Evet ders yılının sona ermesi, sınavların tamamlanması yaz sezonun geldiğini müjdeliyor. Kimimiz sevinç, kimimiz burukla yaz sezonunu karşıladık. Karnelerdeki başarılar, sınavlardaki soruların yanıtlanması yaz sezonuna ayak bastığımızın habercisi. Yaz ayları başlayınca herkesi bir telaş sarar. Elbette ki tatil heyecanıdır bu telaşın özü…
Yaz tatilimizi kimimiz yakın akrabalarımızı, kimimiz köylerdeki ailelerimizi ziyaret etmekle geçireceğiz… Demem o ki, yaz tatiline çoğumuz kucak açmış bir an önce hazırlıklarımıza başlamaktayız…
Ben de evlatlarım, torunlarım kadar yaz tatiline heyecanlı giriyorum her yıl. Ancak bu yaştaki heyecan tatile çıkmak gibisinden değil. Bu heyecan yıllar öncesi gençliğimdeki tatillerin heyecanını hatırlattığındandır…
Çoğumuz yaşadığımız dönemin tatil heyecanına kapılırız. Benim de heyecanım yıllar öncesi Memleketim Makedonya- Üsküp tatillerini anımsatıyor her yaz döneminde… Güzelim Memleketim Makedonya’nın çok takdire değer tatil beldeleri var. UNESKO tarafından koruma altına alınan Ohri Gölü. Gölün güzelliği, doğası, tarihi yerleri gerçekten de görmeye değer. Bizler Ohri Gölü’ne yaz aylarında hemen her hafta sonları giderdik. Ohri gölü kıyısındaki Struga şehri de bir ayrı güzel. Her yıl düzenlenen –Struga Şiir Akşamları- Ohri’deki – Balkan Folklor Festivali- dünyanın dört bir yanından folklor derneklerini, şairleri topladığı kadar bizlerin de ilgisini çekerdi. Her yıl bu iki değerli Festivale gider hiç kaçırmazdık… Derken Makedonya’nın Doyran ve Prespa göllerini de unutmamak gerek. Her iki gölün varlığı Makedonya’nın doğal güzelliklerinin bir parçasıdır aynı zamanda.. Memleketimin böylesi güzelliklerine rağmen Bizler, yaz aylarında tatillerimizi Anavatanımız Türkiye’de geçirmemizi tercih ederdik…
… Evet yaz tatilimizi Ana Vatanımız Türkiye’de geçirmemiz, çocuklarımız için de ayrı bir olay ve heyecandı. Her yıl yaz tatillerimizin tümünü Türkiye’mizde geçirmeyi kendimize görev edinmiştik…
Yaz tatilleri bilindiği gibi Temmuz-Ağustos aylarında yoğunlukla geçer. Ben ve Ailem tatillerimizi Temmuz’un sonlarından Ağustos’un son haftasına kadar geçirmeyi planlardık. Böyle bir planımızın nedeni de Ağustos Ayının ilk haftası, doğrusu 2 Ağustos tarihinde Makedonya’da olmayı istemezdik, bunun da önemli bir nedeni vardı bize göre. 2 Ağustos Memleketim Makedonya’da – İlinden Ayaklanması- kutlama törenleri düzenlenirdi. Bu törenler dâhilinde her yıl ama her yıl hiç eksik olmadan –İLİNDEN- filmi küçük ekranlarda gösterilirdi. Bu filmde her zaman Osmanlı Devleti’ni kötüleyen sahneler yer alırdı. Tabi ki Biz – Türkler bu tür sahneleri izlerken üzülürdük, Milli duygularımızı kışkırtan böylesi bir filmi izlemektense, Ana vatanımızın güzelim beldelerinde tatilimizi geçirmeyi arzu ederdik…
… Yaz tatilini Makedonya’da ikamet edenlerin çoğu Yunanistan, Bulgaristan, Adriyatik Deniz sahilinde geçirmeyi tercih ederdi. Bizler, her yıl yaz tatillerimizi Ana Vatanımız Türkiye’nin güzelim Deniz beldelerinde geçirmeyi tercih ederdik… Bizlerin de tatillerimizin bazı dönemlerini Adriyatik Denizin güzelim beldelerinde geçirdiğimiz olmuştur… Ancak Anavatanımız Türkiye’nin harika deniz beldelerinde tatillerimizin çoğu zamanını geçirmemizin arzusu içimizde özel bir duyguyu canlandırırdı.
