Salih Murat: Meclisin uzun süreli duyarsızlığı ülkeyi Anayasal-Hukuk krizine soktu

Kuzey Makedonya Anayasa Mahkemesi eski üyesi ve başkanı Salih Murat, ülkenin içinde bulunduğu anayasal krizin nedenlerini ele aldı. Murat, meclisin uzun süreli duyarsızlığının ülkeyi anayasal-hukuk krizine soktuğunu söyledi.

TIMEBALKAN ÖZEL

Anayasa Mahkemesi eski üyesi ve aynı zamanda eski Başkanı olan Salih Murat’ın, Kuzey Makedonya’nın bir Anayasal-Hukuk krizinde olup olmadığını ve bu krizin sebeplerinin neler olduğu ile ilgili yazısını ilginize sunuyoruz:

Bir önceki yazımızda Makedonya Hukuk Sisteminde, Anayasa Mahkemesi’nin yeri ve konumu, yetkileri ve işleyişiyle ilgili mevzuatlar, Anayasa Mahkemesi Üyeliği, üyelerin nitelikleri ve seçimi, Anayasa Mahkemesinin Yetkileri-Anayasaya uygunluk ve yasallık kontrol görevi (İptal ve itiraz davaları) İnsan hak ve özgürlüklerinin doğrudan korunma yetkisi, diğer yetkileri ve çalışmalarının neleri kapsadığına açıklık getirildikten sonra, okuyucularımız sorunuza daha çok vakıf olabileceklerini düşünmekteyim.

– Konuyla ilgili bir önceki yazı:

Konumuna bakıldığında Anayasa Mahkemesi bir Cumhuriyet Kurumu olarak, anayasallığı ve yasalığı koruyan tek kurumdur. Çok geniş yetkilere sahip, çok işlevsel, bağımsız ve varlığını yalnız ve yalnız anayasadan alan bir kurumdur.

Bütün bu yükü ve anayasal görevi yerine getirmek için anayasada bilinçli ve objektif bir şekilde bu kurumun 9 üyeden oluştuğu, üyelerin görevleri sürelerinin 9 yıl sürdüğü ve bu göreve tek bir seferliğine seçilebilecekleri açıkça vurgulanmıştır.

Bundan hareketle, anayasa mahkemesinin ana direği, bu kuruma ilmen ve irfanen yön veren 9 üyedir.  Bu kişilerin varlığı ve tutumu büyük önem arz etmektedir. Tam bağımsız, ad yapmış hukukçu ve dokunulmazlığa sahip yegâne kurumlardan sayılan anayasa mahkemesine üyelerin de değişik yollardan gelmeleri / seçilmeleri, bu kurumun öneminin ortaya çıkarmakta ve tüm anayasada var olan kurumların bir nevi kontrolünü üstlenmektedir. Yetkiler bölümünde göründüğü gibi meclisin, hükümetin, cumhurbaşkanının, belediyelerin, çapraz uyuşmazlığın, insan hak ve hürriyetlerinin, dernek ve siyasi partilerin varlıklarını inceleyen son koruma ve tek merci sayılan anayasa mahkemesidir. Geçen yazımızda hatırlanacağı üzere dokuz üyenin dağılımının tesadüf olmadığı görünmektedir. Anayasa mahkemesine beş üye Kuzey Makedonya Cumhuriyeti Meclisi’nin seçme ve atama komisyonunun teklifi ile Meclisin Genel kuruluna Seçimine sunulur, 2 üye Cumhurbaşkanının teklifi ile aynı şekilde Meclis tarafından seçilmektedir ve diğer 2 üye de hâkimler kurulunun sunduğu teklif ile meclis tarafından Milletvekillerinin oyu ile seçilmektedirler. Tüm 9 üye oy çoğunluğuyla, üç üye ise vekillerin oy çoğunluğu ve Badenter prensibi uygulanarak seçilmektedirler. Göründüğü gibi anayasa mahkemesine 9 üye üç farklı yoldan meclise sunular, en son aşamada bu üyelerine seçimi Mecliste görev yapan milletvekillerinin oyu ile gerçekleşmektedir.  

Anayasa mahkemesinin iç tüzüğünde (Anayasa mahkemenin iç tüzüğü bir normal tüzük olmadığı ve mahkemenin tüm üyelerin salt çoğunluğuyla getirilen en yüksek bağımsız bir norm olduğunu bilmemiz gerekçektedir) mahkemenin önündeki çalışma şekli ve prosedürü ele alınmaktadır.

Pratikte bir üyenin yetki ve görevlerine bakıldığına, Makedonya Anayasa Mahkemesi’nin anayasal ve yargısal krizde olup olmadığı sorusuna cevabı bulacağız.

Mahkemenin dokuz üyesinden sekizi dosya üzerinde çalışmakta. Başkan hariç, tüm üyelere eşit dağılımla, dosya dağılımı yapılmakta.

