Türkiye’nin Tiran Büyükelçiliği tarafından Arnavutluk’un başkenti Tiran’da iftar programı düzenlendi.
Türk Kızılayı ile Tiran Yunus Emre Enstitüsü iş birliğinde başkentteki Rahibe Teresa Meydanı’nda düzenlenen iftar programına Arnavutluk Meclis ile İlişkiler Bakanı Elisa Spiropali, Türkiye’nin Tiran Büyükelçisi Murat Ahmet Yörük, Türk Kızılay Genel Başkan Vekili İsmail Hakkı Turunç ile davetliler katıldı.
Turunç, burada yaptığı konuşmada, kültürlerinin paylaşmayı, hoşgörüyü ve yardımlaşmayı gerektirdiğini söyledi.
Bu anlayış içerisinde Türk Kızılay’ın 36 ülkede 38 noktada farklı etkinlikler düzenlediklerini ifade eden Turunç, “Dünyada her gün 23 bin insanın hayatını kaybettiği, her 8 dakikada bir çocuğun susuzluktan öldüğü ve dünyada çok gelişmiş silahlara çok ciddi ekonomik yatırımların yapıldığı bir dünya insanlara huzur vermiyor. Yaşadığı ülkelerden değişik nedenlerle göç etmiş 70 milyona yakın insan, başka coğrafyalarda hayat mücadelesi veriyor. Dünyanın silaha değil sevgiye ihtiyacı var.” diye konuştu.
Büyükelçi Yörük ise ramazanın sevgi, samimiyet demek olduğunu, birbirine tebessüm etmeyi unutmadan, saygı ve hoşgörü göstererek bu kutsal ayın gerçek amacına ulaşmasını sağlayabileceklerini kaydetti.
İnsanlık aleminin hoşgörüden uzaklaştırıldığı, evrensel mirasın zenginliği olan çeşitlilik ve farklılıkların çatışma unsuru haline getirildiği talihsiz bir dönemden geçtiklerini vurgulayan Yörük, Yeni Zelanda, Sri Lanka, ABD, Kanada ve Avrupa ülkelerindeki terör saldırıları ile camilere yönelik saldırıları hatırlattı.
Yörük, şiddetin daha fazla şiddeti doğurduğunu belirterek, şöyle devam etti:
“Üzülerek görüyoruz ki artan İslam karşıtlığı, antisemitizm, Hristiyan düşmanlığı, göçmen karşıtlığı ve yabancı düşmanlığının oluşturduğu nefret girdabı tüm dünyayı etkisi altına almaktadır. Bu nefret dilini kullanan aşırı sağcı, popülist ve kutuplaştırıcı söylemleri körükleyen siyasi partiler maalesef siyasetin merkezine nüfus etmektedirler. Bilinçsiz yığınları çatışmacı ve yıkıcı hedeflere yönlendirmektedirler. Dinler, mezhepler, ırklar ve milliyetler üzerinden kurgulanan bu kutuplaştırıcı söylemler ne yazık ki bizlere İkinci Dünya Savaşı öncesindeki genel havayı hatırlatmaktadır.”
AA