Sırp asıllı Kosova vatandaşı Oliver İvanoviç’in öldürülmesi sonrası bölgedeki dinamiklerin nasıl etkileneceği konusu Balkanlar’ın geleceğini etkileyeceğe benziyor.
Omer Jashari / Dünya Bülteni
Ocak ayın ortasında Kosova’nın Kuzeyinde yer alan Mitroviça şehri, tüm Balkanlara etki eden önemli bir suikastla sarsıldı. Kosova’nın İpek şehrinde doğan Sırp asıllı Kosova vatandaşı olan Oliver İvanoviç, önemli bir siyasi figür idi ve sabah saatlerinde ofisine giderken bir suikastla öldürüldü..
1998-1999 Kosova savaşı yıllarında birçok Sırp gibi İvanoviç de Sırp devletini destekledi, hatta kimi zamanlarda Sırp askerleriyle birlikte bazı askeri operasyonlarda yer aldığına dair bilgiler mevcuttur. Savaşın hemen akabinde Kosova’da hakim olan Arnavutların siyasal hakimiyetini kabul etmeyen Sırplar, NATO’nun misyonu KFOR kapsamında görev yapan Fransızların idaresindeki Mitroviça kentinde Sırp vatandaşların hakim olduğu otonom bir hale geldi. Sırplar fiili olarak şehri Sırpların hakim olduğu ve İbir nehrinin ötesinde Kuzey ve Arnavutların çoğunlukta yaşadığı Güney Mitroviça diye ikiye ayırdı. Kosovalı Sırplar, Sırbistan’ın yardımı ve hala muğlak kalan Fransız askerlerin de ihmali sayesinde 18 yıldır Kosova’nın territoryel bütünlüğüne ve egemenliğine meydan okuyan en önemli mesele haline gelmiştir.
Söz konusu olaylar ve zaman diliminde suikastla öldürülen Oliver İvanoviç ise Sırbistan devletinin en önemli temsilcisiydi. Doğrudan Sırp istihbaratının ve hükümetin yönlendirilmesiyle İvanoviç, Kosova’daki tüm Sırpları temsil eder hale gelmişti. Hatta bunun için İvanoviç Sırbistan hükümetinde sözde ‘Kosova Bakanlığının’ genel sekreterliğini de yaptı. İvanoviç aynı zamanda Kosova hükümetinde de bakanlık ve milletvekilliği yaptı. Dolayısıyla İvanoviç tamamen Sırbistan emrinde, Kosovalı Sırpları temsil eden siyasi bir figürdü.
Kademeli olarak Sırbistan’ın etkisi artınca Mitroviça kentinde de hem siyasi aktörler hem de ekonomik güçler artmaya başladı. Bu döneme kadar Sırpları temsil eden çeşitli partiler varken, Sırbistan’ın direktifiyle ve doğrudan projesiyle 2010 yılından itibaren ‘Lista Sırpska’ (Sırp Listesi) adında siyasi bir parti kuruldu. İşte bu dönemde Mitroviça’da ekonomik ve siyasal nüfuz elde eden ve genellikle Belgrad tarafından desteklenen birçok insan partinin liderleri olurken, İvanoviç bu oluşumda yer almadı ve Sırbistan’ın Kosova’daki en has adamı gözden düşürüldü. Bu esnada İvanoviç de yeni bir parti kurmaya karar vererek bir şekilde Belgrad’a meydan okudu. Ancak Belgrad’ın cevabı sertti ve Kosova’da konuşlanan Avrupa Birliği siyasi misyonu EULEX tarafından açılan ve savaş döneminde dört sivil Arnavut vatandaşın öldürüldüğü olayda yer alması nedeniyle hapse atıldı. İlk defa Sırbistan devleti bizzat bir Sırbın yargılanması için EULEX’e adli ve hukuki delil sundu.
