Nükleer fizik uzmanı Yunan çift, arkeolojik ve jeolojik materyallerin tarih sahnesindeki yerinin tayin edilmesi için bilimsel bir yöntem olan “lüminesans” araştırmaları için Türkiye’yi seçti. Ankara Üniversitesi Nükleer Bilimler Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Niyazi Meriç’in başkanlığını yaptığı tarihlendirme laboratuvarında çalışan çift, dünyanın dört bir köşesinden gönderilen materyallerin yaşını Türk bilim insanları ile hesaplayarak o ülkedeki bilimsel politika kararlarının verilmesinde rol oynuyor.
Yunanistan uyruklu bilim insanı Georgios Polymeris ve eşi Valeria Giannoulatou, arkeolojik ve jeolojik materyallerin tarih sahnesindeki yerinin tayin edilmesi amacıyla bilimsel bir yöntem olan “lüminesans” araştırmaları için Türkiye’yi seçti.
Ankara Üniversitesi Nükleer Bilimler Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Niyazi Meriç’in tarihlendirme laboratuvarında çalışan çift, dünyanın dört bir köşesinden gönderilen materyallerin yaşını hesaplayarak o ülkedeki bilimsel politika kararlarının verilmesinde rol oynuyor. Çift, ayrıca nükleer fizik üzerine bilimsel araştırmalar yaparak bilimsel makaleler yayınlıyor.
Enstitüde doktor öğretim üyesi Georgios Polymeris, AA muhabirine yaptığı açıklamada, doktorasını Selanik Üniversitesi fizik bölümünden 2006’da tamamladığını anlattı.
Dozimetre uygulamalarından tarihlendirme, kaza dozimetresi ile çevresel ve kişisel dozimetre üzerine araştırmalar yürüttüğünü ifade den Polymeris, “Selanik’te dozimetre araştırmaları için nükleer cihaz bulunmuyor. Deneysel fizikçi olarak araştırmalar yapmak için iyi bir laboratuvarda çalışmak istiyordum. Ankara’daki bu enstitüdeki lüminesans laboratuvarı, en iyi cihazlarla donatılmış olduğundan en iyisi.” diye konuştu.
Polymeris, Yunanistan’da 2011 yılında işsiz kaldığını belirterek, o sırada Nükleer Bilimler Enstitüsü yetkililerine ilettiği Türkiye’de çalışma isteğinin olumlu karşılandığını ifade etti.
Santorini adalarının yaşını hesapladı
Bu gelişmeden sonra tarihlendirme üzerine Hindistan’da düzenlenen bir konferansta tanıştığı Ankara Üniversitesi Nükleer Bilimler Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Niyazi Meriç’in başkanlığını yürüttüğü tarihlendirme laboratuvarında doktor öğretim üyesi olarak çalışmaya başladığını dile getiren Polymeris, şöyle konuştu:
“Yunanistan’da doktora çalışmalarım için çanak-çömlek gibi arkeolojik materyaller ile 4 bin metre derinlikten alınan örneklerle Santorini volkanik adalar grubunun tarihlendirmelerini yaptım.
Ankara Üniversitesinde göreve başladığım 2014’ten itibaren Prof. Dr. Meriç ve diğer Türk bilim insanları ile birlikte toprak gibi jeolojik materyallerin tarihlendirmesini yapıyoruz. Çeşitli ülkelerde yapımı planlanan nükleer santrallere bu tarihlendirmeye göre karar veriliyor. Deprem fay hatlarının yaşını da hesaplıyoruz. Böylece dünyanın dört bir yanından gelen materyallerin tarihlendirmesini yaparak ülkelerin bilim politikalarının belirlenmesinde rol oynuyoruz denilebilir. Bunun yanında nükleer kaza durumunda, tırnak, diş gibi vücuttan alınan örneklerle radyasyon dozlarını ölçebiliyoruz.”
“Türkiye’de bilim için çalışmaya devam edeceğiz”
Ülkesine dönüp dönmeyeceğine ilişkin soruyu Polymeris, doçentlik için çalıştığını ifade ederek, “Biz Türkiye’de yaşamayı seviyoruz. Türkiye’de bilim için çalışmaya devam edeceğiz.” dedi.
Polymeris, Türkiye’de çalışmaktan duyduğu memnuniyeti, “Bence iki ülkenin kültürü aynı. Türkiye’yi çok seviyorum. Sadece Yunanistan’da denizi özlüyorum, tek problemimiz bu. Yılda iki kez Yunanistan’a giderek bu özlemi gideriyoruz.” sözleriyle dile getirdi.
Türkiye’de dünyaya gelen ve 2 yaşına gelen oğlu Stellios’un bakıcısının Türk olması dolayısıyla Türkçe’yi kendilerinden daha iyi anladığını dile getiren Polymeris, “Oğlumuz, az konuşabiliyor ama 2 ay sonra hem Türkçe hem Yunanca konuşabilecek durumda.” ifadesini kullandı.
“Burada kendimi çok güvenli hissediyorum”
Georgios Polymeris’in eşi Valeria Giannoulatou da Selanik Üniversitesinde yüksek lisansını yaptığını ve malzeme bilimleri üzerine çalıştığını anlattı.
Giannoulatou, tarihlendirme için gerekli kimyasal ölçümleri eşiyle birlikte yaptıklarını aktardı.
Türkiye’yi çok sevdiklerini, iki ülke insanının birbirine çok benzediğini ifade eden Giannoulatou, “Türklerle kültürümüz aynı, ben burada kendimi çok güvenli hissediyorum. Yemek kültürümüz çok benziyor. Sarma, dolma, cacık benzer yemeklerimiz. İki ülkenin insanı da çok yüksek sesle konuşuyor ve çok eğlenceli ve çok açık. Artık hayatımız burası. Türkiye’yi çok seviyoruz, burada çok iyiyiz.” değerlendirmesinde bulundu.
Kiliselerin ve mezarların tarihlendirmesi yapıldı
Meriç’in başkanlığını yürüttüğünü lüminesans tarihlendirme laboratuvarında başta Mardin’de bulunan Deyrulzafaran, Zindan ve Mor Yakup Kilisesi ile Nusaybin’deki Roma dönemine ait aile mezarlarının tarihlendirmesi yapıldı.
Laboratuvarda şu anda dünyanın dört bir yanından gelen jeolojik ve arkeolojik numunelerin tarihlendirmesi yapılıyor. Halihazırda Türkiye’deki deprem fay hatlarının tarihlendirmesi de bu laboratuvarda yürütülüyor.
AA