Kosova’da nihai anlaşmanın her halükarda zor ve sancılı olacağı kesin. İki taraf da anlaşmadan memnun olmayacak ancak NATO’nun Balkanlardaki genişlemesini tamamlaması için Kosova’nın uluslararası ortamda tanınması gerekiyor
Kosova-Sırbistan nihai anlaşmasının nasıl sonuçlanacağı meselesi bugünlerde Balkanların en önemli gündem maddesi haline gelmiş durumda.
Uzun yıllardan bu yana devam eden Kosova sorunu, 2008 yılında Kosova’nın bağımsızlığını ilan etmesiyle yeni bir döneme girdi. Sırbistan’ın Kosova’nın bağımsızlık ilanını Uluslararası Adalet Divanı’na taşımasıyla birlikte, mahkemenin karar süreci beklendi. 2010 yılında mahkemenin Kosova lehine karar vermesiyle beraber bu süreç kapandı. 2011 yılında Kosova ile Sırbistan arasındaki anlaşmamazlıkları sonlandırmak ve nihai çözüm bulmak hedefiyle AB aracılığında müzakereler başladı. 2011 yılında başlayan müzakerelerin ilk konuları, teknik konulardı. Bu müzakereler zor geçse de görece olarak siyasi konulardan daha kolaydı. 2014 yılında siyasi konuların müzakere edilmeye başlanmasıyla birlikte iki taraf için de zorlu bir dönem başladı. Özellikle 2015 yılında Kosova içerisinde bir “Sırp Belediyeler Birliği” kurulması anlaşmasının imzalanmasıyla beraber müzakereler çıkmaz yola girmeye başladı. Çünkü Sırp Belediyeler Birliği anlaşmasını Kosova muhalefeti anayasa mahkemesine taşıdı ve anayasa mahkemesi bu anlaşmanın Kosova anayasasına aykırı olduğuna karar verdi. Birinci olarak bu anayasa mahkemesi kararı engeli bulunurken, diğer taraftan Sırbistan, Sırp Belediyeler Birliği’nin yürütme yetkisinin de olması gerektiği konusunda ayak diretmeye başladı. Bütün bu durumlar müzakere sürecinin çıkmaza soktu.
NATO’nun Kosova’daki varlığına ve ABD’nin bölgedeki büyük üssüne rağmen NATO üyelerinin bazılarının Kosova’yı devlet olarak tanımamasından dolayı, ittifak, kurum olarak Kosova’yı devlet olarak tanımıyor. Dolayısıyla Kosova’nın Sırbistan tarafından tanınması, hem AB hem de NATO ülkelerinin Kosovayı tanımasının yolunu açacak.
Sırp Belediyeler Birliği kurulmasının yolu kapanırken, bu sefer Kosova’nın Sırbistan ve Bosna Hersek mallarına yüzde 100 vergi getirme kararı müzakere sürecini tamamen durdurdu. Sırbistan vergiler kaldırılmadığı müddetçe müzakere masasına oturmayacağını ve bunun için uluslararası toplumun Kosova hükümetine baskı yapması gerektiğini açıkladı. ABD, AB, Kosova hükümeti ve Kosova cumhurbaşkanının vergileri kaldırması gerektiği çağrısına rağmen Başbakan Ramuş Haradinay geri adım atmadı. Peki Haradinay bütün bu baskılara dayanabilecek güçte mi? Kesinlikle hayır! Ancak mevcut konjonktürde hem Sırbistan halkının hem de Kosova halkının yapılacak nihai anlaşma için hazırlanması gerekiyor, şimdi yapılan da bu amaca matuf. Birkaç ay önce Kosova Cumhurbaşkanı Haşim Taçi ve Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic’in görüşmesinden sonra Kosova Cumhurbaşkanı yaptığı basın toplantısında, nihai anlaşmanın çok zor olacağını ve tavizler verilmesi gerektiğini ve sınırların da değişebileceğini üstü kapalı olarak söyledi, ancak bunun nasıl olacağı konusunda detay vermedi. Bunun üzerine yapılan tartışmalarda anlaşmanın hangi şartlarda yapılabileceğine yönelik detaylar satır aralarında verilmeye başlandı ve bu satır araları gün geçtikçe daha da netleşmeye başladı.
Nitekim hem Kosova Cumhurbaşkanı Taçi’nin hem de Sırbistan Cumhurbaşkanı Vucic halka hitaben yaptıkları konuşmalarda “nihai anlaşmanın çok zor olacağı”, “bazı tavizlere hazırlıklı olunması gerektiği”, “uluslararası toplumun desteğinin kaybedilebileceği” gibi cümleler sarfetmeleri dikkat çekiyor.
