Balkan ülkesi Karadağ’ın Kotor kenti, ziyaretçilerine Orta Çağ esintileri yaşatmasının yanı sıra binlerce kediye ev sahipliği yapmasıyla biliniyor.
Roma İmparatorluğu tarafından, M.Ö. 168’de inşa edilen ve 1979’da UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne giren Kotor, ülkenin güney sahilinde, Venedik döneminde inşa edilen surlarıyla turistlerin Balkanlar’daki gözde noktaları arasında yer alıyor.
Yaklaşık 700 yıl Roma İmparatorluğu’nun hakimiyeti altında kalan kent, sur kapılarında ziyaretçilerini karşılayan kedilere ev sahipliği yapıyor.
Taştan yapılan onlarca ev ve iş yerlerinin bulunduğu Kotor, bina camlarını süsleyen renkli çiçekler ve ahşap kepenkleriyle görsel şölen oluştururken sahip olduğu Orta Çağ mimarisinin korunduğu sokakları, kiliseleri, evleri ve manastırlarıyla geçmişe ışık tutuyor.
Tarih kokan dar sokakları birbirine bağlayan, ince uzun taş merdivenlerin, Adriatik Denizi’nin mavi rengine doyulan surlarına çıkardığı taş kenti Kotor, Kaptan-ı Derya Barbaros Hayreddin Paşa’nın Körfez girişindeki zincirleri ve güvenlik kulelerini aşarak kuşattığı fakat alamadığı tek şehir olarak da biliniyor.
Kotor’u kedilerin koruduğuna inanılıyor
Yerel halkın ve turistlerin verdiği yiyeceklerle hayatlarını devam ettiren kedilerin, liman ve ticaret kenti olan Kotor’a yıllar içerisinde gelerek orada kaldığına ve kenti kötülüklerden koruduğuna inanılıyor.
Bir şehir efsanesi, eski kiliselerinden duyulan çan seslerinin, kedi sesleriyle karıştığı, hemen her gün binlerce turistin ziyaret ettiği Kotor’un, dağlar ve deniz arasındaki konumundan ötürü, çok sayıda fare ve yılanın istilasına uğradığını ve “şehrin muhafızları” olarak adlandırılan kedilerin şehri koruduğunu anlatıyor.
Sokaklarında hemen her noktada, canlı kedilerin yanı sıra, kedi figürlerini içeren hediyelik eşyaların satıldığı yüzlerce küçük dükkanın bulunduğu Kotor, aynı zamanda da Avrupa’nın ilk “Kedi Müzesi”ne ev sahipliği yapıyor.
İtalyan Kontes Francesca di Montereale Mantica’nın koleksiyonunu da barındıran Kedi Müzesi, hem şehrin sembolü haline gelen kedilerin sevilmesine dikkati çekiyor hem de kediler hakkında bilgi veriyor.
Kotor, Romalılar tarafından M.Ö. 168’de kuruldu
Romalılar tarafından M.Ö. 168’de kurulan kent, 1002’de Bulgar İmparatorluğu tarafından işgal edildi. 1185’de Sırp Krallığı’nın yönetimi altına giren kent, önemli bir ticaret limanı haline geldi.
Kotor, 1371-1384’te Macar İmparatorluğu ve Venedik Cumhuriyeti’nin hakimiyeti altında bulundu.
Venedik Cumhuriyeti’ne 1391’de katılan kent, bu dönemde Osmanlı tarafından 1538 ve 1657’de kuşatıldı.
1797’de Habsburg İmparatorluğu’nun yönetimine geçen Kotor, 1918’de Yugoslavya içerisindeki ülkeler arasında yerini aldı.
Kotor bugün, eski ismiyle Sırbistan-Karadağ’dan 21 Mayıs 2006’da yapılan referandumla ayrılan Karadağ’ın toprakları içerisinde yer alıyor.
Kotor’a ulaşım
Türk Hava Yolları (THY), Karadağ’ın başkenti Podgoritsa’ya direkt uçuşlar yapıyor. İstanbul Havalimanı’ndan (IST) hareketle yapılan uçuşlar yaklaşık 1 saat 30 dakika sürüyor.
Ülkenin Podgoritsa Havalimanı (TGD) ve Tivat Havalimanı (TIV) isimli iki uluslararası havalimanı bulunuyor. THY, 12’si TGD’ye, 5’i ise TIV’a olmak üzere haftalık 17 sefer düzenliyor.
İki havalimanı içinde en yoğunu ve THY uçuşları için de iniş noktası olan TGD, şehir merkezinin 11 kilometre kadar dışında yer alıyor.
Eşsiz kumsallarıyla bilinen Karadağ’da yaz sezonlarında çok yoğunlaşan bir uçuş trafiği yaşanıyor. Ayrıca ülkenin çeşitli dönemlerde düzenlenen festivalleri, yoğun katılımcı sayısına ulaşıyor.
Karadağ’ın tarihi atmosferiyle etkileyici kenti Kotor’da yapılan Tripun Günü etkinlikleri şubat ayında, Kamelya Festivali ise mart ayında gerçekleşiyor.
Başkent Podgoritsa’dan tarihi Kotor şehrine ulaşım arabayla 1 saat 30 dakika sürerken, Kotor’dan ülkenin en çok ziyaretçi çeken noktalarından Budva’ya ulaşım sadece 30 dakika sürüyor.
AA