Sırbistan ile Arnavutluk’un öncülüğünde başlatılan “Küçük Schengen” girişimi, yakın gelecekte AB’ye üye olması mümkün görünmeyen Batı Balkan ülkeleri için bir alternatif olarak değerlendiriliyor.
Sırbistan ile Arnavutluk’un öncülüğünde başlatılan ve Avrupa Birliği’ne (AB) henüz üye olmamış Batı Balkan ülkeleri arasında insanların ve malların dolaşımını kolaylaştırmayı amaçlayan “Küçük Schengen” girişimi, en azından kısa vadede AB’ye üye olması beklenmeyen bu ülkeler için bir alternatif olabilir.
Batı Balkanlar’da bölgesel iş birliğini desteklediğini her fırsatta dile getiren AB’nin Küçük Schengen’e destek vermesi ve son olarak Fransa’nın genişleme konusundaki olumsuz tavrı da bölgesel iş birliği ve ticareti güçlendirmesi hedeflenen bu girişimi bir alternatif olarak öne çıkarıyor.
Fransa’nın vetosu nedeniyle Kuzey Makedonya ve Arnavutluk ile katılım müzakerelerine başlanmaması, dış politikadaki birincil hedefleri AB üyeliği olan Batı Balkan ülkelerinde hayal kırıklığı doğururken, özellikle AB ve NATO üyesi olmak için adını dahi değiştiren Kuzey Makedonya’ya yönelik bu tutum, diğer bölge ülkelerini de üyelik konusunda umutsuzluğa sürüklemiş durumda.
Müzakerelere devam eden Sırbistan, yılda en fazla bir ya da iki fasıl açabiliyorken, AB’nin şart koştuğu Kosova ile ilişkilerin normalleştirilmesinde de uzun zamandır yol alınmaması, sürecin ağır ilerlemesine neden oluyor.
AB’ye üyelik sürecinde diğer bölge ülkelerine örnek gösterilen ve müzakerelerde sona yaklaşan Karadağ’ın dahi en erken 2025’te üye olabileceği gerçeği göz önünde bulundurulursa, bölge halklarının AB’ye desteğinin azalması kaçınılmaz hale geliyor.
Üyelik sürecinde en geride bulunan Kosova hâlâ vizesiz dolaşım hakkı beklerken, Bosna Hersek ise 2016’dan beri “aday ülke” statüsü almanın hayalini kuruyor.
“Küçük Schengen” neleri kapsayacak?
Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vuçiç, Arnavutluk Başbakanı Edi Rama ve Kuzey Makedonya Başbakanı Zoran Zaev, AB Liderler Zirvesi’nden birkaç gün önce, 10 Ekim’de Sırbistan’ın Novi Sad şehrinde Küçük Schengen’in kurulması için bildiri imzaladı.
Liderler, Küçük Schengen’in AB üyelik sürecine bir alternatif olmadığını, amaçlarının sadece bölgesel iş birliğini güçlendirmek olduğunu deklare etseler de kamuoyunda bazı bölge ülkelerinin kısa vadede, bazılarının ise asla AB’ye üye olmayacağının bilinmesi, önümüzdeki günlerde bu girişimin adından daha çok söz ettireceği yorumlarını da beraberinde getirdi.
Vuçiç, Rama ve Zaev’in imzaladığı bildiriye göre, bu girişim öncelikle bölgesel iş birliğini kuvvetlendirmeyi hedefliyor. Bildiriye göre, AB’nin en önemli dört özgürlüğü olan sermayenin, malların, hizmetin ve insanların serbest dolaşımı Batı Balkanlar’da da uygulanacak. Ayrıca, 2021’e kadar sınır kontrollerinin kolaylaştırılması, insanların sadece kimlik kartlarıyla seyahat edebilmesi, hatta istedikleri bölge ülkesinde çalışabilmesi de planlanıyor. Bildiriye göre ayrıca, karşılıklı olarak diplomaların tanınması, organize suçla mücadele ve afet durumlarında birbirine yardım etme konusunda da mutabakat sağlandı.
Küçük Schengen’in ikinci toplantısı ise Kuzey Makedonya’nın Ohri şehrinde 10 Kasım’da yapılırken, bu toplantıya Vuçiç, Zaev ve Rama’nın yanı sıra Bosna-Hersek Bakanlar Konseyi Başkanı Denis Zvizdiç ile Karadağ Ekonomi Bakanı Dragica Sekuliç de katıldı.
Kosova meselesi ne olacak?
Girişimin öncülerinden Sırbistan, bugüne kadar 100 civarında ülke tarafından bağımsız olarak tanınan Kosova’yı hâlâ kendi toprağı olarak görmeye devam ediyor. İki ülke arasındaki ilişkilerin normalleştirilmesi, daha doğrusu Sırbistan’ın bir şekilde Kosova’yı tanıması için desteklenen diyalog süreci ise uzun süredir ilerleme kaydetmiyor.
Zaev, ilk toplantıda “6 bölge ülkesi” ifadesini kullanmış, Rama da ikinci toplantıya Kosova’dan temsilci katılmamasını mantıklı bulmadığını söylemişti.
Kosova Cumhurbaşkanı Haşim Taçi ise AB ve NATO üyeliklerini bölgesel herhangi bir girişimle değiştirmek istemediği için Ohri’ye gelmediğini ifade etmişti.
Coğrafi konumu itibarıyla Kosova’nın bu girişimin dışında bırakılması düşünülemezken, Sırbistan’ın bu noktada alacağı tavır da merak ediliyor.
AB uzmanı Huskic: “AB nihai hedeflerine ulaşmış gibi davranıyor”
AB’nin Batı Balkan politikaları üzerine çalışmalar yapan Bosna-Hersekli akademisyen Adnan Huskiç, AA muhabirine yaptığı açıklamada, AB’nin Kuzey Makedonya ile Arnavutluk’a dair kararının, birlik içinde derin bir sorun olduğunu gösterdiğini belirterek, Batı Balkanlar’ın da bu noktada dolaylı mağdur olduğunu söyledi.
AB’nin 2004, 2007 ve 2013 yıllarındaki genişlemelerden sonra nihai hedeflerine ulaşmış gibi davrandığını kaydeden Huskiç, bu süre zarfında AB’nin bir ekonomik kriz yaşadığını, sığınmacı meselesiyle karşı karşıya kaldığını ve son olarak da Brexit konusunun ortaya çıktığını hatırlattı.
Huskiç, tüm bu sorunların aslında küresel karakterli sarsıntılar olduğunun altını çizerek, “Dolayısıyla AB’nin her şeyden önce kendini bulması gerekiyor ki sonrasında Batı Balkanlar’a odaklanabilsin” değerlendirmesinde bulundu.
Büyük Britanya’nın AB’den ayrılması durumunda Fransa’nın birlik içinde lider konuma gelmek istediğini kaydeden Huskiç, “Bir tarafta genç bir lider olarak Macron, diğer tarafta maalesef emeklilik arifesinde bir siyasetçi olarak Merkel var. Bu noktada Fransa, genişleme süreciyle ilgili kilit rolü üstlenmek istiyor” ifadelerini kullandı.
Huskiç, Batı Balkan ülkelerindeki liderlerin, AB’nin içinde var olan sorunları gördükleri için Küçük Schengen gibi bir girişimi başlatmış olabileceklerini dile getirerek, “Bölge ülkelerinin artık birbirine güvenebileceklerini, iş birliği içinde olabileceklerini düşünerek böyle bir girişim başlattığını umuyorum, zira AB de bölgesel iş birliğini her daim vurgulamıştı,” şeklinde konuştu.
“Küçük Schengen belki de tamamlayıcı bir faktör”
Berlin Süreci’nin de Batı Balkanlar’da iş birliğini güçlendirmek adına AB tarafından başlatıldığını hatırlatan Huskiç, “Bu açıdan baktığımızda aslında Küçük Schengen belki de tamamlayıcı bir faktör. Bu girişim üzerinde kesinlikle müzakere etmek gerekiyor. Özellikle de bölgede jeopolitik değişimler yaşanırken bölge ülkeleri olarak birbirimizi desteklememizin tam da aranan kan olduğunu düşünüyorum“ değerlendirmesinde bulundu.
Huskiç, bölgesel iş birliğinin ikili sorunların çözümüne de katkı sunabileceğini belirterek, Küçük Schengen gibi girişimlerin Batı Balkan ülkeleri arasındaki tansiyonu da düşürebileceğini söyledi.
AB’nin bölge ülkelerinden talep ettiği reformlar dikkate alındığında, Batı Balkanlar’ın AB üyeliğinden çok uzak olduğunu kaydeden Huskiç, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu yılki ilerleme raporları aslında mevcut genişleme sürecinin meyve vermediğinin ilk işaretleriydi. Bugün herkes Kuzey Makedonya’yı konuşuyor; ama sorulması gereken, çok sayıda fasıl açmış Karadağ ve Sırbistan’ın ne olacağıdır. Bu noktada belirgin bir sessizlik var. Bu ülkeler, sürece başladıkları için yeniliklerin kendilerini etkilemesini istemiyor. Bence burada AB’nin Batı Balkanlar’a bakışında köklü bir dönüşüm söz konusu. İyi mi kötü mü olacak bilmiyorum, ama yeniden bir bölgeye itilmiş bir halde, yeniden birbirimize güvenmek durumundayız.”
Huskiç, bölge ülkelerinden yaşanan göçler dikkate alındığında AB ülkelerinin hâlâ cazip olduğunu, ancak insanların müzakere sürecine inancını kaybettiğini sözlerine ekledi.
AA