Fener Rum Patrikhanesinin 11 Ekim’deki toplantısında Ukrayna Ortodoks Kilisesinin Moskova’daki Rus Ortodoks Kilisesinden ayrılma talebini kabul etmesinin yankıları sürüyor.
Fener Rum Patrikhanesinin 11 Ekim’deki toplantısında, Ukrayna Ortodoks Kilisesinin Moskova’daki Rus Ortodoks Kilisesinden ayrılma talebini kabul etmesinin yankıları sürüyor.
Yoğun Ortodoks nüfusun yaşadığı Balkanlarda da yakından takip edilen karar, kimine göre dini görülse de büyük bir kesim kararın kilise kurallarına aykırı olduğunu ve Batı’nın etkisiyle alındığını savunuyor.
Fener Rum Patrikhanesinin aldığı bu karar, Ukrayna Ortodoks Kilisesinin tanınması yolundaki ilk adım olarak nitelendirilirken, söz konusu kilisenin bağımsızlığının resmi olarak da tanınmasının gelecek aylarda netleşeceği ifade ediliyor.
Ukrayna Ortodoks Kilisesinin bağımsızlık talebine destek kararının, gelecekte Ortodoks dünyasında büyük bir bölünmeye yol açabileceği dillendirilirken, Balkanlardaki en etkili kiliselerden Sırp Ortodoks Kilisesinin patriği İrinej’in açıklamaları da bu endişeleri doğrular nitelikte oldu.
İrinej, gelinen noktada Ortodoks dünyasındaki krizin çok derin olduğunu vurgulayarak sorunun devam etmesi durumunda derin bir trajedi yaşanabileceğine ve hatta bir bölünmenin olabileceğine işaret etti.
Kilise düzeninin esasen değiştirilmez olduğunu kaydeden Sırp dini lider, sorunların insanların ve hatta kilisenin en sorumlu kişilerinin herhangi bir sebep ve amaç nedeniyle bu düzeni yıkmasıyla ortaya çıktığını söyledi.
Fener Rum Patrikhanesinin Ukrayna kararı ile asırlık kilise düzenine ve kurallarına saygı göstermediğini savunan İrinej, herhangi bir taraf seçmediklerini, sadece kilisenin birliğini, uyumunu ve düzenini desteklediklerini vurguladı.
İrinej, Ortodoks dünyasını ayrışmaya ve kiliseyi bölünmeye götürebilecek her türlü karara karşı olduklarını ifade etti.
Sırp Ortodoks Kilisesinin Karadağ Piskoposu Amfilohije de “Batılı güçlerin Ortodoks Kilisesi içinde bölünmeyi tetiklediğini” savunarak Amerikalıların Ortodoks Kilisesini bölerek buradan yeni kiliseler ortaya çıkmasını desteklediğini ileri sürdü.
Amfilohije, Sovyetler Birliği ve Yugoslavya’nın dağılmasından sonra Ortodoks Kilisesinin bu ülkelerin halklarını bir arada tutan tek mekanizma olarak kaldığını söyledi.
“Karar, NATO’nun Rusya’ya yönelik son dönemdeki agresif politikasıyla örtüşüyor”
Sırbistan’daki Avrupa Çalışmaları Enstitüsü Uzmanı Stevan Gajic, Ukrayna Ortodoks Kilisesinin bağımsızlık talebine destek verilmesini “inanışa aykırı” olarak nitelendirdi.
Yaşananların “Vatikan’ın asırlık projesi” olduğunu savunan Gajic, nihai amacın Rus Ortodoks Kilisesinin Batı’daki sınırlarını zayıflatmak olduğunu ileri sürdü.
Gajic, Fener Rum Patrikhanesi ile arasındaki özel ilişki dolayısıyla Yunan Ortodoks Kilisesinin duruşunun en büyük bilmece olduğunu kaydederek Fener Rum Patrikhanesinin Ukrayna kararının tamamen kilise kurallarına aykırı olduğunu ve Yunan Kilisesinin de Moskova’nın tarafını seçmesini beklediğini söyledi.
