Kuzey Makedonya’nın ilk felaketi Kırmızı Otobüs oldu. İçinde şimdiye kadar 15 can veda etti hayata. Durumu kritik olanlar da var, Rabbim şifa versin tez zamanda inşallah. Hayalimizdeki ya da çocukluğumuzu süsleyen o Kırmızı Otobüs Kuzey Makedonya vatandaşlarının kâbusu oldu. Sevimliliğini kaybetti. Ne yazık ki, Kuzey Makedonya Cumhuriyeti isim değişikliğinden sonra dünya basınında adını feci bir kaza ile duyurdu. Keşke olmasaydı, üzüntüyü değil de mutlu bir haberi paylaşabilseydik.
13 Şubat akşamı hepimizi sarsan bu haber ile kiminin evine ateş düştü, kimine acılı bir bekleyiş, ama hepimizi çok üzdü. Çünkü hepimiz bir yolcuyduk bazen onun içinde. Ölümü hatırlattı, ölümün soğukluğunu, kaderin önüne geçemediğimizi, aslında ne kadar yakın olduğumuzu ölüme, bazen de bir karar ile ondan uzaklaştığımızı. O anda verilmiş bir kararın bizim kaderimizi belirleyebileceğini anladık. Sabah aynı otobüs ile yolculuk edenler, evlerine geri dönemedi, oysaki rutin bir hâdiseydi. Her sabah uyanır, hazırlanır, işe gitmek için yola koyulurdu insanlar.
Kimisinin belki o gün önemli bir sınavı vardı, belki de iş görüşmesine gidiyordu, umutluydu, geleceğe yönelik planlar yapıyordu. Gün bitti, her günkü gibi geriye, yani eve dönüş başladı. Yıllardır aynı seferde yolculuk edenler artık birbirini tanıyordu, yol arkadaşıydı çoğu, belki o yolculukta tanışmışlardı, her gün aynı yüzlere selam verdiler, yerlerini aldılar, hâl hatır sordular. Bazısı otobüsü kaçırdı, bazısı trene bindi, aralarında sırf o güne özel kendi arabası ile yolculuk edenler de oldu. Geleceği kim bilebilir ki, oysa aynı riski her günkü hayatımızda hepimiz taşıyoruz. Kadere teslimiyet…
Kırmızı Otobüs yola koyuldu yine, Üsküp-Gostivar seferi başladı. Ancak Kalkadelen’e yakın Laskartse köyünde feci bir şekilde kaza yaptı. Aslında ne bir arabaya çarptı, ne de yoluna biri çıktı. Anlık gelişmiş her şey, direksiyonun kitlenmesinden sonra kontrolü kaybetmiş. Olaya şahitlik edenlerin açıklamaları kan dondurucu; otobüsün içinde bir uğultu oluyor, kaptanın yanına giden bir yolcu, onu direksiyonla baş etmeye çalışırken görüyor. Kitlenen direksiyon ve hız otobüsün devrilmesine neden oluyor. Herşey bir anda oluyor, otobüs yana devrilip karşı şeride geçiyor, yetmiyor 4-5 metre aşağıdaki köy yoluna yuvarlanıyor. Camdan düşenler, üzerlerine kırmızı otobüsün düşmesi sonucu 7 kişi olay yerinde can veriyor. Ardından kötü haberler geliyor, ölü sayısı 13 deniliyor, sonra 14, bir iki gün sonra 15. Durumu kritik olanlar da var hâlâ. Yaralılar ile doluyor Üsküp devlet hastaneleri. 45 kişi o gün o otobüsün içinde, bütün bu olanlara şahitlik ediyor.
Aslında o otobüs küçük bir Makedonya gibiydi. Yolcuların bir kısmı Müslüman bir kısmı Hristiyan, aralarında Türk, Arnavut, Makedon farklı milletlerden yolcuları vardı. Ölenlerin altısı Makedon, beşi Arnavut, dördü Türk… Kazanın olduğu gece, daha isimler belli olmadan, Makedon bir akademisyen tuhaf bir ironi yaparak sosyal medyada bir cümle kurdu. Millet bu akademisyene dersini verdikten sonra o da paylaşımını sildi. Mesele kimin ne olduğu değil, insanlık meselesiydi. Ölen insanlardı. Bizler ki yolda ölenlere şehid deriz, hepsini ölümün en yüksek mertebesinde görmeye çalışırken, nefret söylemleri aklımıza bile gelmemeliydi.
