İstanbul Medipol Üniversitesi İşletme ve Yönetim Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Serhat Yüksel, “Bu rekabetçi ortamda teknolojik gelişmelere ayak uyduramayan şirketlerin ayakta kalabilmeleri oldukça zor.” dedi.
İstanbul Medipol Üniversitesi İşletme ve Yönetim Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Serhat Yüksel, teknolojik gelişmelerin sektörler üzerinde büyük dönüşümlere neden olduğunu belirterek, “Bu rekabetçi ortamda teknolojik gelişmelere ayak uyduramayan şirketlerin ayakta kalabilmeleri oldukça zor.” dedi.
Yüksel, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ekonomi ve teknolojik gelişmelerin birbirinden farklı bir şekilde düşünülemeyeceğini ifade ederek, teknolojik gelişmelerin birçok alanda etkili olduğunu, buna paralel olarak, teknolojik gelişmelerin ülkelerin ekonomik gelişiminde de oldukça etkisi bulunduğunu kaydetti.
Teknolojik gelişmelerin belirli sektörleri ön plana çıkarttığını belirten Yüksel, devamla şunları kaydetti:
“Online alışveriş siteleri bu süreçten olumlu yönde etkilenmektedir. 2019 yılında yüzde 8 civarında seyreden elektronik ticaretin tüm ticaret hacmine oranı 2020’de yüzde 19 seviyesine kadar yükselmiştir. Hacim olarak değerlendirdiğimizde de Ocak 2019’da 8,5 milyar TL olan e-ticaret hacmi, 2020 yılının sonlarına doğru 18 milyar TL rakamını aşmıştır.
Teknolojik gelişmelerin verdiği kolaylıkla insanlar artık alışverişlerini online bir şekilde gerçekleştirmektedir. Bu durum da bu sektörlerin gelişimine katkı sağlamıştır. Örnek olarak, elektronik ortamda meydana gelen beyaz eşya ticaretinde yüzde 100’ün üzerinde, gıda alışverişlerinde ise yüzde 400’ün üzerinde artış yaşanmıştır. Bu artışlarda Kovid-19 pandemisinin etkisi de şüphesiz ki çok büyüktür. Buna karşın teknolojik gelişmelerin online ticaret hacmini radikal bir şekilde arttırdığı da ortadadır.”
“Teknolojik gelişmelerin ekonomik büyümeyi olumlu etkilemesi bekleniyor”
Doç. Dr. Serhat Yüksel, teknolojik gelişmelerin ekonomiye dair en önemli etkilerinin sektörler üzerinde olduğunu vurgulayarak, yaşanan teknolojik gelişmelerin bazı sektörleri ön plana çıkardığını söyledi.
Teknolojik gelişmelerin ekonomik büyümeyi olumlu etkilemesinin beklendiğini ifade eden Yüksel, “Bunun en temel gerekçesi de teknolojik gelişmeler sayesinde tasarruf miktarının artması ve şirketlerin fon kaynaklarına erişebilmesinin kolaylaşmasıdır.” dedi.
Teknolojik gelişmelerin yol açtığı bazı risklerin de söz konusu olduğunu vurgulayan Yüksel, “Bu gelişmeler sektördeki rekabeti artırmaktadır. Bu çerçevede, bu rekabetçi ortamda teknolojik gelişmelere ayak uyduramayan şirketlerin ayakta kalabilmeleri oldukça zordur. Netice itibarıyla teknolojik gelişmelerin ülkenin ekonomik yapısını olumlu etkilemesi, bu ülkelerin teknolojik gelişmeleri etkin bir şekilde takip etmesi ve zamanında uygulamasına bağlıdır.” diye konuştu.
Yapay zekanın bir teknolojik devrim olduğuna ve yapay zekaya ayak uyduramayan şirketlerin rekabet edebilme olasılıklarının kalmadığına dikkati çeken Yüksel, “Dolayısıyla şirketler artık araştırma geliştirme çalışmalarına önemli bir bütçe ayırır hale gelmiştir. Yapay zeka uygulamaları şirketlere birtakım kolaylıklar getirmektedir. Şirketler, yapay zeka uygulamalarını doğru bir şekilde uygulayabilirlerse maliyetlerinin azaltılabilmesi mümkün olabilecektir. Bu durum da şirketlerin karlılıklarının artırılabilmesine katkı sağlayacaktır.” ifadelerini kullandı.
