İbni Haldun’un ilk eseri Mukaddime (Giriş) gibi, önce kısa bir giriş.
Tunus, Fransa’dan 1956’da bağımsızlığını kazanan, Habib Burgiba olan bir kuzey Afrika Akdeniz ülkesi.
Nüfusu 12 milyona yakın, kişi başı milli gelir 3.600 ABD Doları.
Tunus’un tarihteki asıl sahipleri Berberilerin (M.Ö.3000) sayısı ancak yüzde 1, yüzde 98’i Arap ve yüzde 1’i de Yahudi.
Yüzde 98’i Müslüman, Suni olan Tunus’taki camilerde, tamamen Avrupa mimarisinin etkisi görülüyor.
Tunus’un, yaklaşık 350 yıl Osmanlı idaresinde bulunmuş olmasına rağmen Türkçe bilen, yok denecek kadar.
Fakat, 75 yıl Fransa’nın sömürgesi olan Tunus’ta, Fransızlar Tunuslulara Fransızca’yı anadilleri gibi öğretmişler.
Bana, Türkiye’nin 70’li yıllarını andırır gibi, oldu buraları. Fakat, Türkiye karşı sevgileri açıkça dile geliyor.
Bugün böyle olan Tunus’un geleceği, altın plajları ve güneşli havası ile turizimdir.
Bir tarihçi olarak, Tunus gezimde en mutlu anım, dünya boyutunda ünlü Müslüman-Arap tarihçi İbni Haldun’un doğum yerinde olmaktı.
Başkent Tunus’un merkezinde dikili heykeli, bilgeliğni yansıtır gibi. Bakıştık, ruhen merhabalaştık, sanki.
Adını tarihe geçiren 7 ciltlik dünya tarihi Kitâbu’l-İber ve Mukaddime’yi – Prolegomena (Giriş) yazdı. Özellikle Batılı düşünürlerin etkileşimi oldu.
Arnold Joseph Toynbee (1889-1975), İngiliz tarihçi, İbni Haldun için “Bugüne kadar en büyük tarih felsefesinin sahibidir” demişti.
Antik çağda tarihin babası Herodot ise, 14. yüzyılın düşünürü İbni Haldun da eserlerinin etkileşimi ile ortaçağdan günümüze kadar devam eden dönemin, tarih babası olarak kabul edilir.
İbni Haldun, coğrafyanın insan üzerindeki etkilerini felsefi ve fiziki açıdan ele aldığı kitabında, insan için yaşadığı coğrafyanın kaderi olduğu görüşünü savunur.
Bana göre de Coğrafya Kaderdir. Fakat, dünyaya gözümüzü açtığımız aile de bir kaderdir.
İşte bu yüzden, kaderimize küsmek, son pişmanlık gibi fayda getirmiyor.
Fakat, Filistin’de Yahudi hükümetinin insanlık kıyımı, soykıyımı bir kader olmamalı…
Sevgiyle kalın…