…Tatil hazırlıklarımız bir hafta öncesinden başlardı. Yolculuklarımız arabalarla geçerdi. Uzun olurdu yolculuklarımız. Makedonya’dan hareket ederek Yunanistan, üzerinden Türkiye’ye varınca hiç ama hiç yorgunluğumuzu hissetmezdik. Çünkü Anavatanımız Türkiye’ye varmamız, buralarda tatilimizi geçirme isteğimiz tüm yorgunluğumuzu alıp götürürdü.. Bazen da yolculuğumuz Bulgaristan üzerinden geçerdi ancak bizler her defasında Yunanistan üzerinden yolculuklarımızı tercih ederdik. Bazen iki gün, bazen daha fazla sürerdi yolculuklarımız. Tabi ki yalnız çıkmazdık böylesi yolculuklara, üç, dört aileyle birlikte arabalarımızla hareket ederdik. İnanın şimdi bu satırları yazarken, rahmetle andığım Doktor Halit Şaban – eşi İsmiye – çocuklar, kız kardeşim, rahmetli eniştem Hamdi-çocuklar, Nihat Abim – eşi Mensure ve çocuklar, hep beraber unutulmayan yolculuklarımıza çıkar ve tatillerimizi mutlulukla geçirirdik. Tabi ki böylesi uzun yolculuklarımız esnasında yol üzerindeki güzelim çay bahçelerinde dinlenerek yola devam ederdik. Bazen Yunanistan’ın Kavala beldesinde gecelemek için kalırdık, çadırlarımızı açar, yemeğimizi yer, çay keyfimizi de hiç kaçırmazdık…
…Ertesi sabah erkenden kalkıp Anavatanımızın sınırından büyük bir mutlulukla geçerdik. Anavatanımıza geldiğimizde sanki bütün yorgunluğumuzu üstümüzden atmış gibi yeni heyecanla yolculuğumuza devam ederdik…
… Bazen -Ayvalık yakınlarındaki Sarımsaklı, bazı yıl Çeşme, en çok da Marmara sahilindeki Erdek beldesinde yaz tatillerimizi geçirirdik…
Böyle yaz tatillerimizden birine o dönemin –NOVA MAKEDONYA- gazetesi eki olan – EKRAN- haftalık dergisinin genel yayın yönetmeni Zlatko BLAER ( Yugoslavya bölündükten sonra Avustralya’da ikamet etmektedir) bizimle Anavatanımız Türkiye’de yaz tatilini geçirmeyi istediğini ve Türkiye’nin herhangi bir güzelim deniz manzaralı beldesinde olmayı yıllardır arzu ettiğini anlattı. Biz de tabi ki olur dedik, kendilerine hareket edeceğimiz günü söyledikten sonra, hazırlıklara başladık ve hareket günü geldi. Bizim yol haritamız her yıl olduğu gibi bu seferinde de Yunanistan’da geceleyeceğimizi kendilerine bildirdiğimizde, -‘ Hayır, ben Yunanistan’da gecelemeyi tercih etmem, yolculuğumuz esnasında gecelememiz gerekirse tercihim Türkiye’dir. Yunanlara pek de güvenim olmaz-‘ dedi. Arkadaşımızın böyle bir yorumuna şaşakaldık, inanın… Blaer’in isteği üzere Türkiye’ye varır varmaz Keşan’ın bir hotelinde geceledik…
-Nova Makedonya- gazetesinin ünlü foto muhabiri rahmetle andığım Jivko YANEVSKİ ile de bir yaz tatilimizi Erdek’te geçirdik. Jivko ve ailesini Erdek’te bulunanlar inanın ki çok sevdiler. Anavatanımızın insan sevgisini her defasında olduğu gibi bu seferinde de misafir severliğini gösterdi. Herkese kollarını açıp insanı yürekten bağrına basmayı bilen tek Millet Türkler’in olduğu da bir gerçektir… Derken bir misafirperverlikten daha söz etmeyi uygun buldum, — Nova Makedonya’nın değerli tiyatro eleştirmeni Lilyana Mazova, da bir yaz tatilini Kuş Ada’sında geçirmişti. Tatil sonrası, bana gelip de –‘ Saadet Türklerin böyle misafir sever olduklarına ben de şahit oldum. Ailece gittiğimiz Kuş Adasındaki günlerimizin tadını hayatım boyunca unutmayacağım’- dedi. …Zlatko Blaer’le Ayvalık’ın Sarımsaklı beldesinde tatilimizi geçirdiğimiz dönemde, Sarımsaklı Belediye Başkanı, Karadağ’dan yıllar öncesi göç eden bir ailenin oğluydu. Kendilerinden bizlere gösterilen ilgiyi inanın ki tatil hatıralarımı yazarken duygulanmamak mümkün değil. İnanılmaz bir yaz tatilini geçirmiştik o zaman da.
… Burada söz ettiğim tatillerimiz 1975-1985 yılları arasında geçen unutulmaz yazlarımızdır… Ancak bizler daha önceleri de Bursa’nın Mudanya beldesinde de tatillerimizi yapardık. Mudanya’yı da sevmiştik. Yazımda anmış olduğum yıllarda tatillerimizi grup halinde birkaç aile bir araya gelerek nasıl da güzel, heyecanlı, neşeli, sevgi dolu geçirdiğimizi anlatmak istedim…
…Bu tatil nostaljisi yazımın sonunda şunu vurgulamak isterdim, tatillerimiz için neden Anavatanımız Türkiye’yi seçmiştik, sorusuna –ailelerimizde Türk Kültürü, Türkiye sevgisi, okullarımızda Türkçe eğitimimiz, aile bağlarımızdaki Türk Milliyetçiliği ki bunlar gece aşırı olmuyor, yıllar yılı süren ta ki Osmanlı Döneminden kalmış duygular, sevda, özlemdir… Şahsıma gelince Babaannem -MÜNÜRE Hanım Üsküp’ün son Valisinin kızıydı. 1914 yılında zorunlu göçten dolayı Türkiye’ye dönüş yapmıştır Babası. Bu da Arşiv kayıtlarında vardır. Andığım yıldan sonra oralarda beliren durum da tarihte yazılıdır. Tüm bu durumlardan, Babaannem Babasının Türkiye’ye zorunlu göçünden sonra – Dedeme, evlatlarına sarılıp Üsküp’te yaşamını sürdürmüştür. Böyle anne babasından ayrılan Babaannemin doğduğu memleketi- Türkiye sevdası, özlemi Babama, Anneme, bizlere ve bizim çocuklarımıza kadar uzanmıştır… İçimizdeki bu duygu, sevgi, özlem tabi ki yaz tatillerimizin Anavatan Türkiye’mizde geçirmemizin en büyük nedeniydi…
…. Bugün, yıllar öncesinde Anavatanım Türkiye’de geçirdiğimiz tatillerimizi anımsarken, doğasıyla, deniziyle, sevecen insanlarıyla kucaklaştığım yazlarımı çok özlüyorum…