İstiklal Marşı şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un Kosova’nın İpek şehrinde yaşayan torunu Adem Beqaj’ın geçtiğimiz günlerde vefat etmesi üzerine Logos – A Yayınevi Müdürü Adnan İsmaili, Adem amcayla yaşadıkları anıları kaleme aldı. Mehmet Akif Ersoy’un İstanbul’da yaşayan torunu ile İpek’te yaşayan torununun yüzyıl sonra Suşitsa köyünde buluşmalarını anlatan duygu dolu hikâyeyi siz değerli okuyucularımız ile paylaşıyoruz.
Yazan: Adnan İsmaili
Pazartesi günü (09.01.2017) İpek şehrinin Yukarı Suşitsa köyünde yaşayan Adem Beqaj (Mulaj) amcanın bu dünyadan göç ettiğini öğrendim. Yaşadığım üzüntü sadece bir insanı, aileden birini, tanıdığım bir yaşlı amcayı kaybetmekten öte; sanki Türkiye milli marşının yazarı, Kosova kökenli şair Mehmet Akif Ersoy’un (Pejani) son yaşayan Türk – Arnavut bağını temsil eden hatırasının sönmesinden duyduğum endişeye sebebiyet verdi.
Adem amcayla ilk görüşmem 2005 yılında “Safahat” eserini Arnavutçaya tercüme ettiğimiz dönemde şairin ailesinin izlerini bulmak için gittiğim Suşitsa’da gerçekleşti. Aradan 12 yıl geçmesine rağmen, o günün hatıraları hafızamdaki tazeliğini koruyor.
Adem amca bizi eski bir dost gibi ağırladı. Kendisinin ve Mehmet Akif’in babası Tahir efendinin birinci kuşak kuzen olduğunu söyledi. Bunun yanı sıra; 1851 – 1853 yılları arasında köyün camisinin temellerinin atıldığını ve Tahir efendinin bu camide imamlık yapmak üzere köy ahalisi tarafından İstanbul’da medrese eğitimi almaya gönderildiğini, Tahir efendinin bir daha geri dönmediğini, caminin ise 1999 yılında Sırp kuvvetler tarafından yakıldığını söyledi. Akabinde, o dönemde Tahir efendinin imamlık görevini ifâ etmesi düşüncesiyle temellerinin atıldığı köyün bu camisi, Türkiye’den gelen bağışlarla yeniden inşa edilmiştir. Ayrıca, bu bağlardan dolayı Türkiye tarafından köye yeni bir cami yapılmış ve yine Türkiye’den gelen bağışlarla “Mehmet Akif Ersoy” ismini taşıyan bir ilkokul inşa edilmiştir.
Adem amca akrabasının kitabını Arnavutçaya tercüme ettiğimizi anladığında pek sevindi. Mehmet Akif Ersoy’un Suşitsalı akrabalarıyla görüşmek üzere bir kere İpek’e geldiğini söyledi. O zamandan itibaren ilişkileri kesilmişti. Böylece bize bir sorumluluk da yüklemiş olmuştu.
Adem amcayla görüşmemiz kısa, lâkin etkileyiciydi. O görüşmeden sonra iki vazifeyle oradan ayrıldık. Birincisi “Safahat”ı Arnavutçaya tercüme edip Adem amcaya ulaştırmak, ikincisi ise Türkiye’deki akrabalarını bulmak.
2006 yılında Logos – A yayınevi, Mehmet Akif Ersoy’un 70. ölüm yıldönümünde şairin önemli eseri “Safahat”ın Arnavutçasını, içinde Adem amcayla ilk ziyaretimizde çektirdiğimiz fotoğrafların da yer aldığı nüshasıyla yayınladı. Böylece görevimizin ilk kısmını yerine getirmiş olduk.
İkinci kısım da oldukça meşakatliydi. İstanbul’da Mehmet Akif’in soyundan kimseyi bulup onların Suşitsa köyüne gelmesini tertiplememiz gerekiyordu. Başta İHH Vakfı olmak üzere, Türkiye’den kıymetli dostlarımızın aracılığıyla girişimler başlattım ve Kosova’da akrabası olduğunu öğrendiğinde hayrete düşen, şairin torunlarından biri olan Selma Argon hanımefendiye ulaşıldı. 2013 yılında iki Türk milletvekili; Cemal Yımaz Demir, Ayhan Sefer Üstün, İpekli sanatçı arkadaşım Edi Agagjushi ve Mehmet Akif Ersoy’un torunu Selma hanım ile birlikte Suşitsa’ya, Adem amcanın yanına gittik. Adem Beqaj ve Selma Argon’un buluşması en iyi senaristlerin bile tasvir etmekte aciz kaldığı türdendi. Sarılmalar ve hasret gidermelerle dolu dokunaklı anlara şahit olduk. Her ne kadar Adem amcanın Türkçe, Selma hanımın da Arnavutça bilmemesinden dolayı bir tercüman gerekse de, onların gözyaşları çok şey anlatıyordu. Neredeyse yüzyıldır görüşmeyen kuzenlerin bu durumu doğal olarak orada bulunan bizleri de duygulandırdı.
Selma hanım ve bizler için etkileyici olanı ise Adem amcanın, şairin hatırasını muhafaza etmek amacıyla Mehmet adında bir yeğeninin olmasıydı. Mehmet ismi, Mulaj ailesinde yaşamaya devam edecekti.
Öte yandan, bugün Adem amcanın ebediyete intikal ettiği haberini aldığımda, tüm bu hatıralar tıpkı Adem Amca ve Selma hanımın o günkü gözyaşları gibi zihnimde akıp gitmeye başladı.
Karın ve buzun her şeyi kapladığı bu soğuk kış günlerinde, Adem Beqaj’ın ölüm haberi sanırım Yukarı Suşitsa’yı İstanbul’la bağlayan halkayı, doğrusu büyük şair Mehmet Akifin Kosovalı akrabaları halkasını örttü!
Ah Adem Amca, senle ilgili son hatıramı yazmam gereken ve duygularımı dizginleyemediğim şu anlarda, sana karşı vazifemi yerine getirdiğimi belirtmeme müsade etmeni istirham ediyorum. Bugün, dilimden ise şu dua dökülmekte: ebedi ikâmetgâhında ruhunun nurlar içerisinde olmasını ve Rabbimin rahmetiyle muamele etmesini niyaz ederim!