TİMEBALKAN’nın 7 Soru 1 Manşet bölümünün konuğu olan Makedonya-Türkiye Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tuna Eyüp Kahveci, iktidar kim olursa olsun bu konuda herhangi bir tercihlerinin olmadıklarını kaydederek, “Makedonya halkının seçtiği her hükümet bizim başımızın tacıdır. Önemli olan siyasi istikrarsızlığın sona ermesi” ifadelerini kullandı. Trabzon doğumlu olan Kahveci, MATTO başkanlığını 2008 yılından bu yana yürütmektedir.
Röportaj: Hüsamettin Gina / Fotoğraf: Aydın Davud
Türkiye Başbakanı Ahmet Davutoğlu, 2014 yılının sonunda 3-4 yıllık bir perspektifte Türkiye ile Makedonya arasındaki ticari hacmın 1 milyar dolara çıkmasını hedeflediklerini söylemişti. An itibari ile bu rakamın neresindeyiz? Bu rakama nasıl ulaşacağız? Çalışmalar ne yönde? Ve neden bu rakamın çok uzağındayız?
Türkiye ile Makedonya arasında 1 milyar dolar ticari hacmi hep bir hedeftir. Yıllardan beri bu yetkililer tarafindan dile getirlir. Ama Türkiye ile Makedonya arasındaki ticaret 400 milyonlar seviyesinde tıkanıp kaldı, bunu artıramıyoruz. Bu sene Makedonya’dan Türkiye’ye ticaret arttı, Türkiye’den Makedonya’ya olan ihracat ise azaldı. Biz Makedonya Türkiye Ticaret Odası olarak hep şunu söyledik; Makedonya Avrupa’ya yakın bir ülke, çok ülke ile gümrük birliği var. Avrupa ile gümrük birliği var. Türkiye mallarının Makedonya’da daha çok yer bulması için geleneksel ticaretin ve ihracatın dışında Türkiye’den buraya mal satmak için başka şeyler yapmak gerek. Biz şunu önermiştik; Biliyorsunuz, bütün bölgede bir tek Makedonya’da Türk lirası konvertibl. Türkiye’den Makedonya’ya Eximbank kredileri var, 400 milyondan 600 milyon dolara kadar çıkabilen Eximbank kredileri var. Makedonya’nın yapması gereken şey Türk lirasının konvertibl olarak kulanmak. Eximbank kredilerini avro ve dolar olarak veriyorlar, o da çok pahalı ve kimse kullanmıyor. Halbuki TL olarak verseler, Türkiye’nin yalnız para basma maliyeti olacak. Türkiye’nin bunu kullanması lazım. Yani, Eximbank kredilerini ihracatı desteklemek adına bölgelerde, veya yapılacak olan yatırımlarda Türkiye’den mal ihrac etme şartını ortaya koyaraktan bunları kulandırtması lazım. Geleneksel ihracat yönteminin dışına çıkmak gerekir. Bizim Gevgeli’de bir projemiz vardı. O proje olsaydı eğer, proje içerisinde bütün ekipman, makine Türkiye’den gelecekti. Eximbank kredileri ihracatın artmasında önemli bir fonksiyon oluşturacaktı. Bu tip projelerin gerçekleşmesi gerek. Önerdiğimiz başka bir şey daha var. Makedonya hükümetine de bunu önermiştim. TOKİ projesi. Burada SİS diye bir kuruluş var, ama TOKİ bunu çok daha iyi yapıyor. Türkiye kredisi ile burada alt segmentte, aşamalı olarak 5 – 10 bin konut yapıp, zaman içerisinde bunları hak sahiplerine, ihtiyaç sahiplerine çok düşük fiyatlarla yani aylık yüz avro gibi bir fiyatla satmak gibi projeler. Ancak bunlar yapılırsa ticaret hacmi 1 milyar seviyesine çıkabilir. Yoksa normal şartlarda çok mümkün değil.
Gevgeli meselesi, neden olmadı?
