YTB’nin Türkiye Bursları ile Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nde eğitim alan Manastırlı Martin Nikolovski, bitirme projesi için Kuzey Makedonya’da gazetecilik mesleğine azalan ilgi ile alakalı bir haber hazırladığını ve bu konuda görüş bildirmemi istedi.
Yeni nesil gazetecilikte Martin gibi çalışkan, samimi, dürüst ve en önemlisi de mesleğini seven gençlerin sayısı gün geçtikçe azalması demokratik devletlerde yasama, yürütme ve yargı erklerini denetim altında tutan medya için düşündürücü. Öte yandan Martin’in Türkçesini, mesleki bilgi – birikimini ve heyecanını gördüğümde Türkiye Bursları’nın özellikle Balkan coğrafyası için ne denli önemli olduğuna bir kez daha şahitlik ettim.
Martin’in yaptığı araştırmaya göre, 2020 yılında, Aziz Kiril ve Metodiy Üniversitesi Gazetecilik bölümüne sadece 12 öğrenci, Gotse Delçev Üniversitesi’ne ise yalnızca 1 öğrenci kayıt yaptırırken Kalkandelen Üniversitesi ile beraber ülkede gazetecilik bölümünde okuyan öğrenci sayısı ise 20. Yine aynı araştırmaya göre ise 15 yıl öncesinde ülkede gazetecilik okuyan öğrenci sayısında her yıl bir önceki yıla kıyasen 8 ila 10 öğrenci artış kaydediliyordu.
Konuyla ilgili temel bilgileri verdikten Martin’in, “Kuzey Makedonya’da gazetecilik mesleğine ilgi azaldı. Bu konu hakkında düşünceleriniz nelerdir?” sorusuna verdiğim yanıt ile sizleri baş başa bırakıyorum:
“Kuzey Makedonya özelinde konuşmadan önce Mcluhan’ın deyimiyle küresel köy haline gelen dünyadaki gazetecilik gelişmelerini detaylıca ele almak gerekiyor. Değişen, gelişen ve dönüşen yeni iletişim teknolojileriyle ile birlikte gazetecilik mesleğinin farklı bir hal aldığını söyleyebiliriz. Günümüzde sosyal medya sayesinde eline kamerasını, fotoğraf makinesini hatta akıllı telefonunu alan herkes gördüğü ilginç, yeni, güncel bir olayı kaydedip, kendi hesabından paylaştığında kendini gazeteci ilan ediyor. Evet bugün sosyal medya ve akıllı cihazlar ile enformasyonun yayılma hızı ve şekli bir dönüşüm geçiriyor fakat burada da manipülasyondan, fake news dediğimiz yalan haberlerden toplumu koruyacak olan “güvenilirlik” ilkesi devreye giriyor. Bu da ancak güvenilir, şeffaf, köklü medya kuruluşları ve dolayısıyla gazetecilik mesleği ile mümkün olabilir.
Kuzey Makedonya’da gazetecilik mesleğine olan ilginin azalmasında birden çok sebep var. Bu sebeplerin başında ekonomik yetersizlik, gazetecilik eğitimindeki eksiklikler, mesleğin zorluğu, istikrarsızlık, iktidar ile ilişki ve gazetecilerin can güvenliği gibi sorunlar geliyor.
Gençler, sürekli sahada olunması gereken doğru bilgileri en hızlı ve en tarafsız şekilde verilmesi gereken zorlu bir mesleğin maddi karşılığının şu an olduğundan daha fazla olması gerektiği kanaatinde. Çocuklarını yönlendiren aileler de gazetecilik mesleğinde hem maddi hem manevi parlak bir gelecek göremediği için çocuklarını farklı alanlara yöneltiyor.
Gazetecilik eğitiminde teoriden çok pratiğin önemli olduğunu düşünüyorum. Ben İstanbul’da üniversite dışında Türkiye’nin medyayla ilgili en önemli kuruluşları AA, TRT, RTÜK, SETA gibi kurumlarda ek eğitimler, stajlar yaptım. Bu da üniversitedeki teori ağırlıklı eğitimime daha da önemli olan saha tecrübesini katmama vesile oldu. Gazeteci her konudan bir şeyi, bir konuda da herşeyi bilmeli bence. Bu yüzden de üniversite dışında gerek farklı eğitim ve stajlar gerekse kitap, makale okumaları ile kendini sürekli geliştirmeli.
Yukarıda da bahsettiğim gibi gazetecilik mesleğine ilginin azalmasının en önemli sebeplerinden biri de mesleğin kendi içinde barındırdığı zorluklar. Ben gazeteciliği sevmeyenin uzun yıllar bu mesleği yapamayacağı kanaatindeyim. Her ne kadar Kuzey Makedonya’nın küçük bir ülke olması hasebiyle Türkiye gibi çok hızlı değişebilen bir gündemi olmasa da gazeteci, mesleğinin doğası gereği günün her anında her duruma hazırlıklı olmalı. Diğer mesleklerde ya da kamudaki gibi düzenli bir çalışma saati olmaması, gittiği haberlerde saatlerce beklemek, teknik aksaklıklar, içeriğe göre toplumun neredeyse tüm kesimlerinden gelen baskılar, (oto)sansür, istikrar, maddi olarak karşılığını alamama, yapılan çalışmaya değer verilmeme gibi zorlukları burada çoğaltmak mümkün.
Sonuç olarak herkes kendi mesleğini “kutsal” olarak addetmeyi sever. Bu hangi perspektiften baktığınıza göre değişiklik gösterebilir. Ancak demokrasi ile yönetilen ülkelerde medyanın önemi ve gücü yadsınamaz bir gerçektir. İnsanlar eski zamanlarda bilgiye erişememekten kaynaklı bilgisiz kalırken, bizler bugün enformasyon bombardımanına maruz kaldığımızdan dolayı bilgisiz kalıyoruz. Aslında çok bildiğimizi sanıyoruz, fakat bildiklerimiz sabun köpüğü misali. Tam da böyle bir ortamda, hem de Kovid-19 salgınından tüm dünya çevrimiçine daha da hızlı bir şekilde yönelmişken neyin haber değeri taşıdığını bilen, dürüst, çalışkan, farkındalığı yüksek, bilgi ve birikimle kendini yetiştirmiş, güçlünün değil mazlumun yanında olacak, tek kalsa bile hakikati söylemeyi, yazmayı, konuşmayı sürdürecek nitelikli gazetecilere ihtiyacımız var. Bu yüzden de yukarıda bahsedilen eksikliklerin giderilmesi için tüm paydaşların üstüne düşen görevleri yerine getirmesi ve gençlerin de sorumluluk alarak toplumu, insanlığı ve geleceği etkileyen bu mesleğe ilgisini artırması gerektiği düşüncesindeyim.
İlgi ve alakanız için teşekkür eder, hayatınızda başarılar dilerim.