Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Türkiye’nin Balkanlar’da istikrar ve kalkınmanın temini, barışın pekiştirilmesi dışında hiçbir özel gündemi yoktur.” ifadelerini kullandı.
Erdoğan, Bosna Hersek’te yayımlanan Stav Dergisine verdiği mülakatta gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı.
“Bosna Hersek Türkiye için ne ifade ediyor? Bosna Hersek’te ve genel olarak Balkanlar’da amaçları nedir?” sorusu üzerine Erdoğan, Türkiye’nin ortak bir tarihi, coğrafyayı ve kaderi paylaştığı Balkan coğrafyasına sırtını dönmesinin düşünülemeyeceğini vurguladı.
Erdoğan, 1990’lar boyunca Balkanlar’da herkesin yüreğini burkan, içini acıtan olaylara şahit olunduğunu anımsatarak, üzerinden çeyrek asır geçse de Srebrenica Katliamı’nın acısının halen taze olduğunun altını çizdi.
Balkanların tarihten ders çıkararak yaşadığı tüm acılara, sıkıntılara rağmen, son 25 yılda istikrar, güvenlik ve barış yolunda çok ciddi mesafe kaydettiğini belirten Erdoğan, şunları aktardı:
“Biz de Türkiye olarak bu sürece destek olduk. Ülkemizin Balkanlara yönelik yaklaşımının çerçevesini, bölgesel sahiplenme, saygı ve kapsayıcılık ilkeleri oluşturmaktadır. Türkiye’nin Balkanlar’da istikrar ve kalkınmanın temini, barışın pekiştirilmesi dışında hiçbir özel gündemi yoktur. Bu politika, hiçbir etnik ve dini unsuru ötekileştirmeden, birlikte var olmanın ve birlikte kazanmanın mümkün olduğunu herkese göstermiştir. Her ne kadar kaostan ve gerilimden beslenen bazı odaklar, bu barış ve istikrar ortamından rahatsız olsa da aklıselimle hareket eden herkes Türkiye’nin bu çabalarını memnuniyetle karşılamaktadır.”
– “Türkiye, Bosna Hersek’i asla yalnız bırakmayacaktır”
“Bosna Hersek’teki bazı medya organlarında ‘Türkiye Sırbistan‘da yatırım yapıyor, Bosna’ya ise sevgi veriyor’ şeklinde eleştiriler var. Bu argümana örnek olarak da Türkiye’nin Sırbistan‘da açtırdığı fabrikalar gösteriliyor. Bu eleştirilere yorumunuz nedir?” sorusuna Erdoğan, “Bu iddialar kesinlikle doğru değildir. Türkiye, bağımsızlığından bu yana geçen sürede en sıkıntılı anlarında dahi Bosna Hersek’i yalnız bırakmamıştır, asla bırakmayacaktır.” yanıtını verdi.
Erdoğan, 8 Ekim 2019’da Sırbistan, Bosna Hersek ve Türkiye liderleri olarak Belgrad-Saraybosna Otoyolu Projesi’nin temel atma törenini gerçekleştirdiklerini hatırlatarak, ilk etabı 250 milyon dolar değerindeki projeyle, bölgedeki ticari, ekonomik, kültürel, insani ilişkilerin güçlenmesini hedeflediklerini belirtti.
Bunun sadece bir yol projesi değil, her yönüyle bir barış projesi olduğunu vurgulayan Erdoğan, “Türkiye’nin Bosna Hersek’teki doğrudan yatırımlarının toplamı 250 milyon dolara yaklaşmıştır. 700 milyon doları bulan toplam ticaretimizde kısa vadede hedefimiz 1 milyar dolardır.” ifadelerini kullandı.
Erdoğan, 2014’teki sel felaketinden sonra başlattıkları et ithalatının Bosna Hersek’te hayvancılığın ve besiciliğin gelişmesine ciddi katkılar yaptığına işaret ederek, aynı şekilde TİKA ve diğer kurumların da kalkınma odaklı yardımlarıyla Bosnalıların yanında olduğunu dile getirdi.
– “Bosna Hersek, Avrupa’ya açılan kapı”
“TİKA, Yunus Emre, Ziraat Bankası, Vakıflar Genel Müdürlüğü gibi Türkiye kurumlarının Bosna Hersek’te yaptıkları onca tarihi, turistik yapılar, öğrenci yurtları gibi şeyler, Bosna’ya en çok yatırım yapan ülkeler sıralamasında, yatırım olarak sayılmıyor. Bunu bir eksiklik olarak görüyor musunuz?” sorusu üzerine Erdoğan, Türkiye’nin Bosna Hersek’te 13 önemli yatırımının bulunduğunu, Ziraat Bank’ın 32 şubesiyle Bosna Hersek’in bankacılık sektöründe önemli rol oynadığını ifade etti.
