroya ilk adımlarını atarak, tiyatro deneyimini ve kültürünü geliştirdiği Prizren’in sanat ortamına muhteşem bir dönüş yapar.O artık deneyimli bir tiyatrocu olarak, Prizren Kültürevi bünyesinde toplanmış tiyatrocuların başındadır.
– Tiyatrosunun oluşum süreci
1979 sanat yılı,Prizren’de, Nazım Hikmet’in Enayi adlı oyunun sahnelenmesiyle başlar.Hemen ardından gelen ikinci oyun 1980 yılında Aziz Nesin’in Gol Kralı adlı güldürüsüdür. İzleyicilerin büyük beğenisini toplayan ve sahnelerde defalarca, beğenilerek izlenen bu iki oyun, Zekir Sipahi tiyatrosunun oluşum sürecinde önemli bir başlangıçtır.
Hep birlikte sanatsal bir ortam yaratmak peşindeyiz diyerek görüşlerini ortaya koyan Zekir Sipahi’yle Prizren’ de oluşturduğu sanat ve tiyatro ortamının başından beri birlikteydik.Kosova’ daki kültür ve sanat ortamını her alanda izleyen gazeteci, yazar olarak, Prizren’ de oluşturulan tiyatro ikliminde Zekir Sipahi’yle yan yanaydık. Tiyatrocularımızın masa provalarından, sahne provalarına, galalardan, yerel ve ülke düzeyindeki festivallere kadar 1981-91 yılları arasında birlikte katılmadığımız hiçbir tiyatro etkinliğimiz neredeyse yoktu.
– 24 saat tiyatroyla geçen günler
Kültürevi çatısı altında süren çalışmaların dışında, tiyatrocularımızın toplandığı yerlerden birisi Mehmet Bütüç’ün yönetici olduğu işyerinde mesai sonrasındaki buluşmalarımızdı.Başta şair, tiyatro yazarı Agim Rifat Yeşeren olmak üzere Nafiz Gürcüali, Raif Buş, Yaşar Kantarcı, Bekir Hocalar, Zekeriya Hocalar, Hasan Kılıç gibi her yaştan pek çok tiyatrocumuz, oyunların hazırlanmasına ilişkin tartışmalarda, Zekir Sipahi’nin yönlendirici bilgi ve birikim dolu konuşmalarını can kulağıyla dinler, yapıcı sanat ortamı ve tartışmalara katılarak yararlanırlardı.
Prizren’de süren canlı tiyatro ortamı ve sanat tartışmalarına, diğer şair ve yazar arkadaşlarımız da katılır, görüş ve öneriyle tartışmalara canlılık katarlardı. Priştine’den Hasan Mercan’ı ve Üsküp’ten Lütfü Seyfullah’ ı bunlar arasında başta sayabilirim. Tiyatro birliktelikleri Zekir Sipahi’nin Üsküp’ten Prizren’e geldiği günlerde evlerimizde de sürerdi. Zekir Sipahi’nin Suzi mahallesindeki baba evinin ikinci katında, Raif Buş ve Agim Rifat Yeşeren’in Terzi mahalledeki evleri, buluşmalara, ayrıca, başarıların ardından kutlamalara da sahne olurdu. Zekir Sipahi, oyunların sahnelenmesine, dekor seçimi, oyun müziğine kadar pek çok konuda görüşlerini ortaya koyar, tüm arkadaşlarının da görüş ve düşüncelerini dinlerdi. Geç saatlere kadar süren tartışmalarımızda, geleneksel Türk sahne sanatları, klasik tiyatro ve epik tiyatro üzerinde konuşulurdu. Neredeyse yirmi dört saat tiyatroyla yatılır, tiyatroyla kalkılırdı.
Zekir Sipahi’nin sanatçı kişiliğinden gelen önemli bir özelliğini de belirtmek yerinde olur. O, şiir okumayı da çok severdi. Başta Orhan Veli olmak üzere pek çok Türk ve Yugoslav şairinin şiirlerini sahnelerde seslendirmiştir. Konuşmalarında “Tiyatro sanatı şiirle iç içedir” derken, başarılı tiyatro oyunlarının şiirsel bir dokusu olduğu inancındadır aynı zamanda..
– Zekir Sipahi’nin tiyatro anlayışı ve ödüller
1981 yılında Keşanlı Ali Destanı oyunundan başlayarak, 1991 yılında sahnelediği “Ayak Bacak Fabrikası” oyununa kadar, on yıl boyunca, Zekir Sipahi tiyatrosunu sahne içinden ve arkasından onunla birlikte izlemiştim.”Dramaturji yapısı nasıl olursa olsun, ben yine de oyunu epik tiyatro anlayışıma göre sahnelerim” anlayışıyla, tiyatronun en zor türünü benimsemiş ve başarmıştır. Dünyaca ünlü Türk tiyatro yazarı Haldun Taner’in Keşanlı Ali Destanı (1981) ve Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım (1983) oyunlarına Bosna- Hersek’te düzenlenen Yugoslavya Amatör Tiyatrolar festivalinde ülkenin en başarılı temsili ödülleri verilerek, altın maskeler kazandırmıştır. Haldun Taner tiyatro oyunlarını da yakından bilen eleştirmenlerin oyunlardan sonra yaptıkları olumlu eleştirileri birlikte dinlemiştik. Zekir Sipahi’nin oyunun sunulmasından sonra yapılan tartışma oturumlarında, sorulan sorulara verdiği cevaplarda, Türkçe bir oyun sahnelemekten duyduğu sevinci, çağdaş ve geleneksel Türk tiyatrosu anlayışıyla harmanlayarak açıklamış, bu görüşleri o zaman ülke basınında önemli yer almıştı.
Zekir Sipahi tiyatrosunun başarısını sadece Haldun Taner oyunlarıyla açıklamak, kimilerine göre sanatsal anlamda daraltıcı anlamlarda içerebilir. Prizren Kültürevi Türk Tiyatrosu, Aziz Nesin’in Gol Kralı oyunuyla ikincilik ve Agim Rifat Yeşeren’in Minus-Plus oyunuyla Kosova’da ikincilik, Sırbistan’da birincilikler kazanmıştır. Zekir Sipahi yönetimindeki Prizren Türk Tiyatrosunun başarısının ve ulaştığı sanat düzeyinin rastlantı olmadığını kanıtlamıştır. Prizrenli tiyatrocular Türkiye’ye ilk defa 1990 yılında gitmiştir. Haldun Taner’in Sersem Kocanın Kurnaz Karısı oyunuyla Ankara Gençlik Festivali’nde ve aynı yıl aynı oyunu Uluslararası Yapı Kredi festivalinde İstanbul Taksim Sahnesi’nde sunmuşlardır. Oyun, sanat eleştirmenleri ve seyirciler tarafından çok olumlu eleştiriler almıştır.
İstanbul’daki oyunu, Prizren Türk tiyatrosunu izlemeye gelen, Türkiye’nin en tanınmış oyun yazarı ve tiyatrocuları olan Tuncer Cücenoğlu, Salih Kalyon ve Genco Erkal’labirlikte izlemiş ve görüşlerini, TAN’da yayınlamıştım.
– Prizren Türk Tiyatrosu’nun Hazin Sonu
Onlara göre de: Zekir Sipahi, çok başarılı bir rejisör ve Prizren Türk Tiyatrosu, Türkiye dışında, Türkçeyi en etkili sanat kollarından birisi olan tiyatro yoluyla yaşatan, çağdaş ve korunması gereken başarılı bir kuruluştur.
Prizren kültürevi çatısı altında büyük ve köklü bir geleneği yaşatan Zekir Sipahi’yle özdeşleşmiş Prizren Türk tiyatrosuna , Kosova Türk toplumunun bütün sorumlu birimlerinin ortak karar ve mücadelesiyle sahip çıkılması gerekirken, bu başarılamamıştır. Kosova Türk toplumunu yaşatacak ve geleceğe taşıyacak güçlü miras heba olmuş, yüzyıllara dayanan kültür tarihimizin bir sayfası daha hazin bir biçimde sonlanmıştır.
Sevgili Zekir Sipahi’yi ve zaman içinde kaybettiğimiz değerli tiyatrocularımızı bir kez daha sevgi ve rahmetle anarken, Prizren Kültürevi çatısı altından sökülüp atılan Türk tiyatrosunun akibetine, diğer kurum ve kuruluşlarımızın uğramamasını dileyelim..