Üsküp Yunus Emre Enstitüsü’nün mart ayında başlattığı “Yaşayan Çınarlar” projesinin kapanış programı gerçekleşti.
TİMEBALKAN
Üsküp Yunus Emre Enstitüsü’nün mart ayında başlattığı “Yaşayan Çınarlar” projesinin kapanış programı, Üsküp Türk Çarşısı’nda uzun süredir “saatçilik” zanaatını icra eden Selim Arslan söyleşisiyle gerçekleşti. Üsküp Türk Çarşısı’nda kaybolmaya yüz tutmuş veya unutulmuş zanaatların gündeme getirilmesi ve bu zanaatları icra eden ustaların, zanaatlarını anlatabilecekleri bir ortam oluşturmak için “Yaşayan Çınarlar” projesini hayata geçiren Üsküp Yunus Emre Enstitüsü,“Yaşayan Çınarlar” programının birincisini mart ayında, ikincisini ise mayıs ayında gerçekleştirdi.
Yaşayan Çınarlar kapanış programında konuşan Üsküp Yunus Emre Enstitüsü Müdürü Dr. Şemsettin Şeker, “Zanatçılığı geleceğe aktarmak gibi bir düşünceyle “Yalayan Çınarlar” projesini hayata geçirdiklerini söyledi. Yaşayan Çınarlar projesinin üçüncüsü olduğunu hatırlatan Şeker, bu akşam düzenlenen programın aynı zamanda Yunus Emre Enstitüsü olarak 2017 yılının son programı olduğunu belirtti.
1954 Üsküp doğumlu olan Selim Arslan kapanış programında saatçilik mesleğiyle ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Zanaatçı bir babanın oğlu olduğunu ifade eden Arslan, yaklaşık 50 yıldır saatçilik mesleğini icra ettiğini söyledi. Küçük yaşlarda saatçilik mesleğine başlayan Arslan, 1968 yılında ünlü bir Makedon ailede saatçiliğe başladığını ifade ederken, “Saatçilik zanaatini almaktan ziyade, çaldım. Öğrenmeye çabaladım ve hala da öğreniyoruz, öğrenmenin sonu yoktur. Herkes saatçi olamaz. Saatçilikte en önemlisi istek. İşini zevkle yapacaksın ve araştıracaksın” dedi.
Makedonya’da tek diplomalı saatçi olan Üsküp Çarşısı esnafı Selim Arslan, dükkansız kaldığı dönemde, diplomanın iş bulma konusunda yardımcı olduğunu ifade etti. Çırak, kalfa – usta ilişkileriyle ilgili de açıklamalarda bulunan Arslan, “Kalfa eğer benden daha iyi olursa o zaman kendimle gönül rahatlığıyla gurur duyabilirim. 10 – 15 çıraktan sadece 2,3 kişi meslekte devam etti” şeklinde konuştu. Teknolojinin mesleği olumsuz anlamda etkilemediğini söyleyen saatçi Selim Arslan, “Teknoloji bizim zanaatimizi hiç etkilemedi. Artık daha rahat çalışıyoruz. İstek ile çalışıyor, sürekli keşfetmeye çalışıyorum. İstek varsa ve biraz da saatten anlıyorsan bilgisayardan bakıp tamir edebiliyorsun” ifadelerini kullandı.
Saatçilik ile teknik bilgiler de veren Selim Arslan, “Bugün teknolojiyle yapılan saatlerde zanaatçilik yok. Eski dönemden kalan saatler paha biçilemez. Mekanik saat dediğimiz bu eski saatler çarktan ve yaydan oluşuyor. Çarklar birbirine özel dişlerle bağlanmış. Maşa da onu çeviriyor ve bu şekilde çalışıyor. İlk başlarda nasıl çalıştığına aklım ermiyordu ama daha sonra alışıyorsunuz. Şu anda tekrar mekanik saatlere geri dönüş var. Çünkü elektirkli saatlerden çok dayanıklı” açıklamalarında bulundu.
Yunus Emre Enstitüsü tarafından, zanatçı Selim Arslan’a sürpriz olarak sanatçı oğulları Mert ve Bertan Arslan tarafından çekilen bir video izletildi. Programın sonunda Yunus Emre Enstitüsü tarafından zanatçı Selim Arslan’a teşekkür belgesi takdim edildi.