Alınan kararın doğurabileceği en önemli ve en tehlikeli sonucun Ukrayna’daki savaşın daha da kızışması olabileceğine işaret eden Gajic, “Tam da bu nedenle İstanbul’daki patrikhanenin sorumsuz davrandığını düşünüyorum. Hem kilise kurallarına karşı hem de tüm Ortodoks dünyasına karşı sorumsuzca hareket etti.” değerlendirmesinde bulundu.
Gajic, Fener Rum Patrikhanesinin Ukrayna kararının bağımsız bir karar olmadığını savunarak “Karar, NATO’nun Rusya’ya yönelik son dönemdeki agresif politikasıyla örtüşüyor.” dedi.
Tüm Ortodoks kiliselerinin bir seçimle karşı karşıya olduğuna işaret eden Gajic, nihayetinde Fener Rum Patrikhanesinin birçok kiliseyi ve Ortodoks cemaatini kaybedeceği kanaatinde olduğunu kaydetti.
“Nahoş bir gelişme”
Atina İlahiyat Üniversitesinden Panayiotis Bumis de Ukrayna Kilisesinin bağımsızlık talebinin kabul edilmesinin ardından, Rus Ortodoks Kilisesinin Fener Rum Patrikhanesi ile tüm ilişkisini kesmesinin, tüm Ortodoks kiliseleri arasında “nahoş bir gelişme” olduğunu belirterek diğer Hristiyan mezheplerin de bundan olumsuz etkileyeceğini ifade etti.
Hristiyan cemaatlerin bu yaşananların ardından taraf seçmeleri gerekebileceğine dikkati çeken Bumis, Hristiyan dünyasının birliğinin bu yaşananlardan olumsuz etkilenebileceğinden korku duyduğunu dile getirdi.
Bumis ayrıca Fener Rum Patrikhanesinin Ukrayna Kilisesinin bağımsızlık talebini kabul etmesinin, diğer Ortodoks kiliseleri arasında da bölünme tehlikesi yaratabileceği endişesi taşıdığını dile getirdi.
Yunan akademisyen, Yunanistan’ın güneyinde pek çok farklı kilisenin manastırlarını barındıran ve Ortodoks dünyası için kutsal olan Aynoroz’daki Rus manastırının da bu durumdan etkileneceğine dikkati çekti.
Öte yandan, Atina Başpiskoposluğunca AA’ya yapılan açıklamada, meselenin henüz gelişmekte olduğu ifade edilerek başpiskopos liderliğinde yapılacak Sen Sinod toplantısında bu konunun ele alınacağı belirtildi.
“Prestij mücadelesi”
Bosna Hersekli araştırmacı gazeteci ve aynı zamanda Sırp Eğitim ve Kültür Topluluğu Yönetim Kurulu Başkanı Dejan Garic, son gelişmelerle yeni bir hikayenin başladığını söyledi.
Bir çatışma olmasa da Rus Ortodoks Kilisesi ile Fener Rum Patrikhanesi arasında uzun zamandır bir prestij mücadelesi olduğunun altını çizen Garic, Moskova’daki kilisenin “Üçüncü Roma” unvanını taşımak istediğini vurguladı.
Bağımsızlığın yeni bir şey olmadığını, zira bugün bağımsız olan tüm Ortodoks kiliselerin bu süreci yaşadığını söyleyerek Garic, “Sırp Ortodoks Kilisesi 1919’da bağımsız olduğunda da bazı itirazlar ve bunu tanımayacaklarını açıklayan kiliseler olmuştu.” dedi.
Garic, son gelişmelerin Ortodoks Kilisesi içinde bazı çatışmalara ve hatta bölünmelere neden olabileceğinin altını çizerek “Moskova’daki patrikhane en büyük cemaati bulunan ve dünyanın en büyük Ortodoks Kilisesi olsa da Fener Rum Patrikhanesinin de büyük bir prestije sahip olduğunu unutmamak gerekiyor.” değerlendirmesinde bulundu.
Yaşananların şimdilik daha çok bir prestij mücadelesi olduğunu ancak sonunda bir bölünmenin de mümkün olabileceğini kaydeden Garic, “Eğer çatışma derinleşirse kilisenin bölünme tehlikesi var. Fener Rum Patrikhanesi, Moskova’nın onayı olmadan bağımsızlık verirse o zaman resmi olarak da bu iki patrikhane arasındaki ilişkiler kopacaktır. Bu, büyük bir çatışmaya neden olur.” diye konuştu.