Komşu ülkeler sayılmazsa, Bosna Hersek’e gelen turistler bakımından Türkiye’nin birinci sırada olduğunu belirten Erdoğan, Bosna Hersek’in sunduğu ekonomik ve ticari imkanların çok daha yakından tanınması, tanıtılması gerektiğine işaret etti.
Erdoğan, Türk yatırımcılar için Bosna Hersek’in, Avrupa’ya açılan bir kapı olduğunun altını çizerek, “Ülkelerimiz arasında çifte vergilendirmenin önlenmesi ve Serbest Ticaret Anlaşması gibi ikili ticareti kolaylaştıran pek çok anlaşma var. Siyasi istikrarla beraber Türkiye’nin Bosna Hersek’teki yatırımlarının daha da artacağına inanıyorum. Bu konuda biz elimizden gelen gayreti göstermeye hazırız.” değerlendirmesinde bulundu.
– “Söz konusu Müslümanlar olunca…”
“Srebrenica Soykırımı’nı inkar eden, Miloşeviç’e destek veren Handke’ye Nobel Ödülü verildi. Türkiye buna ilk tepki gösteren ülkelerden biri oldu ve törene de katılmadı. Nobel Ödülü’yle alakalı görüşlerinizi alabilir miyiz?” sorusuna Erdoğan, “Nobel Edebiyat Ödülü’nün, binlerce Müslümanın kanını döken bir caniyi savunan, destekleyen, hatta öven bir şahsa layık görülmesi utanç vericidir. Kirli ve kanlı siciline rağmen bu şahsı ödüllendirenler, 25 yıl önce Bosna’da işlenen soykırıma da ortak olmuşlardır.” yanıtını verdi.
Nobel Komitesinin, hem edebiyat hem de barış ödülü alanında daha önce de benzer vahim kararlara imza attığını anımsatan Erdoğan, şunları kaydetti:
“Ortada küresel barış ve istikrar adına hiçbir başarısı olmayan, hatta eline masumların kanı bulaşmış kimi siyasetçiler, bu komite tarafından ödüle layık görülmüştür. Bu şahsın, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin kabul edildiği 10 Aralık İnsan Hakları Günü’nde ödüllendirilmesi ise ayrı bir garabettir. Acaba bu şahıs Boşnakları değil de İngilizi, Almanı, Fransızı, İtalyanı veya Norveçliyi katleden birini övseydi, Nobel Komitesi yine bu şekilde davranabilir miydi? Holokost’u öven bir şahsı ödüllendirmeye cesaret edebilirler miydi? Elbette hayır. Fakat söz konusu Müslümanlar olunca, bu tarz utanç verici skandallara rahatça imza atılabiliyor.”
– “İzzetbegoviç büyük siyasetçi ve dava adamı”
Erdoğan, “Bosna Hersek’le olan ilişkinizde sık sık bahsedilen bir mesele var, o da rahmetli Aliya İzzetbegoviç’in emaneti. Bu emanet sizin için ne ifade ediyor?” sorusu üzerine, İzzetbegoviç’in sadece Bosna Hersek’in değil, İslam dünyasının son asırda yetiştirdiği en büyük mütefekkir, siyasetçi ve dava adamlarından biri olduğunu vurguladı.
İzzetbegoviç’in savaş meydanlarında cesur bir asker, ailesine müşfik bir baba, arkadaşlarına aziz bir dost, milletini bağımsızlığa taşıyan bilge bir lider olduğunun altını çizen Erdoğan, “Aliya İzzetbegoviç’in en büyük eseri Bosna, en önemli mirası ise asaletidir. Bu vesileyle kendisine bir kez daha Allah’tan rahmet niyaz ediyorum. Bosna Hersek ne kadar güçlü, müreffeh ve istikrarlı olursa, Aliya’nın emanetine de o denli sahip çıkılmış olacaktır. Biz de bu anlayışla hareket ediyor, her alanda Bosnalı kardeşlerimize destek veriyoruz.” ifadelerini kullandı.
Bosna Hersek halkına bir mesajının olup olmadığı sorulan Erdoğan, “Bosnalı kardeşlerimize ve Türkiye ile gönül bağı olan Balkanlardaki tüm dostlarıma söylemek istediğim ilk şey, Türkiye’nin her zaman yanlarında olacağıdır. Biz, Bosna Hersek’in huzuru, istikrarı ve barışı için çalışmaya devam edeceğiz. Tüm Bosna Hersek halkına 2020 senesinde Rabbimden esenlikle diliyor, ülkem ve milletim adına selamlarımı iletiyorum.” karşılığını verdi.
Kaynak: AA