Diğer yandan Kosova devleti de Sırp vatandaşlarının Kosova’ya daha hızlı ve kolay entegrasyonunun sağlanması için İvanoviç’in hapisten kurtulması ve davanın düşmesini sağladı. Bu dönemden itibaren İvanoviç ve partisi Kosova’daki Sırpların kaderinin Belgrad’ın elinde olmasından şikayet etmeye başladı. Yeni süreçte İvanoviç, Kosovalı Sırpların Kosova’ya entegre olmaları gerektiğine inanıyordu. Tüm bu olaylar olurken suikastından tam bir yıl önce Mitroviça’nın kuzeyinde arabası yakıldı. Açık bir şekilde mesaj niteliği taşıyan bu olayın hemen ardından İvanoviç’in en yakın adamlardan bazıları suikasta uğradı, birçoğu da partisinden istifa etmek zorunda kaldı.
İvanoviç Kosova doğumlu olması hasebiyle Arnavutçayı çok iyi konuşuyordu ve Kosovalı Arnavutlarla bir arada yaşamakta ve beraber bulunmakta bir beis görmüyordu.
Stratejik Mitroviça ve Siyasi Suikastlar
Mitroviça Kosova’nın kuzeyinde yer alan ve yer altı zenginlikler itibariyle altını ile meşhur olan bir kenttir. Osmanlı Devleti Mitroviça’ya ayrı bir önem vermiş ve Kosova vilayetinin savunmasında kilit bir rol oynamıştır. Büyük Britanyalılar Birinci Dünya savaşından önce bölgeye yer altı zenginliklerini araştırmak için yavaş yavaş intikal etmişlerdi. Altının keşfi ile birlikte bölge, ciddi bir zenginleşme yaşamış ve Yugoslavya devletinin altın konusunda en önemli gelir kaynaklarından bir tanesi haline gelmiştir. ‘Trepça’ olarak ismi verilen bu bölge ve şirket Yugoslavya sanayinin önemli bir parçasını oluşturmuştur. Hatta Sırpça dilinde meşhur bir bir söz mevcuttur. ‘Trepça radi Yugoslavia se zgradi’ (Trepça çalışıyor Yugoslavya inşa ediliyor) sözü insanların sürekli zikrettiği bir sözdür. Bu ekonomik ve stratejik önemden ötürü Mitroviça hem Kosova’nın hem de Sırbistan’ın kolay bir şekilde bırakmak istemediği bir bölge olmuştur.
Mitroviça’da suikastlar ve jeopolitik denklemler aslında tarihi bir gerçeğe dayanıyor. Söz konusu bu suikast ilk değildir. Aynı veya daha üst düzeydeki suikastler daha önce de yaşanmıştır. Mesela 2. Abdulhamid döneminde Rusya İmparatorluğu’nun Kosova’daki Mitroviça Konsolosu Grigori Şerbina 1903 yılında bir Arnavut tarafından öldürülmüştür.
Mitroviça bu stratejik öneme binaen Kosova savaşı döneminde de çok şiddetli çatışmalara sahne olmuş bir bölge olarak öne çıkmıştır. Savaştan sonra Sırbistan istihbaratı sayesinde bölgede otorite boşluğu oluşturulmuş ve Kosova polisi ve askeri bölgeye girememiştir. Sırp çeteler ve mafyalar tarafından idare edilen bölge, kaçakçılığın, vergi kayırmacılığının ve çeşitli uluslararası mahkemeler tarafından arananların rahatça dolaştığı bir yer olmuştur . Böyle bir yerde denetimsiz ve mafyanın hakimiyeti hem Kosova devletini zorlamaktadır, hem de bölgede özellikle farklı uluslararası güçlerin daha etkin hale gelmesine sebebiyet vermektedir.
Son olarak bölgede bu çete ve mafyalarla ilişki kuran ve onları yönlendirmeye çalışan Rusya etkin olarak bulunmakta.. Diğer yandan yerel güçleri yöneten Zvonko Veselinoviç ise Sırbistan’ın Cumhurbaşkanı Aleksander Vuçiç ile yakın ilişki içindedir.