Garic, Balkanlarda da Makedonya ve Karadağ’daki Ortodoks kiliseleri gibi hala bağımsız olmamış kiliselere bu yaşananların etkisinin olabileceğini kaydederek bu iki ülkedeki kiliselerin de bağımsızlık isteğinin artacağını söyledi.
Bunun kısa vadede olamayacağını savunan Garic, “Makedonya’daki kilisenin bağımsızlığına Yunanistan’ın yanı sıra Bulgaristan’daki kilise de siyasi sebeplerden izin vermeyecektir. Fener Rum Patrikhanesinin de kendine yakın olan Yunan Kilisesi ile karşı karşıya geleceğini düşünmüyorum. Karadağ Kilisesi konusunda da halen kilisenin başındaki Miras Dedeic’in bizzat Bartholomeos tarafından daha önce kiliseden atılmasının bu kilisenin tanınmaması için geçerli bir sebep olduğunu düşünüyorum.” ifadelerini kullandı.
Garic, henüz sessiz kalmayı tercih eden bölge ülkeleri kiliselerinin Ukrayna konusundaki nihai kararı bekleyeceğini belirterek “Burada Sırp Ortodoks Kilisesi, arabulucu bir rol üstlenmek istiyor. Sırp Kilisesinin hem Fener Rum Patrikhanesi hem de Moskova ile arası çok iyi.” dedi.
“Umarım karşılıklı lanetleme seviyesine gelmez”
Bulgar teolog Dr. Goran Blagoev de Moskova’nın Fener Rum Patrikhanesi ile ilişkisini kesmesine ilişkin “Oldukça gururu kırılmış ve kendini zayıf hisseden bir tarafın son derece uç tepkisi” ifadelerini kullandı.
Bulgaristan Ulusal Televizyonunda (BNT) “Din ve Toplum” isimli bir program da sunan Blagoev, dini ve manevi temasları kesmenin aşırı bir tavır olduğunu savunarak “Ortodoks dünyasında bunun ötesinde atılacak son adım karşılıklı lanetleme olabilir. Umarım bu seviyeye gelmez.” dedi.
Fener Rum Patrikhanesinin Ukrayna Kilisesi ile ilgili kararının Ortodoks din adamları arasında büyük huzursuzluk yarattığı kanaatinde olduğunu söyleyen Blagoev, mevcut durumda bir tarafın haklı diğerinin haksız olduğunun söylenemeyeceğini ifade etti.
Blagoev, Ukrayna Kilisesi ile ilgili sorunun sadece kilise ile ilgili değil, büyük ölçüde jeopolitik bir sorun olduğunu savunarak “Batımızdaki büyük jeopolitik güçler, bölgede baskın rol üstlenip Rus etkisine karşı çıkıyorlar. Bartholomeos da bundan cesaret alıp bu kadar keskin adımlar atma iradesi gösteriyor.” dedi.
Konuya ilişkin diğer Ortodoks kiliselerinin saf tutma noktasında acele etmemelerinin anlaşılır bir durum olduğunu dile getiren Blagoev, “Ortada karmaşık bir sorun var. Ukrayna Kilisesinin cemaati çok kalabalık ve bir de jeopolitik faktörün etkisi var. Bulgar kilisesinin de şu anda bekleme modunda olması, anlaşılır bir tavır.” diye konuştu.
Makedon Kilisesi umutlu
Ortodoksluk üzerine çalışmalar yapan Makedonyalı uzman Maryan Nikolovski de Ukrayna Kilisesinin ardından Makedon Ortodoks Kilisesinin de bağımsız olabileceğine dair umutlar doğduğunu belirterek bunun gerçekleşip gerçekleşmeyeceğinin Makedonya ile Yunanistan arasındaki isim sorununun çözümüne bağlı olduğunu söyledi.
Nikolovski, Ortodoks Kilisesinde yıllardır çözülmeden biriken sorunların gün yüzüne çıkabileceğini kaydederek Fener Rum Patrikhanesinin çok daha önceden atması gereken bir adımı attığını savundu.
