Yunanistan, İyon ve Adalar Denizi’nde kurmak istediği 2 deniz parkıyla çevreci görünmeyi ve Adalar Denizi’nde hakimiyetini artırmayı hedefliyor.
Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Soyalp Tamçelik, Yunanistan’ın İyon ve Adalar (Ege) Denizlerinde kurmak istediği deniz parklarını ve bu durumun Türk-Yunan ilişkisine vereceği zararı AA Analiz için kaleme aldı.
***
Atina’da 16-17 Nisan’da 9’uncusu gerçekleştirilen Okyanusumuz Konferansı’nın (OOC) temel amacı, denizlerin korunması ve sürdürülebilir yönetimin sağlanmasıdır. Ancak konferans, sunulan öneriler, teklif edilen projeler ve alınan kararlarla Yunanistan’ın egemenlik hukukunun ihyası ve politik çıkarlarının gerçekleştirilmesi gösterisine dönüştü.
Deniz parkı ilan edilmesi planlanan bölgeler nerede?
Yunan hükümeti, denizlerdeki doğal kaynakları korumak ve ekonomik büyümeyi sağlamak amacıyla yasal, teknik ve siyasi önlemlerin alınması gerektiğini belirtiyor. Ancak Yunanistan’ın, bu kararları alabilmesi için ilgili bölgelerde egemen devletmiş gibi davranması gerekir ve bu bölgelerde müesses nizam tesis etmek isteyen Yunanistan, Adalar Denizi’nde hukuki dayanağı olmayan fiili durum yaratmak istiyor.
Atina’nın ilan ettiği deniz parklarıyla bölgede bir güce sahibi olması demek, Yunanistan’ın Adalar Denizi’nde yeni durum ihdas etmesi, oldubitti yaratması ve egemenlik iddia etmesi demek olacaktır.
Yunanistan, Okyanusumuz Konferansı’nda 2 büyük proje önerdi. Bu projeler çerçevesinde, biyolojik çeşitliliği ve deniz ekolojisini korumak amacıyla biri İyon Denizi’nde, diğeri de Adalar Denizi’nde olmak üzere 2 deniz parkı ilan edeceğini açıkladı. Bu yöntemle Yunanistan, çevreci görünmeyi ve Adalar Denizi’nde hakimiyetini artırmayı hedefliyor.
Adalar Denizi’nde ilan edilecek deniz parkının yeri resmi olarak açıklanmasa da Yunan basınına göre ilki Milos Adası’nın (Değirmenlik) batısından Nisiros Adası’na (İncirli) kadar uzanan ve 11 ada ile adacığı kapsayan bölümün 3 bin milkare olduğu belirtildi. Bu bölüm, Adalar Denizi’nin güneyinden başlayıp güneydoğu istikametinde devam eden, Batı Anadolu’da Datça yarımadasının karşısına kadar uzanan bir mevkiyi kapsıyor. İkinci kısmın ise İyon Denizi’nde yer alan Kefalonya Adası’nın kuzeyinden başlayıp Kithira (Çuha) ve Antikythera (Sikliye) adalarına [1] kadar uzandığı ve 5 bin milkareden fazlasına tekabül ettiği belirtiliyor. [2] Yunanistan’ın Çevre ve Enerjiden Sorumlu Bakanı Theodoros Skylakakis, bu bölgelerin ulusal park hüviyetini taşıyacağını ve önümüzdeki yılın başında da yasallaşacağını belirtti. [3]
Konuyla ilgili Helen Çukuru denen bölge, Helen Yayı’na paralel olarak Helen Dağları, İyon Adaları, Girit, Rodos, Dinarid ve Helenid dağlarının yayılım hattından güneybatı istikametinde Türkiye’ye uzanıyor ve Toros Dağları’na bağlanıyor. [4]
Buna göre Yunanistan’ın, İyon adalarının dışsal sınırından başlayarak Girit ve Rodos adalarının dışsal sınırına uzanması, devamında Batı Anadolu’nun kıyı şeridine kadar gelmesi ve bu hat üzerinde muhtelif zamanlarda ve mekanlarda farklı deniz parkı inşa etmesi mümkün olabilecektir. Projenin gerçekleşmesiyle beraber Yunanistan, daha önce elde edemediklerini bu şekilde ekolojik sistemin koruyucusu sıfatıyla elde edebileceğini düşünüyor.
Bu adım Türk-Yunan ilişkilerine zarar verir mi?
Ankara Yunanistan’ın planlarına tepki göstererek, Yunanistan’ın egemenliği tartışmalı gri bölgelerde deniz parkı kurarak sorunları karmaşık hale getirdiğini belirtti.
Yunanistan’ın deniz parkının ilkini İyon Denizi’ndeki adaların dışsal sınırından başlatması Avrupa Birliği (AB) açısından bir sorun teşkil etmeyecektir. Ancak Adalar Denizi’nde Girit, Rodos ve Batı Anadolu hattının dışsal sınırı üzerindeki bulunacak deniz parklarının kurulması ve Türkiye’yle yaşanması muhtemel gerginlikte aynı durum geçerli değildir ve AB’nin bu süreçte tarafsız olması mümkün değildir.
Yunanistan’ın fiili durum yaratarak Türk-Yunan dostluğuna zarar verdiği açıktır. Yunan Dışişleri Bakanı Yorgos Yerapetritis, Türkiye ile Yunanistan arasında imzalanan “Dostane İlişkiler ve İyi Komşuluk Hakkında Atina Bildirgesi”yle iki ülkenin temel tezlerinden vazgeçmediğini [5] Ege Denizi’nde deniz parkı ilan etmenin egemenlik haklarının kullanımıyla ilgili olduğunu [6] ve bu durumun tartışılamayacağını belirtmesi dikkat çekicidir.
