1566’da Zigetvar Kuşatması sırasında hayatını kaybeden Kanuni Sultan Süleyman’ın iç organlarının defnedildiği türbe gün yüzüne çıkarıldı.
Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı (TİKA), 1566’da Zigetvar Kuşatması sırasında hayatını kaybeden Kanuni Sultan Süleyman’ın iç organlarının defnedildiği yeri kesin olarak buldu.
Araştırmayı yürüten ekibin başındaki ODTÜ Mimarlık Tarihi Bölümü öğretim görevlisi Prof. Dr. Ali Uzay Peker, AA muhabirine yaptığı açıklamada, TİKA’nın verdiği destek neticesinde, 1566’da Zigetvar Kuşatması sırasında hayatını kaybeden Kanuni Sultan Süleyman’ın iç organlarının defnedildiği yerin kesin olarak bulunduğunu söyledi.
2015 yılı Ekim ayında başlayan kazılarda Türk ve Macar olmak üzere iki ekip çalışmaya başladıklarını ve aynı yılındaki çalışmalar neticesinde öncelikle bir temel ortaya çıkarıldığını belirten Peker, şöyle konuştu:
”Ortaya çıkan yapının bir türbe olma ihtimalini her zaman söyledim. Ama yanındaki yapıların da ortaya çıkmasını bekledim. Palankada sadece türbe yok çünkü onun yanında Sultan Süleyman’ın türbesi, yanında cami, tekke ve yeniçeri odaları da bulunmakta. Bunların hepsinin ortaya çıkarıldığı takdirde buranın türbe olduğu hakkında kesin olarak konuşabileceğimizi her zaman söyledim. Yapılan çalışmalarda türbenin yanı sıra cami ve onun yanında tekke de ortaya çıkarıldı. Ayrıca bunların birer Osmanlı yapısı olduğu maddi verilerle kanıtlandı.”
”Ne yazık ki, Avusturyalılar camiye büyük zarar vermiş”
Yaptıkları bilimsel çalışmaların sonucunda toprak altında bir yapı keşfettiklerini ve kazı sonucu ortaya çıkan yapının plan şeması ve konumunun tarihi belgelerle uyumlu olduğunu kaydeden Peker, şunları ifade etti:
”Ortaya çıkan yapı elimizdeki yazılı ve görsel belgelerle tamamen uyuştu. Aynı şekilde konumu hem Osmanlı hem de Macar ve Avusturya kaynaklarıyla da aynı. Yaptığımız bilimsel çalışmalar zaten bizi bu alana götürmüştü. Biz zaten burada toprak altında jeolojik ve kaynak araştırmaları neticesinde bir kalıntı görüyorduk. Kazı yapılan alanın Sultan Süleyman’ın türbesinin yer aldığını palanka olduğu kesinleşti. Bunu basına Başbakan Yardımcımız Veysi Kaynak ile açıkladık. Bunun dayanağı ise her şeyden önce arkeolojik veriler.
Burada son cemaat yeri ile beraber üç bölümlü ve minareli bir cami, duvar örgüsünde kullanılan tekniklerle beraber ortaya çıktı. Aynı zamanda caminin döşemesi de ortaya çıktı. Ne yazık ki, Avusturyalılar camiye büyük zarar vermiş. Temelleri yerde 40-50 santim kalmış. Ama her şeye rağmen döşemesinden çıkan parçalar ve bazı maddi buluntular örneğin, bulunan kemer tokaları ve ufak bir bıçak Osmanlı dönemine ait. Palankanın hendeğinde de yapılan kazılarda ortaya çıkan izler buranın doğru yer olduğunu gösterdi.”
”Macaristan’da bir Osmanlı yerleşkesini tekrar canlandırılıyor”
Tarihi kaynaklarda da bu bölgede Osmanlı yerleşkesi olduğuna ve yapılan yüzey araştırmalarında çok sayıda Osmanlı dönemine ait parçaların bulunduğuna dikkati çeken Peker, ”Burada iki önemli kaynağımız var. Birincisi Evliya Çelebi. Kendisi bu bölgede dışında kervansaray bulunan bir medreseden bahsediyor. Burada palankanın dışında zamanla bir Osmanlı kasabası oluşmuş. Bunu zaten yüzey araştırması da bize gösteriyor. Zaten bölgedeki alanda yürüdüğünüzde de Osmanlı dönemine ait birçok seramik parçası ile karşılaşıyorsunuz.” şeklinde konuştu.
Peker, içinde türbe, cami ve tekkenin bulunduğu palankanın kazısının tamamlandığını, bölgede bulunan Osmanlı yerleşkesinin de ileride yapılacak kazılarda gün yüzüne çıkarılabileceğini belirtti.
Peker, “Şu an sadece palanka ortaya çıkarıldı. İleride yapılacak çalışmalar Osmanlı yerleşkesine doğru genişletilebilir. Burada yapılan çalışma, Macarların da ifade ettiğine göre, Macaristan’da bir Osmanlı yerleşkesinin ortaya çıkarılması için yapılan ilk çalışma. Daha önce böyle bir çalışma yapılamamış. Macaristan topraklarında bir Osmanlı yerleşkesini ortaya çıkarılıp tekrar canlandırılıyor. Bu müthiş bir şey. Çünkü Macarların olumlu tavrı, Türk-Macar ilişkilerindeki olumlu dönem iki halkın arasındaki diyaloğu arttıracaktır. Bu çalışma sadece bir arkeolojik kazı çalışması ve tarih araştırması değil aynı zamanda sosyal yönü çok güçlü olan ülkeler, kurumlar, üniversiteler ve disiplinler arası bir çalışmadır” dedi.
Kanuni’nin ölümü gizlendi
Zigetvar Kalesi’nin kuşatması sırasında hayatını kaybeden Kanuni Sultan Süleyman’ın ölüm haberi askerler arasında moral bozukluğu yaratmaması için gizlendi. Cesedi bozulmaması için iç organları çıkartılarak otağının bulunduğu yere gömüldü. Bedeni ise muhasaradan sonra İstanbul’a getirilerek Süleymaniye Camii avlusundaki bugünkü yerine gömüldü.
Kanuni’nin ölümünden sonra tahta geçen 2. Selim, babasının iç organlarının gömülü olduğu yere türbe, etrafına da külliye yaptırdı. 150 yıl kadar kalan bu yapılar daha sonra Zigetvar Kalesi’ni işgal eden Habsburg askerleri tarafından yıkıldı. Daha sonra Macarlar tarafından bu bölgeye türbe anlamına gelen “Turbek” ismi konuldu.