Kosovalı gazeteci ve yazar, Balkan Postası Genel Yayın Yönetmeni Bayram Pomak’ın kaleme aldığı, “Kosova’da Sırp Terörü, Bu Bir Başlangıç Mı?” ilginize sunuyoruz.
24 Eylül sabahı, Kosova halkı kötü bir haberle uyandı. Gece saat 02.30 sularında Sırp teröristler tarafından Kosova polisine saldırı gerçekleşti ve bir polis memuru şehit edildi. Gün boyunca çatışmalar devam etti. Bu olay, Sırpların yoğun olarak yaşadığı Kosova’nın kuzeyindeki Zveçan şehrinin Banjska köyünde meydana geldi. Son iki yıldır Kosova’nın kuzeyi sık sık gerilimlerle gündeme geliyordu, ancak bu sefer durum farklıydı çünkü kan döküldü ve silahlar konuştu. Peki tam olarak neler oldu?
Banjska köyünde, tabelasız iki kamyon tarafından kapatılan küçük bir köprünün ardından polise bir ihbar yapıldı. Polis olay yerine gittiğinde, orada pusuda bekleyen bir grup terörist tarafından saldırıya uğradı ve olay yerinde bir polis şehit oldu, bir diğeri yaralandı. Bunun üzerine Kosova polisi, teröristlerin üs olarak kullandıkları Banjska manastırına bir operasyon başlattı. Polis, manastırda 30 Sırp teröristinin bulunduğu istihbaratını aldı ve onlarla çatışmaya girdi. 17 saat süren çatışmalar sonucunda 4 terörist öldü, ikisi yakalandı ve diğerleri dağlık alanlardan Sırbistan’a kaçmayı başardı.
Kosova polisi ve NATO/KFOR birliklerinin manastıra girmesiyle birlikte durumun sadece basit bir terör saldırısı olmadığı anlaşıldı. Yakalanan mühimmat ve cephane olağanüstü derecede fazlaydı. Kosova İçişleri Bakanlığı, yakalanan bu cephane envanterini medyaya açıkladı. Verilen bilgilere göre, burada 5 milyon değerinde mühimmat bulunmaktaydı. Ayrıca, mühimmatların sadece ordu depolarından elde edilebilecek türde olduğu ve bunların karaborsada bulunmasının imkansız olduğu ifade edildi. Ayrıca, mühimmatın büyük bir kısmının 2021 ve 2023 üretimi olduğu belirtildi.
Kilise, çatışmaların başlangıcından itibaren bu saldırıdan kendini soyutlamak için kimliği belirsiz kişilerin kiliseye girdiğini açıkladı. Ancak, bu mühimmatın bir günde oraya nasıl girdiği açık değildi. Bu mühimmatın uzun bir süre boyunca biriktiği ve kilisenin bunun farkında olmama olasılığının neredeyse imkansız olduğu görünüyordu. Aslında, iki ay önce İngiliz parlamenter Alicia Kearns, Sırbistan’ın Kosova’nın kuzeyindeki kiliseleri silah deposu olarak kullandığını açıklamıştı. Bu bilgilerin İngiliz istihbaratından geldiği ihtimali yüksektir.
Kosova’da sorgulanan şey, ülkenin içine bu kadar mühimmatın nasıl girdiği ve devletin bundan haberdar olmamış olmasıdır. Geçen aylarda Kosova polisi bu tür mühimmat taşıyan birkaç aracı yakalamış ve bunu medyaya duyurmuştu. Başbakan Albin Kurti, Kosova ile Sırbistan arasındaki sınırın dağlar ve tepelerle kaplı olduğunu ve her yeri kontrol etmenin imkansız olduğunu açıkladı. Ayrıca, Sırpların bu mühimmatları ambulans araçları ve NATO araçlarına benzeyen araçlarla taşıdıklarını belirtti. Aslında hem NATO/KFOR hem de Kosova İstihbaratı bu durumdan haberdardı. Başbakan Kurti, AB’yi sürekli olarak uyardı. Ancak AB, Kosova hükümetinin Kuzey’de Polis Özel Birlikleri bulundurduğunu ve bu durumun gerginliği artırdığını iddia ediyordu. Sürekli olarak Kosova hükümetine Özel Birlikleri geri çekme çağrısı yapılmıştı. Nitekim, Brüksel’de yapılan bir anlaşma sonucunda Kuzey’de sadece yüzde 25 oranında bir Özel Birlik bulundurulması kararlaştırıldı. Bu terör eylemi gerçekleştikten sonra Kurti, yaptığı açıklamada Özel Birliklerin savaş için değil, bu tür saldırıları engellemek ve barışı korumak amacıyla orada bulunduğunu ifade etti.
