Krasniqi: “Osmanlı, Avrupa İmparatorluğu’ydu”

BİSAV’daki Balkan Tarihi Konuşmaları’nın son oturumunda Arnavut ve Türkler’in ortak geçmişine yer verilerek Osmanlı’nın Balkanlar’da bıraktığı miras değerlendirildi.

Bilim ve Sanat Vakfı’nın Türkiye Araştırmaları Merkezi tarafından düzenlenen “Balkan Tarihi Konuşmaları” başlıklı program serisinin bu ayki konusu, Arnavutluk oldu. Programa Priştine Üniversitesi Gazetecilik Fakültesi Dekanı Milazim Krasniqi’nın konuşmacı olarak katıldı.

Programda Arnavut coğrafyasında Osmanlı dönemi kültür politikaları ve bunun modern Arnavut kimliği üzerindeki yansımaları masaya yatırıldı. Krasniqi konuşmasında Arnavut ve Türkler’in ortak tarihine temas ederken, Balkanlar’daki Osmanlı varlığının tarihi önemine vurgu yaptı. Prof. Dr. Milazim Krasniqi şu şekilde konuştu:

“Osmanlı denilince benim özellikle vurguladığım birşey var. Bana göre Osmanlı Asya değil, bir Avrupa İmparatorluğu’ydu. Osmanlı’nın en etkin olduğu yerin Avrupa, özellikle Balkanlar olduğunu biliyoruz. Bugün o bölgeye baktığımızda Macaristan, Yunanistan, Bulgaristan, Kosova, Arnavutluk, Bosna, Sırbistan, Makedonya bütün bunlar Osmanlı çatısı altında yaşamış devletler ve bütün bunlar Avrupa’da bulunuyor. Osmanlı’ya baktığımızda da Balkanlar’ın Osmanlı için önemli olduğunu görüyoruz. 19. ve 20. yüzyılda da Osmanlı’nın bütün Avrupa’daki konferans ve kongrelere katılmış bir devlet olduğu görülüyor ve bu da bu konudaki tezimi destekliyor.”

OSMANLI, BARBAR OLARAK ANLATILIYOR

Krasniqi, Osmanlı tarihinde isimlerine sık rastlanan Arnavut ilim ve devlet adamlarının, bu topraklarda hâlâ önem ifade ettiğini söyledi. Bugün Arnavutluk’taki mevcut resmi söyleme de değinen Krasniqi, yapılması gerekenler konusunda şu önerilerde bulundu:

“Balkanlar ve özellikle Arnavutlar üzerine konuşacak olursak, bilindiği gibi 1912’de, yani Arnavutluk’un bağımsızlığını kazanmasından sonra Sırp işgali altına girdik. Yaklaşık 1 yüzyıllık süreci Sırp ve Marksist politikalar izlemişti. Bu doğal olarak tarihe bakış açısı ve tarihi okuma şekli konusunda da kendisini göstermişti. Mesela bu Sırp ve Marksist düşünce altında yapılan tarihi okumada Türkler ve Osmanlılar barbar bir kabile, Balkan topraklarını işgal eden bir topluluk olarak tanıtılmıştır. Osmanlı’ya karşı yürütülen, bu Marksist okuma uzun bir süre devam etmiştir ve Osmanlı’ya karşı bir nefret dili oluşturulmuştur.

Fakat yeni dönemle birlikte bu anlayışın ortadan kaldırılması için bazı girişimler oldu. Bu özellikle Avrupa Birliği’nden de istenen bir şey. Bu nefret dilinin ve millet arasında düşmanlığa yol açabilecek bu düşüncesin ortadan kaldırılmasına yönelik bir talep oldu. Fakat Sırp yanlısı Marksist olan bazı kadrolar hala Balkanlarda etkin konumdalar ve bunlar da değişim, yeniden tarih yazımına engel olma konusunda çaba gösteriyorlar. Özellikle son dönemde Avrupa ve Amerika’da yapılan önemli çalışmalar var. Mesela Noel Malkom, Peter Sugar, Mantran gibi birçok tarihçi Osmanlı karşıtı bu olumsuz algıyı yıkan; daha objektif, daha tarafsız eserler verdi. Osmanlı dönemini yeniden okuma, yeniden anlama noktasında çaba göstermemiz gerekiyor. Gerçeğe ve belgelere dayalı doğru bir tarih okuması yapmamız kaçınılmaz bir ihtiyaç.”

Çeşitli branşlardan araştırmacılar ve öğrencilerin yoğun ilgi gösterdiği etkinlik, Bilim Sanat Vakfı’nın ev sahipliğinde önümüzdeki ay da Balkanlar’daki önemli meseleleri gündeme taşımaya devam edecek.

 

Dünya Bülteni

Read Previous

Sırbistan, Macar Sınırına Asker Göndermeyecek

Read Next

Bakan Çako TBB’yi Ziyaret Etti

One Comment

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *