Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Millet olarak yeni bir dönemin arifesinde bulunuyoruz; bu dönemin adı, yeniden diriliş, yeniden şahlanış dönemidir.” dedi.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Eyüpsultan’daki Türkiye Gençlik Vakfı (TÜGVA) Genel Merkezi’nin açılışında konuştu.
TÜGVA Genel Merkezi’nin hem müştemilatı hem de mimarisiyle vakfın misyonuna yaraşır bir yer olduğunu ifade eden Erdoğan, TÜGVA Genel Merkez binasının amacıyla gençlere hizmet olan diğer vakıflar ve dernekler için de bir model teşkil edeceğine inandığını söyledi.
Bugün ofislerin ve çalışma mekanlarının olduğu sıradan bir binayı hizmete almadıklarını belirten Erdoğan, spor salonu, akıllı sınıfı, kıraathanesi, toplantı ve konferans salonları, çocukların hayallerini gerçekleştirebileceği icathanesiyle örnek bir eseri ülkeye kazandırdıklarını dile getirdi.
TÜGVA Genel Merkezi’nin, Türkiye’nin 81 ili ve 404 ilçesine yayılan TÜGVA şubelerinin idari merkezi olma yanında, 10 yaşından 35 yaşına kadar her yaştan genç için de adeta bir çekim merkezi haline dönüşeceğine inandığını anlatan Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
“Ecdat, ‘şerefu’l-mekan bi’l-mekin’ yani ‘Bir mekanın şerefi oradaki insanlardan gelir.’ diyor. Fiziki yapısı ne kadar güzel, ne kadar kullanışlı olursa olsun bir mekana anlamı veren, orada bulunan, orada görev yapan insanlardır. Mekanlar ancak bünyesinde çalışan insanlarla şeref ve ruh kazanır. Ne kadar muhteşem bina yaparsanız yapın, şayet içinde insan yoksa, orası bir beton ve demir yığını olarak kalmaya mahkumdur. TÜGVA Genel Merkezimizi, bir beton yığınına dönüşmekten kurtaracak olan da öncelikle TÜGVA’ya gönül vermiş, bu çatı altında gençliğe hizmet etmeye kendini vakfetmiş arkadaşlarımızdır.”
“TÜGVA’nın katettiği mesafe çok önemli bir başarı”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, genel merkez binasının her şeyden önce çalışmalar ve gayretlerle anlamını bulacağını dile getirerek, “Bu bina eşyalarla değil, ortaokul çağından üniversiteye kadar farklı yaş gruplarındaki gençlerimizin heyecanı ve samimiyetiyle olduğu zaman gerçek fonksiyonunu icra edecektir. Burası ancak gençler benim vakfım, benim yuvam, benim okulum diyerek sahiplendiği zaman gerçek bir merkeze dönüşecektir.” ifadelerini kullandı.
TÜGVA Genel Merkezi’ni, etrafındaki diğer binalardan ayırıcı vasfının, her gün dolup taşan gençler olması gerektiğine işaret eden Erdoğan, bu konuda TÜGVA yönetimine güvendiğini, TÜGVA’ya gönül veren herkesin de meseleye bu şekilde baktığına inandığını söyledi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, kuruluşundan bu yana 4 yıl gibi kısa bir süre geçen TÜGVA’nın katettiği mesafeyi çok önemli bir başarı olarak gördüğünü aktararak, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Vakfımıza gönül veren kardeşlerimizin gayretleri neticesinde, TÜGVA 81 vilayetimizin tamamında ve 404 ilçemizde örgütlenmesini tamamladı. Gerçekleştirdiği faaliyetlerle bu kurumumuz ülke genelinde 4,5 milyonu aşkın gencimize ulaşmayı başardı. Yurtlarımızdaki doluluk oranı yüzde 58’lerden, yüzde 90’ların üzerine çıktı. Bugün bir kısmı burslu olmak üzere 58 yurdumuzda 7 bin 500 civarında öğrencimize evlerini aratmayacak sıcak, ferah, huzurlu bir ortamda barınma imkanı sunuluyor. Aynı şekilde yaz okullarıyla 71 bin ortaokul öğrencimiz TÜGVA ve TÜGVA’nın temsil ettiği değerler ile tanışma fırsatı buldu.
