![](https://timebalkan.com/wp-content/uploads/2025/02/thumbs_b_c_ac041e286f0bab65bc055c2741bbc395.jpg)
Projede bazı futbol kulüpleri bile işin içine dahil edilmek istenirken, Fenerbahçe BEKO, Anadolu Efes gibi milyonlara hitap eden, peşinden on binleri sürükleyen takımların adının geçmemesi gerçekten ilginç.
Basketbol yazarı Gökhan Türe, NBA yönetiminin Avrupa basketboluna yönelik projelerinin arka planını AA Analiz için kaleme aldı.
***
Dünya basketbolunun göz bebeği, “bacasız endüstri” olarak da nitelenen basketbolun bir numaralı ligi Amerikan Basketbol Ligi (NBA), son dönemde Avrupa kıtası ile ‘kaynaşmak’ adına ciddi atılımlar peşinde. NBA Yönetimi, eski kıtada “gözüne kestirdiği” ülke ve kulüplerle yeni bir Avrupa Ligi oluşturmak için kolları sıvadı. NBA Başkanı Adam Silver’ın da artık açık açık dillendirdiği ve Avrupa medyasına da yansıyan bu dev projenin içeriği ise açıkçası şimdiden bir “ölü doğumu” işaret ediyor ve yeniden gözden geçirilmesi şart. Her ne kadar Silver, Avrupa’da basketbolun büyümesine fayda sağlamak istediklerini vurgulasa da finansal olarak Avrupa’nın güçlü ülkelerinin pazarlarını hedef almaları bu söylemi boşa çıkarıyor.
Projenin içeriğine bakıldığında NBA, Avrupa’da basketbolun gelişiminden çok, amiyane tabiriyle Avrupa pazarına “çökmeye” ve kendisine yeni gelir kapıları açmaya öncelik veriyor. Avrupa haritasının sadece batısındaki ülke ve şehirler proje kapsamına alınarak doğudakiler adeta yok sayılıyor. Bu da yetmiyormuş gibi, mevcut basketbol takımları varken, bazı şehirlerde futbol kulüplerinin basketbol şubeleri açarak bu lige dahil olmaları planlanıyor.
NBA’in İngiltere sevdası bitmiyor
Uzun yıllardır gerek Uluslararası Basketbol Federasyonu (FIBA) ve gerekse Avrupa Basketbol Ligleri Birliği (ULEB) organizasyonunun bir türlü basketbola “ısındırmayı” başaramadığı “futbolun beşiği” İngiltere, basketbola olan tüm ilgi yoksunluğuna karşın yine revaçta. Muhtemelen bunun en önemli sebebi ABD’den Avrupa’ya en yakın uçuş mesafesinde olmaları (NBA normal sezon maçlarının bazılarını da zaman zaman burada oynatıyor). NBA yönetimi, Manchester City kulübünün basketbol şubesi açıp, şehre NBA standartlarında yeni bir salon inşa ederek dahil olmasını öngörüyor. Yine aynı şekilde, Fransa’nın başkenti Paris’te de bir Euroleague takımı Paris Basketball dururken, yeni oluşumda NBA yönetimi Paris Saint Germain’in, tıpkı Manchester City örneğinde olduğu gibi basketbol şubesini aktif hale getirip yeni bir salonla NBA Avrupa Ligi’nin parçası olmasını hedefliyor. Özetle, halihazırda köklü basketbol kulüpleri mevcutken, futbol kulübünden basketbol departmanı devşirme çabası içindeler.
Arap sermayesi de hedefte
Hem Manchester City hem de Paris St. Germain’in ortak noktası, her iki kulübün sahiplerinin Arap milyarderler olmasıdır. Bu iki projenin bir benzeri de yine ekonomisi ile Avrupa’nın önde gelen ülkelerinden biri olan Almanya’da hayata geçirilmek isteniyor. Projede Berlin ve Münih ana unsurlar fakat burada da ne Alba Berlin ne de Bayern Münih’in adı geçiyor. Bu iki şehirden birinin yeni bir salon ve yeni bir kulüple bu yeni oluşumda yer alması hedefler arasında. Aynı durum Milano için de geçerli, orada da A lisanslı Euroleague kulübü Olimpija Milano’nun esamesi okunmuyor. Yine yeni bir kulüp ve salon hamlesi Milano için de olası formüllerden biri.