“Belirli mesleklere ihtiyaç kalmayacak ve şirketler kalifiye elemanları tercih edecek”
İstanbul Medipol Üniversitesi İşletme ve Yönetim Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Yüksel, yapay zekanın müşteri memnuniyetini karşılama anlamında da önemli bir rolü olduğunu vurgulayarak, bazı uygulamaların sistemsel olarak geliştirebildiği için belirli mesleklere ihtiyaç kalmayacağını ve şirketlerin kalifiye elemanları tercih edeceklerini söyledi.
Teknolojik gelişmelerin bankacılığa olan etkilerine değinen Yüksel, sözlerini şöyle sürdürdü:
“2013 yılında Türk bankacılık sektöründe 198 bin civarı personel çalışırken, bu rakamın Aralık 2020’de 186 bin seviyelerine gerilediği görülmektedir. Bu durum işin ciddiyetini açıklamaya bence yeterlidir. Geçen 7 yıllık zaman diliminde bankaların aktif büyüklükleri ve karlılıkları artarken, personel sayılarında önemli bir azalış meydana gelmiştir. Belirtilen bu durum şube sayıları için de geçerlidir. 2013 yılı itibarıyla Türkiye’de 11 bin civarında banka şubesi bulunurken, 2020 yılında bu rakamın 10 binden az olduğu görülmektedir. Özetle, bankalar işlem hacmi olarak büyüyor, karlılıkları artıyor. Ama bunun yanında, hem personel hem de şube sayılarında azalma meydana geliyor. Bu rakamlar teknolojinin finans sektörü üzerindeki etkisini net bir şekilde göstermektedir. Anlaşılabileceği üzere, bazı iş tanımlarında çok daha az sayıda personele ihtiyaç duyulmaya başlanmıştır.”
“Teknolojik gelişmeler para anlayışı üzerinde oldukça etkili”
Doç. Dr. Serhat Yüksel, teknolojik gelişmelerin tüm sektörleri etkilediği gibi paranın yapısını da etkilediğini ifade ederek, artık ödemelerde kredi kartı ve banka kartı kullanımının geçmişe kıyasla önemli ölçüde arttığının görüldüğünü, teknolojik gelişmelerin sağladığı kolaylıkların müşterileri bu alanlara yönelttiğini söyledi.
2015’te banka kartı veya kredi kartı kullanılarak gerçekleştirilen işlem tutarının 92 milyar TL seviyesindeyken, bu rakamın geçen yıl 251 milyar TL’yi aştığının görüldüğünü aktaran Yüksel, bu işlem hacimlerinin sadece 5 yılda 2,5 katından fazla arttığı dikkate alındığında, teknolojik gelişmelerin para anlayışı üzerinde oldukça etkili olduğunun görülebildiğini kaydetti.
“Kripto paralarda günlük işlem hacmi 1 milyar doları aştı”
İstanbul Medipol Üniversitesi İşletme ve Yönetim Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Yüksel, günümüzde sıklıkla tartışılan konulardan birinin de blockchain teknolojisi olduğunu, bu teknoloji sayesinde çok ciddi kolaylıklar meydana geldiğini belirterek, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Belirtilen bu durum, kripto paraların kullanımını da artırmaktadır. Ocak 2021 itibarıyla kripto paralarda günlük işlem hacminin 1 milyar doları aştığı görülmektedir. Yaşanacak yeni gelişmeler sayesinde blockchain teknolojisinin yeni kolaylıklar sağlaması da olasıdır. Buradan yola çıkarak, blockchain teknolojisinin para anlayışımızda önemli role sahip olacağını söyleyebilmek mümkündür. Bu süreçte en fazla sorulan sorulardan biri de sadece bu teknolojinin tüm para sisteminde kullanılıp kullanılmayacağıdır. Bu sorunun cevabını verebilmek oldukça zordur. Önümüzdeki yıllarda blockchain teknolojisinin finansal sistemde çok daha fazla ağırlığa sahip olacağı ortadadır. Buna karşın tüm sistemin blockchain teknolojisi ile ilerlemesi için daha vakit olduğu kanaatindeyim.”
AA