Medya iletişim okulundan doğa kamplarına, kırk hadis yarışmalarından spor kulüplerine, tiyatro akademisinden bölge uzmanı yetiştirme programlarına kadar gençlerimizin ihtiyaç duyduğu her alanda vakfımız birbirinden önemli projelere imza atıyor. Özellikle gençlerimizin yurt dışı tecrübesi kazanmasına yönelik çalışmaları takdir ile karşıladığımızı belirtmek isterim. Şimdilik Arapça ve İngilizce eksenli yürütülen bu projenin, Afrika’dan Asya’ya, Ortadoğu’dan Balkanlara kadar gönül coğrafyamızın tamamını kuşatacak şekilde genişletilmesini temenni ediyorum.”
“On binlerce genç için ikinci bir okul”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, TÜGVA’nın gençlere sadece barınma imkanı sunmakla kalmayıp, aynı zamanda yaşları, eğitim seviyeleri birbirinden farklı on binlerce genç için ikinci bir okul ve ikinci bir üniversite olduğunu belirterek, bu çatı altında gençlerin hem kendilerini geliştirdiğini hem de milli ve manevi değerlerle ziynetlendiğini söyledi.
Yurtlarda kalan, bu çatının gençlere kazandırmak istediği prensipleri özümseyen, buranın imkanlarını en güzel şekilde değerlendiren gençleri birer “TÜGVA mezunu” olarak gördüğünü ifade eden Erdoğan, “İnşallah eğitimlerini tamamladıktan sonra ülkemizin ve dünyanın değişik bölgelerinde hayatlarını devam ettirecek TÜGVA mezunlarının, vakfımızı ve misyonunu çok daha ileriye taşıyacaklarına inanıyorum.” dedi.
Gençliğin, gelecek ve istikbalin teminatı olduğunu dile getiren Erdoğan, şunları anlattı:
“Gençlik, çok daha güçlü ve çok daha müreffeh bir Türkiye’nin garantisidir. Gençliğini ihmal eden, geleceğini de tehlikeye atıyor demektir. Öyle ki gençliğine değer vermeyen, gençlerine ihtimam göstermeyen bir devletin ayakta kalması mümkün değildir. Bu anlayışla son 16 yıldır gençlerimize sahip çıkmanın, onları her açıdan en güzel şekilde yetiştirmenin mücadelesini veriyoruz. Bugüne kadar gençlerimiz için pek çok yatırımı hayata geçirdik. 76’dan devraldığımız üniversite sayısını 130 ilave ile 206’ya çıkardık. 190 olan yükseköğretim yurt sayımızı 776’ya, 182 bin yurt yatak kapasitemizi 663 bine çıkardık. 16 yıl evvel burs kredi olarak aylık sadece 45 lira alan bir lisans öğrencimize ocak ayından itibaren 500 lira vermeye başlıyoruz. Yüksek lisans öğrencilerine bu meblağın iki katını yani bin lira, doktora öğrencilerine 1500 lira ödüyoruz. Karşılıksız burs verdiğimiz öğrenci sayısı sadece bu yıl 150 bini buldu.”
Erdoğan, 3 bin 567 spor tesisi, 286 gençlik merkezi ile gençlere sosyal ve kültürel gelişimleri için her türlü imkanı sunduklarını anlatarak, gençlere ticaretten bilişime, yurt dışı eğitimlerden mesleki eğitimlere kadar çok farklı sektörlerde önemli teşvikler verdiklerini söyledi.
Ülkenin bilgi temelli gelişimine katkıda bulunmak için astronomi, uzay bilimleri ve teknolojilerini, hidrojeoloji mühendisliğini, tohum bilimi ve teknolojisini, veterinerlik fakültelerini YÖK başarı bursları kapsamına aldıklarını anlatan Erdoğan, gençler ile hayalleri arasındaki engelleri kaldırmaya gayret ettiklerini, bunu da gençlerin özgürlük alanlarını genişleterek, onların kendilerini serbestçe ifade edebilecekleri, düşüncelerini hayata geçirebilecekleri bir iklimi ülke genelinde tesis ederek yapmaya çalıştıklarını kaydetti.
“28 Şubat dönemlerinin utanç sahnelerine son verdik”
Erdoğan, milletin desteğiyle darbe dönemlerinin baskıcı, faşist, insanı ezen anlayışını rafa kaldırdıklarını, 28 Şubat dönemlerinin üniversitelerdeki utanç sahnelerine son verdiklerini söyledi.