Üstelik bu durumda Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) de çevreci gerekçelerle Kıbrıs’ın çevresinde, özellikle de Baf açıklarında deniz parkı sahaları ilan etmeyi gündeme getirebilir. Buna göre Adalar Denizi ve Doğu Akdeniz’deki deniz parklarının koruma sahaları bir düzlemde bileşirse ve koruma kalkanı adı altına yeni bir güvenlik konsepti kurulursa nelerin yaşanabileceğini düşünmek hiç de zor değildir. Zira uluslararası hukukta deniz parklarının ilanı bir tür deniz koruma alanı olarak kabul ediliyor. [7] Yunanistan’ın bu adımı, bu bölgelerde hukuki düzenlemeler yapabileceği ve denetim [8] icra edebileceği manasına geliyor.
Atina’nın ilan ettiği deniz parklarıyla böyle bir güce sahibi olması demek, Yunanistan’ın Adalar Denizi’nde yeni durum ihdas etmesi, oldubitti yaratması ve egemenlik iddia etmesi demek olacaktır. Nitekim Yunanistan’ın 2030 yılına kadar deniz koruma alanlarında dip trolü avcılığını yasaklayacak olması da bundandır.
Sonuç olarak denebilir ki, Yunanistan’la Türkiye arasında deniz parkları zemininde kurulacak diyalog Adalar Denizi kadar Doğu Akdeniz’in geleceği açısından da önemlidir. Dolayısıyla Türk-Yunan halklarının yakınlaştırılmaya çalışıldığı bir dönemde Yunan siyasal karar alıcıların ilişkileri zorlayıcı karar alması doğru değildir.
Bu konuya dikkati çeken Türk Dışişleri Bakanlığı, Yunanistan’ın deniz parkı bahanesiyle kurulmak istenen güven duygusunu istismar ettiğini, uluslararası anlaşmalarla egemenliği Yunanistan’a devredilmemiş ada, adacık ve kayalıkların statüsünü değiştirmeye çalıştığını ve yaratılmak istenen fiili durumun kabul edilmeyeceğini belirtti. [9] Yunan Dışişleri Bakanlığından konuya ilişkin yapılan açıklamada ise “Türk Dışişleri Bakanlığının bu duyurusu, çevresel bir konuyu siyasallaştırma” [10] olarak tanımlandı. Buradan da anlaşıldığı üzere Yunanistan, çevre sorunlarını ulusal ve jeopolitik çıkarları için kullanabilecek konumdadır. Türk-Yunan ilişkilerinin normalleşmesi için güven artırıcı önlemlerin alındığı bir dönemde, bu süreci akamete uğratmak hiç kimsenin yararına olmayacaktır.
Not: Akdeniz Bilim Komisyonu (CIESM) tarafından önerilen 8 deniz barış parkı ve alanlarına bakıldığında bu alanlardan 4’ünün Türkiye’yle doğrudan ilgili olduğu görülmektedir. Bkz. Federic Briand, “Marine Peace Parks in the Mediterranean” Preview of a the Mediterranean Science Commission Proposal, s.4, Şubat 2011, (Erişim Tarihi: 27.04.2024).
[1] Giorgos Lialios, “Greece to declare two new national marine parks”, Ekathimerini, 5 Nisan 2024, (Erişim Tarihi:27.04.2024).
[2] “Greece to expand protected waters, end bottom trawling”, Yale Environment 360, (Erişim Tarihi:27.04.2024).
[3] Tasos Kokkinidis, “Greece to launch new marine parks at Our Ocean Conference in Athens”, Greek Reporter, 9 Nisan 2024, (Erişim Tarihi:27.04.2024).
[4] Esra Canbay, Fethiye-Burdur Fay Kuşağının Güneybatı Uzantısının Kinematik Özellikleri, İstanbul Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 2009, s.10.
[5] “Minister of Foreign Affairs, George Gerapetritis’ participation at the ‘Delphi Economic Forum IX’ (Delphi, 12.04.2024)”, Hellenic Ministry of Foreign Affairs, Erişim Tarihi: 27.04.2024.
[6] “Interview of Minister of Foreign Affairs George Gerapetritis with Piraeus radio station “Kanali Ena 90.4 FM” and journalist Haris Pavlidis (19.04.2024)”, Hellenic Ministry of Foreign Affairs, (Erişim Tarihi: 27.04.2024).
[7] Yücel Acer, “Yunanistan’ın Ege Denizi’nde Deniz Parkı Girişimi ve Türkiye’nin Tepkisi”, SETAV, (Erişim Tarihi: 27.04.2024).
[8] Yunan Dışişleri Bakanlığı bu alanların gözetimi için dronlar, radarlar, uydular ve tekneler dahil olmak üzere gerçek zamanlı olarak en son teknolojiye sahip izleme sistemi kullanılacağını belirtmiştir. Bkz… “Turkey Disagrees with Greece’s Marine Park Plans in the Aegean Sea”, The Maritime Executive, (Erişim Tarihi: 27.04.2024).
[9] “No: 58, 9 Nisan 2024, Yunanistan’ın Ege Denizi’nde ilan edeceğini duyurduğu deniz parkı hk.”, Türkiye Dışişleri Bakanlığı, (Erişim Tarihi: 27.04.2024).
[10] “Greek Foreign Ministry: Turkey ‘politicizes a purely environmental issue’”, Hellenic Daily News NY, (Erişim Tarihi: 27.04.2024).
[Prof. Dr. Soyalp Tamçelik, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesidir.]
* Makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansının editöryal politikasını yansıtmayabilir.
AA