Yaralılara ilk yardımı Müslüman bir köy olan Saray Belediyesine bağlı Laskartse köylüleri yaptı. Birçok kişinin canını kurtardı. Akşam saatlerinde Üsküp 8 Eylül Hastanesine ilk gidenlerin arasında T.C. Üsküp Büyükelçisi Tülin Erkal Kara, TİKA Koordinatörü ve görevlileri gibi Türk kurumların temsilcileri oldu. Türkiye’nin yardım edebileceği herhangi bir konu olabilir diye orada hazır bulundular. Makedonya tarihinde yaşanan kazalara baktığımızda sırasıyla en büyük 4. kaza buydu. Bu gibi durumlara pek de hazırlıklı olduğumuz söylenemez.
Makedonya’da yaşanan felâket ve kazalara baktığımız zaman en büyüğü 1963 Üsküp depreminde 1100 kişinin hayatını kaybettiği afetti. En büyük kaza ise 1993 yılında “Avioimpeks” şirketinin “Yak-42D” uçağının pilot hatası ile Ohri yakınlarında düşmesi sonucu 115 kişi hayatını kaybetmişti. Aynı yıl “Paler Makedonya” uçak kazasında Üsküp havaalanı yakınında ise ölü sayısı 86’ydı. 2016 yılında Üsküp’te yaşanan sel felaketinde 22 kişi hayatını kaybetmişti. 2006 yılında Ohri gölünde bir geminin batması sonucu 15 kişi boğulmuştu.
Bütün bu felaketlerin yanında otobüs kazalarının en büyüğünü Şubat ayının soğukluğunda yaşadık ne yazık ki. O gün otobüsün içinde aynı işte çalıştığım, her gün gördüğüm bir iş arkadaşım da vardı, yaralı olarak kurtuldu. Aynı otobüste Uluslararası Balkan Üniversitesinde çalışan bir asistan hoca da yaralılar arasındaydı, tez zamanda aramıza yeniden katılır inşallah.
Hep birlikte yaralarımızı saracağız. Gostivar’ı yasa boğan bu olayda Onur Sadiki (Üsküp Tıp öğrencisi), Beyza Üzeiri (Üsküp Mimarlık bölümü öğrencisi) Aydın İsmaili (İstanbul Üniversitesi’nden mezun) de vardı. Ferdi Kaso’nun (Türk Demokrat Partisi üyesi) olaydan bir gün evvel sosyal medyadaki paylaşımı “Sen şerrin içinde hayrı gizleyensin Rabbim, Hakkımızda her şeyin hayırlısını nasip eyle, yeni güne Bismillah” olmuştu. Üsküp’de bir devlet kurumunda çalışıyordu. Aynı kaderi paylaşanlar arasında Rahmetulla Abdurahimi, Besim Kamberi, Esat Emruli, Besim Fetai, Valdete Halimi, Yovitsa Tırpevski, Zoran Davidovski, Boban Avromovski, Deyan Ristevski, Pavle Kostoski vardı. Şu anda yoğun bakımda olan Esin kardeşimiz gibi birkaç kişinin de durumu hâlâ kritik.
Rabbim yaralılara şifa versin inşallah. Bir daha bu gibi elim kazalar yaşatmasın. Hepimiz bir yerde o Kırmızı Otobüsün içindeyiz aslında. Ülke genelinde iki günlük yas ilân edildi. Ancak bu gibi kazaların olmaması için inşallah devlet gerekli tedbirleri alacaktır. Acı, hepimizi birleştirdi, güzel günlerde de birlik olmayı başarabilsek keşke. Kuzey Makedonya, Kırmızı Otobüsü hiç unutmayacak. Ölenlerin ailelerine Allah sabırlar versin, mekânları cennet olsun…