Tehlikeli Sular ve Halkın Feraseti

“Bir topluluğa olan kininiz, sizi adaletten alıkoymasın.” – Mâide Suresi 8. ayet

Yıl 2001 daha çocuktum. Ülkemizde yaşanan çatışmalardan korunabilmek için Türkiye’deki akrabalarımıza sığınmıştık. Fakat gözümüz kulağımız doğduğumuz topraklardaydı. Kimse doğduğu yeri kolay kolay terkedemez. Çatışmalar dinsin de bir an önce evimize dönelim istiyorduk. Nihayet masaya oturuldu, pazarlıklar yapıldı, eller sıkışıldı, barış tesis edildi!..

Çocukluğumun geçtiği mahalleyi Yugoslavya’ya benzetirim. Komşularımız Makedon, Sırp ve Hırvatlardı. Arnavut, Boşnak ve Romanlar bizim oynadığımız mahalleye gelir, karışık takımlar yapar futbol maçları yapardık. Elbette güzel arkadaşlıklar edindim. Kavgalar işin tadı tuzu tabi. O dönem Türklere karşı olumsuz tavrı, söylemleri olan komşularımın ve çocuklarının şimdilerde Türklerden ve Türkiye’den övgü dolu sözlerle bahsetmeleri, Balkanlarda Türk imajı ve algısının düzeltilmesi noktasında katettiğimiz yolu gösteriyor. Rehavete kapılmadan her alanda bu algıyı güçlendirmemiz gerekiyor…

İlköğrenimimi Tefeyyüz İ.O.’nda gördüm. Okula genelde devlet otobüsüyle giderdim. Otobüs yolculuklarından sosyolojik ve psikolojik sonuçlar çıkarılmaz demeyin. Anlatayım. Otobüsün ön sıralarında her zaman Makedonlar otururdu. Arnavut öğrenciler ve vatandaşlar genelde arka sıralarda otururdu. Ben Türk olmanın avantajını kullanarak bazen önde, bazen ortada, bazen de arka sıralarda otururdum. Bu bile toplum olarak geçtiğimiz ağır psikolojik süreci gösteriyor. Makedonlar Araçina’dan gelen 55 numaralı otobüse binmezdi. Son dönemde bu atlatılmış görünüyor. Ön sıralarda Arnavutları, arka sırada Makedon öğrencileri görmek beni şimdilerde çok mutlu ediyor.

Arnavutça öğrenmek isteyen Makedonları, Boşnakçaya merak salan Türkleri, Makedoncaya önem veren Arnavutları, Romanca öğrenen arkadaşlarımı görünce içim umutla doluyor.

Oyunu Halkın Feraseti Bozacak

Son dönemde birlik ve beraberlik ruhumuza kast eden siyasi açıklamalar yapılıyor. İktidar hırsı ve iktidarı teslim etmeme inadı yüzünden toplumun kılcal damarlarına nifak tohumları ekilmek isteniyor. Gerek siyasi parti temsilcileri, gerekse cumhurbaşkanlık düzeyinde 2001 atmosferine yakışan açıklamalar yapılıyor. Halkımız karanlık bir çukura çekilmek isteniyor.

Tam bu noktada şuuru dumura uğramış parti temsilcilerine, gözlerine hırs perdesi inmiş devlet yetkililerine, adaletin gelmesinden uykusu kaçan emek hırsızlarına, çatışma çıkarmak isteyen paçavra portallarına, koltuğunu kaybetmemek uğruna aslan kesilen milliyetçi magandalara, kalemini iki kuruşa satmış yüz karası köşe yazarlarına iki kelam söylemek isterim; Hırsınız, Kininiz, Korkularınız, Zehriniz ve Fitnenizde boğulacaksınız. Boğulurken mağdur insanları ve masum vatandaşları yuvarlanmakta olduğunuz lağım çukuruna çekmeyin! Tarihte siyah bir leke olarak anılmaktan kaçamazsınız. Yaptığınız tahribata bir son verin!

Maalesef Türk partilerimiz bu süreçte ‘bildiri partisi’ olmaktan ileri gidemedi. Milletimize aklı selim davranmayı telkin edecek yerde birbirlerine cevap yetiştirmeye çalışıyorlar. Yazık çok yazık!

Bu kritik süreçte bizlere, halka, bu toprakların asıl sahiplerine, onurlu vatandaşlara düşen bu oyunu bozmak. Peki bu kirli, hain ve aşağılık oyunu nasıl bozabiliriz? Geçen gün Arnavut arkadaşlarla konuşurken şunu dedim: “Sen kendi milletin için en büyük milliyetçisin. Ben kendi milletim için keza. Makedon, Boşnak, Sırp da kendi milleti için en büyük fedakarlıkları yapar. Birbirimize bunu kanıtlamaya gerek yok. Belli odaklar siyasi istikballeri uğruna milleti kara bir çukura çekmek istiyorlar. Bu oyuna gelmeyelim. Makedon komşumuza bir selam veriyorsak, selamı iki katına çıkaralım. Boşnak kardeşimize daha çok sarılalım. Roman kardeşimizin derdini dert edinelim. Ancak bu şekilde oyunu bozabiliriz”

Önceden planlanmış ve başarılı olamayan Kumanova olayları sırasında sosyal medya üzerinden bir Arnavut vatandaşın aklı selim konuşması paylaşılmıştı. İnsanları manipülasyonlara gelmemeye çağıran vatandaş videonun sonunda Makedon bir komşusuyla kucaklaşmıştı. O videoyu paylaşmayan neredeyse yok gibiydi. Halkımızın feraseti bir kez daha kuklaların, kuklacıların oyununu bozmuştu.

Bu oyunu bir kez bozduysak bir kez daha bozabiliriz!

Selam verin!

Kucaklayın!

Komşunuzun gözlerinin içine bakın!

Bu oyunu hep beraber bozalım!

Read Previous

Arnavutluk’ta FETÖ’nün sonunu ‘ikili anlaşma’ getirebilir

Read Next

Tefeyyüz Güreş Kulübü başarılarına devam ediyor

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *