Makedonya Türk Sivil Toplum Teşkilatları Birliği (MATÜSİTEB) Genel Başkanı Hüsrev Emin ile Kuzey Makedonya Türkleri için büyük önem arz eden nüfus sayımı meselesini konuştuk. Konunun bütün detaylarını SavunmaTR ile paylaşan Emin, önemli açıklamalarda bulundu.
Mustafa Kanyılmaz / Savunma TR
Kuzey Makedonya Türklerinin gelecekleri için büyük önem arz eden ve alınan son kararla 2021 yılının Eylül ayına ertelenen nüfus sayımları için MATÜSİTEB Genel Başkanı Hüsrev Emin, çifte vatandaşlığı olan ve farklı ülkelerde ikamet eden Makedonya vatandaşlarının da sayıma dahil edildiğini duyurdu.
“Evvela belirtmek gerekirse, gelişmiş ülkelerde ve demokrasilerde nüfus sayımı sadece bir istatistik olarak görülür. Her ülke kendi durumunu sosyal, ekonomik ve siyasal yönden tespit etmek için sayım yapar ve neticeye göre gelecek 10 yıllık planı için stratejiler belirler. Ancak Kuzey Makedonya için nüfus sayımı sadece bir istatistik belirleme faaliyeti değildir. Malumunuz 2001 yılında bir iç çatışma vardı. O süreçten sonra Ohri Barış Antlaşması çerçevesinde anayasal bir kanun düzenlemesi getirildi ve o kanun şu an ülkenin bel kemiğini oluşturan etkenlerden bir tanesi. O da nedir; “Hakça temsil ilkesi.” Yani Kuzey Makedonya’da çok kültürlü bir yapı olmasından dolayı toplumların oranına göre temel hak ve hürriyetler (eğitim, kültür, siyâsal haklar vb.) hakça temsil ilkesi çerçevesinde yürütülüyor.
[MATÜSİTEB Genel Başkanı Hüsrev Emin]
2002 yılında ve 2011 yılında nüfus sayımları yapıldı. Ancak 2011 yılında yapılan sayım sonuçlanamadı. Çünkü normalde 15 gün içerisinde yapılması gerekirken 13 gün süren sayımları teknik sebepler gerekçe gösterilerek hükümet iptal etti. Daha sonra Kuzey Makedonya’nın girmiş olduğu siyasî krizlerden dolayı ancak 2020 yılında tekrarlanması öngörülebildi. Onu da pandemi süreci erteledi ve Kuzey Makedonya içerisinde 2021 yılının Nisan ayında yapılabilecekti nüfus sayımı. (Son kararla da Eylül ayına ertelendi.)
Dolayısıyla 19 Ocak 2021 tarihinde Kuzey Makedonya Parlamentosu’nda oylanan kanuna binaen nüfus sayımı yapılması kararlaştırıldı ve bu bir zorunluluk haline getirildi. Ancak bir parantez açmak lazım; bu sefer bir öncekine nazaran Kuzey Makedonya’da yaşayan vatandaşlarla birlikte gurbetçi vatandaşlar veya çifte vatandaşların da sayıma dâhil edilmesinde karar kılındı. Onlarda online olarak sayıma dahil edildiler.”
“Yıllardır manipülasyonlar ve inkar politikalarıyla karşı karşıya kalıyoruz.”
MATÜSİTEB Genel Başkanı Emin hiçbir gerçekliği olmayan teşviklerle insanların kararlarının bir takım güruhlar tarafından etkilenmeye çalışıldığını ve Türk varlığının alttan alta inkar edilmeye çalışıldığını vurguladı.
“Şimdi gelelim bu nüfus sayımının Makedonya Türkleri için niçin çok önemli olduğuna… Maalesef 2002 ve 2011 nüfus sayımlarında, oranların bizim aleyhimize manipüle edilmesi ve doğru yansıtılmaması doğrultusunda kötü tecrübeler yaşadık. 2002’deki sonuçları zaten Türk toplumu olarak kabul etmedik. Ancak nüfusun azlığından dolayı ülke genelinde bir değişiklik yapamadık. Zaten iç çatışmadan yeni çıkmış bir ülke vardı o zaman. Özellikle kamu kurumlarının o dönem olgunlaşmamış olması ve oturmamış olması bir takım manipülasyonlara neden oldu. Dolayısıyla bizim elimizdeki rakamlarla resmî rakamlar örtüşmemiş oldu. Buradan hareketle yine 2011’deki sayımda bazı benzer sıkıntılardan dolayı kabul edilmedi. Bu nedenle bu dönem MATÜSİTEB önderliğinde kanaat önderleri, Makedonya’daki Türk siyasîler, hukukçular ve akademisyenlerinde içince olduğu Türkleri temsil eden bir seçim değerlendirme çalıştayı düzenledik. Bunun sonucunda da 5 Martta –bizim için deklarasyon olarak geçiyor- bir sonuç bildirgesi yayınladık ve altına imza atan tüm kuruluş ve kişiler tarafından imzalandı. Bu bildirge ile net bir şekilde duruşumuzu ortaya koyduk. Bunu da başta cumhurbaşkanlığı ve hükümet olmak üzere ilgili tüm devlet kurumları ve medya organları ile paylaştık. Buradan hareketle de bir Türk Milli Sayım Koordinasyon Kurulu kurmuş olduk. Bütün süreç bu kurul vasıtasıyla takip ediliyor. Makedonya Türkleri ile ilgili alınan ve icrâ edilen tüm kararlar bu kurul tarafından kamuoyu ile paylaşılıyor.
Deklarasyonda yer alan 8. Madde çok önemli. Bu maddeyi soydaşlarımıza yapılan her türlü asimilasyona karşı –bireysel veya kurumsal olarak siz Türk değilsiniz veya farklı bir etnik kökene sahipsiniz gibi saldırı ve inkar politikaları ile karşılaşılıyor- özellikle ekledik. Kuzey Makedonya Türkleri olarak birlik içerisinde bunlara asla izin vermeyeceğiz. Bahsettiğimiz inkar politikalarına bir örnek verebilirim. 7 Mart tarihinde Ustrumca’dan arkadaşlarımız bize bilgi verdi. Romanların yaşadığı bu bölgede, “siz Türkçe konuşabilirsiniz ancak kendinizi etnik olarak kayıtlara Roman yazdırırsanız sizlere bazı öncelikler ve teşvikler sunacağız, istihdam sağlayacağız” gibi mağduriyetler üzerinden fayda sağlamak suretiyle insanların zihinlerinin etkilenmeye çalışıldığını öğrendik. Bunu duyunca hemen müdahale ettik ve gidilen yerlere bizzat ben katıldım. Bu yalanlara insanlarımızın kanmaması gerektiğini ifade ettim. Kaldı ki sayım bittikten sonra tüm bu teşvikler birer yalan olarak kalacak. Ben bir siyasî değilim. Ancak ben dahi onu yapacağız, bunu yapacağız desem bana da inanmayın dedim. Çünkü Kuzey Makedonya’da özellikle ekonomik anlamda zaten birçok sıkıntı var. Bunu birden bire çözebilmek zaten mümkün değil. Mesela biz sadece bazı sorunların çözülmesi için lobi oluşturacağımızın, anavatan Türkiye ile gerekli görüşme ve taleplerin gerçekleştirileceğinin sözlerini veriyoruz. Ama bu bütün sorunların birden bire kesin çözüleceği anlamına gelmiyor. Velhasıl kelam bu gibi saldırıları hamd olsun en azından o bölgede püskürttük. Soydaşlarımız da daha çok bilinçlendi ve sahada çalışmalarımız yoğun bir şekilde devam ediyor. Hatta şöyle söyleyeyim, o mahallede yaklaşık 1.500 Türk kardeşimiz var bizden bir an önce evlerini, balkonlarını donatmak için bayrak istediler. Dolayısıyla tüm bu baskılar aslında soydaşlarımızın şuurlarını daha da diri hale getirdi.
Bizim 2002 ve 2011’de sayımları kabullenmememizin sebebi, bazı kirli ellerin devreye girmesi ile gerçek rakamların ortaya çıkmamasıydı. Çünkü biz daha 2002’de %5 nüfus oranına sahiptik. Bizim yaptığımız anketler ve çalışmalarımız bizzat sahadan. Ancak reel rakamlar düşük gösteriliyordu. Şu da enteresandır ki zaten Devlet İstatistik Kurumu Türklerin doğum oranlarının yüksek olduğu yönünde veriler elde etti. Kendileri söylüyorlar bunu. Makedon uzman ve akademisyenler makale ve raporlarında Türklerin doğum oranlarının sürekli yükseldiğini söylüyorlardı. Bizde bu artış nereye gidiyor diye sorguladık. Yıllar sonra tüm bunlardan dolayı 13. Maddeyi de deklarasyonumuza kesin bir duruş olarak ekledik. Yani en az %7’nin altında bir rakamı hiçbir Makedonya Türkü asla kabul etmeyecektir. Bunu tüm devlet kurumlarına ve kamuoyuna bildirdik. İnşallah bunun siyasî etkisi de olacaktır.”
“Bizi büyük savaşın küçük bir cephesi olarak görüyorlar.”
Sözlerini sonlandırırken özellikle Rumeli camiasına ve farklı ülkelerde yaşayan Makedonya vatandaşlarına sayıma mutlaka katılma çağrısında bulunan MATÜSİTEB Genel Başkanı Hüsrev Emin, en büyük motivasyon kaynaklarının da anavatan Türkiye’nin her kurumu ile sunduğu destekler olduğunu ifade etti.
“Tüm bu asimilasyon, inkâr ve baskı politikaları büyük oyunun küçük bir parçasıdır. Kuzey Makedonya’daki yansımasıdır. Nasıl ki anavatanımız Türkiye’nin üzerine gidiliyor, Türk ve İslam dünyasının üzerine gidiliyor, çeşitli oyunlar çevriliyor, buradaki Türkleri de bir cephe olarak görüyor ‘üst akılları’. Romanları güya kalkındıracağız diyorlar, halbuki sadece Türklükten değil İslam’dan da uzaklaştırmak üzere bir çok girişimleri var. Biz bunların hepsini biliyoruz ve farkındayız. Roman kardeşlerimizin dinî hassasiyetlerinden uzaklaşmaları için yoğun faaliyet gösteriyorlar. Para vaat ederek Hristiyanlığa geçmeleri için insanları teşvik ediyorlar bazı bölgelerde, bunların hepsi bize gelen bilgiler arasında.
Ancak biz şaşırmıyoruz, tabi ki Makedonya’daki Türk varlığının artmasını istemezler. Çünkü büyük savaşın küçük bir cephesi olarak görüyorlar bizi. Ama çok şükür tüm soydaşlarımızda bu konuda farkındalık oluşmuş durumda. Ciddi bir şuur var. İnşallah bu şuuru daha yüksek seviyelere çıkartmak için gayretlerimiz sürecek.
Sayım meselesi tüm bunların bir parçası. Eğer sayıca az olursak, Osmanlı’dan kalan tüm Türk mirasını yok etme çabasındalar. Bu sadece etnik bir sayım veya kendi söyledikleri gibi istatistikî bir operasyon değil. Çünkü Makedonya Anayasası’nda Makedon ve Arnavutlardan sonra bu ülkenin kurucu unsuru Türklerdir. Bunun değiştirilmesine yönelik hangi inkar çabası varsa biz buna karşı dimdik ayakta duracağız.
Tabi bu noktada çok şükür ki, güçlü bir anavatanımız ve cumhurbaşkanımız var. Türkiyemiz her daim, sayıya ve nüfusa takılmadan sırf buradaki millî-manevî değerlerimizi dik ve diri tutmak için, buradaki varlığımızı korumamız için; TİKA’sı ile, YTB’si ile, Yunus Emre Enstitüsü ile ve Türk Büyükelçiliği ile desteklerini sonuna kadar sunuyor. Bu bizim ayrıca motivasyon kaynağımızdır.
Son olarak SavunmaTR aracılığı ile diasporada yaşayan vatandaşlarımızın ısrarla sayıma katılmalarını rica ediyorum. Etraflarına da bu konuda telkinde bulunmalarını rica ediyorum. Anavatanımızda da çifte vatandaş olarak yaşayan kardeşlerimizin sayıma katılmalarını istirham ediyorum. Bunun basit bir sayım olmadığı konusundaki tavrımızı, Makedonya’daki Türk varlığı için hayatî önemde olduğunu bir kez daha vurguluyorum. Herkese -özellikle bizim Rumeli camiasına- çağrıda bulunuyorum. Teşekkür ederim.“