Bayram Pomak
90’lı yıllarda Yugoslavya’nın dağılmasıyla birlikte başlayan savaşlar sonucu dünyanın odak noktası Balkanlar olmuştu. Krizin uluslararası boyuta ulaşmasıyla birlikte 90’lı yılların sonlarına doğru Kosova sorunu da uluslararsı bir nitelik kazandı ve bunun sonucunda NATO 24 Mart 1999 tarihinde Yugoslavya’yı bombalamaya başladı. 78 gün süren bombardıman sonucunda dönemin Yugoslav lideri Slobodan Miloşeviç Kosova’dan çekilmeyi ve Kosova’nın yönetiminin BM 1244 sayılı kararına göre BM tarafından yönetilmesini kabul etti. Bunun üzerine 1999 yılında başlayan UNMİK (Birleşmiş Milletler Kosova Misyonu) yönetimi Kosova’nın tek taraflı olarak 2008 yılında bağımsızlığını ilan etmesine kadar devam etti.
Ancak Kosova’nın 2008 yılında tek taraflı bağımsızlık ilan etmesi Balkanlarda devam eden Kosova sorununu bitirmedi. Her ne kadar Kosova’yı dünyada tanıyan yüzden fazla ülke olsa da halihazırda beş AB üyesi (İspanya, Yunanistan, Kıbrıs Rum Yönetimi, Slovakya, Romanya) halen tanımamaktadır. Bu bakımdan Kosova’nın tam olarak uluslararası kuruluşlara üye olabilmesi ve bağımsızlık sürecini tamamlaması için Sırbistan’la var olan sorununu nihayete erdirmesi gerekmektedir. Bu amaçla AB kolaylaştırıcılığı ve arabuluculuğu eşliğinde Kosova’nn bağımsızlığını ilan etmesinden üç yıl sonra Mart 2011’de müzakerelere başlandı. İlk etapta teknik konular görüşüldü ve bu bir kaç yıl aldı. Bu etap görece siyasi müzakereler olan ikinci etaptan daha kolaydı. Siyasi müzakereler devam ederken tökezlemeler deyaşandı çünkü bu müzakerelerin sonucunda nihai anlaşma yapılacak ve bu anlaşmanın sonuç olarak neleri getirip neleri götüreceği belli olmadığından daha çetfrefilli bir süreç oldu. Bu bakımdan bugünlerde Kosova’da gelişen olaylar tamemen Kosova Sırbistan nihai anlaşmasının nasıl sonuçlanacağıyla alakalı.
Kosova Sırbistan nihai anlaşmasına yaklaştığımız bu tarihlerde Kosova sorunun tarihsel kökenlerine bakmadan bu sorunun genel olarak bir Yugoslavya sorunun sonucu olarak ele almak yanlış olur. Yani sorun aslında daha derinde, bunun için Osmanlı devri Kosova Vilayeti ve Sırbistan ilişkilerine bakmak lazım.
Sırbistan devleti Osmanlı’dan özerkliğini kazandıktan sonra ilk defa 1844 yılında siyaset adamı İliya Garaşanin’in oluşturduğu ‘‘Naçertanije’’ programını devlet politikası olarak uygulamaya başladı. Bu program Sırbistan’ın bağımsızlığını öngörürken Avusturya – Macaristan ve Osmanlı imparatorluklarının yıkıldıktan sonra orada yaşayan Sırplarlarla birleşerek Büyük Sırbistan’ı kurma programıdır. Bu programda Kosova’dan ‘‘Eski Sırbistan’’ olarak bahsedilmektedir. Çünkü Sırp siyasi düşüncesinde Kosova, Eski Sırbistan ve Sırbistan’ın beşiğidir. Çünkü eski Sırp devleti orada kurulmuştur ve bütün kutsal Kliseler (Graçanica, İpek patrikhanesi, Deçan Manastırı vs.) oradadır ve kurulacak olan Büyük Sırbistan Kosova’sız olamaz. Nitekim bu siyasi programla birlikte Kosova Sırbistan’ın hedefine girmiş ve Kosova için Sırbistan tehlikesi başlamıştır. 1878 yada 93 Harbiyle birlikte Sırbistan güneye doğru genişlemiş ve o dönem Kosova Vilayetinin bir parçası olan Niş, Vranje gibi şehirleri işgal etmiştir.200 bine yakın insan evsiz, yurtsuz kalmış ve mülteci durumuna düşmüştür. Aynı şekilde bu tarihte Sırbistan ve Kosova Vilayeti’nin sınır hattı belirlenmiştir ki bugünlerde tartışılan nihai anlaşmada da Sırbistan ve Kosova sınır hattının belirlenmesi olacaktır. Yani aslında tarihte ikinci defa Sırbistan ve Kosova’nın sınır hattı belirlenmiş olacak (bu konu başka bir yazıda incelenecektir).
