Kosova, genç ve eğitimli nüfus, düşük enerji maliyeti, ucuz işçilik, düşük oranda kurumlar vergisi, bakir bir pazar olması, Türkçe konuşabilen çalışan bulunabilmesi yatırımcılar için önemli fırsatlar sunuyor.
Kosova, genç ve eğitimli nüfus, düşük enerji maliyeti, ucuz işçilik, düşük oranda kurumlar vergisi, bakir bir pazar olması, Türkçe konuşabilen çalışan bulunabilmesi, Türk bankalarının bölgede hizmet vermesi, lojistik avantajlar, Avrupa’nın kalbinde olması ve bir dizi gümrük muafiyetlerinin bulunması yatırımcılar için önemli fırsatlar barındırıyor.
Konuya ilişkin AA muhabirine değerlendirmede bulunan Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Türkiye-Kosova İş Konseyi Başkanı Merve Özer Yılmaz, Balkanlar’da yer alan Avrupa’nın en genç cumhuriyeti Kosova ile yüzyıllar öncesine dayanan çok güçlü tarihi ve kültürel bağlarının bulunduğunu belirterek, 2008 yılında kurulan DEİK/Türkiye-Kosova İş Konseyi olarak da en büyük hedeflerinin, bu önemli mirası ekonomik ilişkilere yansıtabilmek ve ikili ticaret hacminin artmasını sağlamak olduğunu kaydetti.
Kosova’nın, 2009-2017 yılları arasında ortalama yüzde 3,5’luk bir büyüme oranına ve bunun yanı sıra yüzde 1,3 stabil bir enflasyona sahip olduğunu aktaran Yılmaz, şunları kaydetti:
“Kosova’nın 7,1 milyar dolarlık Gayri Safi Yurtiçi Hasılası’nın yaklaşık yüzde 10’unun sanayi, yüzde 14’ünün tarım, yüzde 8’inin inşaat ve yüzde 68’inin servis ve hizmetler sektöründen geldiğini görüyoruz. İthalata dayalı bir ekonomi olması sebebiyle cari açığı da bir hayli yüksek. 2017 itibarıyla Kosova’nın 428 milyon dolarlık ihracatına karşılık, 3,2 milyar dolar ithalatı bulunuyor. Kosova, yaş ortalamasının 26 olması sebebiyle Avrupa’nın en genç nüfusuna sahip. Nitelikli iş gücüne sahip olmak Kosova’nın önemli avantajlarından birini oluştururken, ülkenin temel sorunu ise işsizlik.”
Yılmaz, Kosova’da şu anda resmi işsizlik rakamının yüzde 30,5 olduğunu anımsatarak, bu nedenle kalifiye genç nüfusun büyük bir kısmının yoğunlukla Avrupa ülkelerine çalışmaya gitiğini anlattı.
Kosova’ya yatırımların artması ve buna bağlı olarak yeni iş sahalarının açılması halinde bu göçün önemli ölçüde azalacağını dile getiren Yılmaz, aynı zamanda bu işsizliğin büyük bir kısmının da ‘gönüllü işsizlerden’ oluştuğunu, diasporadaki yakınlarından aldıkları destekler sebebiyle çalışmaya ihtiyaç duymayan önemli bir kesim olduğunu söyledi.
“Türk bankaları, Kosova’da finans sektörünü domine ediyor”
Yılmaz, Kosova’da devlet tarafından verilen çok büyük teşvik paketleri olmamasına rağmen ülkenin genel iş ikliminin yatırımcılar açısından oldukça avantajlı olduğuna işaret etti.
Kosova Yatırım ve Kurumsal Destek Ajansı’nın (KIESA) verilerine göre, ülkede öne çıkan sektörlerin tarım, hayvancılık, madencilik, enerji, inşaat/altyapı, ahşap işleme, bilişim, tekstil ve deri işleme olduğunu belirten Yılmaz, Kosova’da son yıllarda artan kişi başına milli gelire paralel olarak tüketim ve tüketim malları ithalatının da hızla arttığını kaydetti.
Yılmaz, “Tüketicinin ürün tercihinde fiyat ve kalite değerlendirmesi büyük önem kazanıyor. Türk firmalarının Kosova’daki faaliyetlerine baktığımızda ise önceliğin finans sektöründe olduğunu görüyoruz. Türk bankaları, ülkede finans sektörünü domine ediyor. Bununla birlikte Türk firmaları en çok imalat, sağlık, hizmet/ticaret ve inşaat-altyapı sektörlerinde faaliyet gösteriyor.” ifadelerini kullandı.
Bir yatırımcı için en önemli kriterlerden birinin de gittiği ülkede iç hukukun nasıl işlediği olduğunu aktaran Yılmaz, “Kosova’da maalesef yavaş işleyen bir hukuk sistemi söz konusu. Ancak Kosova hızlı bir değişim ve dönüşüm sürecinde. Mevcut siyasi atmosfer eğer stabil şekilde devam ederse, Kosova’da orta vadede yukarı yönlü seyreden ekonomik gelişmeler daha iyi bir iş iklimi oluşmasını sağlayacaktır.” değerlendirmesinde bulundu.
Yılmaz, Kosova’nın, Orta ve Batı Avrupa’ya açılan yolların üzerinde bulunduğunu anımsatarak, Avrupa ülkeleriyle oldukça iyi entegre olan Kosova’nın, Sırbistan ile olan sorunları çözerek bağımsızlıklarının tüm ülkelerce kabulü için büyük çaba sarf ettiğini kaydetti.