Yüksek öğretim kurumları dahil, eğitim ve öğretim kurumlarını vesayetçi zihniyetin esiri olmaktan kurtardıkları vurgulayan Erdoğan, “Hiçbir evladımızın inancından, kılık kıyafetinden, dış görünüşünden dolayı horlanmadığı bir özgürlük atmosferini ülkemizde hakim kıldık. Bu süreçte sadece kendimize veya tabanımıza değil, bizimle aynı dünya görüşünü paylaşsın paylaşmasın, milletimizin tamamına hizmet etmenin çabasını güttük.” diye konuştu.
Erdoğan, çoğu zaman haksızca ve insafsızca eleştirildikleri halde kendilerine yapılanların hiçbirini başkalarına yapmadıklarını anlatarak, şöyle devam etti:
“Son 16 yılda hareket alanı daralanlar sadece terör örgütleri ve yandaşları olmuştur. Son 16 yılda mevzi kaybedenler sadece vesayet odakları olmuştur. Son 16 yılda gelir kaynakları kesilenler sadece çalışmadan, üretmeden, hiçbir riske girmeden para kazanmaya alışmış asalaklar olmuştur. Son 16 yılda güçten düşen sadece millete tepeden bakmayı alışkanlık haline getiren bir avuç seçkin olmuştur. Bunların dışında hiçbir kimsenin, hiçbir vatandaşımızın, hiçbir etnik veya dini grubun özgürlük alanı daralmamış, hayatına müdahale edilmemiştir. Türkiye’nin son 16 yılından rahatsız olanlar da senelerdir kendilerini imtiyazlı vatandaş konumuyla görmeye alışanlardır. Her ne kadar birileri gerçekleri ters yüz ederek anlatmayı alışkanlık haline getirmiş olsa da biz demokrasinin geliştirilmesi, hak ve özgürlük alanlarının özellikle de genişletilmesi yolunda çalışmaya devam edeceğiz.”
“Bu çevreleri dikkate almıyoruz”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2002’den bu yana hayata geçirdikleri reformlarla ülkenin 2053 ve 2071 vizyonlarını sırtlanacak gençleri yetiştirmek için gerekli altyapıyı, bunun için ihtiyaç olan zemini kurduklarını düşündüğünü söyledi.
Göreve geldiklerinde gençlerin karşılaştığı pek çok sorunun artık sadece acı bir hatıra olarak hafızalarda yaşadığını dile getiren Erdoğan, kendileri ve bundan sonraki nesillerin boğuşmak zorunda kaldığı sıkıntıların hiçbirinin artık gençlerin önünde bir engel olarak durmadığını kaydetti.
Millet olarak yeni bir dönemin arefesinde bulunduklarını ifade eden Erdoğan, “Bu dönemin adı, yeniden diriliş, yeniden şahlanış dönemidir. Bu dönem yeniden büyük Türkiye idealimizi pratiğe dökme dönemidir. Elbette bu idealin bir yanı coğrafyamızla ilgilidir. Ancak bu asla yayılmacı bir ideal değildir. Bizim ideallerimize bu tarz kulp takanların gayesinin meseleyi anlamaktan ziyade daha başından yaftalamak, mahkum etmek olduğunu biliyoruz. Gayesi üzüm yemek yerine bağcıyı dövmek olan bu çevreleri nazarı dikkate almadık, almıyoruz. Biz kendimizle beraber kardeşlerimizin, dünyadaki tüm mazlum ve mağdurların huzur, barış, güven içinde yaşadığı bir küresel sistemin savunuculuğunu yapıyoruz.” şeklinde konuştu.
Erdoğan, demokrasiden başka talepleri olmayan Suriyelilerin varil bombaları altında can vermediği, gelişmiş ülkelerin de buna seyirci kalmadığı biz düzenin inşası için çalıştıklarını anlatarak, şöyle konuştu:
“İşte ana muhalefetin başı. Dün İngiltere’de ne diyor? Türkiye’deki Suriyelileri, biz geldiğimizde tekrar Suriye’ye göndereceğiz, diyor. Bunun insanlıktan nasibi var mı? İnsanlıktan nasibini almamış olan bir kişi ancak bunu söyleyebilir. Bunlar muhacir, biz ise ensarız. Ensarla muhacir nedir, bu adam bilmez. Bu hassasiyeti anlamaz. Bunlarda böyle bir kavram, böyle bir anlayış yok. Çünkü bunlar her zaman zulümle iç içe olmuşlar. Bunlar her zaman geçmişlerinden bu yana hep zulmetmişler. CHP’nin tarihini biz iyi biliriz. Onların, yakın siyasi tarihimizde Adnan Menderes’i, arkadaşlarını nasıl idam ettikleri biz gayet iyi biliriz. Tarih buna şahittir. Ama onlar bundan zevk duyanlardır. Onlar kollarında teröristlerle beraber Ankara’dan İstanbul’a yürüyebilirler. Biz ise rahmet erleriyle şefkat erleriyle yürürüz, yürümeye de devam edeceğiz.”