Biz ülkelerin iç işlerine karışmıyoruz. Onların tasarrufu. Gerçekten daha sonra başka yerler önerdiler. Delçova, Berova taraflarında. Bizim yapmayı planladığımız o tesisin, organize bölgenin 5-6 bin civarında insana ihtiyacı var. Yaptığımız çalışmalar o bölgede insan potansiyalinin olmadığını gösteriyor. Gevgeli’yi istememizin sebebi limanla alakalıydı. Yunanistan’a, Selanik limanına 80 km olması. Ayrıca Bulgaristan sınırı da var. Dolayısıyla o avantajı kullanmak istedik. Makedonya hükümeti uygun görmedi, vermedi.
Türkiye’deki gelişmeler sizi ve buradaki Türkiye’li yatırımcıları nasıl etkiledi. Ayrıca, Makedonya’nın belirli bir medyasında Türkiye’ye karşı bir algı olşuturmakla ilgili yazılar çıkıyor. Bu olaylar MATTO’da nasıl karşılandı, sıkıntılar oldu mu?
Eğer meseleye MATTO olarak bakacaksak, şu anda, özellikle Makedonya’daki firmalardan daha önceki dönemlere göre bize üye olmak, yönetimimize girmek isteyen firmalardan çok daha fazla talep var. Türkiye bölgesinde bir sıkıntı yaşıyor. Suriyede’ki, Irakta’ki sıkıntıyı herkes biliyor. 3 milyon civarında Suriyeliye ev sahipliği yapıyor. Elimizdeki parayı, bir şekilde, o mazlum insanlarla paylaşıyoruz. Bundan hiçbir sıkıntı duymuyoruz. Onlar mazlum insanlar. Evini terk etmiş insanlar. Bizde yolda veya aç kalana yardım etme kültürü var. Ama biz Makedonya’da bugüne kadar, ufak tefek, en son Latas’ın söylemiş olduğu şık omayan, kötü, bir milleti rencide edecek sözleri, ahlaksızca olan o laflar dışında bizim herhangi bir yaşadığmız sıkıntı yok. Gerçek, şu var, şu anda Makedonya medyasında, yani belirli bir kesimde, Türkiye’ye karşı bir algı oluşturmakla alakalı yazışmalar var. Ama benim gördüğüm, sevindiğim ve hoşuma giden durum Makedonya halkı, Arnavutuyla, Makedonuyla, Boşnakıyla bunlara prim vermiyor. Bizim dünkü halimiz neyse, bugünkü halimiz daha iyidir diyebilirim. Bunu bize olan talepten görüyorum. 2015 – 2020 vizyon üye sayımızı çok artırmama kararını aldık. Amacımız kaliteyi artırmak, kvantiteyi artırmak değil. Şu anda 60 civarında üyemiz, 1 milyar avro civarında döner sermayemiz var. Sayı olarak değil, kalite olarak büyümek amacımız. Kimseyle bir alıp veremediğimiz yok. Makedonya devletini seviyoruz. Bizim oda olarak da temel prensibimiz, Makedonya ve Türkiye devletine aykırı olacak hiçbir yapılanma içerisinde bulunmuyoruz, bulunmasına da izin vermiyoruz. Bu konudaki hassasiyetlerimizi sonuna kadar devam ettireceğiz. Bizim için mühim olan Makedonya’nın refahına katkı sağlamak. İstiyoruz ki daha 25 yıllık geçmişi olan Makedonya’nın ilk jenerasyon işadamlarının bizim tecrübelerimizden faydalanmaları.
Makedonya’da son aylarda yaşanan siyasi istikrarsızlık ekonomiyi ve özellikle Türkiyeli işadamlarını nasıl etkilemektedir?
