Sırbistan’dan ayrılarak 17 Şubat 2008’de tek taraflı bağımsızlığını ilan eden Kosova, bağımsızlığının 13. yıl dönümünde hala hem sınırları içinde hem de dışarıda birçok sorunla mücadelesini sürdürüyor.
Sırbistan’ın halihazırda kendi toprağı olarak gördüğü Kosova, bugün 117 ülke tarafından bağımsız devlet olarak tanınıyor.
Kosova ile Sırbistan arasında Avrupa Birliği (AB) ara buluculuğunda düzenlenen diyalog süreci devam ederken, Kosova özellikle yolsuzluk, organize suçlar, eğitim ve sağlık sistemlerindeki kırılganlıklar konusunda uluslararası toplumun eleştiri oklarına hedef oluyor.
Başkenti Priştine olan ve yaklaşık 1,8 milyon nüfusa sahip Kosova’da nüfusun büyük çoğunluğunu Arnavutlar oluştururken, ülkede ayrıca Türk, Boşnak, Sırp, Goralı, Roman, Aşkali ve Mısırlı gibi azınlık grupları da yaşıyor.
“Avrupa’nın en genç ülkesi” konumundaki Kosova, Sırbistan’la 1990’lı yılların sonunda yaşanan silahlı çatışmaları geride bıraksa da bugün sınırları içinde ve dışarıda pek çok sorunla mücadelesini sürdürüyor.
Kosova savaşı ve bağımsızlığa giden yol
Yugoslavya döneminde Sırbistan Federal Cumhuriyeti’nin bir parçası olan Kosova’ya, 1974’te özerklik verilse de bu karar 1989’da aşırı Sırp milliyetçisi Slobodan Milosevic tarafından iptal edildi.
Yugoslavya’nın dağılma sürecine girmesiyle Kosovalı Arnavutlar yükselen Sırp milliyetçiliğinden tedirgin oldu ve daha sonra ülkenin bağımsızlığında önemli rol oynayacak Kosova Kurtuluş Ordusunun (UÇK) temellerini attı.
Önce Hırvatistan, ardından Bosna Hersek’teki kanlı çatışmalar, 1998’de Kosova’ya da sıçradı. Sırp polisi ile UÇK arasındaki çatışmalar 1998’de başlarken, Milosevic emrindeki Sırp güçleri Arnavut köylerini basarak sivilleri katletti.
Sırp güçlerinin Kosova’daki saldırıları, 1999’da 78 günlük operasyon sonucunda NATO’nun Yugoslavya’yı bombalamasıyla son buldu.
Savaşta 8 binden fazlası Arnavut olmak üzere 10 binin üzerinde Kosovalı öldürülürken, 800 bine yakını Arnavut olmak üzere 1 milyonunun üzerinde farklı etnik gruplardan Kosovalı evlerini terk etmek zorunda kaldı.
Savaşın ardından büyük ölçekteki ilk kriz 2004’te yaşandı. “Mart Ayaklanmaları” olarak adlandırılan olaylarda 11’i Arnavut, 8’i Sırp 19 kişi öldü, yüzlerce kişi yaralandı.
Dönemin BM Genel Sekreteri Kofi Annan tarafından 2005’te Kosova Özel Temsilcisi olarak görevlendirilen Martti Ahtisaari, 2007’de Kosova’nın bağımsız olması gerektiğini belirttiği raporu BM Güvenlik Konseyine sundu. Sırbistan ise “denetimli özerklik” önerisinde bulundu.
Ahtisaari, Planı ve BM’nin 1244 sayılı kararı doğrultusunda Kosova Meclisi 17 Şubat 2008’de tek taraflı bağımsızlığını ilan etti.
Kosova’nın bağımsızlığını aralarında Türkiye’nin de bulunduğu çok sayıda ülke hemen tanıdı. Sırbistan’ın uluslararası arenadaki en büyük destekçisi olarak bilinen Rusya’nın vetosu nedeniyle Kosova hala BM üyesi olamadı.
Kosova ile Sırbistan diyaloğu
İki ülke arasındaki ilişkilerin normalleştirilmesi amacıyla 2011’de AB ara buluculuğunda diyalog süreci başlatıldı. Geçen zaman içinde süreç yaşanan gerginlikler nedeniyle sık sık kesintiye uğradı.