ABD ve Avrupa Birliği’nin de bu yönde girişimlerde bulunduğunu aktaran Yılmaz, “Kosova’nın bağımsızlığının, tüm ülkelerce kabul edilip Birleşmiş Milletler’e üye olmasından sonra, en kısa sürede Avrupa Birliği’ne de kabul edileceğini düşünüyorum. Ayrıca Kosova’ya yatırım yapmak isteyen tüm iş insanlarımızın, DEİK/Türkiye-Kosova İş Konseyimizle temasa geçmesini öneriyoruz. Kosova özelindeki tüm bilgi birikimimizi ve ilişki sahamızı, Türk iş insanları ile paylaşmaktan mutluluk duyuyoruz.” ifadelerini kullandı.
“Türkiye, Kosova’ya doğrudan yatırımda 1’inci sırada”
Yılmaz, Türk yatırımcılar için ülkede birçok fırsat bulunduğunu belirterek, “Genç ve eğitimli nüfus, düşük enerji maliyeti, ucuz işçilik, düşük oranda kurumlar vergisi, bakir bir pazar olması, Türkçe konuşabilen çalışan bulunabilmesi, Türk bankalarının bölgede hizmet vermesi, lojistik avantajlar ve Avrupa’nın kalbinde olması ile bir dizi gümrük muafiyetleri de öne çıkan fırsatlar olarak sıralanabilir.” diye konuştu.
Ayrıca, imalat için ithal edilen makine, ekipman ve tüm hammadeler ile teknoloji ekipmanlarının gümrük vergisinden muaf tutulduğunu ifade eden Yılmaz, yatırım konusundaki zorlukların ise, devlet ve hukuk sisteminin yetersizliği, altyapı eksikliği, artan genç nüfusun şimdilerde Avrupa’ya göç etme eğilimi ve sanayinin gelişmiş olmamasından kaynaklı alt sanayilerin oluşmaması olarak sıraladı.
Sırbistan, Arnavutluk, Makedonya ve Karadağ ile komşu olan Kosova ile Türkiye arasındaki ikili ticaret hacminin 2018 yılında 310 milyon dolar olarak gerçekleştiğini anımsatan Yılmaz, Türkiye’nin, Kosova’nın ithalat yaptığı ülkeler arasında 3. sırada, Kosova’nın ihracat yaptığı ülkeler arasında ise 13’üncü sırada yer aldığını kaydetti.
Yılmaz, “Doğrudan yatırımda Türkiye’nin, 388 milyon avro ile 3’üncü ülke konumunda yer alıyor. Ancak 1’inci ve 2’inci sırada bulunan Almanya ile İsviçre aslında diasporadan gelen miktarlardır, doğrudan direkt yatırım değildir. Bu sebeple Türkiye doğrudan yatırımda 1’inci sırada ve bunu Kosova makamları da onaylıyor.” değerlendirmesinde bulundu.
“Kosova’nın ithalat yaptığı 2’nci ülke durumuna geldik”
Yılmaz, Türk yatırımcıların, Avrupa Birliği (AB) pazarlarına lojistik olarak daha yakınlaşması ve daha ekonomik şartlarla üretim imkanı sunmasından dolayı Kosova’nın çok uygun bir pazar olduğuna işaret ederek, AB pazarlarına yönelik olarak ATP rejimi ve Balkan komşu ülkelerine yönelik CEFTA anlaşması kapsamında gümrüksüz ticaret olanağının da mevcut olduğunu bildirdi.
Ayrıca Kosova’nın, Aralık 2008 tarihinden itibaren ABD ile GSP-Genel Preferanslar (Tercihler) Sistemi’nden yararlandığını ifade eden Yılmaz, “Yaklaşık 3 bin 400 tip ürün için gümrüksüz ticaret mümkün. Şu anda Kosova siyasi sebeplerden dolayı Sırbistan ve Bosna’dan ithal edilen mallara yüzde 100 gümrük vergisi uyguluyor. Ekonomisi büyük çoğunlukla ithalata dayalı Kosova’ya ihracat yapmak için şu anda rüzgar bizim arkamızdan esiyor. Bu fırsatla artık Kosova’nın ithalat yaptığı 2’nci ülke durumuna geldik.” değerlendirmesinde bulundu.
“STA ile çok ciddi yeni fırsatların oluşacağını düşünüyoruz”
Yılmaz, Türkiye ile Kosova arasında ticareti kolaylaştırmak ve artırmak üzere şimdiye kadar Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması, Sağlık Alanında İşbirliği Anlaşması, Yatırımların Teşviki ve Korunması Anlaşması imzalandığını hatırlatarak, şunları kaydetti:
“Kosova tarafı STA’nın imza sürecini 2013 yılından beri bekletiyordu. Geçen haftalarda Kosova Cumhurbaşkanı Haşim Taçi’nin “Türkiye ile Serbest Ticaret Anlaşmasının Onaylanması” kararnamesini imzalamasının ardından karar Resmi Gazete’de de yayımlandı. Bu karar ile STA’nın hızlıca uygulamaya girmesini bekliyor ve çok ciddi yeni fırsatların oluşacağını düşünüyoruz. STA ile Almanya’nın da önüne geçerek, ilk ülke konumuna geleceğimize inanıyoruz.”
AA