Bir ülkede yabancı yatırımcının iş yapması için belli kriterler var. Bunlardan bir tanesi siyasi istikrar, güvenlik, hukukun kapsayılıcığı, dürüstlüğü ve doğru çalışması gibi kıstaslar çok önemli. Siyasi istikrar yoksa, işadamları yarını göremiyorlarsa doğal olarak yatırım yapmıyorlar. Bir de Makedonya gibi az nüfuslu ülkelerde insanların davranışları psikolojiktir. Eğer insanlar geleceğe güvenle bakamıyorlarsa, ihtiyaçları dışındaki harcamalarını yapmıyorlar. Çünkü ne olacağını kestiremiyorlar. Bizim, ekonomik tabirimizle piyasa dönmüyor. Esnaf ve işadamı iş yapamıyor. İş yapamayınca vergi veremiyor. Vergi veremeyince devlet ödemelerinde sıkıntılar yaşıyor. Makedonya’nın kendi iç sıkıntısı açısından böyle bir sonuçları var bunun. Yabancı yatırımcılar yarın ne olacağını bilmediği bir ortama yatırım yapmayı planlamıyor. Planlayanlar da erteliyorlar. Bu yüzden bizim beklentimiz ve isteğimiz, kim iktidar olacaksa olsun bizim bir konuda herhangi bir tercihimiz yok, Makedonya halkının seçtiği her hükümet bizim başımızın tacıdır. Biz onlarla en iyi şekilde çalışma planlarız. Ama bir an önce hükümet kurulsun. Bir an önce bu siyasi istikrarsızlık ortadan kalksın istiyoruz. Bu çok önemli. Eminim ki ortadan kalktığı gün birçok yatırımcı Makedonya’ya gelecek ve yatırım yapacaktır, çünkü Makedonya gerçekten bulunduğu, gerek stratejik konum itibari ile gerek insan yapısı, kalitesi, gerekse sahip olduğu çevre ve doğal kaynakları, güvenliği ile bir yabancı yatırımcının arayacağı birçok özelliğe sahip bir ülke.
“Makedonya’da şirket kurmak çok kolay” şeklinde klasikleşmiş bir ifade var. Sizin engin tecrübenize dayanarak sadece “Şirket kurmakla” iş olmuyor. Kurulduktan sonra zorluklar neler? Türkiye’li işadamları en çok nelerden şikayet ediyor?
Şirket kurmak Makedonya’da kolay, doğrudur, 3-4 günde kuruyorsun. En çok sıkıntı çektiğimiz husus, oturum ve çalışma müsadeleri ile alakalıydı, o da şimdi bayağı bir çözüldü. Bizim de katkılarımızla, üç aylık prosedür maksimum 35 güne düştü. Makedonya’da iş yapacak işadamları açısından bu önemli bir gelişmedir. Makedonya’da şirket kurmak kolay, ama şirket kapatmak çok zor. Bir de şirketler kanunun değişmesi lazım. Örnek olarak söyleyeyim, bir şirketiniz var, şirketinizin müdürü veya şirketinizin ortağının biri bir şekilde yurtdışına gitti ve bir daha geri gelmedi. Siz o şirketi, ne fonksiyonlu bir hale getirebiliyorsunuz ne de kapatabiliyorsunuz, sizin sırtınızda bir külfet olarak kalıyor. Bu tip noktaların giderilmesi lazım. Ama asıl söylemek istediğimiz şey şu; Geçenlerde Gelir İdaresi Başkanlığı (UJP) genel müdürü misafirimizdi. Ona da aynı şeyi söyledim. Makedonya henüz birinci jenerasyon iş adamlarını üretti. Bu aşamada birçok tecrübesizlikten kaynaklanan çok sıkıntılar yaşandı. Gördüğüm kadarıyla çok sayıda kullanılmayan, iflas etmiş olan çok fazla şirket var. Benim bildiğim kadarıyla Gelir İdaresi Başkanlığı’nın elinde 4 bin cıvarında fabrika ve tesis var. Bunun başlıca sebebi; adam vergisini ödeyememiş, Gelir İdaresi Başkanlığı el koymuş. Makedonya’da şirketler çöplüğü var. Bunu da gidermenin yolu devletin halk ve işadamları ile bir barış yapması lazım. Türkiye’de bu yapıldı ve çok da başarılı oldu. Devlete karşı borcundan dolayı şirketini kapatmış olan kim varsa onunla oturup anlaştı. Bütün faizleri sildi. Borçları 18 taksite böldü. Üç yıl çerisinde 18 taksit. İnsanlar da rahatladılar. Devlet de rahatladı. Gelecek olan hükümetin yapması gereken işlerden en önemlilerden biri bu. İş dünyası ile devlet arasındaki ilişkiyi düzenlemek ve yeniden organize etmek.