Bu dönemde yaşanan olaylar Vilayette bir travma yaratmış ve Sırbistan ile Rusya ilelebet ebedi düşman olarak kalmıştır. Nitekim 1912 yılında başlayan Balkan harbi sonucu Osmanlı devleti Balkanlardan çekilmiş ve Sırbistan Kosova’yı işgal etmiştir. Bu işgal sonucu 1878’de yaşanan olayların aynıları ve daha da acıları tekrar yaşanmış ve çok büyük mezalimler yaşanmıştır. Bu yaşanan mezalimlerden dolayı Kosova halkı, Sırplar dışında bölgeye kim gelirse gelsin onlarla işbirliği yapmıştır. Avusturya, Almanya, İtalya, NATO v.b. gibi. 1918 yılında kurulan Sırp Hırvat ve Sloven Krallığı içerisinde kalmış ve bu devlet Kosova’nın demografisini değiştirmek için her türlü politikayı uygulamıştır. Ancak bu dönemde Kaçak hareketi olarak nitelendirilen bir gerila hareketi kurulmuş ve Sırp ordusuna vur kaç taktikleri ile saldırılar yapılmıştır. Kosova Kurtuluş Ordusu, UÇK tarihi olarak aslında düşüncesini buradan almıştır diyebiliriz. Her ne kadar aradan 80 yıl geçse de bir şekilde Kosova Kurtuluş Ordusu Kaçak hareketinin devamı sayılabilir.
İkinci Dünya savaşından sonra da kurulan Komunist Yugoslavya’da Kosova Sırbistan’ın bir parçası olarak kalmıştır. Ancak Yugoslavya’nın iç dinamikleri sonucu 1974’te yapılan yeni Anayasayla Kosova’ya özerklik verilmiştir. Buna göre kendi meclisi olacak ve iç işlerinde kendine ait yetkileri olacaktı. Yugoslavya’nın içerisinde bulunan Sırplar ve özellikle Yugoslav ordusu içerisinde ki üst düzey askeri yetkililer ki genelde üst rütbeliler Sırplardan oluşurdu.Bu gelişmelerdenSırplar çok rahatsız olmuş ve bunun Sırbistan’a ve Sırplar’a bir darbe olarak kabul etmişlerdir. Nitekim 1980’de ölen Tito’dan sonra 1981’de bölge karışmış ve olağanüstü hal ilan edilmiştir. Bu tarihten itibaren sürekli olarak Kosova’da Arnavutların Sırplara baskı ve zulüm yaptığı propagandaları Belgrad medyasında yazılıp çizilmeye başlanmıştır.
24 Nisan 1987’de Yugoslavya’nın milliyetçi lideri Slobodan Miloşeviç’in Kosova’ya gelmesiyle bu propagandalar hız kazanmaya başladı ve Sırplar Kosova’da nasıl ‘‘zulüm’’ gördüklerini anlatmaya başladı. Sırp medyası bunları yazmaya çizmeye devam etti. İlerleyen zamanlarda, özellikle son zamanlarda orada yaşanan olayların çoğunun planlı olduğu bazı kişiler tarafından itiraf edildi. Bütün bu propagandalardan sonra 23 Şubat 1989’da Sırp parlamentosu Kosova’ya 1974 Anayasasında verilen yetkilerin alınmasını onayladı. Aynı şekilde Arnavutların, protesto ettiği Kosova meclisinde bulunan Sırplar da Kosova meclisini fesh etti. Bunun üzerine 5 Temmuz 1990’da Sırbistan meclisi Kosova meclisinin kapatılmasını onayladı. 28 Eylül’de yürürlüğe giren Sırbistan Anayasası Kosova’yı Sırbistan’ın bir parçası olarak onayladı.