Brüksel’de 2018’de yapılması planlanan Kosova-Sırbistan zirvesi, Kosova’nın Kuzey Mitrovitsa şehrinde Kosovalı Sırp siyasetçi Oliver İvanovic’in suikast sonucu öldürülmesinin ardından iptal edildi.
Sırbistan’ın yürüttüğü lobi çalışmaları neticesinde 2018’de Kosova’nın Uluslararası Polis Teşkilatına (INTERPOL) üyeliği kabul edilmeyince, Kosova da Sırbistan ve bağımsızlığını hala tanımayan Bosna Hersek’ten ithal ürünlere yüzde 100 gümrük vergisi koydu.
Kendin Karar Al Hareketi (VV) lideri Albin Kurti’nin başbakanlık görevine seçilmesinin ardından Nisan 2020’de yüzde 100 gümrük vergisi, Sırbistan’a karşı “ekonomik ve siyasi mütekabiliyet” ile değiştirildi.
Haziran 2020’de Kurti’nin yerine başbakan olan Avdullah Hoti ise uluslararası toplumun baskısı ile vergi uygulamasını kaldırdı.
Gümrük vergisinin kaldırılmasının ardından diyalog sürecinin yeniden başlatılması amacıyla Temmuz 2020’de Sırp ve Kosovalı liderlerin katılımıyla zirve yapıldı.
Brüksel’deki toplantının ardından Hoti ile Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic, Beyaz Saray’da dönemin ABD Başkanı Donald Trump’ın da katılımıyla “iki ülke arasındaki ekonomik ilişkilerin normalleşmesi anlaşması” imzaladı.
Anlaşma ile Kosova uluslararası kuruluşlara üye olma çabalarını 1 yıllığına askıya alırken, Sırbistan da Kosova’nın uluslararası kuruluşlara üye olmasına ve bağımsızlığının tanınmasına karşı lobi faaliyetlerini durdurma kararı aldı.
Aynı anlaşmayla Kosova ile İsrail arasındaki diplomatik ilişkilerin başlatılması kararlaştırıldı. Şubat 2021’de imzalanan anlaşma ile İsrail Kosova’yı tanıyan 117. ülke oldu. Anlaşmaya göre Kosova’nın Kudüs’te büyükelçilik açma kararı ise tepki çekti.
Biden’ın “karşılıklı tanınma” mesajı
ABD’nin yeni başkanı Joe Biden, Vucic’e gönderdiği mektupta, Kosova ile karşılıklı tanımayı da içeren gerekli devlet reformların yapılması noktasında Sırp lideri teşvik etti.
Biden mektubunda, “Sırbistan’ın Avrupa entegrasyon hedefinin desteklenmesinde kararlıyız. Bu hedefe ulaşma yönünde gerekli reformların uygulanması ve Kosova ile normalleşmeye yönelik karşılıklı tanımaya odaklı kapsamlı bir anlaşmaya varılması dahil zor adımlar atmaya devam etmeniz için sizi teşvik ediyoruz.” ifadelerini kullandı.
Kosovalı devlet yetkilileri Biden’ın mektubundan duydukları memnuniyeti dile getirirken, sadece ABD’nin müdahil olması ile karşılıklı tanınma noktasında nihai bir anlaşmanın sağlanabileceği mesajını verdi.
Son erken genel seçim ve değişen dengeler
Kosova’da Anayasa Mahkemesinin kararı ile Hoti hükümetinin düşmesinin ardından 14 Şubat 2021’de erken genel seçim yapıldı.
Kosova’daki savaşın ardından yapılan 8. genel seçimde, Kurti liderliğindeki VV yüzde 25 oy aldığı bir önceki 2019 genel seçimine göre oylarını neredeyse 2 kat artırdı.
Oyların yüzde 48’ini alan VV seçimin kazananı olurken, Kosova Demokratik Partisi (PDK) yüzde 17, Kosova Demokratik Birliği (LDK) yüzde 13, Kosova’nın Geleceği İçin İttifak (AAK) yüzde 7 ve Sırp Listesi yüzde 5 oy aldı.
Seçimin farklı kazananı olan VV’nin başbakan adayı Kurti, yaptığı ilk açıklamada, Sırbistan ile diyalog sürecinin öncelikleri arasında olmayacağını söyledi. Kurti’nin bir önceki kısa süren başbakanlık döneminde aldığı radikal kararlar dikkate alındığında diyalog sürecinin nasıl seyredeceği merak konusu oldu.
AA