“Çıkabilsem şu Şardağı’nın başına
Ah alabilsem nazlı yâri karşıma.
Yar söylesin aklım gelsin başıma
Ah, buz buz olur şu Şardağı’nın suları…”
Evet… Türkülerde anlatıldığı gibi. Buz buz olur Şardağ’ın suları… Kalkandelen (Tetovo) Şehri; Şardağı’nın eteklerinde, Vardar Nehri’nin suladığı bereketli “Vardar Ovası”na sahip yeşillikler içinde kurulu olan Makedonya’nın üçüncü büyük Şehri olan Kalkandelen ( Tetovo )…
14.yy.daOsmanlı Devleti’nin topraklarına katılmıştır. Şardağ’ının ardında komşu ülke Kosova vardır. Gostivar Şehrine 30km.,Başkent Üsküp’e 37 km. uzaklıktadır. Gostivar Şehrinin Vrutok mevkiinden kaynağan “Vardar Nehri” Kalkandelen Ovasından geçerek Üsküp’e doğru yol alır.
“VARDAR’IN DİLİ YOK Kİ..!”
Çok doğru. Vardar’ın dili yok! Anlatamıyor! Dili olsaydı da bizlere anlatabilseydi. Bu topraklarda nelere tanıklık ettiğini , neler yaşandığını , Türk olmanın şerefini İslam’ın sembolü Ezan seslerinin yankılanışını Anadolu’ya göç esnasında akıtılan gözyaşlarının sularına nasıl karıştığını, keşke dili olsaydı da bizlere anlatabilseydi..!
Maalesef… Vardar’ın dili yok. Osmanlı Ordularının Komutanı Vezir Çandarlı Ali Paşa ve oğlu Çandarlı Halil Paşa,1370’li yıllarda Kosova ve Üsküp’ün fethi için Ordusu ve Gazi Dervişleri ile Kalkandelen ( Tetovo ) Kentini fetheder ve burayı üs olarak kullanmaya başlar.
Fetih esnasında Ordu ile birlikte Anadolu’nun batısında yerleşik olan Saruhan ( Manisa ) Türkmen – Yörükleri buralara iskân edilirler. Bu Türkmen Göçmenleri, tarımla uğraşacak olanakları olmadığı için atalarının zanaatı olan silah yapımcılığına başlarlar ve yaptıkları silahlar Kalkanları delip geçtiği için “Kalkan Delen” adını verirler. Bu zanaatın çok geçerli olduğunu gören yerli halk ta bu zanaatı benimser. Böylece o zamana kadar “HTETOVA” denilen bu yere “Kalkandelen” denilmeye başlanır. Yapılan silahlara ise bundan böyle “MARTİN” adı verilir.
Türk Kalkandelen’e ait ilk Osmanlı kaydı 1452 yılına aittir ve “Kalkandelen Nahiyesi” adıyla bilinen bu Kentte, 146 aile Hıristiyan ve 329 Aile de Müslümanın yaşadıkları tespit edilmiştir. 1900 yılında ise, Türkler 9.000 kişi, Hıristiyanlar 8.500 kişi, Arnavutlar ise 500 kişi olarak tespit edilmişlerdir.
2747 m. rakımlı, Makedonya’nın en yüksek dağı olan Şardağı’nın eteklerinde kurulu olan Ecdat yadigârı Kent Kalkandelen ( Tetovo )…
Kentte Ecdattan yadigâr eserlerin en önemlileri “Alaca Camii ” ve “Harabati Baba Tekkesidir”.
“ALACA CAMİİ – ŞARENA CAMİYA”
Paşa Camii olarak da bilinen Alaca Camii, Kalkandelen’in eski kısmında Pena Nehrinin yanında bulunmaktadır. Bu Cami, 1495 yılında Hurşide ve Menşure Hanım adlarında iki kız kardeş tarafından yaptırılır. 1883 yılında zamanın meşhur muhafızlarından Recep Paşanın oğlu Abdurrahman Paşa tarafından yeniden inşa edilerek bu günkü haline getirilir. 19. yy. ortalarında Kalkandelen Tetovo da görev yapan Paşaların sanata olan düşkünlükleri, Caminin giriş kapısı üzerinde ki kitabede ve Cami avlusunda bulunan Türbede ki mezar taşında anlatılmış, bahçede bulunan Kardeşler Türbesi 8 köşeli bu Türbe de Camiyi ilk inşa ettiren iki kız kardeş yatmaktadır. Caminin dış ve iç bölümünde ve duvarlarında Osmanlı – Türk Barokuna ait müthiş resim dekorasyonu hâkimdir. Caminin resimleri için 30.000 den fazla yumurta ve hayvan kanı kullanılmıştır. Alaca Camii, Mimar İshak Bey tarafından yapılmıştır.
“HARABATİ BABA TEKKESİ”…
Harabati Baba Tekkesi, 1538 yılında Sersem Ali Baba tarafından yaptırılmıştır. Sersem Ali Baba, Kanuni Sultan Süleyman’ın Vezirlerinden dir.1779 yılında Recep Paşa’nın kuruculuğunda bir Vakıf, Tekkenin içerisinde ki yapıları inşa ettirmiştir. Rivayete göre; Sersem Ali Baba devlet işlerini bırakıp dini hayata geçmek ister. Büyük bir yönetici konumunda olduğu için kendisinin bu kararına şaşıran Padişah Kanuni Sultan Süleyman , “Eğer Sersem isen git.” Diye cevap verir. Bunun üzerine Sersem Ali Baba, Osmanlı coğrafyası içinde Rumeli de ki Kalkandelen kentine gelir.
“Sersem Ali Baba Pir’e dayandı.
Çırağımız kırk budaktan uyandı.
Mürşit olan her boyaya boyandı
Hünkâr Hacı Bektaş Pir’im hu deyu…”
Günümüze kadar ayakta kalabilen ve ibadete açık olan Tekke, Sersem Ali Baba’nın ölümünden sonra kendisinin yerine geçen “Harabati Baba” tarafından yaptırılmıştır. Bu Tekke “Bektaşi” Tekkesidir.
Önemli Uyarı: Bu bilgilerin tamamı İlber Şiyak’ın “Saruhan’dan Rumeli’ye Gönül Köprüleri” isimli kitabından alıntı olup izinsiz başka bir amaçla kullanılamaz.