Modern tarihin en uzun başkent kuşatması olarak kayıtlara geçen Saraybosna kuşatması, 30 yıl önce bugün, 5 Nisan 1992’de başlamış ve 1425 gün sürmüştü.
Yugoslavya Halk Ordusu ve daha sonradan Sırp Cumhuriyeti (RS) Ordusu’nu teşkil edecek olan Bosnalı Sırp kuvvetleri, 29 Şubat 1996’ya kadar süren kuşatma boyunca Saraybosna sakinlerine ölüm kusmuş, bu süre boyunca 1601’i çocuk toplam 11.541 kişi öldürmüş, 56 bin kişiyi yaralamıştı.
Suada Dilberoviç ve Olga Suçiç adlı iki öğrencinin Sırp keskin nişancısı tarafından vurulmalarıyla başlayan kuşatma sırasında Saraybosna’da 65 bin ila 80 bin kadar çocuk yaşıyordu. Bu çocukların yüzde 40’ı Sırp keskin nişancılar tarafından doğrudan hedef alınmış, yüzde 19’u ise gözleri önünde işlenen katliamlara şahit olmuştu.
1993 senesinde şehirdeki kuşatma sürerken Boşnak sanatçı Muhamed Fazlagiç (Fazla), bağımsız Bosna Hersek devleti adına İrlanda’daki Eurovision şarkı yarışmasına katılmış “Dünyanın tüm acıları” (Sva bol svijeta) adlı şarkıyı seslendirmiş ve şehrin dramını dünya gündemine taşımıştı.
O dönem kuşatma altındaki Saraybosna’dan çıkmanın yegane yolu olan ‘Umut tüneli’ni kullanan ve gece yarısı havalimanının pistini Bosna Hersek heyetiyle birlikte koşarak geçen sanatçı, seslendirdiği şarkıda dünyaya şu mısraları haykırmıştı: “Bu gece dünyanın tüm acıları Bosna’da / Korkuya meydan okumak için buradayım”.
Saraybosna kuşatmasının son sivil kurbanı ise 9 Ocak 1996’da, Bosna Hersek Parlamento binası yakınlarında bir tramvaya saldırı sırasında hayatını kaybeden Mirsada Duric olmuştu. Barış Anlaşması’nın imzalanmasından sonra gerçekleşen saldırının failleri halen bulunamadı. Saldırı, o dönemde halen Sırp kontrolünde olan Grbavica yönünden gelmişti.
Düşmanların dahi itirafa mecbur kaldığı direnme gücü
Müslüman halkın kuşatma sırasında gösterdiği direnç, “Bosna kasabı” olarak bilinen soykırım suçlusu Radovan Karaciç tarafından da itiraf edilmişti. 1994 yılı Ocak ayında Bosnalı Sırp meclisinde yaptığı konuşmada Müslümanların gösterdiği olağanüstü dirençten bahseden Karaciç, “Sırplar olsa Müslümanların örneğin Saraybosna ve Mostar’da gösterdikleri direnci asla gösteremezdi. Biz olsak elimizi havaya kaldırıp, bir şeyler verin, ne olursa” derdik” demişti.
Balkannews.com.tr