“İnsani bir sistem için ter döküyoruz”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Afrika’nın yeraltı zenginliklerinin batılı müstekbirlerce gasbedilmediği, insanların, elması, altını, petrolü için sömürülmediği bir yapının tesisi için mücadele verdiklerini belirterek, Gazze sahilinde oynayan çocukların bombaların hedefi olmadığı, ciğerparelerini korumak için babalarının vücutlarını İsrail kurşunlarına siper etmek zorunda kalmadığı insani bir sistemin hayat bulması için ter döktüklerini kaydetti.
“Bay Kemal, sen onlarla beraber yürümeye devam et. Biz mazlumlarla, mağdurlarla beraber yürümeye devam edeceğiz.” diyen Erdoğan, insan ve Müslüman olarak bu mücadelenin boyunlarının borcu olduğuna inandıklarını ifade etti.
Erdoğan, çocukların ve kadınların güvende olmadığı bir dünyada hiç kimsenin güvende olmadığını vurgulayarak, umut yolculukları karanlık sularda sona eren mazlumların cesetlerinin çocuklarıyla birlikte sahile vurduğu dünyada hiç kimsenin kendisini emniyette hissedemeyeceğini dile getirdi.
“Demek ki Bay Kemal ediyor.” ifadesini kullanan Erdoğan, gençlerin, terör, uyuşturucu veya ahlaksızlık bataklığında can verdiği dünyada hiç kimsenin geleceğine umutla bakamayacağını söyledi.
Özgürlük adına belli uyuşturucu maddelerin serbest bırakıldığı bir sistemde hiç kimsenin istikbalini garantide göremeyeceğini belirten Erdoğan, şöyle devam etti:
“Hiç şüphesiz bu idealimizi sadece devlet olarak gerçekleştirmemiz de mümkün değildir. Sivil toplumun omuz vermediği, TÜGVA gibi gönüllü kuruluşlarımızın destek olmadığı, milletimizin topyekun sahiplenmediği bir mücadelenin başarı şansı yoktur. Bu noktada sizlere, binlerce yıllık vakıf geleneğimizin gönümüzdeki mirasçıları olan kurumlarımıza büyük görevler düşüyor. Biz TÜGVA’ya hiçbir zaman sıradan bir vakıf olarak bakmadık, bakmıyoruz. Burada görev yapan tüm arkadaşlarımızı geleceğimizin Dede Korkutları, Alparslanları, Nizamülmülkleri, Fatihleri, Yavuzları, Akşemseddinleri velhasıl siyaset ve gönül erleri olarak değerlendiriyoruz. Bu çatı altında eğitimlerine devam eden kardeşlerimizi gerektiğinde halkına önderlik edecek birer Aliya İzzetbegoviç olarak görüyoruz.”
Erdoğan, 2003’te hayatını kaybeden Bosna’nın bilge kıralı, büyük ilim ve mücadele adamı Aliya İzzetbegoviç’e Allah’tan rahmet diledi.
“Tüm insanlığın yaradılıştaki kardeşliğine inanıyoruz”
Okumak ve diploma sahibi olmak kadar hayatta insani vasıflarını kaybetmemenin önemli olduğunu vurgulayan Erdoğan, talebeliğin diploma avcılığı değil, beşikten mezara kadar sürecek ilim ve hikmet yolculuğu olduğunu kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Özellikle bizi biz yapan hasletlerin örselendiği günümüz dünyasında gençlerin bu bakış açısına sahip olması önemli.” diye konuştu.
İnsana, diğer insanın kurdu olarak değil, yoldaşı, sırdaşı ve kardeşi olarak bakan bir medeniyetin temsilcileri olduklarını kaydeden Erdoğan, şöyle devam etti:
“Biz rengi, dili, kökeni, sosyal statüsü ne olursa olsun tüm insanlığın yaradılıştaki kardeşliğine inanıyoruz. Bunun için de hilkatte kardeşlerimiz olan diğer toplumlara öteki olarak bakmıyoruz. Burası hepimiz için bir imtihan dünyasıdır. Unutmayın, Rabb’imiz ‘Biz ölümü de hayatı da sizleri imtihan için yarattık.’ buyuruyor. Var oluş gayemizde kulluk vazifemizi layıkıyla ifa etmek, geride hayırla yad edilecek izler, hatıralar bırakmak bizim görevimizdir.”