Bu demektir ki bir üyenin birkaç alanda çalışması mevcuttur.

Bir üyenin en önemli çalışma alanı, bizim sistemimizde raportör işini anayasa mahkemesi üyesi yapmaktadır. Duruşmada dosyanın savunmasını yani raportörlük işini üye yapmaktadır. Bir yıl içinde mahkemeye çok sayıda başvuru yapılmaktadır. Bunlardan nitelik taşıyan ve tüzükte yer alan şartları oluşturan dosya sayısı ortalama olarak 250-300 civarındadır. Yılda bir üye 30-35 dosyada raportörlük görevini yapmakta. Diğer yandan tüm dosyalar görüşmezden bir hafta önce üyelere dağıtılmakta. Dosyalar tüm üyelerindir. Her bir dosya raportör üyenin sunumundan sonra tartışmaya açılır ve tüm üyeler bazen de danışmanlar tartışmaya katılma hakkına sahiptirler. Ortalama olarak bir dosya mahkemede 6 aydan 12 ay kadar bir süreçten geçmektedir.   Dosya üzerinde çok analitik çalışılmakta, incelenmekte, taraflardan düşünce almakta, savunmalar istenilmekte, mukayeseli olarak mahkemenin içtihatları, mukayeseli olarak Venedik komisyonundan yardım veya düşünce talebinde bulunulmakta, diğer devletlerde ki içtihatları, AİHM ve diğer uluslararası mahkemelerin kararları ve içtihatları, ilim adamlarının tez ve düşünceleri, değerli kaynaklalar bir arada değerlendirip en iyi sonuç olarak Mahkemeye dosyanın taslak bildirisini yayınlamaktadır. Bazen bazı konuların daha iyi anlaşılması ve açıklık getirilmesi için aleni celseler ve ön celseler yapılmakta. Taslak bildiriler çok kapsamlı, çok delilli bazen de yüzlerce sayfa malzemeden oluşmakta.  Geleneksel olarak her hafta celse veya dosyalar üzerinde oturum yapılmakta. Bir oturumda yaklaşık 7-10 dosya görüşülmektedir. Sonuç neticesi kazanan dosyaların taslak kararları danışman ve üyenin ortaklaşa çalışmasıyla gelecek oturuma hazırların ve kararın içeriliğinin belirlenmesi üyeler tarafından yapılır. Bu kararlar da onlarca sayfadan oluşmaktadır. Bundan hareketle üyenin dilekçe dağılımıyla kendisine dosyanın verilmesi, ön çalışmalar ve yazışmalar, değişik dosya üzerinde birden fazla danışmanla onlarca görüşme ve strateji üretme, analizler ve yorumlar, delil toplama ve taslak bildiri hazırlamasına kadar yoğun bir çalışma dilimi ayırması gerekir.  Diğer yandan aynı titizlikle dosyaların okunmasına, tartışmasına, yeniden gözden geçirilmesine, yeni delillerin toplanmasına ve sunulmasına aktif rol almaktadır. Üyeler kendi taslak kararlarında olduğu gibi, diğer taslak kararlarda da aktif rol almaktadır. Müzakerelerin ve oylama sonucunun onaylanan kararın içeriliğinde yansıması için çaba ve özen göstermektedir.

Diğer yandan anayasa mahkemesinde zorunlu olarak üç komisyon mevcuttur. Her komisyon 3 üyeden oluşmakta. Üyelik süreci boyunca hemen hemen tüm üyeler tüm komisyonlarda üye olabilirler. Komisyonlarda bilhassa editörlük komisyonunda yoğunluk aşırı derecededir. Tüm taslak kararları belirlendikten sonra harfiyen tüm kararlar kontrol amaçlı bu komisyondan geçer ondan sonra Başkanın onayına sunulur. Başkan okuduktan sonra karar resmileşir ve resmi gazetede yayınlanır.  Kadrolaşma ve basın komisyonunda da bir o kadar çalışmalar mevcuttur.

Anayasa Mahkemesi’nin dosyalarının göründüğü celseler hariç hemen hemen her hafta üyeler arası çalışma toplantıları tertiplenmektedir. Bu toplantılarda idareden, maliyeye, kadro sorunu, yayın basından yer alan yazılar, ulusal ve uluslararası görüşme, strateji ve normal işlevselliğini ve bağımsızlığına giderecek her sorun tartışmaya açılır ve bu çalışma toplantılarında karara bağlanır. 

Tüzüğe göre değişik sebeplerden dolayı diğer komisyonlar: iç tüzüğün değişimi, maliye, yönetmenlikler, jübilelerin ve uluslararası konferansların tertiplendiği, ikili çalışma ziyaretleri,  yurtdışı çalışmalar ve başka sebeplerden dolayı geçici komisyonlar kurulmakta. Hemen hemen tüm üyeler adil bir şekilde bu komisyonlarda yer almaktalar.

Ulusal ve uluslararası konferanslar, seminerler ve değişik çalışma ziyaretleri üyelerin bir diğer emek verdikleri alan sayılmaktadır.

Diğer yandan anayasa mahkemesi başkanının hem üyelik, hem temsil ve idarecilik yönü eklendiğinde yoğunluğun ne kadar artığı görünmektedir.

Bundan hareketle kanaatimce Makedonya Anayasa Mahkemesinin, anayasal ve hukuki bir krizde bulunduğunu söyleyebilirim. Dosyalar üzerinde 8 üyenin aylarca yükünü 4 üye yüklenmiş bulunmakta, komisyonlarda çifte görev üstlenmeleri,  temsilde çifte görev,geçici komisyonlarda ve çalışmalarda ekstra görevler verilmesi, anayasa mahkemesi üyelerinin dosyalar üzerine yeterince analitik, soğukkanlılık, yoruma açık eylemlerin kısıldığını, danışmanlarla yeterince vakit harcamamak verilecek kararın kalitesinde ve tutarlılığına etki ettiğini düşünmekteyim.

Karar verilirken 9 en değerli hukukçunun fikirleri elbette dosyaya zenginlik katmakta, hukukun güvenliği başta üyeler arası, danışmanlar arası ve kamuoyunda büyük önemdendir. Bu tempoyla kaliteli kararların çıkması, sakın bir tartışma ortamının olmaması gibi etkenler, kararlarda değişik boşlukların olacağı ve kamuoyunda büyük bir güvensizlik yaratacağı algısını oluşturmaktadır. Diğer yandan bu olgular dosyaların uzanmasına vesile olmaktadır.  Geç kalan adalet, adalet değildir. Makul yargılama prensibi zedelenmektedir. Ekonomik yargılama prensibi zedelemekte ve onlarca dosyada yeterince çoğunluk sağlanmadığından dolayı erteleme görülmekte. Bütün bunlar hukukun üstünlüğünü zedelemekte.

Burada bir konuya da yer vermek isterim. Anayasa mahkemesinde celseye sunulan bir dosya raporterin / üyenin sunumundan sonra aleni tartışmaya açılmakta. Aleni tartışma bitikten sonra dosya üzerinde müzakere ve tartışma kapanmakta. Ondan sonra ikinci aşamaya geçilmekte müzakereye kapanan dosya üyelerin onayına sunulmakta. Normal süreçlerde dokuz üye olduğu dönemde dosya mutlaka ve mutlaka netice kazanmakta. Bugün ki durumda beş üyeyle mahkeme çok zor şartlarda celse oturumu yapabilir. Yaptığında dosyaların çoğu gereken çoğunluğu sağlayamıyor, oy çoğunluğu sağlamadığında dolayı bu dosyalar ileriye yönelik oylama konumunda ertelenmekte.  Bu gün onlarca dosya 5-6 ay önce müzakereleri bitmiş, hukuken ve tüzükken dosya kapanmış ve oylama yâda karar verme aşamasına gelmiş yeterince oy çoğunluğu olmadığı için bekletilmekte. Bu bekletilme süresi ne kadar sürecek kimse bilemez, bugün gelinen noktada sanırım onlarca dosya bu durumda sonuç beklemektedir.  Burada ikinci bir olumsuzluk ve anayasa mahkemesinin anayasal ve hukuki krizde olduğunu gösteren gösterge bu dosyaların tartışmaya kapanışından oylamaya kadar beklenen süre sayılmaktadır. Bu dosyalar ne zaman yeniden oturuma sunulacak ancak ve ancak yeni üyelerin seçiminden sonra tüzükken olabilir.  İşte o zaman yeni sorunlar ve hukukun üstünlüğü yeni darbe alacaktır, çoğulcu düşünce prensibi, yorum yapma ve katkı sunma prensibi zedelenecektir. Neden diye sorarsanız? Anayasa mahkemesinde müzakereleri bitmiş (tartışması kapanmış) dosyaları yeniden müzakerelere açılamaz. Yalınız bir sebepten dolayı tüzük bunu öngörmekte diğer sebeplerden dolayı dosya üzerinde yeniden tartışma yapılamaz. Örnek olarak geçen yılın haziran ayında bir dosya celseye sunulmuş, gereken tartışmalar ve katkılar sunulmuş, tüzüğe göre yeni öneriler sunulmamış, dosya açıklık kazanmış ve tartışma kapanmıştır. Dosya oylamaya sunulmuş oylamada yeterince çoğunluk sağlanamamış. Dosya oylama fazında ileriye yönelik belirsiz bir zamana dilimine ertelenmiştir. Yeni seçilecek üyelerin en büyük sorun bu dosyalar olacak ve başlarını ağrıtacaktır. Böyle bir durumun ileride de devam eder ise onlarca dosya son aşamada bekleyecek. Yeni üyeler seçildiğinde bir sonraki duruşmalarda başkan müzakereleri kapanmış dosyaları gündeme koyacak. Bu dosyalar gündemde yalınız oylama noktasında konulacak. Düşünün gelecek yeni üyeler onlarca dosyada tartışmaya, müzakereye katılamayıp, farklı düşünce ve yorum sunmayarak, diğer üyelerin tartışmaların dinlemeden, duymadan ve hiçbir katkı fırsatları olmadıkları ve yeterince tecrübesizlikten çok kalitesiz kararların çıkmasın, hukukun zedelenmesine vesile olunabilir. Bugün mahkemede onlarca böyle dosya oylama safhasında beklemektedir.

