Soykırım araştırmacısı Hikmet Karcic, Bosna Hersek’teki Sırp ve Hırvat milliyetçilerin Müslümanları ‘Osmanlı kalıntısı’ olarak damgaladığını belirtti. Bosna Hersek’teki Müslüman karşıtlığında bölgesel dinamiklerin çok etkili olduğunu vurgulayan Karcic, dış baskıların iç bölünmeleri artırdığına dikkati çekti.
Bosna Hersek’teki Müslüman karşıtı Sırp ve Hırvat milliyetçilerinin kullandığı ayrımcı dilin Boşnak Müslümanları “Osmanlı İmparatorluğu’ndan kalan ötekiler” olarak tasvir ettiği belirtiliyor.
Soykırım araştırmacısı Hikmet Karcic, AA muhabirine, Bosna Hersek’teki Müslüman karşıtlığını (İslamofobi) değerlendirdi.
Karcic, Bosna Hersek’teki nüfusun büyük ölçüde Müslüman olduğunu ve Müslümanların Boşnak etnik grubuyla özdeşleştirildiğini belirterek, “Bu demografik gerçeklik, Müslüman karşıtlığı kavramını karmaşıklaştırıyor çünkü genellikle etnik ve ulusal kimliklerle iç içe geçen bir durum. Bosna Hersek’teki Müslüman karşıtlığı, ülkedeki dini farklılıklardan çok, özellikle Bosna içindeki ve komşu bölgelerdeki milliyetçi gruplardan kaynaklanan bağnazlık, algılar ve önyargılar ile ilgili.” dedi.
Bosna Hersek’teki Müslüman karşıtlığı algısının, genellikle yerel bir çoğunluk-azınlık dini dinamiğinden ziyade, tarihsel gerilimler, siyasi bölünmeler ve dış anlatılarla bağlantılı olduğuna dikkati çeken Karcic, özellikle Bosna Savaşı’nın (1992-1995) Sırp kuvvetlerinin Boşnak Müslümanlara yönelik soykırımı nedeniyle derin yaralar bıraktığını kaydetti.
Karcic, Bosna Hersek’teki Müslüman karşıtlığının genellikle milliyetçi söylem içerisinde yer aldığını ve bu söylemlerin özellikle Sırp ve Hırvat etnik gruplarını temsil eden siyasi liderlerden geldiğine değinerek, şunları söyledi:
“Bu söylem, Boşnak Müslümanları ülkenin kimliği veya istikrarı için bir tehdit olarak çerçeveleyebiliyor ve bu durum aslında daha geniş Avrupa aşırı sağ anlatılarını yansıtıyor. Politika yapımında Müslüman karşıtlığı, İslam kültürünü teşvik eden girişimlere karşı çıkışlar veya Bosna’nın İslam mirasını tanıma konusunda direnç gösterilmesi şeklinde kendini gösteriyor. Milliyetçi anlatılar, genellikle tarihi yaraları istismar ederek korku ve bölünme yaratıyor. Boşnak Müslümanları ‘öteki’ olarak tasvir eden bu anlatılar, onların bu bölgeye yabancı olduğu veya Osmanlılardan ‘kalan bir kalıntı’ oldukları anlamını taşıyor.”
– “BOSNA SAVAŞI VE SONRASINDA YAŞANANLAR ETNİK BÖLÜNMELERİ DERİNLEŞTİRDİ”
Bosna Savaşı sırasındaki trajik olayların bugünün Müslüman karşıtlığı tartışmalarında önemli bir rol oynadığının altını çizen Karcic, savaş ve sonrasındaki etkilerin, etnik bölünmeleri derinleştirdiğini ve bazen Boşnak Müslümanları damgalayan anlatıları körüklediğini ifade etti.
Karcic, özellikle soykırım etrafındaki tarihsel hafızanın, etnik nefretin tehlikelerini güçlü bir şekilde hatırlatmasına rağmen Boşnaklar arasında bir mağduriyet ve savunmasızlık duygusunu pekiştirdiğine ve Müslüman üzerine yapılan güncel söylemleri etkilediğine dikkati çekti.
Genel olarak dini hoşgörüyle tanınan Bosna-Hersek’te Müslüman karşıtı nefret suçları ve ayrımcılık olaylarının yaşandığını aktaran Karcic, bu olayların genellikle, Srebrenitsa soykırımının yıl dönümü gibi hassas tarihlerde ya da milliyetçi duyguları istismar eden siyasi kampanyalar sırasında artış gösterdiğini bildirdi.
Karcic, İslami alanlara yönelik saldırılar, nefret söylemi ve zaman zaman Boşnak Müslümanlara fiziksel saldırıların kayda geçtiğini anlatarak, “Bu olaylar, diğer Avrupa ülkelerine kıyasla nispeten nadir ancak ülkede dikkati çekiyor ve kamuoyunda çeşitli tartışmalar yaratıyor. Ne yazık ki bu olumsuz eğilimleri tersine çevirmek için Sırp Ortodoks Kilisesi’nde bir irade eksikliği söz konusu.” diye konuştu.
– “DIŞ BASKILAR İÇ BÖLÜNMELERİ ARTIRIYOR”
Bosna Hersek’teki Müslüman karşıtlığında bölgesel dinamiklerin çok etkili olduğunu vurgulayan Karcic, Sırbistan ve Hırvatistan gibi komşu ülkelerden gelen milliyetçi söylemlerin ülke içerisindeki gerilimleri artırıp Bosna Hersek’teki Müslüman karşıtı duyguları güçlendirebildiğini kaydetti.
Karcic, Avrupa Birliği’nin etkisinin yanı sıra İslam ve terörizm hakkındaki küresel anlatılar da dahil olmak üzere daha geniş jeopolitik bağlamın da Bosna Hersek’teki Müslüman karşıtlığında rol oynadığını belirterek, şunları kaydetti:
“Bu dış baskılar, genellikle iç bölünmeleri artırıyor ve Müslüman karşıtlığıyla mücadele çabalarını zorlaştırıyor. Politika yapıcılar, Bosna Hersek’in çok dinli mirasını tanıyan ve kutlayan kapsayıcı politikaları teşvik ederek Müslüman karşıtlığıyla mücadele edebilir. Ülkenin çeşitli tarihini vurgulayan ve önyargı hakkında eleştirel düşünmeyi teşvik eden eğitim reformları hayati öneme sahip. Sivil toplum kuruluşları, ayrılıkları gidermek ve insan haklarını savunmak için hayati rol oynamaya devam edebilir. Dini kurumlar, hoşgörü ve işbirliği mesajlarını teşvik ederek örnek olabilir. Ayrıca, medya okuryazarlığı programları, halkın anlatılarla eleştirel bir şekilde etkileşim kurmasına ve Müslüman karşıtı (İslamofobik) içeriğin etkisini azaltmasına yardımcı olabilir.”
Kaynak: AA