Fener Rum Patrikhanesinin bir sorunu çözüme kavuşturmaya çalıştığını dile getiren Nikolovski, Ortodoks dünyasının Makedon Ortodoks Kilisesinin kuruluşunda olduğu gibi bu sorunu da yıllardır göz ardı ettiğini söyledi.
Nikolovski, Makedon Kilisesine ilişkin sorunun yıllardır çözülememesini de Moskova’daki kilisenin aşırı siyasi etkisi, Rusya siyasetiyle yakınlığı, Sırp Ortodoks Kilisesi ve Sırbistan siyasetiyle yakınlığı ile dinin siyasete karışmasına bağladı.
Ukrayna ve Ukraynalıların da Makedonya ve Makedonlar gibi ayrı bir devlet ve millet olduğuna işaret eden Nikolovski, bunların bağımsız bir kiliseye sahip olma hakkı bulunduğunu vurguladı.
Sırp tarafının Makedonya’ya ve Rus tarafının da Ukrayna’ya karşı direnişinin, milliyetçi bakış açısına bağlı siyasi bir mesele olduğunu kaydeden Nikolovski, “Bu görüşe göre, Ukraynalılar yoktur, Ukrayna geçici bağımsız bir ülkedir ve bu ülke bir gün Rusya olacaktır. Bunu Rus Kilisesi temsilcileri de konuşmalarında gizlemiyor. Bu tez bazı Sırp piskoposlarda da var. Onlara göre de Makedonya geçici bağımsız bir ülkedir ve Sırbistan’ın bütünleyici parçasıdır.” ifadelerini kullandı.
Nikolovski, Ortodoks dünyasında gruplaşmalar olduğunu kaydederek “Rus Kilisesi, Fener Rum Patrikhanesi ile iletişimi kesti, bir nevi Fener Rum Patrikhanesini yalnızlaştırılmış bir bloka soktu.” dedi.
Gelinen noktada kimin kendi tarafına daha fazla kilise çekebileceği mücadelesi yapıldığını savunan Nikolovski, şunları kaydetti:
“Şimdilik sadece Çekya ve Slovakya, Rus Ortodoks Kilisesinin arkasında durdu. Önemli olan 20 milyondan fazla üyesi bulunan Rumen Ortodoks Kilisesi, Kudüs Rum Ortodoks Patrikhanesi, tüm Afrika’yı kapsayan İskenderiye Rum Ortodoks Patrikhanesi, Bulgar Ortodoks Kilisesi ve Yunanistan Kilisesi’nin nasıl tutum sergileyeceğidir. Bu kiliseler, sorunun çözüme kavuşması çağrısında bulunuyor.”
Fener Rum Patrikhanesinin üyeleri bakımından güçlü olmasa da tarihi önceliği olduğunu vurgulayan Nikolovski, “Bu kilise, Batı dünyasına ve düşünce politikasına daha yakın.” dedi.
Rus Ortodoks Kilisesinin ise üye bakımından en güçlü kiliselerden olduğunu kaydeden Nikolovski, “Ancak bu üyelerin ne kadar dindar olduğu soru işareti. Rusya’da kendini Rus Ortodoks olarak tanıtma moda haline gelmiştir. Kilise, Putin’in politikalarının çok büyük etkisinde ve aynı zamanda Putin’in politikalarının yürüdüğü bir ray gibi.” diye konuştu.
Ukrayna kararının en büyük yankısının Balkanlarda yaşanacağını söyleyen Nikolovski, “Makedonya’daki Ortodoks üyelerinin yüzde 99’u Makedon Ortodoks Kilisesine bağlı. Sırp Ortodoks Kilisesi de bundan endişeli. Bu meselenin Balkanlarda açılması konsepti ciddi ve gerçektir.” ifadelerini kullandı.
Fener Rum Patrikhanesinin yeni kiliselerin bağımsızlık konusunun arkasında durması gerektiğini savunan Nikolovski, “Ukrayna Kilisesi ile başlayan süreç devam etmezse, bunun sadece Rusya’ya karşı Batı’nın bir baskısı sonucu yapıldığı izlenimi kalacaktır.” dedi.
AA