Anayasal ve hukuki krizin olduğu diğer bir gösterge Anayasa mahkemesi kararlarının birçoğunda salt çoğunluk istenilmektedir. Bu gün böyle bir vaka veya salt çoğunluk istenildiği işlem gündeme gelse bırakınız Mahkeme karar verme durumunda olmadığını, gündem daha doğrusu oturum tertiplenemez yani celse yapılamayacağı durumundadır.  Örnek bazı kararlarda salt çoğunluk yanı en az lehte yâda aleyhte 6 istenilen Anayasa Mahkeme üyesinin oyu istenilmekte (Anayasa Mahkeme Başkanının seçimi, Cumhurbaşkanını sorumluluğu-Yüce Divan ve Bşk.). Böyle durumlarda bu saate Mahkeme bırakınız karar verme celse daha doğrusu oturum dahi yapamaz durumundadır.

Bundandır ki, Anayasa mahkemesine yeni üyelerin seçilmemesinin ana sorumlusu Makedonya Meclisidir.  Başta Seçme ve atama komisyon başkanı, üyeleri ve Meclis başkanı ahlaki ve hukuki sorumludurlar. Normal süreçlerde Komisyon başkanı ve üyelerinin görevlerini siyasi nedenlerden dolayı suistimal etmelerinde dayanarak savcılığın soruşturma başlatması gerekir.  Anayasanın 51. maddesi bu konuda çok nettir: ‘’Herkes Anayasaya ve yasalara saygı göstermekle yükümlüdür’’. Hem eski başkan tarafından hem yeni başkan tarafından birkaç defa Meclis başkanına bu konunun önemine dikkat edilmesine ve zamanında yeni üyelerin seçilmesi ve Anayasaya riayet etmeleri istenilmiştir. Gelinen noktadan Anayasa Mahkemesinin ne ahlaki ne hukuki sorumluluğu yoktur. Direkt olarak sorumlu sorumsuz davranan Makedonya Meclisidir.

Böyle oluşan boşluklarda değişik devletlerin Anayasalarında değişik çözümler öngörmekteler. Bazı devletlerde görevi biten Anayasa mahkmesi üyesinin yeni üye seçilinceye kadar görevi devam etmekle çözüm giderilmiştir. (Arnavutluk Anayasa Mahkemesi, AİHM ve diğer devletlerde böyle uygulama vardır) Bu uygulama demokrasilerin az geliştiği devletlerde suistimallere yol açmaktadır. Bazen siyasi dengeleri korumak için demokrasinin az gelişmiş devletlerde yeni üyeleri bilinçli bir şekilde seçmiyorlar onunla eski üyelerin görevlerini devam etmekte. Bu tavırla kendi iktidarlarını güçlendiriyorlar. AİHM bu uygulamayı pratikte çok sık kullanmaktadır.

Maalesef bugün aynı konseptte olan Karadağ Anayasa Mahkemesi aynı sorunlarla karşılaşmaktalar. Orada da Anayasal Hukuki kriz görünmektedir.

Kanaatimce çözüm olarak Makedonya Meclisi, Seçme ve atama komisyonu, hukuka ve kanunlara riayet etmelidirler. Vekiller de her türlü siyasi, ahlaki ve hukuki sorumlulukları olduklarını hatırlamalı ve buna saygı göstermeleri gerekmekteler.

Sonuç olarak Kuzey Makedonya Meclisinin uzun zaman duyarsızlığı, bazı vekillerin ve Meclis komisyonun Anayasal görevlerini yerine getirmeyip, siyasi çekişmeler ve hesaplaşmalardan dolayı Anayasayı ve kendi çalışma kanunlarını karşı hareket etmeleri, devletimizi bir Anayasal-Hukuk krizine sokmuş bulunmaktalar.”

Read Previous

Yunanistan’da, İskeçe Türk Birliğinin Temmuz 2021’deki yürüyüşü hakkında soruşturma

Read Next

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kovid-19’u atlattı