Sırbistan hükümeti ise olay günü uzun bir süre sessiz kaldı. Akşam saatlerinde Vuçiç’in yaptığı basın açıklamasında endişeli olduğu anlaşılıyordu ve neredeyse terör saldırısını savunma pozisyonuna düşmüştü. Yaptığı açıklamada, orada öldürülen bir terörist için “acımasızca bir keskin nişancı tarafından öldürüldü” ifadesini kullandı. Bir gün sonra da Sırbistan devletinin teröristler için yas günü ilan etmesi, saldırının arkasında Sırbistan’ın olduğunu en büyük delil olarak gösterildi.
Kosova İçişleri Bakanlığı, yayınladığı dron görüntülerinde grubun liderinin Milan Radojčić olduğunu tespit etti. Peki, Milan Radojčić kimdir? Radojčić, Kosova’nın en büyük Sırp partisi olan Lista Srpska’nın başkan yardımcısıdır. Ancak başkan yardımcısı olmasına rağmen herkes Kosova’nın kuzeyinin Radojčić tarafından kontrol edildiğini bilmektedir. Ayrıca, Radojčić daha önce Kosova Meclisi’nde milletvekilliği yapmıştır. Gerçekte ise Radojčić, Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vučić’in en yakın adamlarından biri olarak kuzeyi Vučić adına kontrol etmektedir. Ayrıca, 16 Ocak 2018’de öldürülen Sırp siyasetçi Oliver Ivanović’in de katil zanlısı olarak bilinmektedir. Radojčić, adam öldürme, uyuşturucu ticareti gibi suçlardan dolayı ABD tarafından kara listeye alınmıştır. Aynı şekilde öldürülenlerden biri olan Bojan Mijalović de Sırbistan İstihbarat Başkanı’nın korumasıydı.
Bütün bu olayların arkasında Sırp devleti, istihbaratı ve kilisesinin olduğu su götürmez bir gerçektir. Asıl mesele şudur: Bu grubun gerçek amacı nedir? Bu kadar mühimmat ve cephane, ne için hazırlanmıştır? Bu grup, gerçek anlamda profesyonel kişilerden oluşmaktadır. Gerçekleştirilen bu saldırı, çok daha büyük bir hazırlığın parçasıydı. Yeni çıkan bilgilere göre, o gün devam eden çatışmalarda NATO/KFOR’un müdahale ettiği ve Sırp teröristlerin kaçması için bir koridor açılmasının müzakere edildiği ifade edilmektedir. Nitekim dron görüntülerinde, kaçan teröristlerin rahatça hareket ettikleri görülmektedir. Bu, daha fazla kaybın Kosova-Sırbistan normalleşmesini daha da zorlaştıracağı endişesiyle yapıldığına işaret etmektedir.
Sonuç olarak, Sırbistan devleti, Kosova’nın kuzeyinde yeni bir çatışma bölgesi oluşturma çabası içindedir. Yeni bir şehir savaşıyla yeni bir fiili durum yaratmaya çalışmaktadır. Bu yeni durumun sonucunda Sırbistan, Kuzey’i tamamen Kosova’dan koparmayı ve Kosova devletini başarısız bir devlet olarak dünyaya kabul ettirmeyi amaçlamaktadır. Peki, tehlike geçmiş midir? Aslında tehlike hala geçmiş değildir. Eğer ABD’nin Priştine büyükelçisinin açıklamalarının arka planını okursak, önümüzdeki günlerde veya aylarda yeni saldırıların olma olasılığının çok yüksek olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü bu tür depolar sadece o kilisede bulunmadı, muhtemelen birçok kilisede benzer cephane depoları bulunmaktadır. Ayrıca, Wagnervari gibi birçok oluşum Sırbistan devletinin elindedir. Sırbistan’ın stratejisi, tanklar ve silahlarla Kosova’ya girmek değil, Kosova Sırplarının bu tür çatışma bölgelerini yaratmak ve bunu dünyaya “Kosova Sırpları artık kendilerine yapılan ‘zulüm’ ve ‘terör’ karşısında başkaldırdı” propagandasını yapmaktır.
Kosova Başbakanı Albin Kurti, sosyal medyada yayınladığı bir mesajda şu ifadelere yer verdi: “Kosova demokratik bir devlettir ve Batı yanlısı bir ülkedir. Kim entegre olursa daha iyi bir yaşam sürer. Kosova’daki Sırpların Kosova Cumhuriyeti’nden değil, Sırbistan’ın terör araçlarından kurtulmaya ihtiyaçları vardır. Vuçiç, UÇK’nın başkomutanı Adem Jashari’ye takıntılıdır. Banjska Ortodoks Manastırı’nı 24 Eylül’de Kosovalı Sırplar için ‘Jashari Kulesi’ne dönüştürmek istiyordu! 2 Mayıs’ta Brüksel’de yapılan toplantıda Milan Radojčić’in Sırpların Adem Jashari’si olacağını söyledi.” dedi.