ABD ve NATO’nun hedefleri
Gelinen aşamada Sırp Belediyeler Birliği kurulması artık imkansız hale geldi. Bu projeyi hayata geçirmek için en büyük çabayı Almanya gösterdi. Almanya 2015’te başlattığı Berlin Süreciyle Balkanlarda ya da yeni kullanımıyla Güneydoğu Avrupa’daki mevcut sorunlarını çözmek için elini taşın altına koydu. Ancak bu adımın tamamen ABD adına yapıldığı söylenebilir. Fakat Kosova-Karadağ sınır anlaşmasının uzaması ve Sırp Belediyeler Birliği’nin kurulamaması nedeniyle bu sefer ABD doğrudan olaylara müdahale etmiş ve Almanya’yı pas geçmiştir.
Artık neredeyse kesin olan bir durum şu ki, anlaşmanın sonunda sınırların hafifçe değişeceğidir. Bu planın, Belgrad’daki Açık Toplum Enstitüsü’nün yayınladığı raporda belirlenen doğrultuda ilerlediği söylenebilir. Bu plana göre Kosova’nın kuzeyinde bulunan ve tamamı Sırp nüfusundan oluşan Zveçan, Zubin Potok ve Leposaviç belediyeleri Sırbistan’a bağlanacak ve Sırbistan’ın içinde kalmış ve Kosova ile sınır olan, nüfusu tamamen Arnavut 13 köy Kosova’ya bağlanacaktır. Burada Kosova yüzde 4,4 oranında toprak kaybedecek ancak 80 bin kişilik nüfusu bünyesine katacak. Tam o bölgede bulunan Trepça maden ocağı ve Uyman gölüne ise özel bir statü verilecek ve uluslararası şirketler tarafından yönetilecek. Ayrıca anlaşma kapsamında Kosova Sırbistan tarafından tanınacak ve BM üyesi olacaktır. Bu noktada Rusya’nın da onayı alınması gerekiyor. Rus lider Vladimir Putin’in “İki tarafın anlaşması halinde biz de kabul ederiz” beyanlarının ardından, ilk defa birkaç ay önce Fransa’da Putin ve Taçi bir araya geldiler. Bu görüşme her ne kadar sembolik olsa da iki liderin birlikte fotoğraf vermesi önemli bir mesajdı.
Nihai anlaşmanın her halükarda zor ve sancılı olacağı kesin. İki taraf da anlaşmadan memnun olmayacak ancak NATO’nun Balkanlardaki genişlemesini tamamlaması için Kosova’nın uluslararası ortamda tanınması gerekiyor. Karadağ’ın NATO’ya alınması ve bir deniz üssü kurulması, Arnavutluk’un NATO üyesi olması ve bir hava üssü kurulması, Yunanistan ve Makedonya’nın anlaşması ve hemen ardından Makedonya’nın NATO’ya alınması aynı sürecin halkaları olarak değerlendirilebilir. NATO’nun Kosova’daki varlığına ve ABD’nin bölgedeki büyük üssüne rağmen NATO üyelerinin bazılarının Kosova’yı devlet olarak tanımamasından dolayı, ittifak, kurum olarak Kosova’yı devlet olarak tanımıyor. Dolayısıyla Kosova’nın Sırbistan tarafından tanınması, hem AB hem de NATO ülkelerinin Kosovayı tanımasının yolunu açacak.
Anlaşmaya parlamento onayı gerekiyor
Her ne kadar bu anlaşmanın gecikmiş olduğu ve bir an önce yapılması gerektiği söylense de hiç kimse bunun, mevcut şartlarda nasıl olacağını tahmin edemiyor. AB, parlamento seçimlerinden önce bu sürecin bir an önce tamamlanması gerektiğini zira yeni seçimlerle şartların değişebileceğini belirtirken, ABD’de aynı şekilde bir an önce müzakerelerin sonuçlandırılması çağrısında bulunuyor. Öte yandan nihai anlaşmanın daha önce Brüksel’de imzalanması beklenirken, artık Washington’da imzalanacağı kesinlik kazanmış durumda.
Nihai anlaşmanın yürürlüğe girmesi için parlamentoların da onayı gerekiyor. Kosova siyaseti açısından bakıldığında mevcut hükümetin nihai anlaşmaya kadar göreve devam edeceği, anlaşmanın onaylanması sürecinde ise Başbakanın partisi olan Kosova’nın Geleceği İçin İttifak (AAK) ve Kendin Karar Al Hareketi (Vetevendosje) partilerinin hariç geniş katılımlı bir hükümet kurulacağı ve bu hükümetin tek bir görevi olacağı konusu yavaş yavaş netlik kazanıyor. Bu hükümetin tek bir görevi olacak: Anlaşmanın onaylanması ve seçimlere gidilmesi. Zira bu denli ciddi sonuçları olacak bir kararı ancak geniş katılımlı bir hükümetin alabileceği öngörülüyor.
[Hasan Prishtina Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde yüksek lisans öğrenimine devam eden Bayram Pomak aynı zamanda Kosova Prizren merkezli İDEA Derneği’nin başkanlığını yürütmektedir]