Bunun üzerine 22 Eylül 1991’de Kosova bağımsızlığını ilan etmiş ve Avrupa’da bir hükümet kurmuştur. Bu hükümet vergi toplamış ve eğitim sistemini düzenlemiştir. Sırbistan rejimi ise sürekli şekilde baskılar uygulamış ve bu organizasyonları düzenleyenlere çeşitli işkenceler uygulamıştır. Bu dönemde Kosova sorunun nasıl çözülmesi gerektiği konusunda Arnavutlar arasında bir çift başlılık oluşmuştur. Bir tarafta İbrahim Rugova önderliğinde olan LDK (Kosova Demokratik Birliği) partisi Kosova sorunun diplomatik olarak çözülmesi gerektiğini savunurken diğer taraftan daha sonra Kosova Kurtuluş Ordusu UÇK kanadı olan bir kanat sorunun silahsız haledilmeyeceğini savunuyordu. Halkın çoğunluğu Rugova’nın yanında dururken Bosna Savaşını bitiren Dayton Anlaşmasında Kosova sorununa hiçbir şekilde atıfta bulunulmaması ve Kosova’nın kaale alınmaması Rugova’nın elini zayıflatmıştır. 1998 yılına gelindiğinde artık Silahlı direniş başlamış ve NATO’nun müdahalesiyle yeni bir döneme girilmiştir.
Kosova’nın 2008’de bağımsızlığını ilan etmesi Sırbistan’la işini hal etmiş olduğu anlamına gelmiyor. 1878’den 1999’a kadar olan dönemde yapılan mücadele bugün dahi 2020 yılında devam etmektedir. Bugünlerde Sırbistan’la Kosova arasında yapılacak olan Nihai Anlaşma’da bu sorunu nihai olarak sonlandırmayacaktır.Çünkü yapılacak olan anlaşmada Sırbistan Kosova’da bulunan Sırplar üzerinden Kosova’da hala kalmaya devam edecektir. Kosova parlamentosunda var olan on Sırp milletvekili ve Kosova Anayasasının Sırplar’a verdiği haklar Kosova’nın elini kolunu bağlamaya devam edecektir.
Kosova sorunu ancak Balkanlarda ki gelişmeler ve büyük güçlerin küresel, Avrupa ve Balkanlar politikaları çerçevesinde ele alınırsa anlaşılabilir. 1878’de İngiltere, Avusturya, Macaristan, Rusya’ya göre sınırlar belirlenmiştir. 1913 ve 1918’de aynı şekilde bu devletlerin etkileri Yugoslavya’nın kurulmasında Yalta konferansı ve 1999’da da Rusya ve ABD’ arasında olan etkileşimler sonucu belirlenmiştir. Bugün de Kosova ile Sırbistan arasında yapılacak olan nihai anlaşmanın kaderini ABD, AB ve Rusya çerçevesinde ve bunların aralarında yaptıkları anlaşma belirleyecektir. Nitekim ABD ve AB’nin bu konuda ciddi bir görüş ayrılığı olduğu ayan beyan ortadadır.
Sonuç olarak Balkanlarda Kosova sorunu neredeyse 142 yıllık bir sorundur. 142 yıl boyunca Sırbistan’dan kurtulmak ve onun tehditlerinden korunmak için bir mücadele yürütülmektedir. Bu mücadele içerisinde ölümler, mezalimler, göçler bulunmaktadır. Tarih tekerrür edercesine sürekli şekilde neredeyse aynı olarak olaylar yaşanmaktadır.
balkanpostasi.net