Euroleague’in en çok şampiyonluk kazanan (11) dev kulübü Real Madrid, yeni kurulacak ligin ana unsuru konumunda, olması gereken de bu. Hatta bu teklif nedeniyle Real Madrid’in, ULEB yönetiminin A lisansını 10 yıllığına yenilemek için yaptığı öneriyi rafa kaldırdığı da gelen söylentiler arasında.
Eski NBA yıldızı Tony Parker’ın sahibi olduğu Fransız kulübü ASVEL de hedefteki bir başka Euroleague ekibi. Ama ASVEL’in hedefte olmasının tek sebebi elbette ne salonu ne de seyirci potansiyeli, yalnızca Tony Parker’ın geçmişten günümüze NBA ile olan ve devam eden bağları. Parker’ın, bu ay içinde bazı Euroleague kulüpleriyle temas kurup NBA ile aralarında köprü vazifesi görmesi de bekleniyor.
Türk, Yunan ve Sırplar yer almıyor
Anlaşılan o ki NBA, yıldızlarını ve hatta yıldız adayı oyuncularını bünyesine çekerek bir nevi sportif anlamda “sömürgeleştirdiği” Avrupa kıtasını yüceltmenin aksine kulüpler bazında da hegemonyası altına almayı amaçlıyor. Hem de Avrupa basketbolunun taraftar kitlesi açısından “en büyük” potansiyeline sahip Türkiye, Yunanistan ve Sırbistan’ın kulüplerini yok sayarak. Projede bazı futbol kulüpleri bile işin içine dahil edilmek istenirken, Fenerbahçe BEKO, Anadolu Efes, Olympiakos, Panathinaikos, Partizan ve Kızılyıldız gibi milyonlara hitap eden, peşinden on binleri sürükleyen takımların adının geçmemesi gerçekten ilginç. Eğer bu plan bu şekliyle hayata geçirilecekse ve Avrupa’nın 1 numaralı ligi ile rekabet edecek ikinci bir oluşumla pastayı ikiye bölme gibi bir niyet var ise bunun faydadan çok zarar getireceği de ortada.
Burada iki noktaya dikkati çekmekte fayda var. Avrupa basketbolunun aşamadığı iki büyük sorun: Pastayı büyütememek ve NBA’e oyuncu göçünün önüne geçememek. Uzun yıllardır Euroleague’in hak ettiği değeri bulamadığı, kulüplerin gelirlerinin futbolun çok ama çok altında, hatta “komik” denecek rakamlarda çakılı kaldığı bilinen bir gerçek. Aslında bu iki sorun da birbiriyle az çok bağlantılı.
Bardağın dolu tarafından bakacak olursak, belki de böyle bir hamle (NBA Avrupa Ligi) bu iki büyük sıkıntının giderilmesinin yolunu açar. NBA hayalini gerçekleştirmek için yanıp tutuşan genç yetenekler, kıta içinde tutulabilir. Kulüplerin gelirleri futbol kadar olmasa da en azından giderlerini karşılayacak, zarar etmeyecek seviyeye çıkabilir. Tabii ki Avrupa’daki bu yeni ligin oluşum sürecinde, paydaşlarını belirlerken (katılımcı kulüpler), “akıl ve mantıkla bağdaşmayan” seçenekler üzerinde durmak yerine mevcut güçlü figürlerle hareket etmek gerekiyor. Bu noktada adı geçen tek kulübün Real Madrid olması, popülarite ve milyonlarla sayılan taraftar kitlesi açısından Fenerbahçe BEKO, Olympiakos, Panathinaikos, Partizan, Kızılyıldız, Barcelona gibi kulüplerin “esamesinin okunmaması” bir hayli ilginç.
10 takımla oluşturulması ve 2026/27 sezonundan itibaren hayata geçirilmesi planlanan bu yeni yapıda 20 bin seyircinin üzerinde kapasiteye sahip salonlar ve medya hakları ile bir “Küçük NBA” hayali var NBA yönetiminin. Ancak, eğer proje Avrupa medyasına yansıdığı biçimde hayata geçirilecekse, yukarıda saydığımız kulüpler olmadan bu hayalin gerçekleştirilemeyeceğini ortaya koymak gerekiyor. NBA’in de bu projeye dair Avrupa’da esen soğuk rüzgarları dikkate alarak “mantıkla çelişmeyen” bir yapıya odaklanması şart.
[Gökhan Türe, basketbol yazarıdır.]
*Makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansının editoryal politikasını yansıtmayabilir.