Halihazırda Mitroviça’nın nüfusu 90 bin civarında ve 15 bin Sırp vatandaşının burada yaşadığı tahmin edilmekte.
İvanoviçi Kim Öldürdü ?
Şüphesiz İvanoviç’in suikasta uğraması Balkanların güvenliği, istikrarı ve geleceği açısından önemli bir kırılmayı oluşturmaktadır. Çeşitli medya organları tarafından yapılan spekülasyonlar bir yana bırakılırsa, Sırp siyasetçinin öldürülmesinin hangi motivasyonla vuku bulduğu ve bu olayın kimin işine yaradığını bakmak gerekir.
İvanoviç kısa bir zaman önce Sırbistan’da misafir olduğu bir programda kendisinin öldürülme korkusu yaşadığını ve bu korkunun Arnavutlardan değil Sırplardan kaynaklı olduğunu söylemişti.
Suikastın hemen ardından Kosova Başbakanı Ramush Haradinay hemen suikastı kınadı ve ‘hukuk devletine ve Kosova’da hukuk ve yasaların uygulanması çabalarına yönelik’ diyerek Cumhurbaşkanı düzeyinde Milli Güvenlik Kurulu’na toplanma çağrısı yaptı. Yalnız hükümet değil Kosova’daki tüm partiler ve sivil toplum kuruluşları ile birlikte medya ve halk da ciddi anlamda tepki gösterdi. Diğer yandan Kosova devleti ile yakınlaşmaya başlayan ve Sırpların Kosova’ya entegre olmaları için çalışan İvanoviç’in, resmi Belgrad politikalarıyla çelişki içinde girdiği açık.
Sırbistan’a baktığımız zaman, Cumhurbaşkanı Vuçiç olayı kınadı ve Sırbistan MGK’sını toplantıya çağırdı. ‘Terör saldırısı’ olarak niteleyen Sırp hükümeti kimin parmağı olduğu konusunda emin olmadıklarını ancak Arnavutları suçlayamayacağını belirtti. Haziran 2017 yılında Kosova parlamento seçimlerinde ‘Lista Srpska’ya karşı aday olan İvanoviç hem Sırbistan siyasetçileri hem de yerel Sırp destekli partiler tarafından tehdit edilmişti. Ancak İvanoviç tüm bu tehditlere karşı koyacağını ve Sırpların haklarını savunmaya devam edeceğini belirtmişti.. Belgrad’ın attığı en önemli adım ise Brüksel’de devam eden AB desteğindeki Kosova-Sırbistan müzakerelerini durdurmaktı. Diğer yandan Sırbistan’daki muhalefet, cumhurbaşkanı Vuçiç’i suçladı. Olası şüpheleri Vuçiç’in kesin bir dille reddettiği olayların, AB ile Brüksel’de yürümekte olan müzakerelere karşı Sırbistan derin yapılanmasının bir senaryosu olabileceği yapılan yorumlar arasında.
Öte yandan Balkanlarda artan Rusya’nın etkisi dikkat çekicidir. Kuzey Mitroviça’da Sırbistan’ın bizzat kurduğu ve yönettiği çeteler ciddi oranda güçlendi ve çeşitli ülkelerle temasa geçtiler. Onların ulaştığı bu nokta daha bağımsız ve Sırbistan’ı bile aşan bir seviyeye kadar çıktı.
İşte bu noktada Rusya’nın söz konusu çeteler ile kurduğu ilişki dikkat çekicidir. Rusya’nın tarihi olarak benimsediği sıcak denizlere inme emellerinin en büyük ve önemli ayağını da şüphesiz Balkanlardaki istikrarsızlık oluşturmaktadır.
Tüm senaryolara rağmen, İvanoviç’in yıllardır Sırbistan devletinin kullandığı ve birçok sefer belki kendisinin bile anlayamayacağı operasyonlara ve işlere karıştığı şüphe götürmez bir gerçek.
Sonuç olarak İvanoviç hem bölgesel hem de küresel aktörlerin oynadığı büyük bir sahanın küçük bir figürü idi.