Makedonya Hükümetinin yabancı yatırımcılar politikasını nasıl görüyorsunuz? Şu açıdan soruyorum, son dönemlerde medyada şu haberler çıkmaya başladı; Hükümetten, büyük rakamlarda sübvansiyonlar alan yabancı şirketler, iş başlamadan ülkeyi terk ediyorlar. Bu konuyla ilgili yorumunuz ne olacak?
Makedonya Hükümeti yabancı yatırımcıyı cazip hale getirmek için birçok sübvansiyonlar sağlıyor. Fakat yabancı yatırımcı olayın bu tarafını görmüyor, kendi menfaatını görüyor. Verilirken düşünülen şey onların daha çok istihdam sağlamaları, ülkenin ihracatına katkı sağlamak ve aynı zamanda ülkenin bir teknoloji geçmişinin oluşmasını sağlamak. Dolayısıyla Makedonya hükümetinin bu konuda düşünceleri ülkesine hizmet edici yönde olmasına rağmen, bazı firmalar bunları kötü kullanıyor olabilirler. İnanıyorum ki bunlar artık yeni dönemde tekrar gözden geçirilecek. Şu anda Makedonya yatırım yapma açısından oldukça cazip bir ülke. Türkiye ile mukayase ettiğiniz zaman Makedonya’da yatırım yapmak, üretim yapmak, sektörel bazda farklar göstermekle birlikte yüzde 15-35 arasında daha ucuz. Vergi, gümrük mevzuatı, ürünlerin rahat transferi, hammadde girişinin kolay olması, iş gücünün ve elektrik enerjisinin daha ucuz olması gibi birçok faktörlere bakarak şunu söyleyebiliriz; Makedonya iyi bir üretim ve ticaret üssüdür. Makedonya hükümetinin yapmış olduğu sübvansiyonlar doğrudur, ama firmaların bunu kötüye kullanması onların ahlakları ile ilgili bir meseledir.
Makedonya’da yakın bir zamanda yeni stratejik (büyük) bir Türk yatırımı beklentileri var mı? Bu konudaki en yeni gelişmeleri TİMEBALKAN okuyucuları ile paylaşabilir misiniz?
Şu anda Makedonya siyasetinde bir istikrarsızlık sökonusu. Seçimler 5 Haziran’da yapılacak mı, o da pek belli değil. Dolayısıyla böyle bir ortamda herhangi bir yatırımın gelmesini beklememek lazım. Bekleyen bayağı iyi firmalar var. Ama bu ortamda değil. Seçim sürecinin bitmesi, hükümetin kurulması gerek. Yeni hükümetin de, daha önceki hükümetin sağlamış olduğu sübvansiyonların sürdürülebilir tutması lazım. Makedonya’nın güzel bir tarafı var, eski yatırımcıların hakları anayasal güvence altında, yani, yeni hükümet gelse de, anayasayı değiştirmediği sürece eski yatırımcıların hepsi haklarına sahipler. Onu kimse değiştiremez.
Makedonya Hükümeti’nde Furkan Çako, Dış Yatırımlardam Sorumlu Bakan olarak yer almaktadır. Bakanla çalışmalarınız ne yönde. İşbirliği yapıyor musunuz?
Furkan Çako’yu bakan olarak çok beğeniyorum. Kendisini geliştirmiş, vizyonu açısından Furkan Çako beğendiğim bir bakandır. MATTO olarak Furkan Çako ile sürekli, hep beraber çalıştık. Bizim projelerimizle alakalı olarak kendisi, sağolsun çok yardımcı oldu. Bizim bazı çözemeyeciğimiz sorunlar olursa bizi ilgililer ile görüştürüyor. Geçen sene, MATTO olarak Cumhurbaşkanı, Başbakan, Başbakan Yardımcısı, Ekonomi, Çalışma ve Sosyal Politikalar Bakanı’nı misafir ettik. Bunları misafir etmenin birçoğunda Furkan Çako’nun emeği vardır. Çako’nun da kabinede bulunması bizim için önemli bir avantaj. Şimdiye kadar hep işbirliği içinde olduk. Bundan sonra da bakanlığı devam ederse, tekrar işbirliğimize devam edeceğiz.