Balkan Stratejik Araştırmalar Merkezi (BASAM) Başkanı Rifat Sait, son yazısında ‘Yeni bir Balkan dış politikasına ihtiyaç var mı?’ konusunu ele aldı.
“Osmanlının Balkanlardan çekilmesinden bugüne hep aynı hedef ve buna paralel senaryolar yaşanıyor.” diyen Rifat Sait, “Türkiye’nin son dönemde başta Dışişleri Bakanlığı olmak üzere TİKA, Yurtdışı Türkler Başkanlığı (YTB), Yunus Emre Enstitüsü, Maarif Vakfı, TRT, Diyanet İşleri Başkanlığı, Ekonomi Bakanlığı müşavirlikleri ve hatta THY çalışmaları (hizmetleri) etkili olmuştur.” sözlerini ekledi.
Yazının tamamında ise şu ifadelere yer verildi;
“Balkanlarda ilginç olaylar oluyor. Zaten sürekli hareketli ve sıcak olan bölgede Türkiye’nin etkisi azaltılmaya çalışılıyor. Balkanlar üzerinde etkili olan ABD, Rusya, İngiltere ve Almanya, Türkiye’yi bölgeden tamamen kopartmaya çalışıyorlar. Osmanlının Balkanlardan çekilmesinden bugüne hep aynı hedef ve buna paralel senaryolar yaşanıyor. Türkiye’nin son dönemde başta Dışişleri Bakanlığı olmak üzere TİKA, Yurtdışı Türkler Başkanlığı (YTB), Yunus Emre Enstitüsü, Maarif Vakfı, TRT, Diyanet İşleri Başkanlığı, Ekonomi Bakanlığı müşavirlikleri ve hatta THY çalışmaları (hizmetleri) etkili olmuştur. Hatta başta Ziraat Bankası olmak üzere Halk Bankası, BKT ve TEB gibi bankalarımızın Balkanlardaki faaliyetlerini artırması da son derece yararlı olmuştur. Ancak tüm hizmetler yeterli midir ya da doğru bir şekilde yapılıyor mu sormak gerekir?
BALKANLARIN SON DURUMU İÇİN BAZI KRİTERLER
Balkanlarda faaliyette olan tüm bu kurumlarımızı tenzih ediyorum ve yaptıkları güzel hizmetler için hepsine teşekkür ediyorum. Ancak kanaatimce bir yerlerde bir eksik var. Bu konuda bir şeyler söyleyebilmek için Balkanlarla dış ticaretimize bakmak gerekiyor. Yani Türkiye’nin Balkanlarla yaptığı dış ticaret yeterli midir? Diğer yandan başta Arnavutluk ve Kosova olmak üzere buralarda hala çalışmalarına devam eden FETO okullarına bakmak gerekiyor. Bunlar hala niye devam ediyorlar ya da engellenmiyorlar? Bulgaristan, Kosova ve Makedonya gibi soydaşlarımızın var olduğu ve siyaset yaptığı yerlerde birlik olmaları gerekirken 2-3 Türk siyasi parti ile temsil edilmeleri ve aralarında var olan küskünlükleri niye? Ayrıca son günlerde Yunanistan ile soğumakta olan ilişkileri gözden geçirmek yararlı olacaktır. Aslında bir an önce ilgililerin tarafsız ve bölgeyi çok iyi bilen elemanlar tarafından detaylı en son Balkan raporunu hazırlayıp yukarı mecralara vermeleri ve bu raporların titizlikle incelenmesi gerekiyor.
NACİZANE BİR KAÇ ÖNERİ
Bizim bu konuda naçizane önerilerimiz vardır. Uygulanıp uygulanmaması büyüklerimizin işidir. Bir kere her şeyden önce bölgeye liyakatli ve sadakatli insanlar gönderilmek zorundadır. En önemli olay insan faktörüdür. Bu yüzden Bölgeye yüksek maaş için değil yüksek devlet idealleri için gidecek insanlara ihtiyaç olduğu unutulmamalıdır. Balkan dilleri olan Arnavutça, Boşnakça, Bulgarca gibi dilleri bilen insanlar bölgeye gönderilmelidir. İngilizce bilmek tabiki yararlıdır ama tek başına yeterli değildir. Esas bilinmesi gereken dilin şu lehçelerden oluşması daha önemlidir: Sadakatçe, Babayiğtçe, Reisçe, kalpçe… Bölgede 600 yıllık dostumuz ve kardeşimiz olan Arnavutlarla, Boşnaklarla, Pomaklarla, Torbeşlerle çok iyi ilişkiler kurulmalı, bunlarla diyalog ve iletişim kurabilecek insanlar görevlendirilmelidir. Özellikle Kosova, Arnavutluk, Sırbistan, Karadağ, Makedonya ve Yunanistan’ın tamamı veya farklı bölgelerinde yaşayan ve tüm Balkanlarda nüfusları 8 milyonu geçen Arnavutlar, Balkanlarda bizim stratejik ortağımız ve birlikte hareket etmemiz gereken önemli bir topluluktur. Buna dikkat etmek bölgede bize önemli bir güç kazandıracaktır. Cennet mekân Sultan Abdülhamid’in Balkanlarda Arnavutlar üzerine geliştirdiği stratejiler mutlaka incelenmelidir. Türkiye’den bölgeye giden tüm İslami toplulukların Allah razı olsun yaptıkları fedakarlıklar ve hizmetler harika, bu hizmetlere tabiki devam etsinler ancak her birini tenzih ediyorum ama devlet içinde yer almak, dış politikaya etki etmek, Balkanlarda hizmet eden yukarda saydığımız devlet kurumlarına eleman koymak gibi şeyler yerine projeler geliştirerek bilgilendirici (İrşat) , Balkanlardaki fakir kardeşlerimize maddi destek vermek (Sadaka) ya da Kamu Diplomasisi gibi hizmetlerde bulunmaları son derece yararlı olacaktır. Türkiye’de faaliyet gösteren bölgeyle ilgili dernekler, düşünce kuruluşları, akademik çalışma grupları desteklenmeli ve Balkanlara proje üretmek üzerine cesaretlendirilmelidirler. Son olarak Balkanlarda yayın yapan başta Türkçe olmak üzere Arnavutça ve Boşnakça yayın organları ile iyi bir iletişim kurulmalı, istişare içinde olunmalıdır.”