Erdoğan, tarihte isminin önünde onlarca sıfatı, onlarca titri olduğu halde insanlık tarafından utançla hatırlanan pek çok karakter bulunduğunu dile getirerek, tarihin, ömrünü insan yetiştirmek için mücadele etmiş, vefatından asırlar sonra bile hayırla yad edilen gönül insanları, alimler ve ariflerle dolu olduğunu anlattı.
Gençlerin Nurettin Topçu’yu örnek almasını istedi
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TÜGVA ve yakınındaki Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı’nın (SETA) mekansal olarak bulunduğu yere dikkati çekti.
“Ebu Eyyub el-Ensari acaba niye buraya geldi?” diye soran Erdoğan, “Bunun bir anlamı var. Hedef büyüktü. Bu bir hedef göstermektir. Zira Sevgili Peygamberimizin ‘Letüftehannel Kostantiniyyetü veleni’me’l emirü emirüha veleni’me’l ceyşü zalike’l ceyşü.’ hadis-i şerifince bir hedef gösterdi. ‘Konstantiniyye elbet fetholunacaktır. Onu fethedecek emir ne güzel emirdir ve o ordu ne güzel ordudur.’ İşte hedef. Ebu Eyyub el-Ensari çıktı bu yollara geldi, burada şehit oldu. İşte bu bir hedef noktasıdır. Arkasından diğer İslam orduları. Onlar da çıktılar ve buralara kadar geldiler. Fetih müyesser oldu.” diye konuştu.
Burada ruhların fethi için gençlerin önemli bir adımı ve çalışmayı yürütmesinin sıradan olmadığını aktaran Erdoğan, şöyle devam etti:
“Anlam burada zenginleşiyor. Bizim önderlerimiz, rehberlerimiz bunlar. Bizim önderlerimiz, rehberlerimiz madem ki bunları yaptı. Madem ki buralarda geldi, bizlerde bu çalışmayı yapacağız. 2023, 2053, 2071 bunu için çok önemli. Şimdi biz onların adeta izdüşümleri olarak bu adımları atıyoruz. Bu noktada bilhassa tahsillerine yurt dışında devam ettiren gençlerimize merhum Nurettin Topçu’nun Fransa’da yaşadığı şu hadisenin örnek olmasını özellikle diliyorum. Felsefeden sanata, dinden ekonomiye ve eğitime kadar pek çok alanda eser veren hem Batı düşüncesini bilen hem de milli değerlerimizi çok iyi tanıtan Nurettin Topçu doktora eğitimi için Fransa’ya gider. Bugün olduğu gibi 1934’te de dünyanın en seçkin üniversitelerinden biri olan Sorbonne’da doktorasını bitirir ve jüriye tezini sunar. Topçu’nun doktora çalışması Sorbonne Üniversitesi felsefe jürisi tarafından yılın en başarılı doktora tezi seçilir. Üniversite geleneklerine göre birinci öğrenciler ödüllendiriliyor. Yetkili profesör merhum Topçu’ya ödül olarak bir altın saat mi, Amerika veya Kuzey Avrupa’ya bir yolculuk mu istediğini sorar. Tam bir karakter abidesi olan Topçu, kararlı ve gayet kendinden emin bir şekilde ‘Hiçbiri değil.’ diye cevap verir. Profesör şaşırmış bir şekilde ‘O zaman ne istiyorsunuz?’ diye sorar. Bunun üzerine merhum Topçu, Sorbonne giriş ve çıkış kulelerinde 24 saat boyunca Türk bayrağının dalgalanmasını istiyorum.’ diye cevap verir.”
Erdoğan, vefatından 43 yıl sonra bile Nurettin Topçu’yu insanların gönlünde yaşamasının nedeninin vatanperverlik şuuru taşıması olduğunu belirterek, gençlerden Topçu’yu örnek almasını istedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, böyle bir karaktere, tarih ve millet bilincine sahip olmanın önemine işaret ederek, “Onun için tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet.’ diyoruz. Bu şuurda bir gençlik. Her bir TÜGVA’lı gencimizin böyle bir karakterle, böyle yüksek bir benlik şuuruyla donanmasını istiyorum.” dedi.
AA